Romantik bir film, sıcacık bir aile draması, mücadelelere birlikte göğüs geren yakın arkadaşları anlatan bir spor/savaş filmi; hepsi içinizi ısıtır ama birbirinden farklı ufaklıklarla dolu bir kreşte geçen animenin verdiği sıcaklığa asla yaklaşamazlar. Gakuen Babysitters konusuyla bize o sıcaklığı hissettiriyor. Bakalım tüm seri boyunca bunu koruyabilmiş mi?
Çocuklarla ağlamayı, çocuklarla gülmeyi çok seviyoruz. Ateşböceklerinin Mezarı‘nı izledikten sonra hangimiz ağlamadı ki? Veya Beelzebub izleyip kahkahaya boğulmayınız var mı? Animelerin dışına çıkarsak; Brezilya yapımı “Trash” filminde çocukların verdiği mücadeleyle hangimiz gözleri dolu bir şekilde heyecanlı heyecanlı ekrana bakmadık? Bizim yörelerden “Canım Kardeşim” filmini izleyip de ağlamamak mümkün mü? Tabi bu filmleri, animeleri izlemediyseniz, şiddetle tavsiye ediyorum.
Lise öğrencisi Ryuuichi ailesini bir uçak kazasında kaybeder ve daha yürümeye yeni başlamış kardeşi Kotarou ile yapayalnız kalır. Aynı uçak kazasında oğlunu ve gelinini kaybeden Morinomiya Akademisi’nin müdiresi tarafından evlat edinirler. Ancak müdirenin tek bir şartı vardır: Ryuuichi derslerinden artakalan zamanında akademinin içinde yer alan çocuk kreşinde bakıcılık yapacaktır.
Gakuen Babysitters alt metinlerinin birinde, lise çağında bir çocuğun ebeveynsiz kalmasıyla yaşayacağı travmayı anlatıyor. Fakat karşısına hiç zorba bir okul arkadaşı çıkmıyor, vicdanı körelmiş bir büyükle karşılaşmıyor. Aynı şekilde ebeveynsiz kalan bir bebeği de izlediğimiz yapım, onun karşısına da oldukça normal, vicdanlı insanları çıkarıyor. Yirmi yaşından büyük biri, bu anlattıklarımı eksi yön olarak görebilir; fakat animenin derdi ara sıra gözünüzü dolduracak tatlı bir hikaye sunmak. Yapımın örnek olmak istediği hedef kitlesi çocuklar ve gençler olduğunu da göz önüne alırsak; çok derin, çok hüzünlü bir hikaye beklemek haksızlık olur.
Durağan ve 18 yaş altına hitap eden sahneler burunduran anime, benim için bu ufak eksi yönlerini birbirinden farklı karakterde tatlı bebeklerle ve ebeveynlerini kaybetmiş iki çocuğun yalnızlığını, korkusunu derin olmamakla birlikte iyi sunmakla telafi ediyor. Gakuen Babysitters o kadar tatlı bir anime ki yasemin çayı içmişcesine hafifletiyor sizi. Çerezlik bir anime diye başlıyorsunuz ama o bebekler sizi bulutlara çıkartıyor. Gerçek hayatta da bebekler bu kadar tatlı mıydı? Gakuen Babysitters her şeye ağlayıp, bağıran o komşunun çocuğunu unutturan bir anime.
Çizimlerin ön planda olmadığı seri, bu açığını sahneleriyle kapatıyor. Bebeklerin hareketleri, kalitesiz çizimleri göz ardı etmenizi sağlıyor. Bu tarz animelerde çizim hiçbir zaman ön planda olmaz zaten, komedi unsuru barındıran bütçesi düşük bir yapım. O yüzden incelemede çizimleri pek dikkate almamıza gerek yok.
Seslere gelirsek, klasik anime açılış ve kapanış kalitesinde müziklere sahip; hoş ama uzun süre akılda kalıcı değil. Onun dışında bebeklerin konuşmalarını, tepkilerini duymak sizi mest ediyor. “Kawaii” nidalarıyla ekrana bakabilirsiniz.
Büyük hedefleri olmayan, hayatınızı değiştirecek fikirleri ve sahneleri barındırmayan ama o soğumuş vicdanımızı, içimizi ısıtan Gakuen Babysitters, benim için 2018 yılında çıkmış en iyi animeler içeresinde bulunuyor. Çerezlik, sıcak bir hikaye görmek isterseniz, bu animeyi izlemenizi öneriyorum. İyi seyirler.
Yorum yap