Yönetmen sinemasının ilk durağı olan Hollywood’un hayalperesti, fabulisti gerektiğinde neşeli ama çoğu zaman kalp kırıcı olayları bize anlatan Charlie Kaufman’ı ve filmleri konuşacağımız yazıya hoş geldiniz.
Hayatı ve Diğer İşleri
1958’de Dünya’ya gelen Charlie Kaufman uzun geçen eğitim hayatının ardından 25 yaşında National Lampoon’da komedi yazarı olarak kariyerine ilk adımını attı. Komedi dergisinde çalışırken bir yandan da senaryo yazarak bunları film camiasındaki çoğu kişiye yolladı. Fakat geri gelen mesajlar genellikle olumsuz oluyor, aralarından bir tanesi ise ona çeşitli sitcomlar da ve The Simpsons’da yazarlık teklif ediyordu, bu teklifleri kabul eden Kaufman film sektörüne ilk adımını attı.
O zamanlardaki yazarlar için en revaçta olan iş dizi yazarlığıydı, çünkü sana uzun süreli bir ekmek kapısı açıyor ve çoğu insanın seni tanımasını sağlıyordu. Gönderdiği senaryoları beğenen bir yapımcısı ise Kaufmann’ı evinden alıp stüdyosuna taşıdı, kendi senaryolarına benzer dizi senaryosu yazmasını teklif etti ve bu sayede Kaufman Comedy Central ile bir anlaşma imzalamış oldu. Güzel günler uzun sürmedi ve Get a Life’la başlayan iş hayatı 2 bölümün ardından sona erdi, şirketin diğer yapımlarında yarı zamanlı çalışmaya devam eden Kaufmann bir ümitle tutunduğu film senaryolarını yazmaya devam etti. Dizilerde yazarlık yaparken bu senaryoları yine film sektörüne dağıtmaya ve dikkat çekmeye çalıştı. Bu uğraşı başarıyla sonuçlandı ve Being John Malkovich’in senaryosu Francis Ford Coppola’nın eline ulaştı. Coppola ise senaryoyu damadı Spike Jones’a çekmesi için gönderdi.
Being John Malkovich başarıya ulaştıktan sonra Kaufman boş durmadı her yıl bir film senaryosu çıkarmaya ve bunları çektirmeye başladı. Human Nature, Adaptation, Confessions of a Dangerous Mind gibi başarılı ve bol ödüllü yapımlar ortaya çıkardı. Bu filmlerin ardından yazdığı Eternal Sunshine of the Spotless Mind ona Oscar getiren senaryo oldu. Bir sonraki senaryosunu çekecek yönetmen arayan Kaufman bir risk aldı ve filmin yönetmen koltuğuna kendisi geçti.
Synecdoche, New York (2008)
İlk göz ağrısı olan film Synecdoche, New York 2008’de Cannes film festivalinde gösterildiğinde 21. Yüzyılın en iyi filmi olarak dilden dile dolaştı. Fakat gişe de ise Charlie Kaufman’ı hüsrana uğrattı. Postmodern bir anlatısı olan bu film Caden isminde bir tiyatro yönetmenini anlatıyor. Caden’ın kötü biten bir ilişkisinin ardından, eline geçen parayla kendi hayatını birebir tiyatroya uyarlamasını izliyoruz. Bu sırada da zamanın ve insanların Caden’a nasıl davrandığını, onun hayatında ne gibi izler bıraktığını görüyoruz. Kaufman’ın iç dünyasını bir kere daha başarılı bir şekilde gözler önüne seren bu film kaçırılmayacak derece de güzel. İçinde bir sürü detay bulundurmasının yanı sıra tek bir seferde anlaşılacak tarzda da çekilmiş bir film değil. İlk filmiyle Kaufman bize ne tür işler yapacağının işaretini veriyor.
Anomalisa (2015)
Synecdoche, New York’un gişedeki başarısızlığının ardından bütçe bulmakta zorlanan Charlie Kaufman yapımcı yapımcı gezmeye başladı. Hatta yeni filmi için kendisi de bir bütçe vermek istediğinden The Kickstarter sayfası kurdu. En sonunda topladığı para ve yapımcının da katkısıyla Anomalisa hayat buldu. Stopmotion bir film olan Anomolisa Kaufman’ın ilk yazarlık yıllarından beri aklına takılan bir konuyu işlediği bir yapımdır. Filmimizin baş karakteri bir motivasyon konuşmacı olan Michael, hayatındaki ve etrafındaki herkesin sesini aynı duymaktadır. Küçük çocuklar, güzel kızlar hatta hayvanlar bile aynı ses tonuyla ona cevap vermektedir. Bu durum Michael için çok yıpratıcıdır. Bir gün yaptığı bir konuşmanın ardından otel odasına dönerken farklı bir ses duyar ve Lisa’yı görür. Lisa’nın sesi farklıdır, Lisa’nın sesi kendi sesidir. Bir mucize bulmuş gibi sevinen Michael Lisa ile sonsuza kadar beraber olmak için planlar yapar. Birçok prestijli ödül kazanan bu film de gişe de istenilen sayıları vermez ve Kaufman’ı yine eli boş bırakır. İstenilen gişe sayısına ulaşamasa da çoğu insan için bu film bir başyapıttır. Senaryodaki akıllıca yazılmış diyaloglar, yünden yapılmış karakterlerin görüntüsü, sesler, müzikler, atmosfer hepsi mükemmel bir şekilde sergilenmiş ve izleyenleri büyülemeyi başarmıştır.
I’m Thinking of Ending Things (2020)
Anomolisa’nın çıkmasının 3 sene ardından Kaufman pes etmez ve Iain Reid’in başarılı romanı I’m Thinking of Ending Thing’i senaryolaştırmak ister. O bunun ilk uyarlama senaryosu değildir, o yüzden hızlıca geçen 2 yılın ardından film taze bir şekilde Netflix’te yerini alır. Olumlu tepkiler alan bu film Kaufman’ın bu sefer yüzünü güldürür. Kitabımızın ve filmimizin konusu ise şu şekildedir: Şaşırtmacalar ve gizemlerle dolu genç çift aile ziyaretine giderler, bu ziyaret sırasında kendileri hakkında bildikleri her şeyi sorgulamaya başlarlar. Olaylar geliştikçe çiftimizin gizemleri tek tek açığa çıkar.
Son Söz
Charlie Kaufman hayalperest bir insandır fakat diğer hayalperestlerden onu ayıran en önemli özelliği hayallerinden asla vazgeçmemesi, elinden ne geliyorsa yapmaya çalışmasıdır. Filmlerinin başarılı olma sebeplerinden biri de sanatın her alanına ilgi duyması ve bunu filmlerine başarılı bir şekilde aktarabilmesidir. Kuklacılıktan tutun, modern dansa kadar bu kadar geniş bir sanat yelpazesine sahip birinin filmlerini izlemek cidden eşsiz bir deneyimdi benim için. Son olarak da Kaufman’ı ve benzer yönetmenleri tanımak için Kalkedon yayınlarından çıkan “Charlie Kaufman ve Hollywood’un Neşeli Afacanlar Fabulistler ve Hayalperestler Takımı” kitabını önermek istiyorum.
Yorum yap