“Fan Service” (Seyirciye Yaranma) ve Animelerdeki Tecellisi

fanservice

“Fan Service” kelimesini dilimize seyirci hizmeti, ya da kullanılışına daha uygun olarak seyirciye yaranma olarak çevirebiliriz. Yine de kalıplaşmış bir öbek olduğu için bu yazıda fan service şeklinde kullanmaya devam edeceğim.

İzlediğimiz, tükettiğimiz her medyanın bir konusu ve seyirciye vermek istediği bir duygu veya bir mesaj mevcut, yani bir amacı var. Fakat bu amacın dışında kalan, sırf seyircinin hoşuna gitsin diye yapılan şeylere fanservice diyoruz aslında. Bunlar farklı şekillerde karşımıza çıkabiliyorlar. Fan Service çeşitlerine örnek vermek gerekirse, Death Note‘tan Yagami Light‘ın Death Parade‘de, Baccano!‘dan Isaac ve Miria‘nın Durarara!!‘da, Pulp Fiction‘dan Vincent ve Jules‘un Kill la Kill‘de görünmeleri gibi cameo’ları, Dragon Ball gibi shounen animelerindeki güçlenme sahnelerine yapılan göndermeleri, tamamen parodi animeleri veya bölümleri (Gintama, Nisekoi spin-off’u Magical Patissier Kosaki-chan) veya seyirciyle konuşmaları sayabiliriz.

Death Parade’de Light Yagami’nin ne işi var?!

Cinsel imâ içeren türde Fan Service

Animelerde ise en yaygın olarak olarak karşılaştığımız fan service türü ise cinsellik içeren görüntü veya imalar. Yazımız da ne yazık ki buradan itibaren biraz daha karanlık bir hâl alıyor. Öncelikle tüm dünyanın kabul ettiği “sex sells” (cinsellik satar) kuralı animeler için de geçerli. Bu konuda Japonları aşırılıkla itham etmek haksızlık sayılabilir. Yine de animeler her şeyden önce Japon izleyici hedef alınarak yapılıyorlar ve anlamakta ve alışmakta zorluk çektiğimiz yönlere sahip olabiliyorlar. Zaten favori anime anketlerinde batılı izleyici ve Japon izleyici sonuçlarının çok farklı çıkması da bize bunu gösteriyor.

“Don’t Blink or you’ll miss me (Göz kırpma yoksa beni kaçırırsın)” dedikleri Anime: Kill la Kill

Japonların yakın zamana kadar kapalı bir toplum ve kültür olduklarından daha önceki yazımda bahsetmiştim. Bu da bazı anlayışlarının dünyanın geri kalanından farklı olmasını doğal kılıyor. Bu anlayışlardan biri de kadının toplumdaki yeri. Her ne kadar kadınlar çalışarak iş hayatının dönen çarklarında yerlerini almış olsalar da, Japonların gözünde genellikle (tıpkı bizdeki gibi) hala ev işi yapmakla ve kocasını memnun etmekle görevli objeler olarak görülüyorlar. Animelerde karşımıza çıkan “naked apron” (önlük dışında çıplak) klişesi veya mahremine bir sızma olduğunda “Asla evlenemeyeceğim!” repliği bu anlayışın bir tecellisi olsa gerek. Yani tüm dünyada kadının metalaştırılması zaten bir problem iken, Japonların kültürleri ve toplum yapıları da buna çanak tutuyor. Öyle ki “moe” diye, “gördüğünde sarılma ve koruma isteği uyandıran kız” anlamına gelen bir kelimeyi ancak böyle bir anlayış üretebilirdi. Bu anlayıştan uzak, güçlü ve bağımsız kadın karakterler yaratmak ise sadece nevi şahsına münhasır, Hayao Miyazaki gibi vizyon sahibi üstatların ortaya koyabildiği bir durum sadece.

Moe’nin ustası Kyoto Animation’dan K-On!

 

Kötüye değil iyiye örnek Studio Ghibli’den Princess Mononoke

Kadınlara özel Fan Service

Cinsel fan service sadece erkekleri hedef almıyor elbette. Üstlerini çıkaran erkekler, orta okul – lise öğrencisi olsalar da hep atletik vücutlu veya kaslı oluyorlar. Erkek olduğum için benim fark edemediğim fakat kadın izleyicileri hedef alan daha pek çok fanservice mevcut imiş. Bunlardan biri de biz erkeklere komik ve eğlenceli gelen iki erkeğin yakınlaşması sahneleriymiş. Bizim aksimize hanım arkadaşlar malzemeyi hazır değil alt yapı olarak almayı tercih ederlermiş. (Ya da belki de mecbur bırakılıyorlardır.) Yine de otakulardaki oranıyla doğru orantılı olarak kadın izleyicilere yönelik fanservice’ler daha az diyebiliriz. Hatta Kyoto Animation tarafından yapılan Free! bu işi aleni yaptığı için internette sert tepkiler almış. (Kesinlikle mecbur bırakılıyorlar.)

Fan service
İnanmazsınız ama Free! de Kyoto Animation’dan

Bunun yanında Japonların yine toplum hayatlarında cinsellik ile ilgili ciddi sorunları var. 18-34 yaş arası bekar yetişkinler arasında erkeklerin %42’sinin, kadınların ise %44’ünün hiç cinsel deneyimlerinin olmadığı yönünde rakamlar mevcut. Evlilik oranının da 1990’lardan itibaren gerilediği ve şu an yıllık 600.000 çift civarında olduğu gerçeği ise bekarlardaki bu rakamların vahametini daha da kritik hale getiriyor. Kısaca Japonya’da büyük bir cinsel açlık hakim diyebiliriz. Haliyle endüsti de kâr elde etme amacıyla ateşe körükle gidiyor. Çünkü bu kişilerin arasında, tercihen “aç” kalanların sayısı hiç de az değil.

Shaft bu işi biliyor (Nisekoi spin-off’u Magical Patissier Kosaki-chan)

 

Gariptir ki bir zamanlar Japonya’da, kadınlar da erkekler de sıcak havalarda utanma hissetmeksizin çalışırken üstlerini çıkabiliyorlardı. Ayrıca kadın ve erkekler, halka açık hamamlarda karışık banyo yapabiliyorlardı. Yani bir anlamda, kadın-erkek ayrımcılığını bir nebze olsun azaltmak adına, şu sıralar revaçta olan “Free the nipple” (meme uçlarını özgür bırak) hareketini, 1900’lerden önce Japonlar zaten uygulamaktalardı. Daha sonra misyonerlerin gelmesi ve bu durumu ayıplamarıyla Japonlarda bir çeşit “farkındalık” oluştu.

Eski Japon Umumi Hamamı (Temsili Değil)

Yine çok temele inecek olursak animeler hayrına yapılan şeyler değil, her daim para kazanma odaklı üretilen ürünler. Karakterleri ne kadar cazibeli olurlarsa o kadar yan ürünleri satar. Özellikle Japonya’da çok büyük bir otaku ürünleri pazarı mevcut. Küçük çocuklardan yetişkinlere kadar geniş bir yelpazeye hitap eden ürünler olduğu düşünülürse, batıdaki çizgi film kahramanı ürünlerinden daha büyük bir pazar payına sahip oldukları rahatlıkla söylenebilir. Figürler, cosplay ürünleri, yastık kılıfları, oyuncaklar ve “oyuncaklar”, dergiler, caféler, posterler ve daha niceleri. Tokyo Akihabara’ya gitmiş biri olarak, kısaca hayal ettiğiniz her ne ise 5 ile çarpın diyebilirim.

Fikir vermesi açısından, kendi çektiklerimden Akihabara’da bulabileceklerinizin küçük bir kısmı

Tüm bu sebeplerin dışında, bir de üretilmiş ürünün çok ilginç olmamasından doğan açığı fan service ile kapama animelerde söz konusu olabiliyor. Kötü animeleri izlemeye devam etmediğimden buna örnek vermekte zorlanıyorum ama yine de aklıma ilk gelen burada Vivid Strike! Profesyonel güreşçi olan hepsi 18 yaşın altında tatlı kızlar hayal edin, anladığınızı sanıyorum. (Yazıyı yazarken ortalama puanının 7.27 olduğunu gördüm, fanservice’in etkisine en büyük örnek bu olsa gerek) Yine çok sevdiğim Monogatari serilerindeki fan service’i bu kategoriye koymak objektif bir yaklaşım olacaktır. Anime karakterlerin tahrik edici pozları olmadan da yeterince ilginç iken fazla mal göz çıkarmaz diye düşünmüş olsalar gerek.

Uzun uzun düşündükten sonra Monogatari’den (Shaft) ünlü diş fırçalama sahnesini koymamaya karar verdim, onun yerine buyrun: Kanbaru Suruga

 

Ecchi animelere gelirsek, bunları fanservice başlığı altında değerlendirmeyi çok doğru bulmuyorum. Bu animelerin amacı zaten izleyiciyi bu şekilde çekmek, hatta çoğunun konuyu ilginç tutmak gibi bir tasası bile yok. Özgür iradeli izleyiciler olduğumuzdan bu animeleri izlemeyi seçip seçmemek de yine zevk ile alakalı ve bizim elimizde.

Fanservice
Geride bıraktığımız yılın en çok konuşulan benim de en çok beğendiğim fanservice’lerden biri: Kabaneri of the Iron Fortress’tan Yukina

‘Kör olası’ fanservice cosplayde de kendini göstermekten geri kalmıyor. Kostümler, kaynaklarındaki orijinallerinden birebir uyarlanmak yerine genellikle, özellikle ünlü cosplayerlar tarafından daha açık tasarlanıyorlar. Hatta genderbend cosplay çalışmaları bu konudaki esnekliği daha çok destekleyen ve kolaylaştıran bir niteliğe sahip. Bu sayede cosplay ile ilgili olmayan grupların bile ilgisini çekebiliyorlar.

Fan service
Bahsettiğim şey bu değil ama yine de

Fanservice, bazı kişilerin itham ettiği gibi şeytani bir şey değil benim gözümde. sonuçta kim az kişi tarafından anlaşılan bir noktayı farkettiğinde normalden daha fazla eğlenmez ki. Müstehcenlik içeren fanservice’lerin de, kimi zaman mizahın kaçınılmaz bir içeriği olarak bir şeffaflık ve estetik unsuru, bazen de yetişkinlere hitap eden bir animede gerçekçilik adına bir gereksinimi, olmazsa olmazı olarak görüyorum. Zorunlu olmadığı durumlarda bile tolere edilebilecek sınırlardaysa çok takılınmamasını gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte kimsenin normalde izlemeyeceği bir şeyi sırf fanservice var diye izleyeceğini de sanmıyorum. (Bu nedenle ecchi animeleri ayrı tuttum.) Anime severler animelerin bu yönünü çoktan sindirmişlerdir. Yeni başlayanların da, animelerden çabuk soğumamaları için izleyecekleri şeyleri önceden araştırmalarını, varsa bilen arkadaşlarına sormalarını tavsiye ediyorum. Animeleri kötü bir alışkanlık gibi lanse etmek istemem bu gerçeklere ama zamanla alışacağınıza inanıyorum.

 

Dışında çıtır çıtır sosyallik çikolatası, içi yumuşacık geek kreması.