Bu sefer sizleri çok da eski olmayan bir filmle buluşturmaya geldim. Bu filmi değişik afişi sayesinde izledim. Meğer kadro ve hikayede ilgi çekiciymiş; Üç Bin Yıllık Bekleyiş.
“Bu nasıl bir isim” dedim önce sonra da filmi izleyince anlam kazandı. Fantastikle tarihi buluşturan ama gerçek hayattan da kopmamış bir yapım. 2022 yapımı olan filmimiz içinde bir çok kadın olmasından dolayı azıcık romantik.
Yönetmenliğini ve senaristliğini George Miller‘ın yaptığı filmin oyuncu kadrosunda ise Tilda Swinton, Idris Elba, Aamito Lagum, Kaan Güldür, Zerrin Tekindor, Nicolas Mouawad, Burcu Gölgedar, Ece Yüksel ve Matteo Bocelli yer almakta.
Ahhhh Sheba! Senin aşkın nelere kadir
Hayatında her şeyin yolunda olduğu ve hayatından memnun olduğu bir dönemde olan Alithea (Tilda Swinton) bir konferans için İstanbul’a gelir. Konferans sonrasında ise dışarı çıkıp İstanbul’u gezer. Kapalı Çarşı’ya gider çoğu turist gibi. Oradaki dükkanlardan birinde eski, eğri büğrü ve kirli bir şişe dikkatini çeker. Otele döndüğünde ise şişeyi temizlemeye çalışırken kapağı açılır ve etrafı bir duman kaplar.
Hayal gücü fazla aktif olan Alithea bunu bir hayal sanar fakat kocaman yaratığın durmadan hareket edip, mırıldandığını duyduğunda hayal olmadığını anlar ve onunla konuşmaya çalışır. Yaratık cin olduğunu ve 3 dilek hakkı olduğunu söyler. Alithea acele etmeden olayı anlamaya çalışırken konuşmaya başlarlar ve önce Alithea hikayesini anlatır.
Sıra Cin‘e (Idris Elba) geldiğinde ise anlattıkları cidden ilginçtir. Bir otel odasından binlerce yıl öncesine, Kraliçe Sheba‘nın (Aamito Lagum) dönemine ve büyüleyici bir dünyaya götürüyor bizleri. Aşkı için çölleri aşan Kral Süleyman (Nicolas Mouawad) ve güzelliğin kendisi olan Sheba’nın bu aşka nasıl teslim olduğunu ve buna karşılık Cin’in nasıl hapsedildiğine şahitlik ediyoruz. Tam da bu olayla 3 bin yıllık bekleyiş de başlamış oluyor.
MERAKLI GERÇEK
Filmdeki masalsı anlatım ve görseller şahane. Osmanlı tarihini çok güzel betimlemişler ve tam görsel şölen haline getirmişler. Birçok Türk oyuncunun olması gurur okşayıcı. Filmin başında Erdil Yaşaroğlu‘nu görüyoruz ama oyuncu kadrosunda adı geçmiyor nedense. Onu bir garipsedim çünkü bayağı da görünüyor. Idris Elba’nın Türkçe konuşması çok şirin. Gülten’e bir “yapma kızım yapma” demesi var. Dedikodu dinlerken heyecanlanırsınız ya öyle bir his verdi bana 🙂
Bir ara şişenin adını söylüyor satıcı bize. Bu filmin uyarlandığı “Bülbülün gözündeki cin” adlı esere bir saygı duruşu bence. Filmde gözlerimi alamadığım karakter Kraliçe Sheba’ydı. Büyüleyici bir güzelliği var. Ama en sevdiğim sahne Kral Süleyman’ın şarkısıydı. Çok büyüleyici bir melodisi vardı.
Osmanlı sarayı bana bu kadar büyüleyici gelmedi. Şehzade Mustafa ve Hürrem‘in anlatılışları iyiydi. Farklı bir yorum katmışlar. Murat ve İbrahim olayı da aynı şekilde. Muhtemelen gerçek olan tek şey Harem. 🙂 Bin bir türlü entrikanın döndüğü ve güzel kadınların eğlenip coştuğu yer. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim. Bebişim Agatha Christie‘nin Pera‘daki odasını veriyorlar Alithea’ya. O da ayrı bir jest.
Ayrıca ülkemize bu filmi çekmek için gelmiş olan Tilda Swinton’ın Serra Yılmaz ile röportajını da izleyebilirsiniz. İki arkadaşın sohbet etmesi tadında. 108 dakikalık bu görsel şölenle sizleri baş başa bırakıyorum ve iyi seyirler diliyorum…