Barakamon, genç kaligrafi sanatçısı Handa Sheishu‘nun eserinin bir sergide, sergi müdürü tarafından eleştirilmesi sonrasında olan olayları ele alan bir seri olarak karşımıza çıkıyor. Henüz 23 yaşında olan genç arkadaşımız Handa, sergi müdürünün eseri hakkındaki “sıradanlık” vurgulu yorumunu kaldıramaz ve anlık bir sinir ile sergi müdürüne yumruk atar. Handa her ne kadar yaptığı hatanın farkında da olsa bundan pişmanlık duymaz. Lakin babası tarafından hem kendine gelmesi için hem de sanatını bir açıdan geliştirmesi için Goto adasına gitmesine karar verilir. Bu bir açıdan da Handa’nın cezası olarak görülmektedir.
Goto Adası’nda Bir Yabancı : Sensei
Hikayemiz için geçerli bütün olayların asıl yaşandığı kısım ise bu adada gerçekleşmektedir. Goto adası her şeyiyle Handa’nın Tokyo yaşamından uzaktır. Bunu henüz adadaki ilk dakikalarında hissettiği ıssızlık ile anlayan Handa aslında bir süre sonra bu sessiz ortamı arar olacaktır. Kendince bu sessiz ortamı değerlendirmek isteyen Handa, sanatını geliştirmek adına uğraş verirken küçük Naru ve arkadaşları tarafından da adadaki ilk gününden beri rahatsız edilmektedir.
Bir yandan çocuklarla uğraşırken diğer yandan ada yaşamına alışmaya çalışan genç arkadaşımız sanatında hiçbir ilerleme kaydedemediği için iyice gerilmektedir. Tüm bu olaylara rağmen Handa bir süre sonra adaya daha doğrusu orada tanıştığı kişilere alışmıştır. Hiroshi, Miwa, Tamako, Naru ve küçük arkadaşlarının “Sensei” olarak çağırdığı isim haline gelmiştir. Handa, her ne kadar Goto adasına isteyerek gelmese de, adada yaşadığı süre sonunda buradan kopamaz bir hale gelmiştir. Sanatı için doğrudan bir gelişim sağlayamamış olsa da bu kısa süreli ada yaşantısı o ve kişiliği için kocaman bir tecrübe olmuştur.
Rengarenk Bir Seri
Henüz seri yeni başladığında sadece adını ilginç bulduğum için izlemeye başladığım Barakamon’un uzun zamandır aradığım “Günlük Hayat & Komedi” ikilisini sunuyor olması beni ona bağlayan ilk noktaydı. Adadaki yaşantının, o yöreye ait ağzı bile seriye ekleyerek işlenmesinden, karakterlerin davranış durumuna kadar orijinallik içinde ele alınması -tabii ki bunun bir anime olduğunu hatırlayarak belli bir miktar orijinallikten bahsedilmesi gerektiği unutulmamalıdır- seriyi izlenebilir kılan diğer bir nokta olarak benim için geçerli oluyordu.
Barakamon’a görsel açıdan yaklaştığımızda ayarında renklerin kullanıldığı söylemek çok mümkün. İzleyici renkler içinde sıkmayan bir yapım olduğu gibi kendi tabirim ile ölü renkler ilede başbaşa bırakmıyor seri. Özellikle ada yaşantısının izleyiciye aktarımı bu konuda başarılı olmuş diyebilirim. Seri hakkında ki bir ilginç nokta ise seiyuu seçimi. Serideki Naru ve küçük arkadaşları olarak isimlendirdiğim çocukları yine küçük ses sanatçılarının seslendirmiş olması ayrı bir sempati katıyor Barakamon’a. Özellikle bire bir Naru karakterini yaşayarak seslendirmiş olan Suzuko Hara seriyi izleyen bir çoğumuzun ilgisini çeken nokta olmayı başarmış diyebilirim. Diğer karakterler içinde Daisuke Ono, Rumi Okubo, Kouki Uchiyama, Yuki Kaji gibi ünlü isimlerin seçilmesi yine seslendirme açısından seriyi güzel kılan bir nokta.
Minik bir değerlendirme yapmak gerekirse, hem günlük bir yaşantıyı anlatıp insanı aynı zamanda çok uzaklardaki sessiz bir adaya götüren ve buna ek uzun zaman sonra kahkaha atmama sebep olan bu seri kesinlikle izlenmeyi hak eden başarılı ve kısa bir anime.
Bu inceleme de ilginizi çekebilir; Çocukluğumuzdan Bir Anime: Janggeum’s Dream
Yorum yap