Japonya’da Anime Seslendirme İşinde Diyaloglar Ne Zaman Kaydedilir?

Anime seslendirme işinde diyaloglar animasyon tamamlandıktan sonra kaydedilir. Durun! Hemen dağılmayın. Sizce de önce diyalogların radyo tiyatrosu yapar gibi kaydedilip animasyonların da bu diyaloglara uyumlu olarak çizilmesi daha mantıklı değil mi? En azından Amerika başta olmaz üzere çoğu yerde animasyonlar bu şekilde üretiliyor. Bu sayede profesyonel oyuncular tarafından yapılan seslendirmelerde anlık ortaya çıkan muazzam doğaçlamalar ve güçlü canlandırmalar animasyonlara direkt olarak aktarılabiliyor.

Anime Seslendirme

Peki neden Japonlar anime yaparken bu yolu izlemiyorlar?

Çünkü diyalogları animasyonlardan sonra kaydetmek daha hızlı ve daha masrafsız. Normalde Amerika tarafında yapılan animasyonlarda önce senaryo nihayetlenir, diyaloglar kaydedilir ve düzenlenir. Daha sonra animasyon sorumlusu çok meşakkatli bir iş olan, konuşmalara göre yapılacak ağız hareketlerini belirleme işini yapar. Tüm bu iş bittikten sonra animasyonların yapımına geçilebilir. Eğer takvimin gerisine düşme söz konusu olursa da yapılacak pek fazla bir şey yoktur, çünkü kayıtlar aylar önce alınmıştır ve meydana gelecek herhangi bir değişiklik o kadar işin baştan yapılması demektir. Kısaca olacak iş değil hele ki daha önce bahsettiğimiz gibi animasyon sektörü Japonlarınki gibi acımasızsa, bu tip geri kalmalar ve gecikmeler asla tolere edilemez.

Japonlara gelecek olursak, anime sektörünün kemikleşmiş iş şemasının temeli 1960’larda “Manganın Tanrısı” olarak da anılan Osamu Tezuka tarafından, televizyon takvimlerine uyum sağlaması düşünülerek atılmıştır.

Osamu Tezuka

 

Animasyon yapım aşaması en uzun süren süreç olduğu için ilk olarak o başlar. Senaryo genellikle akıcıdır ancak takvimin gerisinde kalma söz konusu olmaya başladığında daha önce kullanılan animasyonların tekrar kullanılması, flashback‘ler, ağır çekimler ve boş bakışmalar gibi vakit kazanma, kolaya kaçma yöntemleri senaryoya girer. Animasyon yapımı iyi kötü tamamlanır gibi olduğunda da seslendirme sanatçıları kayda girerler.

Üretim süreci bu şekilde yokuş aşağı yuvarlanan bir kayaya benzeyen Japon animasyon yapımlarından, bu kadar uyumlu ve duygusal olarak tatmin eden mükemmel performanslar çıkması takdire şayan gerçekten. Hoş, sizi bilmeyiz ama biz burada öğrenilmiş ve ezberlenmiş bir formül olduğunu düşünüyoruz. Çünkü farklı seiyuu‘ların sesleri ayırt edilse de tarzlarını ayırt etmek çok güç. Örneğin; tsundere bir karakteri sanki hep aynı kişi seslendiriyor da rolden role sesini değiştiriyor gibi geliyor. Bu söylediğimize istisna olarak akla gelen ilk performans Sound! Euphonium (Hibike! Euphonium)‘dan Kumiko Oumae’yi seslendiren Tomoyo Kurosawa‘ya ait. Hiç alışılmadık bir tarzı ve tepkileri var. (Anime de çok güzel. İsmi geçmişken tavsiye ederiz.)

Anime Seslendirme
Anime Seslendirme

Anime seslendirme işini herkes Japonlar kadar iyi yapamıyor

Belki de formüllerinin sırrı yıllarca batıdan gelen yapımların dublajlarını yaparken kazanılan tecrübedir. Zira sinema camiasında Türklerin de dublaj konusunda başarılı olduğu söylenir. Nasıl olursa olsun yıllarca bu işi yapmak Japonları seslendirme konusunda uzmanlaştırmış ve ortaya çıkabilecek olumsuzlukları minimum seviyede tutmalarına olanak sağlamıştır. Tam aksine Amerikalılar da animelere dublaj yaparken oldukça zorlanırlar. Neyse ki günümüzde gelişen animasyon teknolojileri, bitmiş bir yapımda bile ufak tefek değişiklikler yapmaya olanak sağlıyor. Böylece dudak hareketleri pek uymayan yerlere ufak müdahalelerde bulunulabiliyor. Yani eskiden varsa bile artık konuşmalarla uyumsuz dudak hareketlerine rastlamak pek olası değil.

Anime konulu makaleler için tıklayın.

Özetle anime seslendirme işinde zamanın ve bütçenin kısıtlı olması, Japonlar tarafından animeler yapılırken ilk olarak animasyonların yapımına girişilmesine, diyalogların kaydedilmesine ise tamamlanmaya yakın başlanılmasına izin veriyor. Ortaya çıkabilecek ufak tefek sıkıntılar ya göz ardı ediliyor ya da teknolojinin nimetlerinden faydalanılarak düzeltilebiliyor. Bütçe ve zaman kısıtlaması olmayan sinema eseri gibi yapımlarda ise bu gibi sıkıntılarla zaten karşılaşılmıyor.

 

 

Dışında çıtır çıtır sosyallik çikolatası, içi yumuşacık geek kreması.