Prime Video’da bu yıl ilk sezonu ile karşımıza çıkan WoT, 8 bölüm olarak yayınlandı. Bunun üzerine bir inceleme yapalım dedik. The Wheel of Time 1. sezon hakkındaki görüşlerimi paylaştığım incelemeye hoş geldiniz.
İncelemeye başlamadan önce SPOILER uyarısı verelim. Henüz dizinin birinci sezonunu izlememişseniz buradan uzaklaşın ve izledikten sonra geri gelin.
Genel olarak her şeye kulp takan, kötü anlamda yorum yapmak için fırsat arayan insanlardan pek haz etmem. İzle ve zevk al benim genel mottomdur. Ayrıca uyarlama yapımların beğendirilme zorluğunun da farkındayım. The Witcher incelememde de bundan bahsetmiştim, halihazırda milyonlarca hayranı olan bir eseri dizi veya filme dönüştürmek hiç kolay bir iş değil. Zira bu kitapların fanları en ufak hatada sizi yerden yere vurmaya hazırdırlar. Peki The Wheel of Time dizisinde de böyle bir durum mu var? Pek öyle düşünmüyorum, bu yapım kitaplardan bağımsız olarak da maalesef tam bir hayal kırıklığı oldu. Bunun en büyük sebebinin de beklentiler ve gerçekler olduğunu düşünüyorum. Dizinin birinci sezonuyla ilgili başlık başlık detaylı olarak ele alacağım. Sizin de bu konudaki görüşlerinizi merak ediyorum.
The Wheel of Time (Zaman Çarkı) dizisinden yazının sonraki bölümlerinde WoT olarak bahsedeceğim. Sezon incelemesine geçmeden önce de bu hikayenin kaynağı olan kitaplardan bahsedelim biraz. Bu sayede dizinin esin kaynağını merak edenler ve kitapları okumadan diziyi izleyenler de bilgi sahibi olabilirler.
The Wheel of Time Kitap Serisi Hakkında Detaylar
WoT külliyatı derken nasıl bir şeyden bahsettiğimizi anlayabilirseniz bu dizinin de nelere kadir olabileceğini daha iyi anlarsınız. Robert Jordan’ın 1984 yılında yazmaya başlayıp 1990 yılında yayınladığı ilk eseri The Eye of the World (Dünyanın Gözü) ile efsane başladı. Fantastik kurgu türündeki bu roman serisini Jordan ölümüne kadar devam ettirdi. 2007 yılında ölümüne kadar 11 kitap yayınlandı. Robert Jordan, 12. kitap ile seriye noktayı koymak niyetindeydi. 2005 yılında yayınlanan son kitaptan sonra 12. kitap için hazırlıklarına başladı ancak sonunu getiremedi. Yazar 2007 yılında vefat ettikten sonra kitap yarıda kaldı. Ancak Jordan buna önlem olarak hikayenin nasıl bitmesini istediğine dair yığınla not bırakmıştı. Bu sayede başkaları onun hayalini gerçekleştirebileceklerdi.
Hikayeyi sonlandırma işi ise yine bir fantastik kurgu yazarı olan Brandon Sanderson’a kaldı. Sanderson, Jordan’ın mirasını aslına sadık olarak yazmaya başladı. Ancak yazar anladı ki bu son tek kitaba sığmayacak kadar genişti. Bu nedenle hikayeyi üç kitapta sonlandırma kararı aldı. 2009, 2010 ve 2013 yıllarında yayınlanan üç kitap ile WoT serisi bitti.
WoT Serisi Kaç Kitap ve Kaç Sayfa
Wheel of Time serisi derken basit birkaç kitaptan bahsetmiyoruz. Koskoca 14 kitaplık bir külliyat var karşımızda. En ince detayına kadar her noktası ele alınmış bir evren dememiz mümkün. Her kitap 650 ile 1000 sayfa arasında. Serinin toplamı 10.000 sayfadan fazla. Kitaplardaki toplam kelime sayısı 4.4 milyonu aşıyor. Şimdi hayal gücünüzü çalıştırın ve böyle bir evreni yazmak için gereken emek ve zamanı hayal edin. Bizler 2000 kelimelik bir makale dahi yazarken saatlerce uğraşırken Robert Jordan’ın 10000 sayfalık WoT evrenini hayal edin.
Robert Jordan, kendisinden önce gelen fantastik kurgu dünyalardan bolca etkilenmiş; Yüzüklerin Efendisi, Dune gibi. Bu gayet normal bir durum, zira her iyi yazar kendisinden önce gelen aynı türdeki yazarlardan etkilenir. Burada önemli olan Jordan’ın oldukça özel bir hikaye ortaya çıkarması. WoT evreni o kadar geniş ki içerisinde istediğiniz türde topluluk bulabiliyorsunuz. Kitap serisinde neredeyse her türlü insani topluluk ele alınmış. Bu da müthiş bir zenginliğin yanı sıra çarpıtmalara müsait bir zemin hazırlıyor. Kitabın uyarlaması olan The Wheel of Time dizisi de tam olarak bu tuzağa düşüyor. Buna daha sonra dizinin inceleme kısmında değineceğiz.
Hikaye isminden de anlaşılacağı üzere Zaman mefhumunun insanlık üzerindeki etkileri üzerine. Zaman Çarkı’nda döngüsel olaylar binlerce yıllık parçalar olarak ele alınıyor. Her bir çağ kendi içerisinde efsanevi olaylara ev sahipliği yapıyor. Bizim hikayemiz ise üçüncü çağda geçiyor. Üçüncü çağ ile ilgili dizi kısmında daha fazla detay vereceğim.
The Wheel of Time’ın Diziye Aktarılma Macerası
Bir hikaye 90 milyondan fazla satış başarısı elde ederse o hikaye mutlaka dizi veya film olarak uyarlanır. Bu kapitalizmin kaçınılmaz bir durumudur ve kötü de değildir. Zira kitapları okumayanlar, hikayeden bihaber olanlar bu sayede o hikayeye bağlanabiliyorlar. Ben uyarlama işlerine aslı karşı değilim zira en sevdiğim yapımlardan birçoğu halihazırda birer uyarlama. The Lord of the Rings, Game of Thrones, The Shawshank Redemption ve daha nice üst düzey filmler ve diziler aslında birer kitap uyarlamasıdır. Uyarlama yapımların üst düzey olmasının en büyük sebebi hikayenin zaten iyi bir yazarın elinden çıkmış olmasıdır. Bunları bir kenara bırakıp WoT’un diziye geçiş serüvenine gidelim.
Kitap serisi tüm dünyada popüler olduktan sonra NBC, 2000 yılında kitabın yayın haklarını satın aldı. Ancak kanaldan bu konuyla ilgili herhangi bir ürün gelmedi. 2004 yılına geldiğimizde ise kitabın yazarı Robert Jordan, kitabın film, dizi, çizgi roman ve video oyunu olma haklarını Red Eagle Entertainment firmasına sattı. Bu firmadan da 11 yıl boyunca hiçbir ürün çıkmadı. 2015 yılında Red Eagle firması FXX ile 22 dakikalık bir pilot bölüm yapması konusunda anlaştı. Ancak bu yapım yazarın eşi tarafından ağır eleştiri alınca iki taraf mahkemelik oldular. Bu macerada televizyona veya sinemaya aktarılamadan son bulmuş oldu.
2017 yılında ise bu defa devreye Sony Pictures Television girdi. Red Eagle Entertainment ve Radar Pictures ile anlaşmalar imzalandı ve nihayet harekete geçildi. Rafe Judkins’in yapımcılığında başlanan macera ete kemiğe bürünmeye başlamıştı. Ekim 2018’e geldiğimizde ise Amazon Prime devreye girerek dizinin yayıncılığını üstlendi. WoT serisinin Amazon Prime ile olan bağlantısı burada başladı. Uta Briesewitz yönetmenliğinde çekilen ilk iki bölüm Amazon yöneticileri tarafından çok beğenilmiş olacak ki dizinin birinci sezon galası yapılmadan ikinci sezon onayı verildi.
The Wheel of Time (Zaman Çarkı) Kaç Sezon Olacak?
WoT dizisinin birinci sezonu Kasım 2021’de Amazon Prime üzerinden yayınlanmaya başlandı. İlk üç bölüm tek seferde, diğer bölümler ise haftalık olarak yayınlandı. Ve sekizinci bölümle birinci sezon final yaptı. Ben de ilk sezonu henüz bitirdim. Peki bu dizi kaç sezon olacak?
Dizinin henüz birinci sezonu yayınlanmamışken Amazon, dizinin ikinci sezon çalışmalarına başladı. 19 Temmuz 2021 tarihinde The Wheel of Time dizisinin ikinci sezon çekimleri başladı. Halen çekimler devam etmekte ve Şubat 2022’de tamamlanması bekleniyor. Diğer yandan yapımcılardan dizinin toplam kaç sezon olacağıyla ilgili bir açıklama yok. Ama ellerinin altındaki külliyat düşünülürse izleyici olduğu sürece bu dizi 10 sezon dahi olabilir. Yeter ki çekmeyi becerecek usta kişiler olsun. İzleyicinin ilgisi canlı tutulabildiği sürece bu hikaye daha çok uzun yıllar sürebilir. Peki bunu başarabilecek mi, asıl soru ise bu.
The Wheel of Time Oyuncu Kadrosu
Dizinin genel konusuna geçmeden önce son olarak oyuncu kadrosundan bahsedelim. Dizinin oyuncu seçimleriyle ilgili görüşlerimi de birazdan dile getireceğim. Moiraine Damodred rolünde Rosamund Pike, Lan Mandragoran rolünde Daniel Henney, Rand al’Thor rolünde Josha Stradowski, Perrin Aybara rolünde Marcus Rutherford, Nynaeve al’Meara rolünde Zoe Robins, Mat Cauthon rolünde Barney Harris, Egwene al’Vere rolünde Madeleine Madden isimlerini izliyoruz.
Diğer yandan ikinci sezonda Mat Cauthon rolünde Doal Finn ismini izleyeceğiz. Buna ek olarak gelecek sezonda Ceara Coveney, Natasha O’Keeffe ve Meera Syal üçlüsü de dizinin önemli karakterlerini canlandırmak üzere oyuncu kadrosundalar.
The Wheel of Time Birinci Sezon Ne Anlatıyor, Konusu Nedir?
Burada biraz genel bir Wheel of Time ne anlatıyor, hangi zamanda geçiyor, Zaman Çarkı ne demek, bu adamlar neden savaşıyor gibisinden sorulara cevap versek nasıl olur? Zira bu evren o kadar geniş ve teferruatlı ki bunları anlatmadan geçersek birçok şey eksik kalacak.
İyi ve Kötü arasındaki savaşa bambaşka bir açıdan yaklaşan WoT, Tanrı tarafından yaratılmış Zaman Çarkı’nın dünyanın dokusunu işleyişi konu alınıyor. Buna göre yaşanmış ve yaşanacak her şey bu çarktaki ipliklere dokunmuştur. Zaman Çarkı toplam 7 parmaklıktan oluşmaktadır. Bu parmaklıklardan her birisi bir çağı işaret etmektedir. Birisi kapandığında o çağ biter ve yeni çağa geçeriz. Hikayemiz ise üçüncü çağın içerisinde geçmektedir. Bu çark Tek Güç (One Power) tarafından yönetilir. Tek Güç iyi veya kötü değil ikisinin toplamıdır. Bunu iyiye veya kötüye kullananlar ise insanlardır. Bu gücü kanalize ederek kullanabilen özel insanlar vardır. Bunlara ise Aes Sedai denilmektedir. Aes Sedai’ler kendilerini herkesin hizmetkarı ve düzenin koruyucusu olarak tanımlarlar. Zaman Çarkı, Tar Valon’un etrafında dönerken Tar Valon ise White Tower (Beyaz Kule) etrafında döner. Burası Aes Sedai’lerin yuvasıdır.
Hikayenin iyi tarafında bunlar varken kötü tarafında ise Karanlık Varlık var. Karanlık Varlık, Tanrı tarafından çarktan uzaklaştırılıp hapsedilmişken bir erkek Aes Sedai tarafından yapılan yanlış bir büyü neticesinde Legends Age denilen Efsaneler Çağı’nda dünyaya etki etme gücüne sahip olur. Bu güç ile kendisine yardımcılar bulan Karanlık Varlık’ın tek amacı hapishanesinden kurtulup nihai savaşı kazanarak dünyayı ele geçirmektedir. Beyaz ile Siyah ayrımı gibi gözüken bu noktada birçok da gri nokta vardır. İşte bu gri noktalar hikayenin gidişatına büyük etki yaparlar. Karanlık Varlık’ın bu gücüne karşılık olarak ise Çark, kendi planlarını yaptı ve Ejderha’yı yarattı. Bu bildiğimiz ejderhalardan ziyade bir güç yoğunlaşmasıdır. Buna göre seçilmiş bir kişi tek gücün kaynağına direkt erişim sağlayarak muazzam bir güce sahip olabilir ve bunu iyinin namına kullanabilir. Bu sayede Çark, güçlü kötünün karşısında kendi kozunu her çağda bir Ejder yaratarak kullanır.
Hikayemizde Ejder, arkadaşları ve bir Aes Sedai’in Karanlık Varlık’ı üç bin yıl boyunca tekrar hapis edebileceği ve dünyaya sızamayacağı hapishanesine geri gönderme macerasını konu alıyor. Wheel of Time felsefesi çok daha derinlere inmekle birlikte burada bahsetmeyeceğim. Sizlere olabildiğince kısa bir şekilde ana temayı anlatmaya çalıştım. İleride istek olursa daha derinlere inerek çağları ve bu çağlarda yaşananları, kehanetleri ve diğer topluklukları anlatabiliriz. WoT evreninde oldukça farklı toplukluklar var, her birisinin kendisine özgü kültürel ve toplumsal farklılıkları mevcut.
The Wheel of Time Birinci Sezon İncelemesi, Neden Başarısız Oldu?
Şimdi gelelim asıl meselemize, birinci sezonda ne oldu ve neden sevilmedi. Bu kadar muhteşem bir hikayenin bu kadar yanlış resmedilmesi gerçekten acı verici. Burada kitaba uygunluktan da bahsetmiyorum, bağımsız bir dizi olarak da bence tam bir hayal kırıklığı oldu. Oyuncu performansları, diyaloglar, senaryo, yanlış tercihler, hikayedeki tutarsızlıklar vs hepsinden bahsedeceğiz.
Kitaplardan uyarlanan dizi ve filmlerle ilgili sakıncalı iki durum var, bu iki durum yapımın başarısız olmasına sebep oluyor. Birincisi kitaba aşırı sadık kalmak; bu oldukça tehlikeli bir durum. Nedeni ise kitapları halihazırda okuyan birilerine herhangi bir yeni şey sunamaması ve tekdüze devam etmesidir. Kitaba %100 bağlı bir dizi veya film yapıyorsanız insanlara yeni bir şey sunmuş olmuyorsunuz, sadece olan bir şeyi resmetmiş oluyorsunuz. Bu da izleyicinin diziye veya filme olan ilgisini çabuk kaybettirmekle sonuçlanıyor. Bu nedenle birebir bir uyarlama büyük oranda başarısız olur.
İkinci tehlikeli nokta hikayeyi bağlamından fazla koparmaktır. Senaristler kitabı senaryolaştırırken kafalarına göre çok fazla eklemeler veya çıkarmalar yaparsa hikaye tam bir çorbaya dönebiliyor. WoT’da bu tuzağa düşüyor. Kitapları okuyanlar ne dediklerimi daha net anlamışlardır bu noktada. Wheel of Time dizisi kitaplardan o kadar koparılmış ki diziyi izlerken bu acı verici bir tecrübeye dönüşüyor. Dizinin birinci sezonunda bir anda beşinci kitaptan bir karakteri görebilir veya çok daha sonraları ortaya çıkması gereken bir gerçeği bir anda alakasız bir yerde görebiliyorsunuz. Bunu tadında yaptığınızda hiçbir problem yok ama burada işin suyunu çıkarmışlar. Bu tuzak ilginç olalım, ilgi çekelim derken kitapların ana fikrinin tamamen dışına çıkmış. Uyarlama olmaktan ziyade senaristlerin kafasına göre kurduğu bir dünya olmuş. Ben bunu kabullenebilecek birisiyim taa ki iyi işlenene kadar. Nasıl?
Siz ana kitaplardan büyük oranda bağımsız olarak o kadar güzel bir senaryo yazarsınız ki insanlar aa şöyle olsa daha iyi olurmuş derler. Bu sayede hem kitabı okumuş kişilere de hikayeye farklı bir perspektiften bakılmasını sağlamış olursunuz. Ancak WoT dizisinde maalesef senaryo çok kötü. Vasat bile denemeyecek diyaloglar sezon boyunca devam ediyor. Şu sahne bitse de gitsek diye bekliyorsunuz çoğu zaman. Elinizin altında 14 kitaplık koca bir külliyat varken sıkıcı bir iş ortaya çıkarabilmek de büyük bir başarı gerçekten. Sekiz bölümlük birinci sezonda toplasanız iki bölümlük sağlam bir bölüm çıkmaz. O derece kötü bir işleyiş var.
WoT Oyuncu Seçimleri ve Diyaloglar
Bir başka hayal kırıklığı ise oyuncu seçimlerinde olmuş. Büyük beklentilerle pazarlanan bir yapımda bu kadar düşük seviye oyuncunun ana karakterlere hayat vermesi utanç verici bir durum. Filmde iyi oyuncu yok mu, tabii ki var. Rosamund Pike ve Daniel Henney bence çok iyi iş çıkarmışlar. Özellikle Pike, bir Aes Sedai olmanın hakkını sonuna kadar vermiş. Diğer yandan Rand al’Thor, Nynaeve, Egwene gibi önemli karakterler tam bir hayal kırıklığı olmuş. rolün altında ezilmişler resmen. Böyle büyük bir yapımda A sınıfı bir oyuncu ile yetinmek çok yetersiz kalmış. Dizinin birinci sezonu boyunca oyunculukların yavanlığı çok net görülüyor. Duyguyu yansıtamıyorlar, ilkokul gösterimindeki bir tiyatro oyunundaymış gibi hareket ediyorlar çoğu zaman. Yahu sizler devasa bir evrenin ve efsanevi bir hikayenin baş karakterlerisiniz, ne bu böyle bayağı oyunculuklar.
Dev bütçeli (80 milyon dolar) bir dizide oyuncu tercihleri çok daha iyi yapılmalıydı. Oyuncular net olarak karakterlerinin ağırlığının ya farkında değiller ya da kaldıramıyorlar. Koskoca Yenidoğan Ejder, ergen bir çocuk gibi triplere vs giriyor. Diğer yandan senaryo kaynaklı diyaloglarda müthiş sıkıcılıkta geçiyor. Dakikalarca süren boş muhabbetler izliyoruz. Ve bu muhabbetler o kadar yavan hazırlanmış ki hayret ediyor insan. Sıradan bir fantastik kurgu yapımı izler gibi hissediyorsunuz kendinizi. 90’larda Xena (Zeyna) dizisi vardı. Oradaki muhabbetler gibi bir durum var. 10 bin sayfalık külliyatta bu tür konuşmalar mı geçiyor diye düşünüyor izlerken insan. Burada kitapları okuyup okumamak önemli değil. Hiç okumamış birisi dahi diziyi izlerken bunun farkına varıyor.
The Wheel of Time 1. Sezon Ne Anlatıyor?
The Wheel of Time 1. sezon konusu genel olarak asıl hikayeye giriş hazırlığı olarak başlıyor. Aes Sedai Moiraine ve Lan, Two River (İki Nehir) bölgesinde bir kasabaya uğruyorlar. Burada Yenidoğan Ejder olduklarından şüphelendikleri dört genç ile Tar Valon’a doğru yola çıkıyorlar. Hikayenin başlangıç noktası bu. Hikaye işlenirken karakterlerin alt yapısı maalesef tam oluşturulmuyor. Bu hikayeyi ilk defa izleyen birisi için parçaları birleştirmek oldukça zor bir durum. Kavramlar net açıklanmıyor, kim nedir ne yapar neredeyiz neler oluyor gibi sorular sezon boyunca kafanızı kurcalayacak. Bazı olayların direkt içine dalıyorsunuz ve şaşkınca izlemek zorunda kalıyorsunuz. Bu da haliyle hikayede kopukluklara sebep oluyor. Bu ekibin başına yolda çeşitli belalar geliyor hepsi dağılıyor ve nihayetinde Tar Valon’a ayrı ayrı ulaşıyorlar.
Bu dört gencin arasındaki ilişkiler sıklıkla sorunlarla gündeme getiriliyor bu da haliyle sıkıcı oluyor. Dünyanın sonunu getirebilecek bir problem var, etraflarında çok fantastik olaylar gelişiyor. Ama onlar halen ergen triplerle farklı farklı sorunlara yol açıyorlar. Bu film ve dizi karakterlerinin kendilerine düşen görevi inkar kısımları hep canımı sıkmıştır. Biz saatlerce onların aptal triplerini izlemek zorunda kalıyoruz. Bu durum iyi işlendiği taktirde hikayeye farklı bir felsefi boyut katabiliyor. Bu dizideki gibi yavan işlendiğinde ise bir işkenceye dönüşüyor. Hiç kimse içerisinde bulunduğu durumdan hoşnut değil ve hep bir inkar politikası içerisinde hareket ediyor.
Neyse ekibimiz bir şekilde sezon sonuna kadar bu yolculuk içerisinde kalırken Mat ekipten yedinci bölümde ayrılıyor ki bu da ayrı bir mesele. Hepsi sözde birbirini çok sevip canları pahasına birbirine bağlıyken Mat bir anda ekibi yarı yolda terk ediyor. Diğer yandan Rand’in bu konu karşısındaki tavrı ise çok acınası. Saçma sapan triplere girerek arkadaşlarına karşı halen Mat’i savunmak gibi bir pozisyona giriyor. Bu da gereksiz diyalog yaratma çabasından başka bir şey değil.
Diziyi izlediyseniz zaten neler olup bittiğini biliyorsunuz bu nedenle burada neler olduğunu anlatmak gereksiz olur. Ben sadece hoşuma gitmeyen noktaları anlatmaya çalıştım.
WoT Birinci Sezonda Neleri Beğendik? – The Wheel of Time 1. Sezon
Diziyi bu kadar gömdün, hiç mi beğendiğin bir şey yok diye soruyor olabilirsiniz. Beğendiğim de çok şey var. Ben açıkçası fantastik kurgu dizileri çok seven birisiyim. Bu nedenle hikayedeki fantastik öğeler her zaman ilgimi çekmiştir. The Wheel of Time 1. sezon içindeki belki de en güzel şey sinematografiydi. Zira mekanlar ve kostümler çok güzel tasarlanmış. Bu konuda diziye kötü söz söylemek yanlış olur. Görsel efekt anlamında dizi tam bir şölen havasında geçiyor. White Tower, Fal Dara kalesi, Afet bölgesi (Bu bölge Karanlık Varlık tarafından zehirlenmiş topraklardır) gibi yerler oldukça etkileyici resmedilmiş. Diğer yandan Aes Sedai’lerin kostümleri çok iyiydi, Trolloclar çok iyi hazırlanmış. Kısaca dizi görsellik bakımından benden tam not almayı başarıyor.
Tüm bu görsel şölen güzel bir senaryoyu ve yönetmenliği hak ediyordu. Bu ikisi birleşseydi yeni bir Game of Thrones (GOT) izliyor olacaktık. Zira bu hikayenin derinliği GOT evreninden dahi daha fazla. Oradaki gibi çeşitli aileler, onlarca farklı bölge ve ülke, Karanlık Varlık’a çalışan güçlü yaratıklar. İyi bir dizi için ihtiyaç olunan her şey var. Tek gereken bunların özverili bir şekilde bir araya getirilmesiydi. Bu yapılabilseydi bugün yeni bir efsaneden bahsediyor olurduk. GOT’un ilk sezonunu hatırlayın, nasıl da heyecanlanmıştık değil mi? O dizinin final sezonundan bağımsız olarak söylüyorum tüm bunları. WoT dizisi de bunu başarabilecek materyale ve hatta daha fazlasına sahip. Amazon Prime burada zor olanı başarıp kötü bir iş çıkarmış ortaya.
Sonuç – The Wheel of Time 1. sezon
Sonuç olarak bizler bugün burada yeni bir Game of Thrones doğdu başlığı yerine GOT olacakken Tırt oldu diyoruz ve maalesef öyle. Kitaplardan bağımsız olarak söylüyorum tüm bunları. Dizi kitaplara uygun veya değil bu başka bir tartışma konusu ve sadece kitabın fanlarını ilgilendirir. Bizler ise dizinin işlenişinden dem vuruyoruz. Dizinin ikinci sezonu 2022 yılının sonlarına doğru yayınlanacak, muhtemelen yine Kasım 2022’de olur. Bakalım bu defa senaristler ve yönetmenler ders almış mı almamış mı göreceğiz. Benim açıkçası bu ekipten pek de umudum yok. Oyuncu seçimleri özellikle biraz zor düzeltilecek bir durum gibi görünüyor. Bekleyip göreceğiz.
Buradan Amazon Prime’a da sesleniyorum; lütfen Yüzüklerin Efendisi dizisini de böyle çekmeyin. Bildiğiniz gibi 2022’de vizyona girecek olan LOTR dizisini de Amazon Prime çekiyor. Umuyorum ki Wheel of Time’da yaptıkları saptırmaları, bayağılıkları Yüzüklerin Efendisi için de yapmazlar. Dizi tarihinin en büyük bütçesiyle hazırlanan LOTR dizisi umarım buna değer.
Siz The Wheel of Time 1. sezon hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yazar: Ecmel AZİZ
Yorum yap