Bugün karnesi kapıp koşarak sinemaya gelen çocuklar ile birlikte Ters Yüz 2 filmini izleme şansım oldu. Uzun zaman sonra bir animasyon filmine bu kadar ilgi ve alakanın yüksek olduğunu görmek açıkçası beni mutlu etti. Sadece çocuklar da değil gerçekten de 7’den 70’e her yaştan insan görmek çok sevindiriciydi. Bugün sizlere biraz filmden, biraz konusundan ve hikayesinden, biraz da kendimden bahsedeceğim. Hazırsanız fazla uzatmadan başlayalım.
Ters Yüz 2’nin Konusu ve Hikayesi
Ters Yüz 2, ilk filmden 9 yıl sonra vizyona girdi. Ana karakterimiz Riley artık 13 yaşında ve ergenliğe ilk adımını atmış durumda. Bir gecede aniden yeni duyguların gelmesi ergenliğe giriş açısından biraz hızlı işlenmiş gibi hissettirdi. Hiçbirimizin bir gecede anksiyete sahibi olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Yoksa… Öyle miydi? Her neyse.
Hikayemiz Riley’nin artık büyümesi, lise çağına gelmesi ve bu yaşlarda hepimizin hissettiği ve yaşadığı duyguları, bu duygularla nasıl başa çıktığını konu alıyor. Burada biraz da olsa spoiler vermek zorunda kalacağım. Eğer filmi izlemediyseniz ve aman tadımız kaçmasın diyorsanız, filmi izleyip geldikten sonra devamını okumanızı tavsiye ediyorum.
Duyguların İşlenişi ve Kaygı
Ergenlik ile birlikte gelen duygulardan Kaygı, bana göre o kadar gerçekçi işlenmiş ki. Bir yandan sinema salonlarındaki çocukların anlamlandırabileceği seviyede basit, bir yandan da yetişkinlerin izlerken kendinden parçalar bulabileceği kadar derin. Gıpta, Bıkkınlık ve Utanç duyguları da aynı şekilde. Utanç karakterini çok tatlı bulduğumu da söylemeden geçemem. Az kalsın unutuyordum. Filmde görünen bir duygumuz daha var. O da Nostalji! Sadece çok ufak bir kısımda onu görsek bile anlıyoruz ki gelecek filmler için ufaktan bir temel atılmış gibi. Belki bir 9 yıl sonra Ters Yüz 3 filminde ana duygulardan biri olarak görebiliriz onu.
Ters Yüz 2’de Kontrolden Çıkan Kaygı
Filmde çok hoşuma giden sahnelerden biri, Kaygı’nın kontrolden çıkması ve Riley’nin bu durumdan nasıl zarar gördüğü. Gerçekten hiç bu kadar iyi işlenebileceğini düşünmemiştim. Anksiyeteyi iliklerimize kadar hissettik. Kontrol altına alındığında aslında bir yönden yararlı olan bu duygu, kendini kaybeder ve kontrolden çıkarsa ne gibi zararlar verebileceğini çok güzel bir şekilde görmüş olduk.
Kişisel Bir Paylaşım
Yazımı sonlandırmadan önce çok ufak kendimden ve bu filmin bana hissettirdiklerinden bahsetmek istiyorum. Dilerseniz buradan sonrasını okumamakta özgürsünüz. Biraz içimi dökeceğim sanırım. Bu aralar çok zor bir dönemden geçiyorum. Zaman zaman kendimi toparlamaya çalışsam da düştüğüm ve kendimi kötü hissettiğim anlar oldukça fazla. Şunu söyleyebilirim ki Ters Yüz 2 filmi gerçekten de bana çok iyi hissettirdi.
Kendinizi Sevin
Bu zamana kadar kendimi hep neşeli olmaya zorladım, en zor zamanlarda bile düşmemeye çalıştım ama yanlış yapıyormuşum. Yeri geldiğinde üzülmeliyiz, öfkelenmeliyiz. Yaşadığımız duyguları bastırmak veya üstünü örtmek asla daha iyi bir sonuç çıkarmayacak. Hepsini yeri ve zamanında yaşamalıyız. Bizi biz yapan da bu, hatalarımızla doğrularımızla bir bütünüz diyorum ve son olarak kendinizi daima sevin diyerek yazımı sonlandırıyorum. Buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Animasyon filmlere ilginiz varsa bir diğer animasyon filmi olan Wish’in incelemesine sitemizden ulaşabilirsiniz.
Yorum yap