code geass evreni

Tarihin Alternatif Odası: CODE GEASS EVRENİNİN Tarihine Bir Bakış

Code Geass’ı seviyorum. İzleyeli uzun zaman olsa da damağımda bıraktığı tat hala yerinde duruyor ve sırf bu tat üzerinden bile bir Code Geass güzellemesi yazabilirim ancak bugünkü konumuz animenin kendisi değil, geçtiği evrenin tarihi.

Çünkü bir diğer sevdiğim şey de alternatif tarihçilik ve bu Code Geass evreninin oluşumunda hatrı sayılır bir rol üstleniyor. O yüzden bu yazıda sevdiğim iki şeyi birleştirip Code Geass’ın alternatif tarihini inceleyeceğim.

Yazıya başlamadan önce iki şeyi belirtmekte fayda var: Birincisi, evrenin tarihi üzerinden giderek mümkün olduğunca spoiler vermemeye çalışacağım. İkincisi, Geass evreninde çıkan bütün eserleri tüketmediğim için (Light Novellar ve mangalar) boşlukları doldurabilmek adına fanwiki’den ve bu konudaki incelemelerden faydalandım.

O halde, başlayalım

İmparatorluk Takvimi

Karşınızda en geniş sınırlarıyla Roma İmparatorluğu

Tarih anlatmak için tarih vermek gerek, bunun için de takvim gerek. Code Geass takvimi ise bildiğimiz gregoryen takvimden yaklaşık yarım yıl saparak İsa’nın doğumunu değil, bizim takvimimizle M.Ö. ellili yıllarda Jul Sezar’ın işgaline karşı kelt kavimlerini kendi hükmü altında birleştiren I. Arwin’in tahta çıkışını milat kabul ediliyor. “Ascension Throne Britannia” kısaca a.t.b olarak bilinen bu olay Kutsal Britanya İmparatorluk Takviminin temelini oluşturuyor. Ki bu aslında Code Geass evreninin ilk tarihi sapması olmayabilir zira gücü elinde tutan grubun tarihi yeniden yazması çok sık rastlanılan bir durumdur ve muhtemelen Kutsal Britanya İmparatorluğu da istisna değil.

Bana soracak olursanız bir mecha serisinin alternatif tarihini yazmaya başlamak için biraz tuhaf bir başlangıç noktası. Bunun seriyi dinler tarihinden ve gerçek İngiliz hanedanlarından ayrıştırma çabası olduğunu anlayabiliyorum ancak yine de tuhaf. Özellikle bu işlevleri yerine getirecek başka sapmalar da bulunuyorken.

Sakuradite, Japonya ve Marco Polo

Bir Knightmare Frame’e güç veren Sakuradite Kübü

Code Geass evrenini bizimkinden ayrıştıran bir diğer unsur da Sakuradite. Bu sıra dışı maden Code Geass evreninde teknolojinin bizimkinden birkaç tık hızlı ilerleyip “Knightmare Frame” olarak bilinen mechaların üretilebilmesinin ana sebebi. Mevzubahis maden 14 ila 15. yüzyıllarda Marco Polo tarafından Stonehenge taraflarında keşfediliyor. Polo, Japonya’ya olan seyahati sırasında adanın bu maden açısından oldukça zengin olduğunu kaydediyor

Biliyorum, bu pek alternatif tarihçilik sayılmaz. Bilimkurguların kendilerini açıklamak için içeriği açıklanmayan madenler, kimyasallar vs. kullanması epey olağan bir şey ancak hazır kronolojik sırayla giderken bahsedivermek istedim. Bir de bu kısmı animeyi izlemeden okuduysanız spoiler yedim diye korkmayın. Sakuradite’ın işlevi ve önemi animenin başlarında vurgulanıyor.

“Bakir Kraliçe” Düşündüğünüz Kadar Bakir Olmayabilir

Böylece Geass evrenindeki ilk gerçek tarih sapmasına geçiyoruz. Bizim dünyamızda bir varis bırakmadan vefat eden Kraliçe I. Elizabeth’in bu evrende bir varisi var; Tudor Hanedanı’nın Altın Çağı’nı başlatacak olan IX. Henry.

Bana sorarsanız harika bir tercih. Bu ufak değişiklik sayesinde İngiliz Hanedan tarihini çok net bir şekilde bizim dünyamızdan koparıyor ve böylece herhangi bir sorumluluk kabul etmeden yazarın/yazarların “vay şu kral böyle yapmış, bu kraliçe de ne kötü etmiş” diye gönüllerince yazıp çizebilmesine imkan tanıyor.

Bir İsyan Başarısız Oluyor

Hanedanlar değişse de Britannia bildiğiniz gibi yeni dünyayı kolonize ediyor ve elbette koloniler bir noktada isyan ediyor ancak tam da bu noktada işler pek de bildiğimiz gibi gitmiyor çünkü General Washington’a ihanet eden kişi Benedict Arnold değil (belki de “Yalnızca Arnold değil” demeliyim ama kendisi ile ilgili Geass Wikisinde bir girdi bulamadım) aziz dostu Benjamin Franklin.

Franklin’in kelimenin tam anlamıyla davayı satması yetmiyormuş gibi bir de üstüne Kont olmasıyla beraber teorik temelini kaybeden isyan başarısız oluyor ve “Amerikan Devrimi” tarih kitaplarına “Washington İsyanı” olarak geçiyor.

Elbette Kutsal Britanya İmparatorluğu’nun sınırlarının Geass haritalarında olduğu gibi olması için devrimin başarısız olması zaruri ancak başka şartlar altında Franklin’in ihanetini ve devrimin başarısız oluşunu zorlama bulabilirdim. Yine de adı üzerinde Code Geass evrenindeki tek sıra dışı fenomen Sakuradite değil. O yüzden birileri bir şekilde(!) Franklin’in fikrini değiştirmiş olabilir.

Bir İsyan Başarılı Oluyor, Hem de Epey Başarılı

Fransızlar fransızlara özgü şeyler yapmayı bu evrende de sürdürerek Bastille Baskınını patlatıp geleni geçeni giyotine yaslayarak batıda monarşi karşıtı bir devrim dalgası başlatıyorlar. İngiltere hariç bütün monarşiler giyotin altına yatırılıyor ve demokratik bir Avrupa Birliği’nin önü açılmış oluyor.

Hatta devrim o kadar iyi gidiyor ki Napolyon, İngiliz Adaları’na çıkartma yaparak Londra’yı alıp İngiliz monarşisini önce Edinburgh’a, oradan da Kuzey Amerika kolonilerine çekilmeye zorluyor. Bu ve devamında seyreden olaylar dizisi iktidarın Richard von Britannia‘ya geçmesine ve koloni topraklarında Kutsal Britannia İmparatorluğu’nun kurulmasına yol açmış oluyor. (a.t.b.’nin İmparatorluk Takvimi olarak kabul edilmesi de bu zamanlara denk geliyor)

İsyanın Epey Başarılı Olduğundan Bahsetmiştim

napolyon code geass
Napolyon

Geass evreninde devrim bayağı bir başarılı oluyor. Hatta öyle başarılı oluyor ki devrimin kahramanı Napolyon kendini İmparator edecek fırsatı bulamadan onun da tez vakitte kellesini vuruyorlar. Böylece Europia Union bir Federal Cumhuriyet olarak varlığını sürdürüyor.

Açıkçası benim için iplerin koptuğu yer burası. Europia Union kurulmuş diyorum yahu. Gerçek hayatta Napolyon bunun yarısını bile yapamadığı halde İmparator ilan ettirdi kendini, İngiliz adalarına çıkan Napolyon’un İmparator olamayacağını hayal dahi edemiyorum.

Yine de kabul etmek gerek, Avrupa’da bir İmparatorluk, Kuzey Amerika’da bir başka İmparatorluk olsa çeşitlilik epey az olurdu. O yüzden bir tane büyük cumhuriyet olması dengeleyici bir unsur.

Ana Hikayenin Geçtiği Zamanlara Yaklaşıyoruz

Açıkçası bundan sonrası agresif bir Hearts of Iron 4 run’ı gibi. O onu fethetmiş bu şunu fethetmiş ve süper devletler ortaya çıkmış. Tarihinin detaylarına hakim olmasak da Asya’nın hatrı sayılır kısmına hakim bir Çin Federasyonu bulunduğunu, hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız bağımsız bir Avustralya bulunduğunu biliyoruz. Bu da bizi hikayemizin başlangıç noktasına, gerçek tarihte olduğu gibi uzun süre izole halde kaldığı için bildiğimizden pek de bir farkı bulunmayan Japonya’nın Britannia tarafından işgaline kadar getiriyor.

Sonuç olarak Code Geass hem kendi evrenindeki bilimkurgu etmenlerden kaynaklı değişikliklerden, hem de öylesine olabilecek alternatif olaylardan faydalanarak bir dünya inşa ediyor. Genellikle bu iki türden birinin tercih edildiğini hatta tek bir olayın domino taşı etkisi yarattığını görürüz, bu kombinasyon ve bu kombinasyonu kullanarak anlattıkları Code Geass’ı alternatif tarih ve bilimkurgu severlerin pek farkında olmadığı ancak özel bir yere koyuyor.