Hepimizin hayatında veya geleceğimizde “O” insan dediğimiz bir kişi vardır. Bu kişi tamamlanamamış bir yap-boz olan hayatlarımıza uygun bir parça gibi oturur ve bizleri tamamlar. O’nda buluruz aradığımız her şeyi, O’nunla güler, O’nunla ağlarız. Kazandığımız bütün zaferler O’nun içindir, kaybedeceksek bile O’nunla beraber kaybetmek güzel olduğu için kaybederiz. Peki günün birinde ya O’nu kaybedersek ? Öyle ayrılıp barışmalı değil, sonsuza kadar…
After Life dizisi bize bunu anlatıyor. Tony (Ricky Gervais) günlük hayatında eşine sırılsıklam aşık, inanılmaz enerji ve neşe dolu bir adamdır. Kayınbiraderine ait yerel bir gazetede yazar olarak çalışıp, her gün sevgili eşi Lisa‘ya (Kerry Godliman) kavuşabilmek için mesaisinin bitmesini iple çeker ve her akşam eşi ve köpeği ile birlikte huzur dolu yuvalarında eşine muzırlık(bildiğin eşek şakası) yapar. Aşk ve eğlence dolu bu günler, kaderin ağlarını örmesi ile birlikte son bulur. O artık yalnız ve mutsuz bir adamdır. Eşini kan kanserinden kaybetmiştir ve artık tek bir gün yaşamak için bile bir sebebi kalmamıştır. Günler birbirini kovaladıkça Tony insanlardan nefret ettikçe, insanlarında nefret ettiği bir kişi haline gelir. Her gün intiharı düşünür ama hep engel olan bir durum çıkar.
Zaman her şeyin ilacı dermiş eskiler, dizi ilerledikçe Tony‘nin eşine olan aşkını ve kendini toparlmasını yüzünüzde tebessümle izleyeceğinize eminim. Fantastik dizilere biraz mola verip, gerçek hayatın gerçeklerini kara mizah yoluyla tecrübe etmek isterseniz tam olarak aradığınız dizi. Dizinin IMDB puanı 8.6 ama benim kendi fikrimi sorarsanız 9/10 puanlık bir dizi çıkartmışlar ortaya. Ben şimdiden Netflix‘in bu güzel yapımının 2. sezonunu merakla bekliyorum.
Ps: Ricky Gervais, dizinin başrolünü oynadığı gibi hem yazar kadrosunda hem uygulayıcı yapımcı.
Yorum yap