yy97-1024x518-1

REMINISCENCE Film İncelemesi | Birtakım Zihin Oyunları

Reminiscence Türkçe ismiyle Zihin Gezegeni, Lisa Joy tarafından yazılan ve yönetilen, 2021 Amerikan neo-noir bilim kurgu gerilim filmidir. Yönetmenin ilk uzun metrajlı denemesi olan filmde Hugh Jackman, Rebecca Ferguson, Thandiwe Newton, Cliff Curtis, Marina de Tavira ve Daniel Wu rol alıyor.

Ocak 2019’da Lisa Joy‘un filmle birlikte ilk yönetmenlik denemesini yapacağı ve başrolleri Hugh Jackman ve Rebecca Ferguson’ın oynayacağı açıklandı. Mart 2019’da Warner Bros.’un filmin dağıtım haklarını satın aldığı söylendi. Ağustos ayında Thandiwe Newton kadroya dahil oldu. Ayrıca yapımcıların arasında yakından tanıdığımız Jonathon Nolan da var.

Reminiscence : Sıradan Bir Bilimkurgu Eseri

Hugh-Jackman-previews-Reminiscence-his-new-movie
Reminiscence

İnsanın zihnine bağlanarak geçmişi tekrar yaşatabilen bir sistemle bir anda ortadan kaybolan sevdiği kadını bulmaya çalışan bir dedektifin hikâyesini anlatıyor Reminiscence.

Özel bir zihin dedektifi olan Nick Bannister, müşterilerinin karanlık ve çekici kayıp hatırlarında gezer. Miami’nin batık kıyılarında yaşarken yeni müşterisi Mae ile hayatı sonsuza kadar değişir. Basit bir kayıp ve bulma meselesi tehlikeli bir saplantıya dönüşür. Banister, Mae’nin ortadan kaybolmasının ardındaki gerçeği bulmaya çalışırken vahşi bir komployu açığa çıkarır. Artık şu sorunun yanıtını bulmak zorundadır: Sevdiğine ulaşmak için ne kadar ileri gidersin?

Büyük Olaylar Beklemeyin Ama İzleyin – Reminiscence Film İncelemesi (SPOILER)

reminiscence-blogroll-1622680080178
Reminiscence

Reminiscence, çok patırtı kütürtü olmadan geldi. Bir de başrollerde Hugh Jackman ve Rebecca Ferguson var sonuçta. Yapımcıların arasında Jonathon Nolan’ı ne zaman görsem Inception vari bir şeyler mi geliyor diyorum ama yok yine Nolan filmlerinin çakması denilebilecek bir film ortaya çıkıyor. Televizyon kitlesi için garanti keyif alınacak bir film. Ama bilim kurgu severler için de garanti dandik bir filmdir diye görüyorum ben bu yapımı. Keyif alıp almama meselesi farklı zaten. Filme gelecek olursam; filmde, çok fazla klişe bilim kurgu sahneleri, bilim kurgu metotları vardı. Yani sene olmuş iki bin yirmi bir, halen daha antika bilim kurgu kullanılıyorsa bilim kurgu severler bu işi yemez.

Dedektif kılığı, kendini sorgulaması, yeni bir hayat düzenine geçiş yapması vs. bunlar hep kaç sene öncesinden gördüğümüz unsurların taklitleri gibi geldi bana. Karakterin yapısı bile Rick Deckard gibi. Ütopya olduğu halde pişmanlıklar, yakarışlar falan çok klasik kullanımlardı gerçekten. Karakter için zaten düz ve maço bir dedektif seçmişler. Bu tercih de kişiden kişiye göre değişir ama ben beğenmedim. Filmin, aşkla bağlantısı olmuş mu olmamış mı o kısmı da çözemedim. Gerek var mıydı bu kadar filmin içine çok sokmalarına açıkçası kafamda soru işareti bırakıyor.

Olumlu Yorum

Sahneleri bilim kurgusal açıdan başarılı duruyordu. Senaryo kötü olsa da fikir olarak aslında çok güzel bir fikir gibi geldi bana. Daha iyi işleseler daha iyi bir film çıkabilir mi diye kendi kendime sordum. Çünkü filmde makine olayı ve filmin bütününü kaplayan hayaller, anılar konusu var. Bir kitap olmuş olsa veya dediğim gibi daha sağlam bir yönetmenin elinden geçse şaheser olabilirdi. Ayrıca senarist ile de alakalı bir durum bu. Fikir açısından sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim o yüzden.

Oyunculuklar gayet yerinde fakat bazen böyle senaryoların içinde böyle filmlerde gerçekten star dediğimiz oyuncuları görünce üzülmüyor değilim. Onlar yine görevini yapıyor ama kariyeri ufak toz tutuyor açıkçası. Herkes Hugh Jackman olmak ister sonuçta. Hele bu film için Hugh Jackman olmak çok mu seksist yoksa çok mu geri kafalılık onu da siz söyleyin. Filmi izleyenler anladı.

Filmin müzikleri de zaman zaman boğsa da yeri geldiğinde de sizi yeniden hayata döndürebiliyor. Bende öyle bir etki bıraktı.

daha çok seyretse de hem okuyor, hem dinliyor.