Dishonored – Onurunu Geri Almak ya da Almamak… | İnceleme

Merhaba onuru her şeyden önemli olan okuyucularımız. Bu hafta sizi biraz eskilere götürecek, bir adamın onurunu kazanmasında anahtar rol oynamanızı sağlayacağım. Zamanında oldukça ses getirmiş olan Dishonored ile karşınızdayım. Bakalım zamanında kendisi neden ses getirmiş ve acaba halen oynanır mı?

Eski Ama Kesinlikle Hurda Değil

Arkane Studios tarafından yapılan oyunumuzda Corvo Attano’yu canlandırmaktayız. Kendisi bir numaralı kraliyet muhafızı. On kişiye karşı dövüşmek mi dersin? Gözler Corvo’ya bakar. Kimsenin ruhu duymadan en iyi korunan yerlere kim girebilir? Parmaklar Corvo’yu gösterir. Yani kısacası kendisi hem saklanmakta hem de dövüşmekte pek bir yetenekli, kraliyeti korumakla görevlendirilmiş yüksek seviyeli bir muhafızdır.

Önemli bir görevden dönen kahramanımız, tam arkadaşlarıyla iki kadeh bir şey içecek, günün yorgunluğunu atacaktır ki, kader ağlarını örer; Korkunç bir iftiraya uğrayan Corvo, hapse atılır. Hapisten kaçmasıyla da hikayemiz başlar…

Klasik Ama Sıkıcı Değil

Corvo’nun bakış açısından (yani FPS) özgürlük ve onurumuzu geri kazanmaya çalıştığımız oyunun konusu aslında oldukça sıradan. Ama oyunu bitirmiş biri olarak söyleyebilirim ki konu, oldukça iyi işlenmiş.

Corvo’nun “Var mı bana meydan okuyan?” diye bağırdıktan sonra el kaldıran bir kendini bilmez…

Hapishaneden kaçtıktan biraz daha sonra oyun, bize özgürlüğünü hissettiriyor. Ana görevimiz haricinde etrafı keşfedebilir, oldukça kendine has şehrimizde birilerini bularak yan görevler alabiliriz. Ana görevlerde olduğu gibi yan görevleri de bitirmenin (genelde) birden fazla opsiyonu olabiliyor. Örneğin bize daha önceden ihanet eden bir kişi öldürmek ya da öldürmemek tamamen bizim insiyatifimize kalmış durumda. Evet “Corvo” adlı bir karakteri canlandırıyoruz ama sizin, benim ve başkalarının Corvo’ları birbirinden gayet farklı olabiliyor. Bu duruma sadece vicdanımız değil, seçtiğimiz güçlerin de etkisi olduğunu söylemeliyim. Şehirdeki özgürlük artı kime nasıl davranacağımızın verdiği rahatlık kesinlikle çok güzel bir deneyim olmuş. Oyun her ne kadar 2012 çıkışlı olsa da, daha bu seviyeye gelememiş olan bir çok oyun elimden geçti. Kendilerine sadece “Bakınız ve örnek alınız.” diyorum.

Görseller Efsane Değil Ama Detaylar Hoş

Dishonored tabii ki günümüz grafik motorları ile aşık atabilecek bir yapım değil. Ancak bu durum korkunç da sayılmaz. Steampunk kafasındaki mekanların oldukça detaylı ve albenisi olacak şekilde tasarlandığını bence hepimiz kabul edebiliriz. Evet biraz daha fazla karakter modellemesi yapılsaydı daha iyi olabilirdi, rakiplerimizin çoğu birbirine benziyor. Eğer bunun gibi birkaç detaya gözünüzü yumabilirseniz, oldukça eğlenebileceğiniz kanısındayım. Eğlence demişken silah ve ekipmana geçeyim…

Silahlar Çok Değil Ama Yeterli

Sizi bilmem ama bir oyunu (özellikle FPS’leri) etkileyen ana etmenlerden biri kahramanımızın kullandığı ekipmanlar ve silahlardır. Resmen oyunu rezil de vezir de ederler. Peki Dishonored bize ne sunmakta?

Yazıda bahsetmeyi unuttum, bari resimle göstereyim dedim. Oyunumuzda “biraz” kanlı sahneler var…

Steampunk tadında bir evrende olduğumuzdan bahsetmekteyim. Ama bu gerçeği sadece gördüklerimizden değil, silahlarımızdan da anlayabiliyoruz. Corvo eski-yeni demeden tüm silahları başarı ile kullanıyor. (hedef alma kabiliyetiniz iyi değilse kullanamıyor o ayrı) Silahlarımız arasında tek kurşun atabilen tabancamız, el arbaletimiz ve el bombamız gibi (steampunk el bombası öyle bildiğiniz gibi değil) seçeneklerimiz mevcut. Bir de tabi ki kısa kılıcımız var. Özellikle arbalete farklı işlere yarayan (düşmanı uyutma, aleve verme vb.) cephane takabilmemiz, kısa kılıcımız ile yakın dövüşe girebilmemiz, yine özgürlüğün doruğunda olmamızı sağlıyor. Düşmanı gördüğümüzde koşarak üstlerine abanabileceğimiz gibi, arkalarından sessiz gelerek tek vuruşta indirmek de yine oyuncunun zevkine kalmış.

Spoiler olmaması açısından detayına inemesem de, silah sayılmayacak fakat görevlerimizde bize yardımcı olabilecek birkaç garip buluş da hizmetimizde. Yeterli paramız olduktan sonra silahlarımızı upgrade de edebiliyoruz.

Peki bu kadar mı? Asla değil. Oyun yapımcıları belli ki silah/ekipman listesi ile yetinmemişler ve birde, Corvo için insanüstü özellikler yaratmışlar. Son derece gizemli bir güç tarafından verilen bu özellikleri de seçebiliyor ve mana’mız müsade ettikçe kullanabiliyoruz. Can iksirleri yaralarımızı ani olarak iyileştirirken, mavi manalar da söz konusu özelliklerimizi kullanamamızı sağlıyorlar. Bir mutantlığın eksikti Corvo, onu da halletmiş olduk.

Daha bir eksiğiniz kaldı mı?

Sesler Kötü Değil Ama İyi De Değil

Sanırım oyunun tüm ses efektleri için düşüncemi bir cümlede anlatmış oldum. Aslında seslendirmeler oldukça başarılı, tonlamalar ve vurgular yerinde. Müzikler için de sıkıcı olduğunu söyleyemem. Özellikle bir rakip tarafından görüldüğümüzde görsel bir öge yerine sesle uyarılmak yine hoş bir detay olmuş. Yani müzikler çok çok iyi olmasa da rahatça geçer notun üstünde verebiliriz.

Dishonored – Hikaye Orijinal Değil Ama İşleniş Güzel

Başka bir oyunda dikkatinizi hiç çekti mi bilmiyorum. Bazı yapımlarda (filmler ve animeler de dahil) her şey güzel giderken, biz an ve an karakterlere bağlanırken bir şey olur. Karakterlerden biri saçmalar. Belki gereksiz bir ölüm yaşanır. Resmen deriz ki “bu karakteri senaryodan çıkarmak için biletini kesmişler.” İşte bu duygu, oyunumuzda yok. Korumaya çalıştığımız kişinin yaptıklarımıza göre hali tavrı olsun, çevrenin bize karşı muhabbetleri olsun…Üstelik bu durum yani çevresel tepkiler sadece söz ile değil hareketle de gösteriliyor. Ve boş hareketler değil, işimizi zorlaştırıyor ya da kolaylaştırıyor. Durum böyle olunca da oyunun tekrardan oynanabilirlik seviyesi bir kademe daha artmış oluyor ki zaten oldukça iyiydi.

İlk Değil Ama Son Kararı Verirken

Dishonored, kararlarımızın oyunun içini ve sonunu etkilediği, kesinlikle iyi bir yapım. Bethesda tarafından yayınlanmış, iyi ki yayınlanmış dedirtiyor. Özellikle bir görevi sessiz sakin bitirip, başka bir görevi kan banyosunda tamamlamak isteyen Steampunk FPS oyuncularına tavsiyemdir. Bu tanıma uymuyorsanız da yine de bir denemekte yarar var.

Her ne kadar ölümüne bir kılıç duellosu yapsak da, Corona ile ilgili maskemizi takmayı ihmal etmiyoruz.

Steam üstünden yaklaşık 30 TL karşılığında sahibi olabileceğiniz oyunun link bağlantısını buraya bırakıyorum.

“Ben hızımı alamadım. Hani bu oyunun ikincisinin incelemesi nerede?” diyen okumayı sever arkadaşlarımız için de, oyunun devam halkasının incelemesini de buraya bırakıyorum. Sizin için, Corvo için, daha ne yapayım?