“Anlatılmamış bir hikaye yoktur, bu hikayelerin nasıl anlatıldığı önemlidir” diye bir söz vardı. Bir eserle vakit harcarken bu bana bir yerden tanıdık geliyor ama nerden deriz bazı zamanlarda. Aslında bir sürü hikaye birbirinden beslenerek gelişir. Bazen aynı hikayenin farklı bir bakış açısıyla anlatılmasıyla olur bazen de o hikayeden etkilenen başka bir hikayeyi anlatır. Ancak burada hikayeyi anlatan kişinin ustalığı da çok önemlidir. Bu yüzden de sitemizde ses getiren karakterlerin uyarlamaları ve ilham verdikleri eserleri anlatacağım bir yazı serisine başlamak istedim. Serimizin ilk karakterini ise hakkında defalarca kez hikayeler anlatılan Pinokyo olsun diye düşündüm. Bence iyi de yaptım.
Yazımıza geçmeden önce Wednesday Dizi İncelemesi ve Addams Ailesi Dizi Film Geçmişine Bakış gibi yazıları bu seriye neden dahil etmediğimi düşünebilirsiniz. Bu serinin farkı eserlerin uyarlamalarının daha kapsamlı bir biçimde ele alınacak olması ve başka eserleri de etkilemiş olanları dahil etmemle ayrılıyor. Ve elbette klasik bir hikaye olması da temel aldığım bir kıstas. Bu seriye dahil etmediğim projeleri dizi film incelemeleri başlığı altında Dizi Film Geçmişine Bakış ve Popüler Kültürde… başlıklarıyla da anlatmaya devam edebilirim. O zaman vakit kaybetmeden Pinokyo’ya geçelim.
Pinokyo Ne Anlatır?
Carlo Collodi tarafından 1883 yılında yazılan ve Frankenstein’den izler taşıyan Pinokyo aslında çok daha ahlaksız bir karakterdir. Yani gerçek anlamda evlat olsa sevilmez bir karakter. Pinokyo canlandığı zaman Gepetto’yu tekmeleyerek evden kaçmıştır. Gepetto ona karşılık verince polisler küçük bir çocuğa saldırdığı gerekçesiyle Gepetto’yu hapse atmıştır. Yetti mi? Tabi ki hayır. Pinokyo kendisine aptal bir kukla diyen cırcır böceğini çekiçle öldürmüştür. Pinokyo’nun başına da birçok kez kötü şeyler gelir. Bunun bedelini de kendisi fazlasıyla öder. Ancak hikayenin sonunda iyiliği seçerek gerçek bir çocuğa dönüşür. Bizim bildiğimiz Pinokyo Disney versiyonu sayesinde hafızalara kazınmıştır.
Collodi’nin anlattığı Pinokyo masalsı bir dünyada geçer. Pinokyo’nun öyküsünün yapısı, dünyayı dolaşan, ancak bulduklarına safça hazırlıksız kalan ve komik durumlara düşen köylülerin halk masallarını takip etmektedir. Kitabın yazıldığı sırada bu, kısmen İtalya’nın sanayileşmesinden kaynaklanan ciddi bir sorundur. Bu durum da şehirlerde güvenilir işgücü ihtiyacının artmasına yol açmıştı. Bunun önemli bir etkisi, İtalyan köylülüğünün çoğunun şehirlere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi yabancı ülkelere göç etmesiydi.
Pinokyo’nun karakterizasyonu yorumlara göre değişir, ancak bazı yönler tüm uyarlamalarda tutarlıdır: Pinokyo canlandırılmış, bilinçli bir kukladır, Pinokyo’yu yapan kişi Geppetto’dur ve Pinokyo’nun burnu yalan söylediğinde uzamaktadır. Yalan kavramıyla özdeşleştirilen karakterimizin aslında insan egosunun bir sürü kötü özelliğinden izler taşır. Söz dinlemez, kolay kandırılır, arzularının peşinden gider. Ama emektar babası Gepetto onu her seferinde affeder ve bağrına basar. Elbette bir sürü uyarlamada olan Peri karakteri de ona yeni şanslar verir ve bağışlayıcı olur. Aslında Pinokyo insanın olgunlaşamamış ve her şeyi yapmak isteyen sorumsuz doğasıdır. Gerçek bir çocuğa dönüşmek isteyen Pinokyo gibi bizler de kendi gerçeğimizi bulmaya çalışırız. Bazılarımız insan-ı kamil dediğimiz bir aşamaya ulaşmak isterken bazıları üst-insan olarak tanımladığı kavrama ulaşmak için çaba harcar.
Fakat gerçek hayatta bize sürekli affeden bir Gepetto’muz veya yeni şanslar veren Perimiz var mıdır? Kimilerinin hayatında vardır belki. Peki sevdiğimiz kişiler bizi affetse bile başımızı yastığa koyduğumuzda bizi bırakmayan yanlışlarımız ne olacak? Bu yüzden çoğu insanda var olduğuna inandığım bir Pinokyo karakteri var. Bu karakter ise vicdanı temsil eden ve Disney sayesinde Jiminy Cricket olarak hafızamızda yer etmiş ve Del Toro sayesinde belki artık Sebestian olarak da bilinecek cırcır böceği. Tıpkı bu cırcır böceğine yapılanlar gibi vicdanımızı hapseder, üstüne basar ve söylediklerine kulak asmayız. Ancak günün sonunda o haklı çıktığında ondan bir çözüm bulmasını isteriz. Yine de Pinokyo’nun dürüst, cesur ve fedakar olmayı öğrenmesi gibi bizde kötü duygularımızın üstünden gelmeyi başarabiliriz. Böylece gerçek bir insana dönüşebiliriz.
Uyarlamaları ve Değişimi
Pinokyo hakkında uyarlanan sayısızca eser var. Hepsini buraya yazmam mümkün olmadığı için en çok dikkatimi çeken uyarlamaları sıraladım. Sizin de izlediğiniz ancak burada adı geçmeyen Pinokyo eseri varsa yoruma yazabilirsiniz. O zaman başlayalım!
Pinokyo’nun Maceraları (1911)
Giulio Antamoro tarafından yönetilen canlı aksiyon sessiz film ve romandan uyarlanan ilk film. Filmin bir zamanlar kayıp bir film olduğuna inanılıyordu, ancak 1994’te orijinal negatif Milano’daki Cineteca Italiana’da bulundu. 2002’de Time, 30 dakikalık bir versiyonun yeniden keşfedildiğini ve geri yüklendiğini bildirdi. Cineteca Italiana, filmi, Collodi’nin hikayesinin yalnızca bir kısmının göründüğünü ve romana en az sadık olan film olarak tanımlıyor.
Pinokyo (1940)
Bu, Disney’in 1937’de Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’in başarısından sonra yaptığı bir sonraki uzun metrajlı animasyon filmiydi. Bu film kesinlikle hafızalarımıza kazınan Pinokyo imgesini yaratan filmdir. Çünkü sonrasında uyarlanan yapımlarda da Walt Disney’in Pinokyo’sundan türetilen hikayeler aktarılmıştır geneliikle. Bu Pinokyo, “When You Wish Upon A Star” gibi unutulmaz Disney şarkılarını ve Jiminy Cricket ismini almış cırcır böceğini ele alması açısından da çok değerlidir. Ayrıca Turkuvaz Saçlı Peri adıyla bilinen karakterin ismi Mavi Peri adıyla değişmiştir. Bunun dışında zamanına ve Disney film standarlarına göre çok karanlık yönler de içermektedir. Örneğin, erkek çocukları eşeğe dönüştüren ve hiçbir zarar görmeden parasını alıp giden Arabacı karakteri buna örnektir.
Pinocchio in Outer Space (1965)
Pinokyo, bu Belçika animasyon filminde bir uzay balinası olan Astro’yu yakalayarak gerçek bir çocuk olmayı hak ettiğini kanıtlamalıdır. Pinokyo’nun çok farklı bir yorumu olan bu hikaye aynı zamanda bir tür devam filmi. Film, Mavi Peri’nin Pinokyo’yu eski alışkanlıklarına geri döndüğü için tekrar kuklaya çevirerek cezalandırmasıyla başlar. Dış mekan ayarı, bu versiyonun yaptığı sıra dışı seçimlerden yalnızca biridir. Diğer ilginç özellikler arasında Pinokyo’nun uzaylı bir gizli ajan olan Nurtle the Turtle ile tanışması yer alıyor. Pinokyo ve bilim-kurgu hikayelerine yazının sonraki kısımlarında daha detaylı değineceğim.
Turlis Abenteuer (1967)
Peki Pinokyo’nun Doğu Alman versiyonu olduğunu da biliyor muydunuz? DEFA yapımının yönetmenliğini Walter Beck üstlenmiştir.
Le Avventure di Pinocchio (1972)
Bu mini dizi, diğer fantastik uyarlamalarda çok daha acımasız ve gerçekçi bir anlatıma sahip. Bu eserin en önemli farkı Pinokyo’nun sonunda basitçe insana dönüşmek yerine, nasıl davrandığına bağlı olarak kukla ve insan formu arasında gidip gelmesiyle ilgilidir. Turkuaz Saçlı Peri’nin Geppetto’nun ölen karısının reenkarnasyonu olması da daha da garip bir durumdur. Ancak teknik olarak birisi annesi birisi de babasıydı. Bu yüzden ikisi arasında bir ilişki fikri fena olmamış diyelim. Ama bir daha olmasın.
Pinokyo’nun Maceraları (1976)
Bu dizi hikayeye çoğunlukla sadık bir uyarlamadır. İlginç bir değişiklik, cırcır böceğinin Pinokyo’nun vicdanı olması rolünün bir ördek yavrusu olan Gina ve ağaçkakan Rocco arasında paylaşılmasıdır.
Pinokyo (1984)
Bu uyarlamada Shelley Duvall’ın Peri Masalı Tiyatrosu’nun bir parçası olarak Paul Reubens Pinokyo rolünde ve Carl Reiner Geppetto rolünde rol aldı.
Pinokyo ve Gecenin İmparatoru (1987)
Bu animasyon devam filmi, İmparator’un sesi olarak James Earl Jones’u içeriyor. Hayır Star Wars’la bir ilgisi yok. Bu hikayede Pinokyo gerçek bir çocuk olduktan bir yıl sonra yeniden bir kuklaya dönüşür. Ardından büyülü müzik kutusunu arar. Bu sırada Scalawag ve gecenin İmparatoru da müzik kutusunu ister.
Pinokyo’nun İntikamı (1996)
Pinokyo’nun İntikamı, Kevin S. Tenney tarafından yazılan ve yönetilip, Trimark Pictures tarafından dağıtılan 1996 yapımı bir Amerikan psikolojik slasher filmidir. Çakma bir Chucky filmini Pinokyo diye yedirmişler mi sanki? Aman Winnie the Pooh gibi Pinokyo’ya da korku filmi yapmazlar umarım tekrardan.
Pinokyo’nun Maceraları (1996)
Bu canlı aksiyon uyarlamasında Jonathan Taylor Thomas Pinokyo rolünde ve Martin Landau Geppetto rolünde rol aldı ve Jim Henson’ın Yaratık Mağazası’ndan yaratık efektleri vardı.
Pinokyo (2002)
Roberto Benigni’nin yönettiği, ortak yazdığı ve oynadığı bir canlı aksiyon İtalyan filmidir. Bu benim en sevdiğim Pinokyo filmlerinden biridir. Hem Benigni’nin performansı hem de Colodi’nin kitabına yakın olması sebebiyle tavsiye ettiğim bir filmdir.
Pinokyo 3000 (2003)
Yıl 3000. Geppetto, sadık yardımcısı siber penguen Spencer’ın ve holografik peri Cyberina’nın yardımıyla duygular için donatılmış bir süper robot prototipi olan Pinokyo’yu yaratır. İşte size bir bilim-kurgu Pinokyo hikayesi daha. Pinokyo’nun bir robot olarak hayal edildiği tek yapım bu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Buna ayrı bir başlık altında değineceğim.
Pinokyo (2008)
Bu İtalyan-İngiliz mini dizisinde Akademi Ödülü adayı Bob Hoskins Geppetto ve Robbie Kay Pinokyo olarak rol aldı. Kay, ABC dizisi Once Upon a Time’da Peter Pan’ı oynamaya devam etti.
Pinokyo (2015)
Talking Cricket’in bilgisayar animasyonlu ve kadın versiyonunun yer aldığı canlı aksiyon Çek filmi, Pinokyo’nun yapıldığı ağaçta yaşayan Coco adını aldı. Çek yapımı filmin çekimleri de Kuşadasında gerçekleşmiş. Yalnız Gepetto bu filmde etrafta gezen CGI bir kukla yapacak kadar marifetli bir marangoz sanırım. Veya Peri ayarı biraz kaçırmış.
Pinokyo (2019)
Bu Oscar adayı İtalyan canlı aksiyon uyarlamasında Geppetto rolünde daha önce Pinokyo’yu da oynayan Roberto Benigni yer alıyor. Yalnız adama yaşlandığını belli etmeseydiniz keşke. Şaka yapıyorum bence tatlı bir dokunuş olmuş. Bu filmde de karanlık bir işleniş görüyoruz.
Pinokyo: Gerçek Bir Hikaye (2022)
Animasyonlu bir Rus filmi. İngilizce dublajda Pauly Shore, Jon Heder ve Tom Kenny’nin sesleri yer alıyor.
Pinokyo (2022)-Disney
Robert Zemeckis’in yönettiği ve birlikte yazdığı Disney’in 1940 yapımı filmin live action yeniden çekimidir. Maalesef 1940 filminin çok fazla gerisinde kalmış ve o duyguyu verememiş kötü bir uyarlama bana göre.
Pinokyo (2022)-Del Toro
Guillermo del Toro ve Mark Gustafson’ın ortak yönetmenliğini yaptığı bir stop-motion müzik filmi uzun yıllardır uğraşılan bir filmdi. Faşist İtalya’da geçen daha karanlık bir hikaye olan bu versiyon benim izlediklerim arasında en beğendiğim Pinokyo uyarlaması oldu. .
Hikayeye gelirsek, bir bomba patlamasında oğlunu kaybeden Gepetto’ya Orman Perisi tarafından bir hediye verilir. Diğer hikayelerin aksine Gepetto Pinokyo’yu başta benimseyemez. Pinokyo’ya baktıkça oğlunu hatırlamak istemektedir. Fakat o başka biridir ve Pinokyo’dan başka birisi gibi davranmasını beklemektedir. Bu filmi diğer yapımlardan ayıran şeylerden biri de Pinokyo’nun kendisi gibi olmasının önemini anlamasıdır. Gepetto ve Pinokyo arasındaki baba oğul ilişkisini en gerçekçi bir şekilde anlatan bu yapım, Faşist İtalya’nın o dönemine de bir ışık tutuyor.
Filmde Peri karakterinin rolünü iki farklı kişi paylaşıyor diyebiliriz. Ölüm ve Orman Perisi kız kardeşler olarak iki zıt ilişki içinde doğaüstü varlıklar olarak hikayede yer almaktadır. Bu hikayede Tilki ve Kedi yoktur. Onun yerine Kuklacı ve yardımcısı maymun Spazzatura vardır. Del Toro hikayenin gerçek unsurların daha fazla barındırmasına dikkat etmiştir. Çünkü onun da dediği gibi sihrin çok fazla olduğu yerde sihir sıradanlaşır.
Pinokyo Gepetto, Sebestian ve Spazzatura’nın hayatını değiştirirken kendisi gerçek bir çocuğun ne demek olduğunu yaşadığı hayat tecrübesiyle anlatıyor. Disney filminde çocukları eşeğe dönüştürüp onlardan faydalanma hikayesi bu filmde Mussolini adına savaşmak zorunda bırakılan ve hayatını kaybeden çocukların hikayesine evriliyor. Film bize ölüm gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlayarak, “Gerçek çocuklar ölür” repliğiyle kalbizime dokunuyor. Hikayenin sonunda Pinokyo hayatta kalsa bile kukla olduğu için sevdiği herkesin ölümüne şahit oluyor. Sonuçta Sebestian’ın dediği gibi hepimiz bu hayatı yaşayacağız ve hepimiz bir gün gideceğiz.
Bonus: Once Upon A Time (2011)
Once Upon A Time dizisi bir sürü masal karakterinin bir araya geldiği bir televizyon dizisidir. Bu dizide de Pinokyo önemli bir konumda. İzlemeyenlere spoiler olmasın diye Pinokyo’nun hikayedeki rolünden bahsetmek istemiyorum.
Çizgi Romanda Pinokyo: Pinocchio Vampire Slayer (2009)
Van Jensen tarafından yaratılan bu hikayede orijinal “Pinokyo” öyküsündeki olaylardan sonra, bir grup vampir aniden Nasolungo şehrini işgal eder ve Pinokyo’nun gözleri önünde Geppetto’yu öldürür. Bu korkunç hareket, vampirleri kazıklamak için kendi burnunu kullanan Pinokyo’nun acımasız bir vampir avcısı olmasına neden olur. Cırcır böceği, Marangoz Usta Cherry ve çok daha yaşlı bir Mavi Peri’nin yardımıyla Pinokyo, vampirlerin cinayet çılgınlığındaki gerçek amaçlarına dair derin ve karanlık bir sırrı keşfederken vampirlerin arasından sıyrılır.
Bilim Kurguda Pinokyo’nun İlham Verdiği Eserler
Şimdi gelelim benim en çok sevdiğim kısma. Pinokyo 3000 filmine bir kez daha değinelim. Bu filmde Pinokyo’muz bir robottu. Dediğim gibi anlatılan tek robot Pinokyo hikayesi bu değildi. Pinokyo’nun başka eserlerde kimi zaman yalan söylemekle bir ilham kaynağı olduğunu görsek de bilim-kurgusal anlamda da onun insana dönüşme isteğinden yararlanılmıştır. 19.yüzyılda bir kukla olarak yapılan Pinokyo’ya en uygun rol modern dünyanın kuklaları olan robotlar olacaktır elbette.
Bu robotlar insan olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışırken bilinç ve özgür iradenin varlığı konularında felsefi konuları tartışmamızı sağlarlar. Gerçek bir çocuğa dönüşmek isteyen Pinokyo çoğu hikayede istediğini elde eder. Peki Pinokyo’yu insan yapan güç robotlara da mümkün müdür? Veya Del Toro’nun bize öğrettiği gibi robotlar da kendini olduğu gibi mi kabul etmelidir. Belki bu sayede onlar da insan olmayı başarırlar.
Star Trek: The Next Generation (1987)
2364’te William T. Riker, Data’nın İnsan olma arzusunu öğrenince Data’dan “Pinokyo” olarak bahsetmiştir. Data’nın bir melodiyi ıslık çalmaya çalıştığını ve bunda pek iyi bir iş çıkarmadığını görür. Android, Riker’a “insan olmak için” tüm gelişmiş gücünden ve becerilerinden memnuniyetle vazgeçeceğini söylediğinde, Riker onunla alay edercesine Pinokyo demektedir. Data’nın bu arzusu karakterin tanımlayıcı yönünü ortaya koyuyor: insan olmak isteyen yapay varlık. (TNG :”Encounter at Fairpoint“) Riker, Data’nın 2365’te sadece bir makine olduğunu iddia etmek zorunda kaldığında, Data’nın yaşayan bir insan olmadığını göstermek için isme tekrar atıfta bulundu ve onu devre dışı bırakarak “Pinokyo kırıldı. İpleri koptu ” dedi. ( TNG : “The Measure of a Man“)
Artificial Intelligent (2001)
AI Yapay Zeka’da Spielberg, Kubrick’in ona vasiyetini yerine getirerek bu filmi yapar. Bu filmde robot David’in annesi Monica Swinton’a The Adventures of Pinocchio’nun iyi bir İngilizce versiyonundan yüksek sesle okuma yaptırır. Ailenin hasta çocuğu iyileştiğinde evden kovulacak kişi gerçek olarak kabul edilmeyen David olacaktır. Pinokyo hikayesinden etkilenen David Pinokyo’yu gerçek bir çocuğa çeviren Mavi Peri’yi bulur ve onu bir insana çevirmesini ister.
Astro Boy (2009)
Büyük Japon manga sanatçısı ve animatör Tezuka Osamu‘nun Disney’in Pinokyo’sundan etkilenerek oluşturduğu bu hikaye yine robot bir Pinokyo’yu anlatmaktadır. Astro-Boy’un “babası” onu, ölen ve babası adına suçlu hissettiği gerçek bir oğlunun yerine yaratır. Bu karaktere çizgi film ve bir adet uzun metraj animasyon film yapılmıştır.
Star Wars: Visions (2021)
Star Wars: Visions’ın bir bölümünde Jedi olmak isteyen bir Droid’in hikayesi anlatılmaktadır. Mitaka ve droid T0-B1 arasındaki ilişki Gepetto ve Pinokyo arasındaki ilişki gibidir. Mitaka droidi tıpkı Gepetto’nun Pinokyo’ya yaptığı gibi uyarmakta ve hayalperest olmamasını istemektedir. T0-B1 galaksinin geri kalanını görmeyi özlediğini söylediğinde Mitaka ona burada güvende olduğunu çünkü her şeyin barışçıl olduğunu söyler. Daha sonra Mitaka, ona hayal dünyasından çıkmasını söyler. Droid T0-B1 Pinokyo gibi çocukça heveslerin peşinde ve buradaki babası konumundaki Mitaka’ya karşı gelmektedir.
Bonus: Arif V 216 (2018)
Cem Yılmaz bu filmi “İnsan olmak isteyen bir Pinokyo öyküsü gibi ve dostluk üzerine” sözleriyle özetlemişti.
Son Notlar- Pinokyo
Pinokyo’nun hikayesi Collodi’nin yazdığı roman dışında en fazla Disney’in uyarlaması sayesinde akıllarda kalmaktadır. Umarım Del Toro’nun yeni uyarlaması Pinokyo algımızı şekillendirir. Böylece artık onun anlattığı ölüm ve yaşam arasında sıkışıp kalmış Pinokyo da hafızalarımızda yıllar geçse de yer etmeyi başarır. 19. yüzyıldan bu yana Pinokyo hikayelerinde aktardığı çeşitli toplumları anlatmaya devam ediyor. Bu bazen Sanayi Devrimi sonrasındaki bir İtalya köyünü hatırlatırlen bazen de tamamen masalsı bir dünya hatırlatıyor. Del Toro sayesinde Faşist İtalya dönemini aktaran bir Pinokyo’nun hikayesinin anlatılmasına da şahit olduk.
Son olarak insan olmak isteyen başka yapay varlıkların da hikayesi devam edecek. Yer ve zaman değişirse değişsin aslında bu hikayeyi biliyoruz. Bu hikaye bir insan olma hikayesi. Bu yüzden asla bitmeyecek. Maalesef Pinokyo’nun başına gelenlerin benzerini yaşayan insanlar çoğu zaman akıllanmamaktadır. Bu yüzden onlar her zaman kendi arzularının bir kuklası olarak kalmaya devam edecektir. Dersini alanlar ise gerçek bir insan olmaya o kadar daha yaklaşacaktır.
Yorum yap