Önümüzdeki sezon yayınlanacak ve oldukça ilgi çekeceğini tahmin ettiğimiz Sword Art Online Alternative: Gun Gale Online‘dan önce, son yılların revaçta anime ve manga teması Isekai‘ın çıkışından ve gelişiminden bahsetmenin yerinde olacağını düşündük. Isekai, Japonca Dünya anlamına gelen Sekai kelimesinden türemiştir ve başka bir dünya anlamına gelmektedir. Isekai animeleri fantastik veya bilim kurgu animelerinden ayıran, hikayeyi içinde yaşadığımız dünya ve zamana da bağlayan bir öğe olmasıdır.
Isekai animeler
Bu yapımlar, Sword Art Online, KonoSuba -God’s Blessing on this Wonderful World- ve Re:ZERO -Starting Life in Another World- gibi animelerle o kadar popüler bir hale geldi ki her sezon birbirinden farklı 2 Isekai anime çıkar, daha fazla manga ve light novel yapılır hale geldi. Belki de günümüzde oyun, kitap ve animelerin çok daha popüler olmasının da etkisiyle bu yapımlar çok daha fazla ilgi çekti. İzlediğimiz animede oynadığımız oyundan bir parça veya okuduğumuz başka bir kitaba gönderme fark etmek hepimizin hoşuna gitti.
Aslında bu hikayeler animelerle hayatımıza girmedi, kökleri edebiyatta 100’den fazla yıl öncesine dayanıyor. Aklınıza hala gelmediyse Alice Harikalar Diyarında desek? Evet bu tarzın öncülerinden en bilineni o. Fakat Japonya’ya dönersek ilk yapım olarak 1976 yılından Ouke no Monshou‘yu görüyoruz. Bu shoujo manga, yeni keşfedilen eski bir mezardan kendisini antik mısırda bulan bir genç kızı konu alıyordu.
Oke no Monshou tamamiyle bir fantastik yapım değildi fakat şimdiki isekai yapımların tohumlarını ekti. Çünkü bildiğimiz isekai yapımların diğer tüm özelliklerine sahipti. Modern bir genç kız kendisini bambaşka bir dünyada buluyordu fakat garip bir şekilde toplumun bütün sorunlarını çözüyordu. Ouke no Monshou tüm zamanların en çok satan mangaları arasına girdi ve haliyle de şimdiki yapımcıların kendisinden etkilenmelerine neden oldu.
Tam anlamıyla bu türde denebilecek ilk anime ise 1983 yapımı Aura Battler Dunbine‘dı. Animede sıradan Tokyo’lu bir çocuk kendisini, böceksi mekaların olduğu fantastik bir orta çağ dünyasında buluyordu. Aura Battler Dunbine, Ouke no Monshou’ya kıyasla daha aksiyon odaklıydı ve fantaziyi bilim kurguyla birleştirebilmişti.
Ayrıca aynı yıl, Manga Aesop Monogatari’de yayınlanmıştı. Bu yapımda da küçük bir çocuk fantastik bir dünyada kayboluyor ve evine gitmenin bir yolunu arıyordu.
Yukarıda bahsi geçen üç yapım da bu tarzdaki yapımların temellerini atmıştı. Fakat bu alt tür 90’ların sonuna kadar bir patlama yapmadı. Bu yıllarda ise seyirci El Hazard, InuYasha, Magic Knight Rayearth ve The Vision of Escaflowne gibi yapımlarla tanıştı. Özellikle InuYasha bu yapımlar arasında en bilineniydi ve isekai türününün tüm dünyaca tanınmasına olanak sağladı.
InuYasha‘da Kagome adında okul çağındaki bir kızımız bir kuyuya düşüyor ve kendini Feodal Japonya’nın sihirli bir versiyonunda buluyordu. Anime aksiyon, romantizm ve fantastik elementleri kendisinde başarıyla birleştirmişti ve batıya da bu başarısı sayesinde açılabilmişti. InuYasha’nın mangası ve animesi Japonya’da en çok satanlar arasına girmişlerdi ve yetişen pek çok yapımcıya da ilham kaynağı oldu.
İşin içine oyunlar giriyor
InuYasha’nın isekai anlayışında bilim kurgu elementi hemen hemen hiç yoktu. Yakın başarıya ve etkiye sahip Magic Knight Rayearth ise mekaları da formülün içine katmıştı. Özellikle hikayenin içindeki video oyun öğeleri iyice zenginlik katıyordu. Zaten yapımcılar, bir röportajda animeyi yaparken Dragon Quest ve Final Fantasy gibi oyunlardan etkilendiğini ifade etmiş. KonoSuba da oyun öğeleri ve göndermeleri içeren isekai animelerin en sonuncusu oldu.
Yine video oyunları konu alan isekai bir yapım olan .hack//Sign oynadıkları oyunun dünyasına hapsolan bir grup oyuncunun yaşadıklarını anlatıyordu. Bu ise daha sonra Sword Art Online ve Log Horizon gibi direkt oyun dünyasındaki gerçek insanları anlatan isekai animelerin yolunu açtı.
Bunların dışında Reverse (Ters) Isekai temalı olanlar, yani kurgu karakterlerinin dünyamıza gelip yaşadıklarını konu alan Fate/stay night, The Devil Is a Part Timer! ve Re:Creators gibi animeler de yapılmaya başlandı.
Zaman yolculuğu furyası gibi sürekli isekai anime, manga ve light novel yapılması da son yıllarda bir furya haline geldi. Mantık olarak başlı başına fanservice (seyirciye yaranma) olan bu tür izleyiciye bambaşka bir zevk sundu. Daha önce janraları tanıtırken bahsettiğimiz gibi shounen animelerde genellikle ana karakter ne çok zeki ne de çok güzel/yakışıklı olur fakat çok çalışma ve arkadaşlığın gücüyle zorlukların üstesinden gelir. Bu sayede kendimizi yerine koyabilmemiz ve eğlenirken dersler de çıkarabilmemiz amaçlanır. Isekai’de de bu formüle bir de tüketmekte olduğumuz fantastik ve bilim kurgu temalar veya video oyunlar dahil olur. Zaten oyun oynayan izleyicinin animeyi benimsemesi ve sahiplenmesi bu sayede daha kolay olur. İşin içine bir de romantizm/harem öğeleri girince normalde boş zamanını evinde geçiren kahramanın aşk hayatı, izleyiciyi sanki kahraman kendisiymiş gibi tatmin eder.
Bu yapımların başarısı bazı kesimler tarafından sinir bozucu bir hal almış olsa gerek ki Kodansha geçen yıl yaptığı bir light novel yarışmasında Isekai türünde katılımı yasaklamıştı. Gerçekten de bahsettiğimiz ışıkta düşününce hile yapmak gibi geliyor. Fakat ben izlediğim çoğu isekai yapımı beğendiğimi itiraf etmeliyim. Çokça eleştirilmesine rağmen isekai temasını çok farklı ele alması sebebiyle ve sulu boya arka plan çizimleriyle Grimgar: Ashes and Illusions‘ı oldukça beğenmiştim. In Another World with my Smartphone gibi izlemeseniz de bir şey kaçırmayacağınız animeler de var elbet. Yani polisiye veya psikolojik animeleri sevdiğiniz gibi isekai animeleri seviyorum diye tartışmasız hepsini izleyemezsiniz. Fakat henüz yapımcıları veya izleyicileri de sıkmadığı da bir gerçek. Seri üretim isekai yapımı sonlanıncaya kadar iyi olanları sizin için Fanzade ekibi olarak seçmeye ve sunmaya devam edeceğiz.
o halde ben bi soru sorayım. benim yaş oldu 32 😀 ben daha ilk okuldayken televizyonda bir anime oynuyordu. eleman başka bir dünyaya çağırılıyor konulu yine. bir robota(devasa taş büyülü bir yapı) biniyor ve direnişçi prensese yardım ediyordu. hatırladığım başka bir ayrıntıda yuvarlak bir tablet var ve yarısı direnişçiler de diğer yarısı düşmanda. deneyler yaparak diğer yarımın yerine geçecek bir parça yapmaya çalışıyorlardı ve bu başarılı olursa suyun altında bir kapı tarzı birşey var onu açmaya yarıyordu. şimdiden kolay gelsin 😀
Çok karıştılıyor sword art online isekai animesi değil oyun animesi bedeni normal şekilde dünyada duruyor zihni oyunun içinde oyun animesi isekai değil.
Bu görüşe katılmak istesek de, SAO’nun internette birçok yerde en iyi Isekai animeleri arasında yer aldığını da söylemek isteriz. .hack//Sign , Overlord, Log Horizon gibi benzeri temadaki yapımlar da “isekai” kategorisine girmekte. Yani bedenin herhangi bir bozulmaya uğramasından ziyade karakterlerin bildiğimiz standart dünyanın dışında sanal veya fantastik bir diyarda maceralarını geçirmeleri söz konusu olduğunda isekai diyorlar.
Günlerdir arıyorum ismini bulamadım ortaçağ animesiydi romantikti bir kız denize giriyo çıktığında kendini başka bir boyutta (ortaçağda) buluyor.sonra orda prensle karşılaşıyordu.
Bı anime sorucam birden başka bı dünyaya ışınlanıyo ve büyülü bir yer oluğunu anlıyor kendini güçlü sanırken güçlü düşük çıkıyoru sonra bı adama tarlada yardım ediyordu adını bilen yazabilirim unuttum adını
onu dün tekrar açıp kapamıştım ama şu perini ortaya çıkmasından sonra falan sıkıldım ve bıraktım