Twilight Zone ile tanışmam çok değil, 2 yıl öncesine kadardı. İzleyecek dizi arıyordum ve uzun arayışlar sonunda bu yapım ile karşılaştım. IMDB sıralaması gözüme ilişti hemen ve inanılmaz şaşırdım. Hakkında antoloji yani her bölümü bağımsız hikaye olması dışında bir bilgim yoktu ayrıca. Gizemi de oradan başlamıştı aslında. Hemen eski bir arkadaşımla oturup en yüksek puanlı bölümü izledik ve basitliğin inanılmazlığını gördük. İşte o gün bu seriye girdik ve hiç çıkmak istemedik.
Twilight Zone Nedir?
Twilight Zone, 1959 yılında başlayan ve 5 sezon süren, Amerikan bilim-kurgu dizisidir. Dizi Rod Serling’in elinden çıkmıştır (oraya geleceğiz) ve tarihin orijinal Star Trek ile birlikte en iyi bilim-kurgu dizisi olarak geçer. IMDB sıralaması da inanılmaz yüksektir. Her bölüm kendi içinde başlayan ve biten hikayelerden oluşur ve dizi bittiğinden beri birkaç varyasyonu daha çekilmiştir. Hiçbirisi o seviyeye ulaşmamıştır tabii ki o ayrı mesele. Şimdi eleştiriye geçelim:
Twilight Zone Eleştirisi
Eleştirilerim genel olarak olumlu olsa da iki ufak kusuru söylemem gerekiyor: Birisi bazı bölümler cidden anlamsız. Bu kadar dolu dolu bölümleri olan, ”It’s A Good Life” gibi hayatımda deneyim ettiğim en iyi şeylerden biri bölümün ardından iş olsun diye konulan bir bölüm yakışmıyor bu diziye. Diğeri de her ne kadar dizi kendisinden sonra gelen her diziye ve popüler kültüre çok büyük etkiler bıraksa da günümüzde mesajlar veya olaylar basit kalıyor. Hala etkileyiciliğinin bir kısmını koruyor ama aynı hikayelerde inanılmaz kompleks eserler çıktı 1959 yılından beri ve dediğim gibi, basit geliyor. Her ne kadar bu seyir zevkini düşürebilse de bu basitlik dizinin işini çok iyi yaptığını gösterir aslında. O kadar iz bırakmış ki bilim-kurgu hikaye anlatımında, adeta dizilerin Solaris’i veya Dune’u olmuştur. Janrayı kökünden değiştiren bir eser olmuştur yani. Dizi adeta bir masal edasıyla işlenir zaten. 1001 Gece Masalları kadar kült bir eser çıkarmıştır Rod Serling. İsmini anmışken, ondan da bahsedelim:
Rod Serling’in Dehası
Rod Serling bu serinin babasıdır. Bir fikir olan bu efsaneyi ete kemiğe büründüren bü,r dehadır ayrıca. Kendisi benim için dizilerin Lem’i veya Kubrick’i seviyesindedir. Sadece Twilight Zone ile kalmamış, orijinal Planet of The Apes filmlerinde de emeği geçen bir beyindir. Dizinin bölümlerini ya o yazar ya da uyarlayıp yayına hazırlar. Ayrıca Twilight Zone’un felsefesini de o sağlamıştır:
Twilight Zone Felsefesi
Bu Alacakaranlık Bölgesi, adeta bir Silent Hill kasabası veya yakın zamanda yaygınlaşan Backrooms gibi insanları içine çeken ve doğaüstü şeyleri üzerinden hikaye anlatan bir hikayedir. Twilight Zone’un nerede olduğunu veya direkt ne olduğunu bilmeyiz ve bir gün biz de oraya konuk olur muyuz diye korakarız. Nasıl Silent Hill geçmişiyle barışamayan insanları anlatırsa, Twilight Zone da bir esareti anlatır bazı istisna bölümler hariç. Twilight Zone’u anlamak için önce ”bilinmeyenden korkma” mentalitesini öğrenmemiz gerekir.
İnsan bilmediğinden korkar, diye bir algı vardır ve doğru bir kavram değildir bana göre. Asıl insan bilmediğini öğrenememekten korkar. Serinin gizemi de buradan gelir aslında. Bölüm başladığında izleyenler sonunda ne olacağını bilmez çünkü bir gözlüğün kırılmasından tüm dünyanın yok olmasına kadar bir sürü basit veya kompleks son görebiliriz. İşte Twilight Zone’un felsefesi budur: Merak. Dizi bizi orada bir yerde hiç ama hiç bilmediğimiz bir şeyi merak ettirebilir. Ve işte bu yapım ile yolunuzun kesiştiğini o zaman anlarsınız. Dizinin de dediği gibi:
You have now crossed over into the Twilight Zone…
Yorum yap