CONTAGION – Zombi Kıyameti Öldürmezse Bu Oyun Öldürür

Merhaba toplu-şekilde-oynanan-korku-oyunu-severler. Bu haftaki oyunumuz Steam üstünden ulaşabileceğiniz, online olarak tanıdık tanımadık ile, dost ya da düşman olarak oynayabileceğiniz oyun, yani Contagion. Bakalım neymiş kendisi…

Contagion – Dışarıda Kıyamet İçerde Kıyamet 

Monochrome LLC tarafından yapılan oyunumuzun konusu, özellikle bir ara tüm dünyayı etkisi altına almış olan “Zombilerle kıyamet” konseptini ele alıyor. Ancak bunu başarılı bir şekilde yapabiliyor mu, o konu biraz tartışmalı.

FPS türünde olan oyunumuza öncelikle bir senaryo seçerek başlıyoruz. Oyun genel olarak online oynanması üzerine yapılmış. Haneme günah yazılmasın, hemen hakkını vereyim, giriş yapıp oynadığım sürelerde server sorunu yaşamadım. Hem hızlıca açık server’lardan oyun bulunabiliyor hem de bir kopma, gecikme vb. Sorunu olmuyor. Kesinlikle oyun için artı bir puan. Aynı azamanda oyun oldukça popüler ve güncel olarak oynandığı için farklı oyun türlerinde senaryolara giriş yapmak da oldukça mümkün. Tabi doğru saatlerde girerseniz.

Contagion
Siz zannediyorsunuz ki zombiler eğlenmez. Bakın burada “Haydi eller havaya” yapan bir arkadaşımız var…

Senaryo seçildikten sonra oyuna girişi yapıyoruz. Hemen karakter ekranı çıkıyor karşımıza. Birkaç cümle ile karakterler kimdir, nedir, ne yer ne içerler öğreniyoruz. Yani onlıne olarak hızlı bir oynanış olmasını istediğimiz için öz geçmişler yeterli. Farklı silahlar tutan karakterlerden bize hoş geleni seçiyoruz vede dalıyoruz seçtiğimiz oyun türüne. İşte daldık ya, boğulma yavaş yavaş başlıyor.

Öncelikle seçtiğimiz karakterlerin hepsi, aslında aynı; yani zaten silahlar rastgele veriliyor (bir yakın dövüş silahı bir de ateşli silah) o yüzden kimi seçtiğimizin neredeyse hiçbir önemi yok. “Peki” diyor ve oyunumuza başlıyoruz. Senaryoya göre değişkenlik gösterse de, genel olarak etrafa rastgele saçılmış cephane ve silahları bularak, burnumuzun dibinde başlamış olan zombilere karşı hayatta kalmaya çalışıyoruz. Peki güzel mi? Yok.

Her şeyden önce grafikler “idare eder” seviyesinde gibi gözükse de maalesef değil.  Bir kere bazı eşya ve duvarlarda “görünmez güç alanları” var yani tam olarak yaklaşamıyorsunuz. Haydi onu geç duvarlardan geçen kafalar ve eller var. Hem görselliği hem de oynanışı etkilediğinden oyunun ilk sınıfta kaldığı nokta burası. (gerçi zombiler tarafından sıkıştırıldığımda, duvardan çıkan kafalar oldukça korkutmuştu ama sanırım olay bu değil)

Kafası Duvardan Çıkan Kafasız Zombiler: Contagion

Tabii oyunun en belirleyici etmenlerinden biri zombiler. Yaklaşık 8-9 farklı modelin kullanıldığı zombiler de…tek kelimeyle üzücü olmuşlar. Oyuna girdikten kısa bir süre sonra aynı tipte gelen zombiler yine görsellik açısından heves kaçırırken, hareketleri de ayrı sevimsiz. Bir kere bu arkadaşlar gördüğüm kadarıyla ısırmıyor sadece ağız yüz kırıyorlar. Yani öyle partiden biri ısırıldı, öldürsek mi öldürmesek mi falan duygusallık draması yok. Çekiyorsun gitarı vuruyorsun zombinin kafasına. Bitti gitti.

Ortam da Modumuz da Kötu

Aslında Steam üstünden oldukça tutmuş olan oyunda farklı mod’lara ulaşmak mümkün. Zombi olup, tanıdık tanımadık demeden yemeye çalıştığımız modlardan, dalga dalga zombilere dayanmaya çalışacağımıza kadar farklıtürlerde modlar bulmak mümkün. DLC hariç tüm modları denedim ancak sonuç yine değişmiyor ve hüsrana uğruyoruz. Hele bir “bakalım kim en son hayatta kalacak” modu var ki, ne konseptini anladım ne de neden böyle bir mod koyulduğunu. Yani etrafta insan yiyen tipler var, bizim derdimiz herkesin ölmesi ve en son hayatta kalan kişi olmak. Yani aslında uzun lafın kısası oyunda “mantık” ve “hikaye” kelimeleri hiç geçmiyor, sizde bu kelimelere takık değilseniz ancak öyle oyunu rahatça oynayabilirsiniz.

Oyunun içine Girmek Yasak

Herkes oyunları kendi zevkleri için oynar aslında; kimi öylesine zaman geçirmek için, kimi zafer duygusunu tatmak, kimi arkadaş edinmek, kimi ise alışkanlık nedeni ile. Oyunun yapısı, türü, ruhu da önemlidir tabi bu durumda. Bazı oyunların senaryosu ve npc’leri resmen “kalite” diye bağırıyordur. Call Of Duty serisinde, bir noktada gecenin bir yarısında, bir npc’ye ana avrat küfrettiğimi, bir arkadaşımın ağı yaralanma durumunda ise “Sakın ölme seni …” şeklinde bağırdığımı bilirim. Tabi herkesin zevk aldığı şeyler farklı. Tüm bunları niye anlattım? Nedeni, incelemekte olduğum oyunun kimseyi “içine çekmek” gibi bir derdinin olmadığını vurgulamak. Oyundaki grafiksel ve mantık hatalarına dikkat etmezseniz, ucuz ve hızlı bir oynanım isteyen oyuncuların bir kısmına hitap edebilir. Onun dışında oyundan herhangi bir şey beklemek doğru olmaz.

Contagion
Hımm…beynini görebildiğim, ağzı kanlı, garip seslerle bana doğru saldıran bir adam var. Ama belki zombi değildir? En iyisi ben bir uyarı atışı yapayım…

Müzik ve sesler hakkında da bilgi verecektim. Ancak sanırım yapmayı unutmuşlar. Oyunda ses ve efekt var mıydı, yoksa aç karnına oynadım da karnımdan mı geldi o sesler, pek bilememekteyim.

Bir Zombi Oyununda Kimse Beni Isırmazken

Contagion ‘da iyileşeceğiniz zaman, ilk yardım çantası kullanırken bile herhangi bir modellemenin yapılmadığı “zırt” iyileştiğimiz oyunu ben tavsiye etmiyorum arkadaşlar. An itibariyle Steam üstünden 18 Tl’ye bulabileceğimiz facianın tek iyi yanı halen sık sık güncellenmesi ve server’larının oldukça dolu olması. “Abi bana ucuz, online, zombi öldürmece” olsun diyorsanız o zaman belki, ama tekrardan düşünmenizi tavsiye ederim.

Not: Unutmadan, oyunun VR teknolojisi ile hazırlanmış olan bir de “Outbreak” adlı bir versiyonu da var. Kendisini oynamadım, hakkında atıp tutmayayım ama iyi olduğunu zannetmiyorum.

Oyunun görüntüleri, sesli geyiği için loadiing.screen youtube kanalına da bekleriz:)

Bir sonraki inceleme yazımıza kadar, çok daha kaliteli yapımlarda görüşmek dileğiyle.