Disney – Studio Ghibli
Basitçe söylemek gerekirse, Studio Ghibli, Disney’in Japon versiyonu. İkisi de, ilk görüşte çocuklar içinmiş gibi duran; ama aslında daha derin mesajlar içeren filmler yapıyorlar. Aradaki tek fark; Studio Ghibli bir adım daha öteye giderek, Disney’in şuana kadar yaptığından daha karanlık ve depresif filmler de yapıyor oluşu. Bunlara verilebilecek en güzel örnekler de gelişim ve doğa arasındaki savaşı konu alan Prenses Mononoke ve gelmiş geçmiş en depresif film olan Ateşböceklerinin Mezarı’dır.
Matrix – Ghost in the Shell
Bu ikisi sadece benzer değiller. GitS, Matrix’in yazarlar Wachowskilerin ilham kaynağıdır. Yapımcılarıyla birlikte oturup animasyonu izlemiş ve ‘Bu tam da bizim yapmak istediğimiz şey’ demişlerdir. Ve öyle de yaptılar. Eğer robotlar ve aksiyon içeren bir bilim-kurgu filmi arıyorsanız, bu kesinlikle sizin için.
Black Swan – Perfect Blue
Yönetmen Darren Aronofsky, anime filmini daha önce hiç görmediğine yemin etse de, prodüksiyondan birisinin gördüğü kesin. Sadece iki senaryo da artistik kariyerinin ağırlığının altında ezilerek zihinsel olarak çöken bir kızı anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda iki film arasında aşırı benzer sahneler çekiliyor (banyo sahnesi gibi). Perfect Blue’nun Black Swan’a referans olduğu bariz belli. Eğer psikolojik gerilim seven biriyseniz, iki film de kesinlikle izlenmeli.
Inception – Paprika
Benzer tema ve sahneler içeren bir diğer film ikilisi. En önemli ortak nokta gizemli bir alet kullanarak rüya alemine dalınması olan bu iki film aslında diğer örneklerdeki kadar benzer değiller de. Inception başta anlaması zor olsa dahi, gayet açık ve net bir yol ve sebeplerle ilerlerken, Paprika bize bu yeni dünyayı sürreal bir sembolizm ile açıklıyor. Bazı insanlar için bu sürrealizm, rüya alemine daha yakın olarak görülebilir.
Kanye West & Daft Punk – Akira
Kanye West büyük bir Akira hayranı ve ‘Stronger’ şarkısının klibi filme büyük bir gönderme. Daft Punk’ın (tüm albümünde olduğu gibi) ‘Harder Better Faster Stronger’ klibinin Japon animasyonu olduğundan bahsetmemize gerek bile yok sanırım?
Akira da GisT gibi bir cyberpunk klasiği. Film; savaş sonrası distopik Tokyo’da yaşayan bir motorsiklet çetesinin üyesi olan bir çocuğun tarif edilemez bir güç kazanmasını konu alıyor.
The Edge Of Tomorrow – The Girl Who Leapt Through Time
Eğer The Edge of Tomorrow’u izlemediyseniz, lütfen izleyin. Kötü pazarlamadan dolayı film hak ettiği ilgiyi alamadı. Olaylar dizisini tekrar tekrar yaşayarak mükemmelleştirme fikri video oyun oyuncuları için mükemmel olsa da, oyuncu olmayan kitleye pek hitab etmedi ve satması gerektiği kadar satmadı.
The Girl Who Leapt Through Time aksiyon filmi değil; ama aynı şekilde bir olayın istenildiği gibi gitmesi için zamanda atlamayı konu alıyor. Güzel bir macera/romantizm/drama filmi olmanın yanında zaman yolculuğu filmleri sevenler için de mükemmel bir seçenek.
Upside Down – Patema Inverted
Upside Down, mükemmel bir bilim kurgu konusunun (ters yer çekimiyle iki dünya) yeni bir Romeo ve Juliet hikayesi yaratmak için vasat bir şekilde harcanıldığı bir film. Eğer bu konsepti daha iyi bir işleyişle anlatan bir film arıyorsanız Patema Inverted’ı izleyin. Film, aynı konseptte, post-apokaliptik bir dünyada geçen, daha az romantizm dolu bir hikayeyi anlatıyor.
Fast & Furious – Redline
Eğer mükemmel bir araba yarışı filmi arıyorsanız, Redline tam sizin için biçilmiş kaftan. Ama proje beklenmeyen uzun yapım süresi sebebiyle (ki bu 7 yıl oluyor) üstündeki tüm ilgiyi kaybetti. Film yine de, mükemmel çizimleri ile fazlasıyla eğlendirici bir film. Tabii bir baş yapıt olmayabilir ama… Fast & Furious serisinin de öyle olduğu söyleyemeyiz.
The Pianist – Barefoot Gen
The Pianist, Polonyalı piyanist Wladyslaw Szpilman’ı konu alan ve Polonyalı bir yahudi olan yönetmenin 2. Dünya Savaşı’ndaki deneyimlerini konu alan, gerçek bir hikayeye dayalı bir filmdir. Adrien Brody’nin mükemmel oyunculuğu, harap olmuş bir şehir olan Warsaw’da hayatta kalma mücadelesini mükemmel yansıtmaktadır. Japonya’nın 2. Dünya Savaşı tarihi de bazı animasyonlarda görülebilir. Buna örnek olarak Ateşböceklerinin Mezarı’nı zaten örnek olarak vermiştik en üstte. Buna ek olarak, Hiroshima’dan sağ kurtulan birisinin çizdiği mangayı temel alan Barefoot Gen de bombaların rahatsız edici görsel tasvirleriyle oluşmuş bir anime.
Yorum yap