Hitman 1 – Ölümcül Keltoş | Oyun İncelemesi

Saçlarını kazıtıp, barkod dövmesi yaptırıp, cosplay olayını çözen okurlarımız, merhaba! Bu hafta aslında çok uzun zamandır oyun piyasasında olan Hitman 1 incelemesi ile karşınızdayım. Bu incelemenin yeni yapılan Hitman serisinin ilk oyunu olduğunu belirtiyor ve sizleri yazıya davet ediyorum, iyi okumalar.

Suikastçi Olurum ama Sigorta Var Mı?

2016 yılında, IO Interactive tarafından geliştirilmiş ve Square Enix tarafından yayımlanmış olan oyunumuzda bir suikastçi olan 47’yi canlandırıyoruz. Kendisi, dünyanın her tarafına yolculuk eden, her şartta ve durumda hedefini ortadan kaldıran bir tetikçi. Eğer bir şekilde 47’nin alışveriş listesi… pardon! öldürülecekler listesine adınız yazıldıysa son saatleriniz tadını çıkarın.

Peki yıllara meydan okuyan Hitman serisi, halen güncel ve başarılı kalmayı nasıl başarıyor, bir ona bakalım.

2016 çıkışlı olan Hitman, aslında daha önceden de yapılmış olan bir oyun serisi (Sanırım en çok da “blood money” ile tanınır) O oyunlardan bu oyunlara aslında olayın ruhu değişmemiş; 47’nin tipi, yetenekleri ve dahil olduğu olaylar neredeyse tamamıyla eski oyunlardaki gibi. Sadece eski sorunlar halledilmiş, oyun biraz daha kolaylaştırılmış ve alternatiflerle zenginleştirilmiş hale gelmiş. İyi olmuş mu? Bayağı iyi olmuş.

Suikast Olayında Her Yol Mübahtır

Oyuna ilk girdiğimizde, biraz garip, özgün olmak için hafiften kullanışsız bulduğumuz bir menü bize karşılıyor. “Yok onu mu istersin, yok bonus bölüm mü açayım, yok 47’nin hangi kıyafetini ütüleyeyim?” gibi garip seçeneklerden sonra oyunumuza başlıyoruz. Arkadaki müzik gayet ciddi. Adeta “47’sin sen, büyük düşün” der gibi. İlk kısımda anlattığım gibi, 47 kendisine hedef gösterilen ve bu hedefi yok eden bir kiralık katil. Ancak ruhsuz biri değil. Aslında çok ruhsuz. (yazar anlatamadı?)

47 tabii ki gayet planlı, yakışıklı, kıyafetlerine ve öldürme yöntemlerine özen gösteren bir profesyonel. Öncelikle bize akıcı demo ile hedefimizin kimliği, mesleği neyi sevip sevmediği hakkında detaylı bilgi veriliyor. Bazı noktalarda nasıl başarılı olabileceğimize dair ufak ip uçları veriliyor. Sonrasında da hazırlık evresi için kendisi bizi tek bırakıyor. (Ama aslında bu bırakma geçici)

Aslında modern zamanlardayız ama bu keli oyuna getirmişler…

Hazırlık sürecimizde silahlarımızı, ekipmanlarımızı ve haritadaki başlangıç noktamızı seçiyoruz. Kelimizden de güneş ışığını yansıttık mı, her şey tamam demektir.

Hedefi Sodayla mı Satırla mı Öldürsem?

Hitman 1, ilk aktif olduğumuz andan itibaren kendini göstermeye başlıyor. Aman Yarabbi. O grafikler nedir? O kaplamalar nedir? Etraftaki ışık oyunları, kişileri üstündeki detaylar, su efektleri vb. liste uzayıp gidiyor. Hedefimize yaklaşmak için etrafta bolca tur atarken, oyunun görsellerine çok ciddi bir emek harcandığını, haritanın detayından ve gerçekçiliğinden de anlıyoruz. Açıkçası yapımcılar görevleri de öyle bir ayarlamışlar ki, genelde içinde bulunduğumuz ortamın üstünü altına getiriyoruz. Hedefimizi ortadan kaldırmanın genelde o kadar fazla yolu var ki. Susturucu silahımızı kullanmak amaçlı tek kalmasını bekleyebilir, yiyeceğine zehir katabilir ya da boynunu kırabiliriz. Etraftaki tüm silahları (ve silah olmayan aletleri) de maharetle kullanan 47, gerçekten de acımadan işini yapıyor. Ardından da hiçbir şey olmamış gibi ortamdan ayrılıyor.

Rüya gibi değil mi?

Gözlerim Mavi Görüşüm Kırmızı

Görevleri anlamak, hedefleri tanımak aslında hiç zor değil. Özellikle de 47’nin özel bir duyusu var. Bu görüşe geçtiğimizde hedefimizi, ve beyaz noktalıları (ne olduğunu anlatacağım) görebiliyoruz. Öldürmemiz gereken kişi ya da kişiler kırmızı kırmızı parlıyorlar. Ki nerede yani ne kadar uzakta olduklarından bağımsız olarak görülebiliyorlar. Aslında bu durum hem iyi hem kötü olmuş. Hedefimizin aktif olarak nerede olduğu, ne yaptığını algılayabiliyoruz. Böylece boş boş dolaşmıyor hedefimizden uzaklaşmıyoruz. Tabii bu çok müthiş bir güç, aslında mantıklı değil…demiyorum çünkü 47’yi özel kılan kabiliyetleri var. Sıradan bir insanın çok ötesinde o yüzden hem hikayeye uyması hem de oyunu kolaylaştırıp akıcılık sağlaması açısından beğendim.

Hedefe doğru ölümcül şekilde giderken etrafımızda olan biten, özellikle insan konuşmalarını dinlemek (ve anlamak) işimizi çok kolaylaştırabiliyor. İnsanların dedikoduları direkt olarak hedefimizi öldürmemizi sağlamasa da, kurbanın nerede olacağını, ne yapmayı sevdiğini vb. bilgileri verebiliyorlar. Bizde bu şekilde kurbanın yiyeceği yemeği zehirleyebiliyoruz. Hemen ölmezlerse de kusmak için tuvaleti kullanmak durumda kalıyorlar. Tek başına…öldürülmeye uygun…mmm…

47’nin İngilizcesi Perfect ya Sizinki?

Oyun bizden biraz (“biraz”) İngilizce istediğini belirteyim. Her ne kadar milletin dedikodularından çıkaracaklarımız yazılı olarak karşımıza getirilse de, hepsi çok basit olaylar değiller. Bu nedenle en az orta seviyede ingilizce sahibi olmak kesinle avantaj sağlayacaktır. Ama korkmaya gerek yok. İngilizce ile aranız iyi değilse halen oyundan zevk alabilir ve görevleri tamamlayabilirsiniz. (Ya da bunu bir gelişme fırsatı olarak değerlendirebilirsiniz.)

7/24 İtinayla Cinayet İşlenir

Biraz da senaryolardan bahsedelim. Evet, amacımız aslında her zaman aynı şeyi yapmak yani hedefi ortadan kaldırmak. Ama “dünyanın en başarılı suikastçisi” olmayı kabul ettiysek farklı bir şey beklememek gerekir. O yüzden bu kısmı geçiyorum.

Hedeflerimiz, gerçekten de birbirlerinden çok farklılar. Spoiler olmaması açısından net bir şey yazamasam da hepsi de değişik yer ve konumlarda. Bazen zengin bir hedefin peşinden koşuyor bazen ise ünlü bir bilim adamının. Çok kalabalık ortamlarda da iş görüyoruz, medeniyetin pek sevmediği yerlerde de. Maksimum zevk almanız için tavsiyem bir oturuşta bir görev yapmanız. Bu güzel eserin tadını yavaş yavaş çıkarın. Çünkü çok uzun bir senaryomuz yok.

Başarının Sırrı: Kellik (Gerçekten)

Eskiden beridir 47’yi 47 yapan şey, hızlı ve etkili şekilde kıyafet değiştirebilmesidir. Bu olay tabii ki oyunumuzda da mevcut. Egale ettiğimiz her türlü kişinin (hanımefendiler hariç, çünkü bu evrende unisex kıyafetler yok) kıyafetini alabiliyoruz. Diyelim ki bir garson olduk. Diğer garsonların çoğunun yanından geçerken sorun geçmiyor ama beyaz noktalılar (özel görüşe geçtiğimizde kafasında beyaz nokta yananlar) ızdırap. Çünkü bu arkadaşların gözlerini üstümüze dikip şüpheleniyorlar. Eğer görüş mesafelerinden yeterince hızlı kaçamazsak bir çeşit alarm verip, “yetkili bir abiyi” çağrıyorlar sonra da işler kaçırıyor. Al sana çatışma.

Gerçekten de bu arada her kılığa başarıyla girmesini kelliğine bağlıyorum. Çünkü peruk ile bambaşka biri olunabiliyor gerçekten de.

Silahlar, Çatışma ve Kelden Yansıyan Işık

Silahlarımız güzel. Genelde görevlere bir adet susturuculu tabancamız, ve yakın dövüşte kullanmamız için boğma ipi (ney?) getirebiliyoruz. Tabi getiremediğimiz ya da üstümüzü aradıklarında bu silahları bırakmak zorunda kalabiliyoruz. Aynı zamanda patlayıcılar ya da dikkat dağıtmak için bozuk para gibi ekipmanlara ulaşımımız da var.

Evet, farkındayım. Hitman ağır silahları çekip, önümüze gelen herkesi öldürüp, hedefi indirdiğimiz bir oyun değil. Yine de eski yapım hitman oyunlarında silahlar üstünde biraz daha fazla çalışılmıştı. Ekstra şarjör takmaktan farklı silah türevlerine kadar daha zengin bir yelpazemiz vardı. 47, canım, bağlantılarını mı kaybettin ne oldu?

Sipariş edip evden sıcak sıcak alamadığımız silahları, düşmanlarımız üstünden alabiliyoruz. Birkaç çeşit otomatik silah, tabanca ve tüfek var. Oyunun ana odaklandığı yer burası olmasa da yine de biraz zayıf kalmış.

Şüphelerim, Seninle İlgili Konularda Şüphelenmem Doğrultusunda

Yapay zeka biraz…sorunlu. Genel olarak tatmin edici npc’ler ve hoş hedeflerimiz olsa da bazı mantık hataları mevcut. Örneğin bir kişi bizden şüphelenmeye başladı, hop hemen bir duvarın arkasına geçiyoruz ya da siper alıyoruz…bitti gitti. Artık bizden tekrardan görüş alanlarına girmediğimiz sürece şüphelenmiyorlar. Bu kısım biraz gerçekçilikten uzak.

Savaşlar da biraz sorunlu diyebilirim. Oyunu “profesyonel” seviyesinde bitirdim ve oldukça az sayıda öldüm. Konu benim ne kadar mükemmel oynamam değil (yani evet mükemmel oynuyorum ama neyse) Zekası biraz sorunlu düşmanlarımız. Bazen çatışma haline girdiğimizde bizi öldürmek için ellerinden geleni yapıyorlar ama çok akıllıca hareket ettiklerini söyleyemem. Bazıları ellerinde silah olan serseri, hani çatışma deneyimleri çok yoktur. Çatışmada saçmalarlar. Bu kısmı tamam. Ama deneyimli olanların da daha organize olamamaları ve siper almak gibi önemli şeyleri yapmamaları biraz kalitesiz olmuş.

Ek olarak 47’nin müthiş bir sağ yumruğu olduğunu biliyor muydunuz? O yumruğu yiyen kim olursa olsun kalkamıyor. Bir kişi de mi yok? Yok arkadaş, yok.

Susturucumun Sesi

Gizlilik, suikast vb. tarzda oyunlarda sesin, efektlerin önemli, normalden fazladır. Çünkü etrafı dinlemeli, gerekli bilgileri almalı ve efektlerden yararlanmalıyız. Peki bu konuda Hitman 1 nasıl? oldukça iyi.

Bir kere müzikler gayet güzel. Başta yazdığım gibi giriş menüsünden itibaren olay sizi müzikleriyle ciddiyetle içine alıyor. Bir aksiyona girdiğimizde değişen müzik olsun, farklı yerlerde farklı sesler, efektler olsun adamlar oldukça iyi başarmışlar. Silah sesleri ve seslendirmeler ise daha da iyi. Özetlemek gerekirse bence tatmin edici bir iş çıkarmışlar.

“Her işin zorlukları vardır” derler, bilir misiniz?

Şu Hedeflerin Üstünden Bir Daha Mı Geçsek?

47’nin başarısının nedenlerinden biri de mükemmel kontrolü. Kısacası ol-muş. Özel görüşe çok kolay geçmek olsun, silah mekanikleri, koşma, yürüme gayet gerçekçi ve güzel yapılmış. Grafiklerin ve oynanabilirliğin mükemmel uyumu. Ama her şey böyle güzel mi? Yook.

Hitman 1 aslında oldukça kısa bir oyun. Ancak yine de bitirince bir daha oynanır mı? Açıkçası muhtemelen hayır. Bir görevi birden fazla şekilde bitirmemiz mümkün olsa da, tekrar tekrar bitirmenin zevkli olacağını düşünmüyorum. Çünkü bir kere öldürdükten sonra, kurbanların nereye gidip ne yapacaklarını ezberliyoruz. Sonrasında bir baltayla öldürmek, bir silahla sıkmak vb. gibi şeyleri tekrar tekrar yapmak bana çok çekici gelmedi. Evet görevler renkli, değişik ve zevkli ama bir kez yapmak bence yeterli.

İyi Yürekli 47

Senaryomuz oyunun en zayıf olmaya aday noktası diyebilirim. Aslında kalitesiz değil, 47’nin nasıl bu kadar duygusuz ve başarılı olduğunu kısmen de olsa anlatıyor. Geçmişiyle sorunlu bir 47 var, gerek var mı, bilemedim. Karakterin derinine inmek güzel ama hikaye çok derin değil. Aslında oldukça standart. Hayır bunu da geçtik neden dünyayı koruyoruz? Yani 2. görevden itibaren hemen şunu anlayacaksınız; Kurbanların hepsi kötü, adi, pis karakterler. Yanii neden? Sonuçta kiralık askeriz parasını vereni neden yok etmiyoruz? Dünyanın kaderini kurtarmak bize mi kaldı? Gereksiz bir kahramanvari şekilde ilerlemiş senaryomuz var. Çok gereği yoktu bence. Bir senaryo olabilirdi ama böyle zorlama kahramanlıklara gerek var mıydı Hitman 1? He canım?

Gelelim Patladığımız Noktalara

Genel olarak oyunumuz gerçekten kaliteli olsa da, iki nokta var. Bunlara değinmeden yazıyı kapatıyordum, “Aman” dedim, tamamladım. Öncelikle 47, haliyle bazen çatışmaya girmek zorunda kalıyor. Bu durumda isabet aldığı zaman, daha doğrusu fazla isabet aldığı zaman ölüyor. Ölüme yaklaştığımızı da grileşen ekranımızdan anlıyoruz. “Üst üste vurulunca ölme” ile pek bir derdim yok ama 47’nin fiyakası asla bozulmuyor. Yani yara bere grafiklerini görmüyoruz. Yani pek yakışmadı oldukça mantıksız. O kadar grafik yapmışsınız, modellemeci arkadaşlar sizin maaşlar mı ödenmedi ne oldu?

İkinci kısım ise 47’nin sonsuz kapasitede eşya taşıyabilmesi. Tüfek gibi büyük silahlar ve eşyalar hariç bıçak, meşrubat, mektup açacağı, çekiç ve daha nicesi… Bunların hepsini cebe atabiliyoruz. Yerimiz bitmiyor. Bu kadar eşyayı nerene… diye başlayan bir cümle kuracaktım ama nezih bir ortamdayız. Ama siz anladınız.

Keline Son Kez Uzun Uzun Bakarken

Hitman 1, yanına kolay yaklaşılmayacak derece başarılı bir oyun. Bir baş yapıt saymak doğru olmaz ama kesinlikle yerini oldukça sağlamlaştırmış. Kısacası bilgisayarınıza güveniyorsanız, suikastçi kimliğinizi benimsediyseniz, mutlaka tavsiye ediyorum. “Silahı aldım, dayanamadım her şeye ateş ediyorum” şeklindeki güzel oyuncularımıza tavsiye etmiyorum.

2. ve 3. devam oyunlarını oynamadan önce mutlaka ilk oyunu oynamanızı tavsiye ederim çünkü hikaye oyunlarda ilerleyerek devam ediyor.

Bir sonraki oyun incelememize kadar değiştirdiğiniz kılığın hiç fark edilmemesi dileğiyle. Hoşça kalın.

Bu arada “Bana bu kadar Hitman yetmez, daha yok mu?” derseniz, Hitman Go için bağlantıya tıklayabilirsiniz. https://fanzade.com/gamerhead/oyun-haber/hitman-go-pc-ve-ps-platformlari-icin-geri-sayim-basladi/

Unutmadan; Hitman 1 ve diğer oyunlar için güzel fiyat veren Steam linkini de şuraya bırakıyorum; https://store.steampowered.com/app/236870/HITMAN/