Masaüstü oyunlarının ülkemizde çok sınırlı bir kitlesi var. Özellikle Dungeons and Dragons, Pathfinder, Call of Cthulu gibi FRP olarak bildiğimiz rol yapma oyunlarının sevenleri daha da az. Geçmişten beri FRP, gazete, televizyon ve dergilerde doğru düzgün tanıtılmadı. Basında adını duyduğumuzda ise ancak satanizmle beraber anıldı. Yine de sayısı az olan bu sevenler çok sadık oldukları için FRP’yi bir şekilde ayakta tutuyorlar. Çağımızın da nimetlerinden faydalanıp online konferanslarla oyunlar oynuyor ya da birlikte oynayacak arkadaşlar buluyorlar.
Ülkemizde FRP’nin popüleritesi yerlerde olsa da Zindanlar ve Ejderhalar‘ın (Dungeons and Dragons) en önemli ortamı ve yüzlerce kitabı olan Unutulmuş Diyarlar‘ın (Forgotten Realms) en önemli olaylarından biri olan Büyü Vebası ile ilgili ekşisözlük.com’daki iki girdi dışında Türkçe bir yazı olmaması beni şaşırttı. Bu nedenle Fanzade olarak bu eksikliğe eğilelim istedik.
Yazıyı okuyacak arkadaşların bir yere kadar hatta büyük ihtimalle benden de fazla Unutulmuş Diyarlar tarihine hakim olduklarını varsayıyorum. Fakat yine de uyarmakta fayda görüyorum. Bu yazı Unutulmuş Diyarlar ile ilgili kitaplara muhtemel spoiler’lar (tat kaçıran) içerebilir.
Bildiğiniz üzere Zindanlar ve Ejderhalar ile Unutulmuş Diyarlar markaları Wizards of the Coast firmasına ait. WotC ise her şirket gibi markalarını ayakta tutabilmek için dönem dönem ürünlerini güncelleme gereği duyuyor. En nihayetinde D&D oynayan kişi oyunuyla ilgili Oyuncu El Kitabı (Player’s Handbook), Zindan Efendisi Rehberi (Dungeon Master’s Guide) ve Canavar Kılavuzu (Monster Manual) gibi kitaplardan 3-4 tanesini alarak bir ömür boyunca bu oyunu oynayabiliyor. Hatta hiç birini de almadan pekala bir şekilde oynanabiliyor bu oyunlar. İşin özü ticaret olunca aynı kişilere birden fazla ürün satmak icap ediyor, bu da dünya dolayısıyla kurallar değişti kisvesi altında yapılıyor.
Aslında bu sürüm (edition) değişikliği ilk kez yapılmıyor. İlki 1. sürümden 2. sürüme geçerken Sıkıntılı Zamanlar (Time of Troubles) ile yapılmıştı ve olayların detayları Avatar Serisi kitaplarıyla anlatılmıştı. Fakat bu yazımızın konusu değil, sadece başlangıcı olabilir. Hatırlarsanız Sıkıntılı Zamanlarda AO tüm olanların yanında her şeyin başlangıcı olan Kader Tabletleri‘ni (Tablets of Fate) de yok etmişti.
Büyü Vebası ve haliyle 4. sürüm de aslında bu olayla hazırlanmış aslında, ya da en azından planlı olmasa da açıklama bu. Tabletlerin yok edilmesi -17600 DR yılında ayrılan Abeir ve Toril’i tekrar birbirine yaklaştırmaya başlamış. Büyü Vebası ise sadece bu olayı hızlandırmış.
Aslında Büyü Vebası, Büyü Tanrısı Mystra’nın, Deliliğin Tanrısı Cyric tarafından öldürülmesiyle, tüm büyünün kaynağı olan Doku’nun (Weave) yırtılmasıyla tüm büyünün dengesizleşmesi, yapılan büyülerin ya işe yaramaması, ya yapanına geri dönmesi veya tahmin edilemez sonuçlar doğurması durumu. Son. Bitti.
Gerçekten de bitti fakat değinilmesi gereken baya bir anekdot var. Öncelikle Mystra’nın ölümü Forgotten Realms‘te ilk kez olan bir şey değil. Daha önce Sıkıntılı Zamanlar’da Mystra ölmüştü fakat Doku’ya herhangi bir şey olmamıştı. Pekala bu aynı Mystra değildi fakat büyüye ve Dokuya bağlı olan, portfolyosu büyü olan tanrı yok olmuştu. Gerçek daha sonra 5. sürüme geçiş olan İkinci Ayrılış’ta (Second Sundering) ortaya çıktı. Mystra’nın cinayetini Karanlık Tanrıçası Shar azmettirmişti. Amacı tabii ki çok yüksek ihtimalle çok önemli bir portfolyo olan büyüyü ele geçirmekti. Çünkü hatırlayın; portfolyolar yani tanrıların görevleri ve alanları Kader Tabletleri’nde yazılıydı ve bu tabletler artık yoktu, portfolyolar artık değişebilen, edinilebilen şeylerdi. Pekala bu tam olarak böyle ifade edilmiyor olsa da Sıkıntılı Zamanlar’dan İkinci Ayrılış’a kadar gerçekleşenlerin tanrıları güç konusunda daha agresif yaptığı bir gerçek.
Konumuza geri dönecek olursak Shar, Mystra ölünce Doku’yu kendi hakimiyetine alabileceğini ve büyüyü yönetebileceğini düşünüyordu. Fakat Doku’ya, Cyric’in Mystra’yı öldürmesi esnasında Cyric’in deliliği bulaşmış ve dengesizleştirmişti. Shar, amacına ulaşmak için Mystra’nın vatanı Dweomerheart’ı yok ederek Weave’i ele geçirebileceğini sanmıştı. Bu nedenle Uzak Diyar’ın (Far Realm) enerjisiyle Doku’yu besledi. Doku en nihayetinde fiziksel bir form aldı ve yırtıldı.
Dokunun yırtılması demek pekala yok olması demek değildi. Büyü bir şekilde hala vardı. Bu değişimi diyarlardaki tüm büyücüler hissetti. Bu yırtılma kendisini Toril’de bazı yerlerde mavi alevler şeklinde gösterdi. Bu mavi alevlerin yarattığı felaket ile yok olanlar da oldu, mavi alevlerin gücünü kullananlar da oldu. Fakat genel olarak tüm diyarlardaki büyücüler Doku’nun yırtılması sonucu ya delirdi, ya öldü ya da büyü kullanma yeteneğini kaybetti. Drizzt Do’Urden’in eşi Catti-Brie delirenler arasındaydı. Mystra’nın seçilmişi Elminster ise güçlerini kaybetmişti geriye sadece huysuz bir ihtiyar kalmıştı. Bunun dışında Abeir ve Toril adındaki ikiz gezegenlerde bazı bölgeler yer değişti. Yıkıma uğrayan ve yok olan bölgeler de vardı. Fakat görünen köy kılavuz istemiyordu, Abeir ve Toril’in tekrar birleşmesi gerçekleşiyordu.
Fakat en nihayetinde Doku yok olmamıştı. Yırtılma akabinindeki felaketler 10 yıl kadar sürdü. Etkileri ise 100 yıla yakın bir süre kadar devam etti. Büyü kullanıcıları araştırmalar yaptılar ve büyü yapmak için farklı yöntemler keşfettiler. Teşbihte hata olmaz, en nihayetinde Doku’yu bir hard-diske benzetirsek, bir kısmı fiziksel bir hasar görmüştü ve ön belleğin algoritması değişmişti. Bu da ulaşılabilen verilerin yani büyülerin bazılarının eskisine nazaran çok daha kolay ulaşabilmeye, kalan kısmının ise çok çok daha zor yapılmasına neden olmuştu.
Tabii aslında bunların hepsi Zindanlar ve Ejderhalar‘ın 4. sürümünü mantık çerçevesine oturtmak için yapılmıştı. Artık tüm sınıflar büyü gibi yetenek kullanabiliyordu. Büyücüler büyülerinin bazılarını çok daha sık yapabiliyorlardı. Masaüstü FRP’miz sanki biraz bilgisayar oyununa dönüşmüştü. Şahsen ben 3. sürümdeki büyücülerin, büyü ezberleme ve unutma olayını hep çok mantıksız buluyordum. O yüzden 4. sürüm nispeten hoşuma gitmişti. Fakat FRP severler 4. sürümü acımasızca eleştirmişti. WotC’u haklı olarak paragözlülükle, World of Warcraft gibi oyunların milyonlarca oyuncusuna hitap etmek için Zindanlar ve Ejderhalar‘ın köklerine sadık kalmamakla suçladı.
Tüm bunlar daha garip bir şekilde Abeir ve Toril’in tekrar tamamen ayrılmasıyla sonuçlanan İkinci Ayrılma’yı getirdi, Kader tabletleri tekrar yazıldı, her şey fazlasıyla münasip bir şekilde normale döndü. Düşünün, 4. sürüm o kadar tepki almıştı ki, başka unsurların da oluşmasıyla başka bir şirket sürüm 3.5’u elden geçirerek sürüm 3.75 olarak da bilinen Pathfinder ortamını oluşturdu. Haliyle WotC da geri adım atmak zorunda kaldı ve önceki sürümlerle 4. sürümün sevilen özelliklerini harmanlayarak 5. sürüme geçti. Benzer durum 3. sürüme ilk geçişte de olmuştu. 2. sürümün sevenlerinin eleştirileri sonucu ikisi harmanlanarak sürüm 3.5 çıkarılmıştı.
Eninde sonunda ticari kaygıların olduğu yerde talepler önemli, haliyle cesur kararlar da tepkiyle karşılaşınca geri adım atmak kaçınılmaz oluyor. Hiç değişim yapmamak da gelir kaybı olacağı için uğraşmak zorunda olduğunuz konu iki yüzlü bir bıçak. Şimdilik 5. sürüm oldukça kabul görmüş durumda. Büyü Vebası’nın sürüm değiştirmek için oldukça iyi bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Özellikle geneli son derece kibirli olan büyücülerin, değişen güç dengeleri karşısında düştükleri haller hikaye açısından güzel bir zenginlik; hazine aramak veya prenses kurtarmaktan daha az klişe bir motivasyon sağlıyor.
Siz de Büyü Vebası, D&D ve Unutulmuş Diyarlar ile ilgili düşüncelerinizi bizle paylaşın. Ayrıca bu yazımız ile ilgili fikirlerinizi de bizimle paylaşırsanız fantastik temalı yazılarımıza devam edebiliriz.
Yorum yap