MUSAIGEN NO PHANTOM WORLD | Kimselerin Olmadığı Ormanda Devrilen Ağaç Ses Çıkarır Mı?

Musaigen no Phantom World uzun zamandır denk geldiğim –yayım yılı olan 2016’dan beri- ancak bir türlü izlemeye elimin gitmediği, izleme listemin karanlık köşelerinde bekleyen serilerden biriydi. Nihayet geçtiğimiz gün bitirdim ve izlerken hem karşıma çıkan kesitlere bakarak yargıladığıma pişmanlık duyduğum, hem de geç izlediğime sevindiğim bir seri oldu. Girizgahı fazla uzatmadan serinin dünyası ile başlayalım.

Animenin Dünyası ve Konusu

Bir şekilde bulunduğu laboratuvardan sızan deneysel bir virüs insanoğlunun beyin yapısında değişikliklere sebep olur. Bu değişikliklerden ötürü insanlar normalde algılayamadıkları varlıkları algılamaya ve onlarla etkileşime girebilmeye başlarlar. Bununla beraber bazı çocukların beyinlerinde bu değişiklikler çeşitli özel yetenekler kazanmalarına yol açar.

Hikayemiz özel yetenekli çocukların eğitim aldığı ve takımlar halinde mühürlenmesi gereken algısal varlıkları yakalama görevlerinin verildiği bir akademide okuyan Haruhiko Ichijo ve takım arkadaşlarının başlarından geçen olaylar etrafında dönmekte.

Tipik tanıtımı bir kenara bırakırsak dünya inşasında takdir ettiğim canavarların –animede bahsedilen şekilde “phantom”ların- ortaya çıkışını “bir gün ansızın yer yarıldı, gök delindi, şeytan lordu kafamıza taş attı” gibi alışılagelmiş şekillerde değil de, insanın algısının değişmesi üzerinden kurması oldu ki aykırılığını çoğunlukla iyi bir şekilde kullanmayı sürdürerek psikoloji ya da teorik fizikle alakalı çeşitle teorilerden faydalanıyor ve yeni sorunlar ve çözüm yolları yaratma konusunda kendine esnek bir alan tanıyor. Sadece kendisine değil, izleyicisine de. Sonuçta her şey nasıl algıladığımızla ilgili.

Musaigen no Phantom World’de İlerleyiş

Musaigen no Phantom World uzun soluklu bir seri olmamış. 13 bölümlük tek sezonu, buna ek bir ova bölümü ve beş ila yedi dakikalık altı photodrama ekstrası var. Bu photodramaların ana hikayeye pek bir katkısı yok ve sezon içerisinde dönen bazı muhabbetlerin parodisi tadındalar.

Bu haftaki bölümümüzde ise- Ruru! Kadrajı bölüyorsun

Seri episodik bir ilerleyişe sahip. Elbette bir ana hikaye var ancak bir bölümde ele alınan sorun çoğunlukla o bölümün sonunda nihayete erdirilmiş oluyor. Hatta pek çok bölüm meta bir şekilde Hirohito’nun size bölüm içerisinde ele alınacak tema ile ilgili bilgi verdiği bir sunum ile açılıyor. O yüzden episodik ilerleyen serilerden ya da ana karakterlerinin power up’tan power up’a koşturmadığı serilerden hoşlanmıyorsanız pek sizin damak tadınıza uygun olmayabilir ki bu da bizi bir sonraki başlığımıza götürüyor.

Musaigen no Phantom World Karakterleri

Ana karakterimiz, kimi zaman gözlemci karakter de diyebileceğimiz Hirohito İchijo kitap okumayı ve araştırmayı seven, doğaüstü yeteneklerinden ziyade entelektüel birikimini silah olarak kullanan bir karakter. Özel gücüne gelirsek, yaptığı çizimlerle phantom çağırma ve başıboş phantomları çizerek defterine hapsetme gücüne sahip.

MUSAIGEN NO PHANTOM WORLD
Soldan Sağa Mai Kawakami, Minase Koito, Hirohiko İchijo, Ruru, Kumamakura Kurumi ve Reina İzumi

Ichijo’ya takım arkadaşı olarak elemental büyüler yapabilen ve onun tam tersi dövüşçü bir tabiata sahip Mai Kawakami eşlik ediyor ancak ekip çok geçmeden yeni üyelerle büyüyor. Hanım hanımcık bir kız olmak üzere yetiştirilmiş ve Phantomları yutma gücüne sahip –kelimenin tam anlamıyla ve her anlamda- Reina İzumi, gül sesiyle phantomları haşlayan ben tek tabanca takılırım Minase Koito ve ayı sevdalısı yaşı küçük ama yeteneği bol Kumamakura Kurumi ekibe dahil oluyor. Tüm bu süreç boyunca serinin ve ekibin maskotu diyebileceğimiz, İchijo’nun ekürisi ufak phantom Ruru da onlara eşlik ediyor.

Görsellik ve Son Sözler

Aslında bu kısma “Görsellik ve Müzikler” demeyi planlıyordum ancak Musaigen no Phantom World soundtrack açısından pek zengin değil. Grafikleri tartışmasız baskın olan taraf. Zaten Kyoto Animation‘dan çıkma bir işten bahsediyoruz. Canlı fakat insanın gözünü yormayan renk tercihleri, basit ama yine de özel hissettirmeyi başaran karakter tasarımları, CGI denen illetten azat edilmiş phantomları ile gözlere şenlik diyebilirim.

Serinin görselliğini en iyi anlatan kare değil belki ancak basit zarafetini pek güzel ortaya koyuyor. Koito’nun açık ara favırim olmasıyla bir ilgisi yok, hem de hiç yok.

Son olarak, bu animeyi incelerken ve haliyle tavsiye ederken büyük bir vaadimin bulunmadığını belirtmek isterim. Eğer büyük hikayeler arıyorsanız dediğim gibi, pek sizlik olmayabilir ancak küçük bir maceraya çıkayım, ilginç bir dünya göreyim ve birkaç hoş karakterle tanışıp dağılalım diyorsanız, işte o zaman Musaigen no Phantom World sizin zevkinize hitap ediyor diyebilirim.