İsminin her yerde geçtiği, Cowboy Bebop hakkında bir şeyler yazmak istediğimde karşıma bir sürü örnek çıktı, benim ise en fazla dikkatimi çeken konu karakterlerin geçmişleriyle yaptıkları savaş oldu.
Cowboy Bebop Hakkında Biraz Bilgi
Fütüristik aynı zamanda da distopik bir evrende geçen filmler, diziler her zaman ilgi alanıma girmiştir. Ve hayır, demek istediğim cyberpunk evreni açıklaması olsa da garip bir şekilde o evrene o kadar alışamadım. Yine böyle bir açlığımın geldiği zamanlarda dizi ve filmlerden biraz uzaklaşıp uzun zamandır ziyaret etmediğim anime mutfağına adımımı attım. Benim bu açlığımı doyuracak ve uzun zamandır da izleme listemi en başındaki anime ise Cowboy Bebop’tı.
Bildiğimiz dünyadan yıllar sonrasını anlatan, uzaylar arası yolculuğun normalleştiği ve çok farklı suçlunun ortalıkta kol gezdiği zamanlarda geçen animemiz bu evrende bizi ödül avcılarıyla tanıştırıyor. Bu avcılar, suçluları öldürdüğü ya da istenilen kişiye teslim ettikleri takdirde kamyon dolusu kredi alıyorlar. Bu ödül avcılarımızdan bizim takip edeceğimiz kişiler ise Bebop mürettebatı, normalde Jet ve Spike’dan oluşan grup ilerleyen zamanlar da sırayla robot köpek Ein, muzip ve bilgisayar dâhisi Ed, akıllanmaz kumarbaz Faye’in girmesiyle takımımız toplanmış oluyor. Her bölümde farklı bir suçlunun ya da maceranın peşinde olan grubumuz, yeni dersler çıkarmaya ve aralarındaki buzları kıramaya başlıyor.
Animasyon yapımcılarıyla ve stüdyolarıyla pek haşır neşir olmadığımdan Cowboy Bebop’un arka planı hakkında bir şeyler anlatmam doğru olmaz fakat animenin yaratıcısının Hajima Yatate olduğu ve ne kadar bana hitap etmese de arada bir göz attığım Gundam serisinin fikir babası olduğunu söylemek isterim.
Cowboy Bebop animesinde kullanılan animasyonlar olarak dönem animelerine nazaran iyi ama yeni olan animelerle kıyaslayacaksak (ki kıyaslamamalıyız bence) vasat diyebiliriz. Filmin noir yönünü yansıtan animasyonlar film içine iyi entegre edilmiş ve kullanılan müzikler de bu durumu taçlandırmıştır. Kullandığı her müzik için neredeyse ayrı ayrı konuşma gereği duyduğum bir yapımdır kendisi. Giriş müziği Tank!’tan Digging My Potato’ya, Space Lion’dan Too Good Too Bad’e kadar bütün müzikleri eşsiz bir tona sahiptir, hepsinin karakteristik özelliği farklıdır. O kadar ki şu an bu müzikleri bir yerde duysam hangi animeya ait olduğunu hatta o şarkının ismini ezbere söyleyebilirim.
Asıl konumuz olan geçmişe gelecek olursak da karakterleri tek tek incelemeyi, bireysel bir şekilde geçmişlerine bakıp yaşadıkları üzerinden değişmelerinin nedenlerini ve bu geçmişlerle nasıl baş ettiklerine bakmak en mantıklı yol olacak gibi.
Jet Black
Mürettebatın baba rolünü üstlenen Jet aynı zamanda da en nazik ve diğerlerine nazaran daha anlaşılabilir hareketler sergileyen birisidir. Ellerinden birini eski çalıştığı dedektiflik işinde kaybetmiş ve yerine metalden yapılmış bir kol taktırmıştır.
Karakterimiziz ilk geçmişle karşılaşması eski sevgilisiyle olur. Aniden onu bırakan aşkının ve kanun kaçağı yeni sevgilisinin peşine takılır. Maceranın sonlarına doğru öğreniriz ki Jet her şeyi kontrol etme isteği bu ilişkiyi bitirmiştir. Uzun zamandır yanında taşıdığı eski sevgilisinden kalan bozulmuş saat onun bu ilişkiye/zamana takıldığının en güzel göstergesidir. Bölümün sonunda gitmelerine izin veren Jet saati de cebinden çıkarıp atar ve zaman onun için ilerlemeye devam eder.
İlerleyen bölümler de Jet’in geçmişle olan son karşılaşmasını yani eski çalıştığı yerdeki partneriyle olan ilişkisini konu alır. Kolunu kaybetmesinin nedeninin o gün partneriyle beraber çarpıştığı kötü adam zanneden Jet bölümün devamında partnerinin ona ihanet ettiğini anlar ve aydınlanmanın ardından onu affeder fakat işler istediği gibi gitmez. Her halükârda Jet bu yaşanan olayı da geçmişte bırakmaya kararlıdır ve serinin devamı boyunca da geleceği için çalışır. Yeni ve büyük Bebop ailesine alışmaya başlar.
Edward Wonh Hau Pepelu Tıvrusky IV
Cowboy Bebop serisinde mürettebatın neşe kaynağı ve en genci olan Ed diğerlerinin aksine geçmişiyle barışık gözükür ta ki 24. bölüme kadar.
İzleyiciler olarak Ed’in geçmişini fazla kurcalamayız, yetim olarak büyümüş ardından üstün zekâsı sayesinde kendini geçindirmeyi başarmıştır. 24. bölümde ise Ed’in babasının hala hayatta olması ve onunla beraber olmak istemesi anlaşılabilir bir durumdur. Fakat babasının işi yüzünden ona ayıracak zamanı yoktur öyle ki Ed’in sorularına cevap dahi vermeden onu yine terk eder. Babasının varlığını öğrenen Ed onun gidişiyle beraber yıkılmış gibi görünse de, o her zaman ki gibi başının çaresine bakabilmiştir. Bebop’dan ve babasından ayrılan Ed yanına Ein’i de alarak ayrılır ve bu sayede geçmişini temizler, geleceğe kucak açar ve kendi maceralarına yol alır.
Faye Valentine
Faye’in klasik animeler de bir fan service olan iki boyutlu karakterlerden biri olduğunu düşünmüştüm ilk başlarda. Bölümler geçtikçe ne kadar haksız olduğumu ve derinlemesine uzun süre beni düşündürecek bir karakter olduğunu keşfettim.
Kumarı seven bir ödül avcısı olarak başlayan hikayesi ilerledikçe geçmişini bilmeyen zaman da donup kalmış bir karaktere dönüştü. Karakter hem metaforik olarak hem de fiziksel olarak zamanda donmuştu. Nereden geldiğini bilmeyen Faye animenin farklı bölümlerinde geçmişiyle ilgili minik kesitler öğrenmeye başlar. İsimsiz birinden eski görüntülerini içeren bir kaset alır, kasetteki görüntülerin kimin olduğunu kamera karşısında konuşan çocuğun kimin için bunu çektiğini bilmez. Bölümler ilerler geçmişten tanıdık yüzler Faye ile karşılaşır ama bu kişiler Faye için önemsizdir o artık eski çocuk değildir; geçmişini, nereden geldiğini hatırlamaz.
Bölümlerden birinde her zamanki gibi eski anıları yavaş yavaşa beynine hücum eder fakat bu sefer nerede doğduğunu ve yaşadığını yeri hatırlar. Eski “evine” vardığı zaman, geçmişindeki eski haline geri döneceğini ümit eden Faye hayal kırıklığına uğrar. Bir geçmişinin artık var olmayacağına öğrenince yıkılsa da Bebop ekibiyle beraber kendine ait bir gelecek yaratmak için yola çıkar. Faye sonunda kendini ait hissedeceği bir yer bulmuştur.
Faye Valentine anime boyunca kendini sürekli değiştiren ve kendi elleriyle geçmişini şekillendiren biri olmayı başarmıştır. Faye’in var olması için bir geçmiş şart değildir zaten istese de artık o videolardaki küçük Faye olamayacaktır. Önemli olan şu ana kadar kendi için çizdiği gelecektir.
Spike Spiegel
Spike grubun en havalı ve başına buyruk karakteri. En azılı suçluların peşine düşmesi ve neredeyse imkânsız olan görevleri almasıyla nam salmış birisi.
Anime boyunca Spike’ın geçmişi hakkında diğer karakterlere nazar daha fazla bilgiye sahibizdir, Red Dragon isminde bir örgütte çalıştığını ve patronun sağ kolu olduğunu öğreniriz. Aynı grup içinde de sevdiği kadını yani Julia’yı görürüz. Spike’ın geçmişi de burada başlar Juliayla. Onun için dönüm noktası olmuştur Julia, onla bu örgütten kaçıp uzakta yaşama kararı alır, ortak bir buluşma yeri ayarlarlar fakat bu buluşma asla geçekleşmez. Spike’ın o gün ruhu ölür ama bedeni hala yaşamaya devam eder.
Spike Spiegel bu olayların ardından hissizleşmeye ve hayatını önemsememeye başlar. Yaptığı şeylerin ne kadar tehlikeli olduğu ya da duygusal anlamda onu ne kadar değiştireceği önemsizdir. O sadece parasına bakar (çoğu zaman). Geçmişi onu bırakmaz ona ihanet eden arkadaşı Spike’ın peşindedir, onu öldürmek hatta acı çektirmek ister. Spike için bunlar önemsizdir fakat Julia’nın yaşadığını öğrenene kadar. Spike o zamana kadar herkese verdiği öğüdü çöpe atar, çünkü Julia’nın yani geçmişinin zaten öldüğünü düşünüyordur. Geçmişini unutamaz. Julia’nın peşinden gitmeli gerçek hayat çizgisini bulmalıdır.
Julia’yı bulur, gerçekten bir şeyler hissetmeye başladığı duyumsar belki de artık geçmişi ve geleceği olan birisi olabilirdir. Ta ki fazla zaman geçmeden ellerinde Julia ölene kadar. İntikam almak ister. Mürettebat ne kadar karşı çıksa da onu durdurmak için her yolu deneseler de başarısız olurlar. O artık sırf geçmişi kaybeden bir adam değil geleceği de önemsemeyen bir adam olur. O zamana kadar sadece yaşamak için geçirdiği vakit artık gözünde anlamsız gelir ve nihai kapışma gerçekleşir.
Bir intihar görevi olan bu karşılaşmayı Spike kazanır fakat aldığı ağır yaralar yüzünden son sözüyle beraber aynı yerde ölür. Diğer karakterlerin aksine Spike geçmişini kabul etmez, bir gelecek kurabileceği düşünemez. Artık yaşaması için bir sebep yoktur, o yüzden gülerek bize son sözünü söyler. “Bang”
You’re Gonna Carry That Weight.
Cowboy Bebop’da her bölümün ardından çıkan bir söz vardır. Son bölümde de çıkan söz You’re Gonna Carry That Weight’tir. Bu söz üstünde durduğum temaya çok güzel bir nokta olabilir diye düşünüyorum. Karakterlerin bahsettiğimiz geçmişleri onlar için bir yük olur, bunda sıkıntı yoktur çünkü hepimizin aslında bir yükü vardır ve bu yükü taşımamız gerekir. Bunu bazen arka plana atarız ya da hiç yaşanmamış gibi yaparız oysa ki bu geçmişler bizi şekillendirir. Bu şekillenme anime boyunca gördüğümüz suçlular gibi bizi kötü etkileye bilir ya da Bebop mürettebatının çoğu gibi iyi yöne sevk edebilir.
Spike’ın yaptığı ise anime boyunca gördüğümüz kötü adamlardan ve aniden gelen duygulardan biridir. Şimdiyi düşünmeden sadece geçmiş üzerinden hareket etmek yanlış bir karardır. Spike yaptığının yanlış olduğunun farkında ama başka yapacağı bir şey olmadığını düşünmemektedir. Öleceğini bilmekte hatta ölmese bile büyük ihtimalle işini bitirdikten sonra intihar etmeye gitmektedir. Şimdi ise onun bu geçmişi diğerlerinin üzerine kalmıştır, artık onlar bu yükü taşımak zorundadır.
See You Space Cowboy…
Yorum yap