BABYLON BERLIN : 1. Dünya Savaşı Sonrası Almanya – Dizi İncelemesi

babylon berlin görseli dizi incelemesi

Babylon Berlin yapımında çalışan Tom Tykwer’i daha önce film dünyasından Run Lola Run, Cloud Atlas gibi önemli filmlerden de tanıdığımız için bu diziyi de heyecanla bekledik. Tom Tykwer’in ilk dizisi olan Babylon Berlin Alman televizyonlarında çıktığından itibaren yüksek bütçeli bir yapım olarak karşımıza çıktı. Volker Kutscher’in yazdığı polisiye romandan uyarlanan dizi, dönem dizisi olarak kendini farklı bir kategoride sunuyor. Dedektif Gereon’un şehre gelişi ile başlayan dizi, I. Dünya Savaşı eksenindeki Almanya’yı konu alıyor.

Dedektif Gareon’un ve çevresindekilerin hikayesine ortak olurken bir yandan da I. Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın sosyolojik durumu hakkında gözlem yapma fırsatı buluyoruz. Gareon da I. Dünya Savaşı’nda yer almış ve gazi olarak dönmüş bir adamdır. Gereon’un yarası ise görünmez çünkü Gereon ruhsal bir travmadan muzdariptir. Ona savaşı hatırlatan bir konuşma ya da rüya gibi durumlarda Gereon strese girer ve motor fonksiyonlarını kontrol edemez bu yüzden sakinleştiriciler alarak hayatına devam eder. Bunu saklama ise savaşa giden erkeklerin ciddi yaralarla dönmesi, kolunu, bacağını kaybetmesi gündemdeyken psikoloji biliminin de gelişmemesi nedeni ile kendisinin bilerek yaptığını ve güçsüz bir yapıda olduğunu düşünmelerinden korkmasıdır. Bu sırada savaşta abisi de savaşmıştır ve ölmüştür. Kendisi de ruhsal manada zedelenmiş olan Gereon Köln’den ayrılmış ve Berlin’de görev yapmaya başlamış bir dedektiftir. Ailesi ile de bazı hüsranlar yaşamış olan Gereon için burada da hayat kolay olmayacaktır. Ailesi yanlış çocuğun öldüğünü düşünür ve ağabeyi sürekli daha değerli bir yerde olmuştur. Burada da Gereon’un travmalarını anlayabiliyoruz.

I. Dünya Savaşı Almanyası Ve Gereon Rath

Dizi kıyafetler, mekanlar ile bizi dönemin Almanya’sına götürüyor. Bu sırada Gereon Rath’in yürüttüğü soruşturma önemli bir hal alıyor ve siyasi nedenlerle takip ediliyor. İzleyiciye Almanya ile alakalı bir trenin öyküsü de izlettiriliyor. Bu tren kimyasal silahlar, muhimmat ve Rusya üzerinden kaçırılan altınlar ile doludur. Bu tren ve devletle ilgili soruşturmalara başlayan Gereon’a ona yardım etmesi için tuttuğu Charlotte yardım eder ve bu soruşturmanın peşine düşerler. Charlotte ise bize I. Dünya Savaşı sırasında ailelerin, evlerin, kadınların temasını izlettiriyor. Charlotte’un ailesi de birçok çocuğu olan ve ekonomik durumu çok kötü olan bir aile. O kadar kötü ki Charlotte ölen annesinin gömülmesi için kendi bedenini satarak buradan kazandığı para ile ailesini geçindiriyor ve annesini gömüyor. Tüm evin sorumluluğu Charlotte’in üzerinde fakat Charlotte’in düşündüğü ise sorgulama ve merak ettiği sorulara cevap bulabilmesidir.

Weimar Cumhuriyetinde Ekonomik Ve Siyasal Kriz

İkinci Reinch’in yıkılışı ile Alman İmparatorluğuna son verilir. Ardından ise Weimar Cumhuriyeti kurulması kararlaştırılır. Weimar, Versay Antlaşmasının bir sonucu olarak oluşmuştur. Versay ise Almanya’nın ölüm fermanı olmuştur. Ölen binlerce asker, aç kalan çocuklar, kaybedilen topraklar… Bu yenik durumun ardından ise kaçınılmaz son ekonomik kriz gelir. Büyük ekonomik buhran tüm halkı etkiler ve bu buhrandan bazı siyasetçiler doğar. Bundan sonra Almanya için hiçbir şey aynı olmayacaktır çünkü Adolf Hitler ve Nazi siyaseti tüm bu buhranların ardından halk tarafından kurtuluş olarak algılanmıştır. Bunun tehlikesini ve trenin sonunda Almanya için neden gerekli olduğunu dizinin ilerleyen sahnelerinde de göreceksiniz. Nazi rejimi bir süre sonra halkın da baskı altında tutulması nedeni ile istenmemiş olsa da Hitler artık güçlü bir siyasetçidir ve Almanya’nın kaderini değiştirecek adımlar atacaktır. Tüm bu hikayeyi Gereon’un hikayesi üzerinden izlemek isterseniz bu Almanca yapıma internet üzerinden ulaşabilirsiniz.