Psişik veya telekinetik güçleri kullanmanın bir kişinin burnunu kanatması fikrine nereden kapıldık?
Bu yanılgıların nedenlerini yazılı olarak anlatmadan evvel, bu metnin daha ayrıntılı ve görsellerle desteklenmiş bir versiyonunu aşağıdaki videodan izleyebileceğinizi eklemek isterim. Ayrıca bu tarzda daha çok içeriğe de Geçen Gene Geek’iz YouTube sayfasından erişebilirsiniz. Haftada üç gün (çarşamba, cumartesi, pazar) video paylaşıyoruz;
Muhtemelen bu manzarayı pek çok kişiyle tanıştıran yapım, Netflix dizisi Stranger Things ve 1980’lerin popüler kültürünün kinayeleri oldu.
David Cronenberg’in 1981 tarihli Scanner filmi, psişik insanlar ve onları silah haline getirecek hükümetin hikayesni anlatırken, paranormal bir baş ağrısının ne kadar büyük olabileceğini gösterdi. Ancak olgunun esas temelleri bir Stephen King romanına dayanan,1984’teki Firestarter’dı.
Stranger Things’de psişik burun kanamaları, ormanda beliren gizemli bir çocuğun başına gelir. Tüyler ürpertici bir dövme sayesinde yalnızca “Onbir” olarak bilinen, telekineziyi silah olarak kullanmak üzere eğitildiği kötü niyetli bir laboratuvardan kaçmış birisidir kendisi. Eleven, güçlerini Hawkins Power and Light’ın acımasız güçleriyle savaşmak için kullanır, burnundan damlayan kan, güçlerinin fiziksel bir bedeli olduğunu da hatırlatır izleyenlere. Zihniyle kontrol ettiği nesne ne kadar büyükse, burun kanaması o kadar şiddetlidir ve bazen kulaklarının dahi kanamasına neden olur.
Psişik veya telekinetik güçleri kullanmanın burnunun kanamasına neden olduğu fikrini nereden edindik peki?
Neden kan?
Psişik yeteneğin gerginliğinin gözle görülür bir burun kanamasına neden olacağı fikri, 2005 yılından yayınlanan bu makalede kolayca “çürütüldü” aslında. Temel olarak, burun kanamalarının nedenleri arasında beyin hastalıkları veya telepatik nedenler bulunamaz.
Ancak telekinezinin bir tür fizyolojik hasar gerektirdiği fikri bu kanamanın temelidir. “Çok düşünmenin” kılcal damarlarınızı patlatacağını sanmak gibi bir şey bu. Ama belki de düşünmekten daha öte bir nedeni vardır psişik güçler ve kan arasında bağ kurmanın, olamaz mı?
Shelley Stamp Lindsey’nin Carrie’nin film uyarlaması üzerine yazdığı denemede, filmin “doğuştan gelen bir kadın cinselliğini bir dizi şiddetli telekinetik dürtü olarak sunduğunu” inceliyor. Stranger Things’den Eleven ve Firestarter’dan Charlie McGee, Carrie gibi 16 yaşında olmasa da, başkaları tarafından silah olarak kullanılırken hem ergenliğe hem de potansiyel olarak daha büyük güçlere karşı durmaktadır. Kaosun veya en azından kirliliğin ve potansiyel yıkımın habercisi olarak menstrüasyonun başlangıcı, yazılı dini metinler kadar eskidir. Gizemli güç ve güçler ile acı ya da yaralanma olmaksızın akan kanın eşleşmesi, kadim adet tabularının modern bir yankısı olarak görülebilir. Kadınların üreme güçlerinin korkusu, belki de psişiklerin güçlerine karşı beslenen korku altında bu zamana kadar zihnimizde yer etmiştir. Kim bilir?
Yorum yap