ANDOR: 1. Sezon İncelemesi | Alışılmadık Bir Star Wars

Tony Gilroy imzalı Andor dizisi ilk sezonunu nihayet tamamladı. Gerçekçi bir Star Wars hikayesi nasıl olurdu sorusunun cevabını bize veren dizinin 1. sezon incelemesini yazmasaydım eksik kalırdı diye düşünüyorum. Çünkü bu dizi şimdiden en iyi ve en alışılmadık Star Wars dizilerinden biri oldu. Rogue One öncesi olayları anlatan dizi bize müthiş bir seyir zevki yaşatırken Star Wars evreninin kalitesini bize yeniden hatırlatıyor.

Kız Kardeşini Ararken Başını Derde Sokan Adam: Andor

Peki kimdir bu Andor? Rogue One filminden sonunun nasıl olduğunu bildiğimiz bu karakter Kenari isimli bir gezegende yaşayan bir çocuktu. Cumhuriyet döneminde ayrılıkçı veya korsanların saldırıları yüzünden ailesini kaybeden Andor’un, Maarva Andor ve kocası Clem Andor tarafından evlat alınmasıyla hayatı değişecektir. Cassian ismini alan karakterimiz yıllar geçse bile köklerini unutmayacak; aynı zamanda üvey babasını öldüren İmparatorluk’a karşı nefret besleyecekti. Cassian Andor, Morlana One’daki Leisure Zone’daki karanlık sokaklara giderken iki tane Pre-Mor polisinin çıkan kavgada öldürülmesiyle Ferrix’deki başka bir Pre-Mor polisi olan Syrill’in dikkatini çekecektir. Böylece Andor Ferrix’de aranan bir adam haline gelir. Ama onun hayatını en çok değiştirecek kişi hiç şüphesiz Luthen karakteri olacaktır.

Andor

” Star Wars evrenine geri dönmek benim için çok özel. Birlikte yaptığımız harika işlere ve yolculuk boyunca kurduğum ilişkilere dair çok fazla anım var. Bu yeni heyecan verici formatta önümüzde harika bir macera var. Bize bu karakteri daha derinlemesine keşfetme şansı verin. “

Diego Luna

Andor‘un oyuncusunun da dediği gibi karakteri daha derinden keşfediyoruz. Bu dizi bize Andor gibi sıradan amaçları olan bir adamın Rebellion’a nasıl katıldığını anlatıyor. Her bölümde karakter gelişiminin sürdürülmesi sayesinde karakterle empati kurabiliyoruz. Karakterin ailesinin katledilmesi sonucu değişen hayatıyla bir sürü sevdiği ve uğrunda öleceği insanlar da hayatına girmişti. Bunlardan bazıları romantik anlar yaşadığı Bix ve çok sevdiği annesi Maarva’ydı. Çocukluğunda babasının infazına öfkelenen Andor, babasının cesedi hâlâ asılıyken Rix Road’a gitmiş ve bir copla dört klon fırtına askeriyle yüzleşmişti. Bunu ona hatırlatan ve İmparatorluktan intikam almak için bir teklif sunan Luthen’e göre o oldukça işe yarar birisiydi. Üstelik onu arayan ve Ferrix’in altını üstüne getiren Pre-Mor polisleri yüzünden ortalık savaş alanına dönmüştü.

Daha sonra Andor, 200.000 İmparatorluk kredisi ödülü için Aldhani’de bir göreve katılır. Üvey babasının adı olan ‘Clem’ takma adını benimseyerek sakalını kazır ve Vel Sartha liderliğindeki yedi kişilik bir ekiple tanışır. Mürettebat kısa bir süre sonra planı uygular ve ekibin üç üyesinin çatışmanın ortasında ölmesine yol açar.

Bu hikaye örgüsü bize bazı insanların gerçek yüzlerini nasıl gizlediğini gözler önüne sermesi konusunda oldukça başarılıydı. Abisinin başına gelenler yüzünden İmparatorluk’tan intikam almak istediğini söyleyen adamın esas amacının para olması gibi. Üstelik aynı adam Andor’u para için burada olmakla suçlamıştı. Meğer kendisine ortak arıyormuş. Andor’un onu öldürmesine pek üzülmedim doğrusu.

Bu olaylar bittikten sonra Andor’un başına gelecek daha büyük tehlikeler vardır. Ferrix’e geri dönüp sevgili droidi B2EMO ve annesiyle karşılaştığında annesi ona hayat amacının farklı olduğunu söyler. Maarva’yı kendisine katılmaya ikna etme çabalarına rağmen Andor, Ferrix’i terk eder ve bir zamanlar gizli kalması gereken ancak o zamandan beri İmparatorluk işgali altına düşen kaçaklar için popüler bir yer olan Niamos’a gider. Burada kendisini haksız yere suçlayan bir İmparatorluk sahil güvenlik askeri yüzünden tutuklanır.

Bu sahneler de İmparatorluk yönetiminin neden acımasız olduğunu gösteren harika sahnelerdi. Zaten genel olarak dizi insanlardaki İmparatorluk nefretini çok iyi anlatıyordu.

Altı yıl hapis cezasına çarptırılan Andor, Narkina 5’teki bir hapishane kompleksine hapsedilir ve Kino Loy tarafından denetlenen diğer masalarla rekabet eden özel İmparatorluk makinelerini inşa etmek için diğer altı mahkumdan oluşan bir masaya atanır. Andor ve Loy mahkumların yeniden mahkum edildiğini öğrendiklerinde, tesiste başarılı bir ayaklanma başlatırlar ve mahkumlar gölü yüzerek yakındaki karaya çıkarak kaçarlar. Ancak Kino Loy maalesef yüzme bilmiyordur. Geride kalan Loy’un öldüğünü varsayıyoruz. Ama bu bir yerlerden çıkmayacağı anlamına da gelmez. Umarım kendisini Snoke’a dönüştürmüzler. Andy Serkis’in Snoke’u da oynadığını düşününce bu ihtimal pek imkansız değil gibi. Fakat olmaz öyle saçma şey merak etmeyin.

Niamos’a vardıktan sonra Andor, kişisel eşyalarını içeren çantasını önceki otel odasından alır ve Ferrix üzerinden Xanwan ile temasa geçerek güvencelerini Maarva’ya iletmesini ister. Andor’un farkında olmamasına şaşıran Xanwan, ona yakın zamanda öldüğünü bildirir. Yıkılmış bir halde, Melshi Narkinian tesisinden kaçabilme hikayesini başkalarına aktarmak için ondan ayrılırken, sahil kenarında güneşin batışını izleyerek sessizce onun ölümüne üzülür. Annesinin cenazesi için Ferrix’e tekrar dönen Andor, konuşmaması için ölüm emrini veren Luthen’le karşılaşır. Ve bir Asi üyesi olmaya hiç bu kadar istekli olmamış bir yüzle ona bakar.

Bu arada sezon finali harikaydı. Ancak buna yazının başka bir kısmında değineceğim.

Asi Tarafının Palpatine Oyunları: Luthen ve Mon Mothma

Bu diziyi sevmemin bir diğer sebebi de bize Revenge of the Sith siyasi atmosferini bir kez daha yaşatmış olması diyebiliriz. Özellikle Coruscant’ta geçen ve İmparatorluk dönemini içeren Star Wars hikayelerinin daha fazla artması gerektiğini düşünüyorum. Star Wars’ın politik akıl oyunları ve siyaset felsefesi içeren senaryoları benim her zaman hoşuma gitmiştir. Bu yüzden Revenge of the Sith’in siyasi çizgisinin devamı olarak bu diziyi çok uygun buldum. Politik akıl oyunları demişken bu dizide Andor’dan sonra sevdiğim diğer iki karakterler olan Luthen ve Mon Mothma’dan bahsetmem gerekiyor.

Luthen tam olarak Palpatine gibi birisi Asi tarafında savaşsaydı ne olurdu sorusunun karşılığı bir karakter olmuş. Corusscant’ta gerçek amacı farklı olan ve yüksek bir mevki elde etmiş kişi özelliği hem ona uyuyor hem de Palpatine’e uyuyor bence. Kendisi ISG’nin yüksek rütbeli bir üyesi olması beni hem şaşırttı hem de kendisine hayran bırakmıştı. Elbette inancı uğruna aldığı kararlar oldukça tartışmalıdır. Kendisi çoğunluğun iyiliği için bazı fedakarlıklar yapılması gerektiğine inanan birisi. Bu yüzden kendisine oldukça kızıyor ve suçluluk hissediyor. Ama başka çaresinin olmadığını düşünerek tek başına bir sürü ekibi yöneterek Rebellion’un en büyük mimarı kendisi oluyor. Kendisinin yaptıklarından bahsedilmeyeceği ve hatırlanmayacağını bilse bile bunu yapmaya devam ediyor.

Onun zıt kutbu olan Mon Mothma ise daha barışçıl planlar yapan birisi. İnsanlara gerçek yüzünü göstermeme konusunda Palpatine‘den öğrendiğini onun sistemine karşı uyguladığını söylüyor. Kendisi Luthen’in yöntemlerine oldukça karşı birisi ve şiddeti asla tavsiye etmiyor. Bunun yerine diplomatik ve karizmatik kişiliğine güvenerek kendisine mütteffikler aramaya devam ediyor. Bunu yaparken de kadını aile sorunları asla yalnız bırakmıyor. Her şeyden şikayet eden kızı ve suratsız, itici ve kumarbaz kocası yüzünden aile işlerinde bazı sorunlar yaşıyor. Üstelik kendisini dinleyen köstebekler de var olunca bu kadının işi gerçekten zormuş diye izliyoruz. Buna rağmen zekice hamleleriyle kendisine hayran bırakıyor.

Peki Luthen’in yöntemleri mi doğru Mothma’nın mı? Luthen her ne kadar büyük işler yapıyor olsa da Luthen gibilerin gelecekte fazla taraftar bulamayacağını biliyoruz. Rebels dizisinde Saw Gerrera ve Mon Mothma’nın tartışmasında Saw’ın tarafında olanların pek hoş karşılanmadığını görüyoruz. Luthen temelleri hazırlasa bile ben Mon Mothma’nın tarafında kendimi hissediyorum. Sonuçta şiddet şiddeti doğurur. Ancak Luthen’in dizideki en cool ve izlemesi en keyifli karakter olduğunu da vurgulamam gerekiyor.

Kısaca Diğer Karakterler, Sezon Finali ve Son Notlar

Dizide sevdiğim ve iyi yazılmış iki karakter de Dedra ve Syril karateriydi. İki karakter de İmparatorluk içinde durumunu anlayacağımız kişiler olabileceğini anlamamızı sağladı. Sezon finalinde Syril’in Dedra’nın hayatını kurtarmasıyla ikisini gelecek sezonda daha fazla göreceğimize benziyor. Elbette bu karakterler hala kötü karakterler. Sonuçta İmparatorluk sisteminin yaptıklarını görmelerine rağmen o tarafta olmaya devam ediyorlar. Yine de bu tip karakterleri bu kadar ayrıntılı anlatan Star Wars yapımının bu olduğunu düşünüyorum.

O zaman biraz sezon finalindeki olaylardan kısaca bahsedeyim. Cassian, Maarva’nın cenazesine katılmak için Ferrix’e geri döner ve bu süreçte Bix’i şeytani ISB’nin aşağılık pençelerinden kurtarmayı da planlar. Diğer tüm karakterler de Ferrix’e gidiyor çünkü herkes Cassian’ı yakalamaya veya öldürmeye çalışıyor ve hem İmparatorluk hem de Asiler onun nereye gittiğini biliyor. Vel, Cinta, Syril, Dedra ve Luthen gibi karakterleri de aynı ortamda buluşturan bu sezon finali Bix’in kurtulması ve Andor’un Luthen’e ittifak teklifiyle de son buluyor.

Maarva’nın önceden kaydedilmiş bir hologramı, gerçek kahraman haline gelirken, onun mezarın ötesindeki çehresi yurttaşlarını “İmparatorlukla savaşmaya” teşvik ettiği sahne bence Star Wars evrenindeki en iyi sahnelerden biriydi. Elbette cenaze, şaşırtıcı olmayan bir şekilde bir isyana dönüşüyor ve bu da bize Galaktik İmparatorluğun yönetimi altında yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair en gerçekçi tasvirlerden birini veriyor.

Sonuç olarak Star Wars: Andor bana göre evrenin en gerçekçi işi oldu. Ama bunun sebebi Jedi, Sith ve ışın kılıcı gibi şeylerin olmaması değil. Siyah ve beyazın keskin çizgilerle ayrılmaması ve gri karakterlere oldukça fazla yer verilmesiydi. Star Wars’ın ilk filmi iyiler ve kötüleri beyaz ve siyah olarak ayıran bir filmdi. Evren genişledikçe biz gri karakterlerin de çok fazla arttığını gördük. Andor dizisi de bu konuyu zirveye taşıyan en başarılı yapım oldu. Bu yönüyle ve insan ağırlıklı karakteriyle de fazla alışılmadık bir yapım oldu. Star Wars yapımlarının kalitesinin artarak devam etmesini bekliyorum.

Diğer yazılarımı da buradan okuyabilirsiniz.

25 yaşında hayal sever bir gencim.