Bir toplumu organize etmenin en iyi yolu nedir? Sıradan halka karşı yönetici elit bir zümreye ne kadar yetki verilmelidir? Ve insanlar, kendi menfaatleri için ve gerçek kapasitelerine ulaşabilmek için nasıl eğitilmelidir? Classroom of the Elite bunların cevabını veriyor mu?
Politika filozofları bu sorulara bin yılı aşkın süredir kafa patlatmalarına rağmen ancak günümüzde ihtiyaçları olan entelektüel olarak en saf anlatım biçimini buldular: ANİMELER!
Şaka bir yana, az da olsa animelerde sosyal sorunlara dikkat çekme gibi bir gelenek süre gelmekte. Bu tip bir amaç güden animelerin listesinde Legend of Galactic Heroes gibi klasikler (Zayıflamakta olan iki ülkenin ve onları tekrar eski günlerine döndürmeye çalışan kişileri konu alıyor).
Psycho-Pass gibi modern yaklaşımlar (eğer dünya, önceden tahmin etme mekanizmasına dayalı bir mantıksal analizin etkisinde olsaydı nasıl bir yer olurdu simülasyonu yapıyor).
Hatta Danganronpa gibi (elitizm ayrımcılığının insanlara yapabileceklerini göstererek eleştirel bir bakış sunuyor) ahlak-etik sınırları ne kadar çiğnenebilir sorusuna adeta cevap niteliğinde animeler var. Çok yaygın olmamakla beraber tarih ve felsefe derslerinde adını duyduğunuz yazar, filozof ve diğer toplumları etkileyen kişilerin sözleri de animelerde kendine yer bulabiliyor.
Peki ya Classroom of the Elite
Classroom of the Elite‘e gelirsek, anime başta entrikacı ergenlerin dünyanın en lüks okulunda birbirlerine karşı saçma sapan dolaplar çevirdiği başka bir okul animesi gibi görünebilir. Ve sahiden de öyle ama fazlası da var. Oregairu çakması estetiklere ve ne olduğu belirsiz ilk bölümüne rağmen Classroom of the Elite Japonca adıyla Youkoso Jitsuryoku Shijou Shugi no Kyoushitsu e, eğitimde mücadeleci elitizmin altında yatan değerlere ve tam olarak kimin menfaatlerine hizmet ettiğine çok zekice bir bakış açısı sunuyor. Kaynak roman henüz sona yaklaşmadığı için hikaye henüz nihai tema yörüngesine tam olarak oturmadıysa da mevcutta şu ana kadar verilmiş olan gelecek vaadediyor ve bir göz atılmayı hak ediyor.
Classroom of the Elite, olacakların habercisi niteliğinde bir açılış yapmakta. Ana karakter Kiyotaka Ayanokoji, daha sonra sınıf arkadaşı olacak birkaç kişinin okula giden otobüsteki karşılaşmalarına şahit oluyor. Kushida isimli bir kız, öncelikli koltuklarda oturan Koenji adındaki oğlandan yerini ayaktaki yaşlı kadına vermesini istiyor. Koenji de yerini vermek için yeterli bir gerekçe olmadığını öne sürerek kendini savunuyor. Kushida bu sefer başkalarından yer vermelerini istiyor fakat gerginlikle geçen bir süre kimse yerini vermeye yanaşmıyor. Eninde sonunda biri yerini verse de iş işten geçmiş oluyor, otobüstekiler kendi bencilliklerini ortaya koymuş oluyorlar. Bu utanç anlarında Koenji gururlu bir şekilde yerinde oturmaya devam ediyor.
Animenin diğer ana karakteri Horikita adındaki kızımız da ya farkında olmadığı için ya da sosyal ve moral baskıdan hiç etkilenmediği için olaydan hiç etkilenmemiş gibi görünüyor. Bütün bu olaylar gerçekleşirken Ayanokoji de Japon bir politik teorist olan Yukichi Fukuzawa’nın eşitsizlik hakkındaki “Doğuşta kişiler hakkında hiçbir fark yoktur ve tüm farklar eğitimle oluşur.” özdeyişini düşünerek kendi halindeki gözlemci rolünü oynuyor, sonra da insanların eşitsizliği kabullenmelerinin ne kadar da zor olduğundan yakınıyor.
Daha en başta gerçekleşen bu olaylar izleyenin aklında bazı şimşeklerin çakmasına sebep vermekte. İlk akla gelebilecek düşüncelerden biri, Classroom of the Elite‘in eşitsizliklerin doğal olduğu gibi çirkin bir fikir ile düşük statüdeki insanlara yapılan kötü muamelelerin meşruluğunu savunduğu. Fakat daha dikkatli inceleyince amacın tam olarak bu olmadığını fark ediyorsunuz. Bu sahnede aslında izleyicinin rahatsız olması ve karakterlerin tepkilerini sorgulaması bekleniyor. Bencil Koenji, bu karşılaşmadan her ne kadar zaferle ayrılmış gibi görünse de izleyicinin antipatisini kazanıyor ve animenin kalanında da bu olumsuz bakış açısından izleniyor.
Horikita’nın sosyalleşme konusundaki isteksizliği ise animenin ilerleyen bölümlerinde onun büyük hedeflerine ulaşmasına engel olan en büyük zayıflığı olarak lanse ediliyor. Ayanokoji’nin sadece bir izleyici konumunda kalma arzusu bile ilerleyen bölümlerde imkansızlaşıyor.
Bu kısım biraz da animenin koşulsuz fedakarlık gösterme kaygısına zemin hazırlıyor. İlerleyen bölümlerde ana karakterler sürekli, şahsi menfaatlerle ilgili son derece zeki argümanlara karşı mantıklı savunmalar aramakla uğraşıyorlar. Acaba toplumun kullandığı mekanizmalar, Kushida’nın diğer yolcuları töhmet altında bırakması gibi, insanlara fedakarlık yapmak zorunda olduklarını mı öğretiyor? Eğer insanlar herhangi bir geri dönüşü olmayacağını bilseler başkalarına karşı hiç nezaket gösterirler mi?
Classroom of the Elite’in Konusu:
Buradan itibaren Classroom of the Elite’in konusundan ve temasından biraz bahsedelim. Japonya Hükümeti deneysel bir akademi kurar: gelecek vaadeden liseliler için; Tokyo Metropolitan İleri Büyütme Okulu. Burada öğrenciler dünyanın geri kalanından soyutlanırlar fakat lüks bir şehir merkezinden aşağı kalmayan kampüslerinde kendilerine sayısız imkan ve özgürlük tanınır. Bu okuldaki tüm alışverişler, öğrencilerin davranışlarına göre kendilerine ödül olarak verilen sanal bir para birimiyle yapılmaktadır. Fakat ödül sağlayan davranışlar en başta öğrencilerden saklanır. Böylelikle yönetimin kendilerinden ne beklediğini tahmin etmeleri, ayrıca yasak olabilecek her türlü hareketten de kaçınmaları beklenir.
Bütün bunların yanında para birimi olarak kullanılan bu puanlar müşterektir, yani tek tek kişilere değil, sınıflarına verilir. Bir öğrencinin sebep olduğu sorun tüm sınıfının puanını düşürebilir, böylelikle öğrenciler ya birbirlerine yardım etmeye teşvik edilir ya da caydırıcı olmak için daha acımasız çözümler bulmaya itilir. Her iki şekilde de tüm sınıflar kendi aralarında rekabete zorlanır. En iyi sınıf olan (A)’dan başlayarak (D)’ye doğru başarı oranı düşer. Eğer bir sınıf diğerinin puanını geçerse bu sınıflar yer değiştirir. Daha iyi olmak sadece prestij değil aynı zamanda bir takım ayrıcalıklar da sunar. Bu sistemin sonucu 4 sınıf arasında kıyasıya bir rekabet olmakla beraber, bir sınıfın gücü kişisel başarılardan ziyade, büyük oranda o sınıfın birliğine dolayısıyla da öğrencilerin ortak bir amaç için birbirlerini destekleme gücüne dayanmaktadır.
İlerleyen bölümlerde, Ayanokoji bedeli çok ağır olabilecek riskler de alarak sınıf arkadaşlarını birlikte çalışmak için motive etmeye çalışacak ve birbirinden zor durumlardan kıl payıyla da olsa kurtulmaya çalışacaktır. Bu da bize göstermektedir ki her ne kadar durumlar her geçen bölümle birlikte daha çok karışsa da, Classroom of the Elite, fedakarlığı teşvik etmektedir. Diğer sınıflar despot liderlerinin altında daha merhametsiz yöntemler kullanırken, D sınıfında Ayanokoji ve Hirokita karşılaştıkları problemleri, daha vasıfsız arkadaşlarının seviyesine inerek çözerler. Kahramanlarımız hala alışılagelmiş olağanüstü yetenekli anime karakterleri fakat yetenekleri bulundukları grubu göz ardı etmediklerinde tam fayda sağlamakta. Bu durumun bir başka göstergesi de sezon sonundaki “adada hayatta kalma” bölümlerinde sınıfın liderliğini, Hirata ve Kushida gibi popülist ve hırslı karakterlerin oy birliği ile üstlenmelerinde görülmekte.
Ayanokoji ve Hirokita ortaya koydukları zekalarıyla tüm arkadaşlarının saygılarına sahip olmalarına rağmen başkalarının önüne de geçmemekteler. Bu karakterlerimiz sınıflarını zaferden zafere koşturacak üst insanlar değiller. En azından Hirokita değil, Ayanokoji konusunda ise hala izleyicinin bilmediği sırlar var ve sınırlarını zaman gösterecek.
Ayanokoji’nin geçmişi hala bir sır olmayı sürdürüyor fakat şu ana kadar görülenlerden fikir yürütmek mümkün. Henüz izlemeyen arkadaşlar için bu konuyu çok irdelemeyelim. Ancak şu bir gerçek ki Ayanokoji’nin henüz gün ışığına çıkmamış ve saklamakta da kararlı olduğu birçok yeteneği mevcut. Bunun yanında benzer anime karakterlerinin aksine Ayanokoji’yi başarılı olmaya veya zorlukların üstesinden gelmeye iten herhangi somut bir motivasyon yok ve anime de onu şu ana kadar gösterdiği yeteneklerden dolayı övgüye boğmuyor. Bu durumun da değişip değişmeyeceğini zaman gösterecek, zira Oregairu’da Hachiman zamanla herkesin saygı duyduğu ve yardım için yanına koştuğu bir karakter halini aldı. Kendisi de bu yardım konusunda eskiden sahip olmadığı bir motivasyon buldu. Yine de şimdilik Ayanokoji sakin bir hayat arzusunda samimi görünüyor.
Ayanokoji sakin bir hayat isteyedursun hayat ne yazık ki öyle işlemiyor. Çünkü sınıf öğretmeni onun yeteneklerinin farkına varmış durumda ve onu en zirveyi hedefleme konusunda zorluyor. Ayanokoji ya zirve için çabalayacak ya da geldiği yere geri dönmek zorunda kalacak. Tokyo Metropolitan İleri Büyütme Okulu bu tartışmalı sistemiyle ne kadar acımasız görünse de öğrencilerin iyi özelliklerini ödüllendirmesi onu kafamızda canlandırdığı imajından daha az kötü yapsa da, altından başka bir kötülük çıkmaması bizi hayal izleyicileri hayal kırıklığına uğratabilir. Ayrıca okul öğrencilere sonuçlarına katlandıkları sürece sınırsız özgürlük tanıdığını iddia etse de tanımadığı tek özgürlük, Ayanokoji’nin en çok istediği dahil olmama özgürlüğü. Hal bu olunca Ayanokoji’nin bu okula girme amacını da merak ediyor insan. Acaba bu okul dışında herhangi bir alternatif Ayanokoji için daha mı kötü olacaktı?
Classroom of the Elite’in Felsefi Altyapısı
Classroom of the Elite’in hikayesi devam edecek gibi görünüyor ve buradan sonra gidebileceği birden fazla yön var. Kesin olan şey ise animenin, bölümlere de isimlerini veren fikir ve özdeyişlerin tarihleri hakkında oldukça bilgili olduğu. Bu edebi alıntılar büyük bir tutarlılıkla yerli yerinde kullanılmış. İlk bölümdeki alıntı olan “Kötülük nedir? Zayıflıktan gelendir.” deyişi Friedrich Nietzsche’ye aittir. Nietzsche, fikirleri ve eserleriyle insan gelişimini teşvik eden radikal bir bireyciydi. Esasında tam aksini benimsemesine rağmen, çoğunlukla insanların otoriter bir elit kesim tarafından yönetilmesi gerektiğini savunduğu şeklinde yanlış yorumlanmıştı. Classroom of the Elite de işte tam da Nietzsche gibi tam aksine yol açabilecek tehlikeli bir oyun oynuyor.
Daha sonraki bölümlerin bazıları da isimlerini Nietzsche’nin etkilendiği bir numaralı kişi olan Alfred Schopenhauer’in eserlerinden alıyor. Bunun dışında bölümlere isimlerini veren özdeyiş sahipleri arasında, önde gelen kapitalizm teoristi Adam Smith (Tokyo Metropolitan İleri Büyütme Okulu’nun öğrencilerini ekonomik sistemin ana çarkları haline getirmeye çalıştığı düşünülürse son derece mantıklı), eserleri insanları özgürleştirmenin hem zorluğu hem de gerekliliği konusunda tartışma argümanı olan filozof Jean-Paul Sartre ve fikirleri çağımız demokrasisinin temelini oluşturan Fransız yazar Jean-Jacques Rousseau var. İlginç bir şekilde anime daha çok Rousseau’nun kendi idealindeki topluma ulaşmak için çocukların nasıl eğitilmesi gerektiği üzerine yazdığı Emile ya da Eğitim Üzerine eserine daha çok atıfta bulunmaktadır. Belki de Classroom of the Elite’de de yapılmak istenen tam da bu fikirlerin hicvidir; ideal bir toplum oluşturmak için kurulan bir sisteme genç neslin ayak uydurmakta zorlanması şeklinde bir simülasyonla böyle bir girişim eleştiriliyordur.
Farkedeceğiniz üzere Classroom of the Elite izleyiciyi düşünmeye iten bir anime ve biz de sizler gibi böyle animeleri çok seviyoruz. Animenin, vasatın biraz üzeri görsellere sahip olması, fanservice‘de tembelliğe kaçılması, karakterlerin çoğunun sonraki bölümlerdeki gelişimlerine rağmen hala klişe olmaları gibi kusurları mevcut. Kusurları olsa da, felsefe altyapısı itibariyle her hafta yeni bölümünü sabırsızlıkla bekledik ve bu sezonun en beğenilen animeleri arasındaki yerini hak ettiğini düşünüyoruz. Üstelik hikayede daha ilk yılın ilk dönemi geride kaldığı için bu başarıyla animenin devamı da gelecektir. Bize düşen yeni sezonları sabırla beklemek.
Diğer anime makaleleri için burayı tıklayabilirsiniz.
Youtube kanalımızda da anime ve mangalar üzerine konuşuyoruz.
Şey bu kadar güzel açiklamalar yapabilmek boyle inceleri gorebilmek için kac firin anime yemek lazim acaba?ben de bir gun boyle yazilar yazmak istiyorummm?♂️??♀️?♂️??♀️
Teşekkür ederim ve teşekkür ederiz 🙂 yazarlığa başvurun bence zira inceleri yazmak kadar okuyunca anlamak da marifet, hem çok da güzel ortamımız var biz yazar ve editörler olarak bunları aramızda her gün konuşuyoruz.