TEMPEST CITADEL – İnsan Irkının Kaderi Senin Ellerinde!

Tempest Citadel, Indie oyunlar arasında şu sıralar benzerine pek rastlamadığımız RTS türünde bir yapım. Londra merkezli bir stüdyo olan Aartform‘un elinden çıkan oyun, türe yeni bir soluk getirmese de keyifli saatler yaşatmayı başarıyor.

Oyunu ilk açtığınızda sizi oldukça sade bir menüyle karşılıyor. Direkt New Game‘e tıklayıp oyuna girdiğimizde ise bizi dört farklı zorluk seçeneği bekliyor. Onlar ise şöyle: Very Easy, Easy, Tough ve Extreme. Easy ile Tough arasında beşinci bir zorluk seviyesi olsa çok daha iyi olurmuş. Çünkü bu iki zorluk arasındaki fark, uçurum olmasa da çok fazla hissediliyor. Zorluk seçeneklerinden birini seçip oyuna girdiğimizde ise oldukça detaylı bir tutorial sekansı ile karşılaşıyoruz. Bu türe uzak olanların için bile gayet anlaşılır bir şekilde, detaylı hazırlanmış bu sekans, siz ilerledikçe sol üstte yer alan bir göstergeyle, yüzde olarak ne durumda olduğunuzu gösteriyor. Gösterge %100’e vardığında ise tutorial sona eriyor.

Hızlı oyun yapısı

Oyunda herhangi bir sinematik yok. Başladığımızda hikaye gereği gemimiz düşürülüyor, mürettebatı uyandırıp çatışmaya girdikten sonra ilk üssümüze sahip oluyoruz. Oyunun yapısı oldukça hızlı diyebilirim. Çatışma alanında mürettebatın alacağı pozisyonu ve saldırı şeklini seçip, gerisini onlara bırakıyorsunuz. Oyunun asıl derinliği çatışma alanından çok, üs inşaası ve mürettebatı geliştirmeye yönelik diyebilirim. Oyundaki geliştirmeler ise yeterli düzeyde. Ben Engineering‘(mühendislik)e yönelip silahları upgrade(güçlendirme) etme yoluna gittim. Daha birçok seçenek var. Mürettebatınız ise tek tek seviye atlayıp, ayrı ayrı perklere sahip olabiliyor. Bunlar çatışma alanında oldukça yararlı oluyor.

Oyunda kendi içinde tutarlı, hiç de fena olmayan bir hikaye de sizleri bekliyor. Hikaye gereği karşınıza çıkan diğer gruplara, dostça veya düşmanca bir tavır sergileyebiliyorsunuz. Olaylara birçok olasılıkla, birden fazla şekilde yaklaşabilmek oldukça güzel bir detay. Düşman tipleri çok çeşitli olmasa da yeterli düzeyde diyebilirim. Çatışma alanında birçok farklı alandan, farklı şekillerde saldırabiliyorlar. Oyunun çatışma mekanikleri bir XCOM asla değil, olmaya da çalışmıyor. Daha önce de belirttiğim gibi oyun yapısı çok daha hızlı, sizi bir an önce geliştirme yönüne itiyor.

Oyunun grafik ve seslerine gelirsek, iyi şeyler söylemek oldukça zor. Patlama efektleri fena olmasa da genel anlamda güzel optimize edilmesi dışında bir artısı olduğunu söyleyemeyeceğim. Seslendirmeler ve ses efektleri pek iyi olmasa da müzikler hiç fena değil.

Uzun lafın kısası, Tempest Citadel çok derin olmayan combat/savaş mekanikleri ve günümüze yakışmayan grafiklerine rağmen, doyurucu base&crew management sistemi ve hiç de fena olmayan hikayesi ile beğenimizi kazanmayı başarıyor.

SİSTEM GEREKSİNİMLERİ