İlk bölümü izlediğimden beri Scum’s Wish hakkında yazmak istiyordum. Yine de bir ön inceleme yaparsam sanki yazacak yeterince içerik bulamayacağımı da düşünüyordum. Nihayet sezon finalinden hemen önce anime bana ilham olan içeriği sundu. Karşınızda muhtemelen daha önce izlediğiniz hiçbir animeye benzemeyen Scum’s Wish ya da orijinal adıyla Kuzu no Honkai.
Her sezon daha önce işlenmiş konular tekrar tekrar işlendikçe, yapılmış animelerin kopyaları çıktıkça, anime izlemeyi bıraksam mı diye düşündüğüm anlar olmuyor değil. Ya da yazılarımda bolca bahsettiğim ve başlı başına bir yazıya dökmeyi planladığım klişelerin bıkmadan kullanılmasından neden vazgeçilmiyor bilmiyorum. Ama Scum’s Wish her yönüyle bahsettiğim bu özelliklerden sıyrılıyor.
Scum’s Wish, Hanabi Yasuraoka adında liseye yeni başlamış bir genç kızın ve etrafındaki insanların aşk hayatlarını konu alıyor. Ama işin ilginç tarafı hitap ettiği yaş itibariyle bu aşkların hiçbiri sevimli animelerden bekleyeceğiniz tarzda masum aşklar değil. Hatta aşk var ama çarpık ilişkiler asıl animede ağırlıklı olarak işlenen. Anime daha en başında, edebiyat öğretmeni Narumi Kanai’ye aşık olan Hanabi’nin, yine başka bir öğretmen olan Akane Minagawa’ya aşık olan sınıf arkadaşı Mugi Awaya ile, ikisinden biri duygularına karşılık alıncaya kadar sürecek bir karşılıklı faydalanma anlaşmasıyla yok artık dedirtiyor. Bu süreçte birbirleriyle öpüştüklerinde ve oynaştıklarında, karşılıklı olarak öğretmenlerinin isimleriyle hitap ediyorlar. Biz de diyoruz ki, lise öğrencisi bunlar, ya ne olacaktı? Yani karakterler idealden çok uzak, izleyenler için de alışılmışın çok dışında bir tat.
Anime boyunca Hanabi’nin, Mugi’nin, öğretmenlerinin ve başka yan karakterlerin bakış açısıyla ve monologlarıyla hislerini anlamaya çalışıyoruz. Ben zaten bu monolog işini çok seviyorum. Karakterlerin iç hesaplaşması, kimi zaman günah çıkarması, kimi zaman türlü türlü bahanelerle üste çıkması, kimi zaman ise hayıflanması veya vicdan yapması çok hoşuma gidiyor. My Teen Romantic Comedy SNAFU (Yahari Ore no Seishun Love Comedy wa Machigatteiru) ve Monogatari Serisi bu nedenle favorilerim arasında, izleyiciyi düşünmeye, zaman zaman kendi hayat görüşlerini de sorgulamaya itiyor böyle animeler.
Scum’s Wish’te olaylar neredeyse tamamen cinsellik etrafında dönüyor. Zaten bu nedenle çok büyük tepkiler alıyor duyulduğundan beri. Yine de Ecchi olarak sınıflandırılmıyor çünkü animede Ecchi sınıfının alameti farikası olan çıplaklık vurgusu yok, hatta karakterler çoğunlukla kıyafetleriyle seviştikleri için, verilmek istenenin dışına çıkmamak adına bu konuyu fazla zorladıklarını bile düşünüyorsunuz. Yine de bu da benim takdir ettiğim bir olay. Eğer aranızda Al Pacino’nun oynadığı Kadın Kokusu’nu (Scent of a Woman) izleyen varsa söylemek istediğimi anlayacaktır.
Gelelim bana yazıyı yazdıran ilhama: karakter gelişimi. Sezon ortasına doğru animenin biraz sıkıcılaştığını kabul etmeliyim. Karakterleri ilk bölümlerde tek tek tanıyıp kafaları hakkında fikir sahibi olduktan sonra sanki hiçbir şey olmadı. Bölümler için filler diyemem ama biraz yavaş ilerledi sanki. Yine de animenin sonuna gelindiği için her hafta bekleme süreci yaşamadan sonraki bölümlere geçebilecek olmanız nedeniyle bu yeni izleyeceklere sorun teşkil etmeyecektir. Zaten sonlara yaklaştıkça da kimi tecrübeli kimi aşkı ve cinselliği ilk kez keşfeden karakterlerimizdeki gelişimi tatmin edici buluyorsunuz. Hatta tanıdığınızı düşündüğünüz karakterlerin yaptıklarıyla sizi şaşırtmaları da mümkün.
Scum’s Wish, Mengo Yokoyari‘nin mangasından uyarlanmış. Animenin yönetmenliğini ise School-Live! (Gakkougurashi!) ve White Album 2 gibi animeleri yöneten Masaomi Ando yapıyor. Görsel anlamda da Scum’s Wish diğer animelerden çok farklı. Danganronpa, Ansatsu Kyoushitsu (Assasination Clasroom) ve School-Live! gibi çok esnek bir çizim tarz yelpazesi olan (hepsi okul animesi olmasına rağmen) Lerche, Scum’s Wish için de çok özgün bir çizim ve anlatım tarzı ortaya koymuş. Bazen arka planlar ortadan kalkıp karakterin bulunduğu dünyadan soyutlandığı hissini aktarırken, bazen de karakter iç hesaplaşma yaşarken, Shaft! animelerinden aşina olduğumuz LSD kafasında cümbüşler kadar olmasa da anlamsız (ya da anlamlı) renk, şekil ve nesnelerle mantığı geride bıraktığımızı vurgulamışlar. Hikaye anlatımı olarak mangavari karelerlerin ekranda sıralanarak kişilerin diyaloğa girmesi veya mekan değiştirmesi de durağan animeye değişik bir akıcılık kazandırmış. Karakter tasarımları mangaya sadık, görsel olarak nispeten farklı ve estetik.
Animenin açılış ve kapanış müziklerine de değinmeden geçmeyelim. Kapanış ERASED‘in (Boku dake ga Inai Machi) de kapanış müziğini yapan Sayuri’ye ait Heikosen. Şahsen Sayuri’nin tarzı ERASED’de de dikkatimi çekmişti, buralarda olsa albümü alınır, o derece. Açılış müziği de 96Neko’dan çok güzel bir parça olan Uso no Hibana.
Toparlamak gerekirse Scum’s Wish, yetişkinlere yönelik, kimilerini rahatsız edici içeriğe sahip, yavaş tempoda ve monologların ağırlıkta olduğu bir anime. Sezon ortasında 2-3 bölüm sıkıcılaşmamış olsa rahatlıkla 9 puan verebilirdim. Bununla birlikte alışılagelmişin çok dışında bir anime olması sebebiyle, muhafazakar olmayan ve farklılığa açık olma konusunda kendine güvenen izleyicilere gönül rahatlığıyla Scum’s Wish’i tavsiye edebilirim.
Scum’s Wish (Kuzu no Honkai)
Bölüm Sayısı: 12
Tür: Dram, Romantik, Okul, Yetişkin
Yayınlanma Tarihi: Ocak 2017 – Mart 2017
Stüdyo: Lerche
Mangaka: Mengo Yokoyari
Yönetmen: Masaomi Ando
Yazar Puanı: 8+
Sonu biraz muallakta kalmış gibi gözükse de, bu durum animeyi diğerlerine nazaran farklı bir noktaya yükseltmiş, farklılaştırmış ve belli bir seviyenin üzerinde kalmasını sağlamış. Mengo Yokoyari “Kuzu no Honkai Decor” diye bir mini final serisi çizmiş ama o bana biraz fan service bir iş gibi geldi. Kendi hikayesini sıradanlaştırmış gibi hissettirdi. Okuyucuların baskısına dayanamayıp çizdiği gereksiz bir kısa seri denebilir. Shipseverler dışında okunmasını tavsiye etmiyorum.