Black Mirror’ın her bölümünü sayısız defa izlemiş, inceleme ve teorilerini de ezberlemiş biriyim. Bir önceki sezonu beğenmiyor, serinin uçuruma yuvarlandığını düşünüyordum ve tek istediğim yanıldığımı görmekti. O yüzden 15 Haziran’da Netflix’e yeni sezon gelir gelmez izlemeye başladım. Tahminimin doğru çıkmasına bu kadar üzüleceğimi beklemezdim. Karşınızda Black Mirror olamayan ve de olmaya çalışmayan bir sezon.
Black Mirror Hakkında Biraz Bilgi
Dizimizin kısaca tarihine bakmamız gerekirse…
Black Mirror, İngiliz televizyon kanalı olan Channel 4 için Charlie Brooker tarafından hazırlanmış bir seri. Serinin ilham aldığı eser ise hala sevenlerinin olduğu ve zamansız bir klasik olan The Twilight Zone. Black Mirror’ın ilk iki sezonu Channel 4 tarafından yayınlamış ve ekibe Emmy kazandırmış. İkinci sezonun ardından ise dizi televizyon için “fazla” bulunmuş ve Netflix’e geçiş yapmış. İçlerinde mükemmel bölümlerin olduğu üçüncü ve dördüncü sezondan sonra dizi yaratıcılık anlamında düşüşe geçmiş ve ortaya beşinci sezon gelmiş. Beşinci sezon içerisindeki Smithereens bölümüyle adını temize çıkarmayı başarsa da diğerleri eleştiri yağmuruna tutulmuş.
Beşinci sezonun getirdiği düşüşe bizzat şahit olan biri olarak, eleştirilere katılıyorum. Beşinci sezonun ardından Netflix’in dönüp bir kendisine bakmasını beklesem de üzülerek bunu yapmayacaklarını seziyor ve nerede sağımlık bir inek varsa onu sonuna kadar sömüreceklerini içten içe biliyordum. Altıncı sezonun gelmesiyle de düşüncelerim gerçekleşti. Beş bölümlük sezon içerisinde elle tutulabilir sadece bir tane bölümün olması moral bozucu ve tam bir hayal kırıklığı.
Bölümleri kısaca özetleyip nerelerde eksikleri olduğunu göstermek ve ne yapmalarını gerektiğini söylemek istiyor ama bir o kadar da bu cehennemi kendime yaşatmak istemiyorum. Bir daha düşününce de üçüncü bölümü dolu dolu konuşmak ve bolca “Jesse, we need to cook Jesse” esprisi yazmak istediğimi hatırlıyorum.
Joan is Awful
Joan, hayatında zor ve kötü kararlar veren sıradan bir iş kadınıdır, ta ki bu kararların dijital bir yayın programında dizi haline geldiğini görene kadar. Bu diziden dolayı hayatı bozulur, ilişkilerini kaybeder. Bölümün devamında da bozulan hayatını düzeltmeye çalışmasını izleriz.
Joan is Awful büyük ihtimalle her Black Mirror sezonunda olacak “Bakın ünlü insanlar bir arada” bölümü. Beşinci sezonun Rachel, Jack and Ashley Too bölümde Miley Cyrus ve Madison Davenport görülmüştü. Bu bölümde ise Annie Murphy ve Salma Hayek’i görüyoruz. Bu bölümler oyunculuk bakımından “zengin” olsalar da Black Mirror’ın altında yatan anlamı göstermek için oldukça yetersizler yani senaryo oldukça klişe ve basit. Bundan önceki sezonlarda gördüğümüz ve ağzımız açık izlediğimiz bölümleri mumla arar oldum resmen.
Büyük firmaların bize izlediği ya da seslerimizi dinleyip bunları algoritma oluşturmak için kullandıkları bilgileri neredeyse herkes tarafından biliniyor, peki bu durumu bilmeyen birine olayı açıklamak için yazılacak diyalog bu kadar basit ve havada kalır şekilde mi olmalıydı. Tıpkı B sınıfı bilimkurgu filmlerinde kara delik açıklamasını izler gibi baktım ekrana, dehşetle.
Bu küçük bir sorun olabilir, tamam ben abartıyor olabilir. O zaman karakterin senaryoda kırılmaya yaratıp onu dizide oynayan oyuncuyla tanışmasını sağlayan olaya bakalım. Joan televizyonda yayınlanmayacak, yayınlansa bile oyuncunun karşı çıkacağı bir şey yapmak ister, o yüzden 4 tane hamburger yer ve müshil ilacı içer sonra da kilisenin yolunu tutar bu sırada da üzerine ponpon kız kostümü giyip alnına penis çizer. Sonunun sizin hayal gücünüze bırakıyor hatta sırf o sahneyi izleyip bana “Yanılıyorsun, bu oldukça akıllıca ve güzel kurgulanmış bir senaryo.” demenizi bekliyorum.
Loch Henry
Bir çift belgesel çekmek için seyahat eder, seyahatleri sırasında erkek karakterimizin ailesinin evinin bulunduğu kasabasına uğramak istediklerine kararı verirler. Ev ve kasabada yapılan yolculuk bir barda biter, burada eski arkadaşıyla karşılaşan erkek karakterimiz, kız arkadaşına kasabada yaşayan bir seri katili anlatır. Kız arkadaşı çekecekler belgeseli kenara atıp bununla ilgilenmeleri gerektiğini söyler. İki tarafta durumda hem fikir olunca çekimler başlar, olaylar deriblik kazanır, gizemler ortaya çıkar ve bölüm böyle devam eder.
Bu bölüm dizi dışında bakıldığında oldukça güzel işlenilmiş ve çoğu yeri senaryo olarak güzel şekilde ele alınmıştı bir polisiye. Gizem beni oldukça içine çekti ve maceralarını merakla izledim. Bu seferki mızmızlanmam ise hem bu bölüme ve neredeyse dizinin çoğu bölümünde görebileceğimiz bir sorun, bilim kurgu eksikliği.
Ben mi unuttum, yoksa bu dizi kendini bilimkurgu diye tanıtmıyor muydu? Hayır, ben yanılmış olamam çünkü IMDB’ye girip baktığımda hatta IMDB’yi boş verelim; Netflix’e girip baktığımda dizi bilimkurgu kategorisinde gözüküyor, enteresan. Bu eksiklik dışında, bölümü ayrı bir dizinin parçasıymış gibi izlerseniz keyif alacağınızı garanti edebilirim.
Her neyse, işin içine mistik olaylar sokmadıkları takdir de hala izleyebileceğim bir yapım, Black Mirror. Vampirlerden, kurt adamlardan, iblislerden uzak dururlar dimi, dimi.
Beyond the Sea
İki astronotumuz kendileri için yapılan yapay bedenler sayesinde dünyaya dönebiliyor ve aileleriyle vakit geçirebiliyorlardır. Bir gece astronotlardan birisinin evine giren Hippi grubu bu durumun doğa karşıtı olduğunu düşünür ve bütün aileyi öldürür. Dünyada artık ne ailesi ne de bedeni kalan astronot bunalıma girer. Bunu gören diğer astronotumuz ise ona yardım eli uzatır.
İşte bir Black Mirror bölümünden beklediğim potansiyel tam olarak bu. Bilimkurgu, drama ve bizi ikilemde bırak bir senaryo. Bölüm bittikten hemen sonra oturup uzun uzun düşünmemi sağlayan bir bölümdü ve anlayacağınız üzere bu sezon içerinde en sevdiğim hatta tek sevdiğim bölüm kendisi. David’in girdiği bunalım, Cliff’in içten içe yaşadığı kıskançlık ve Lana’nın hissettikleri tam olarak aradığım ve beklediğim şeylerdi. Ve tabii ki de Cliff’i oynayan Aaron Paul namı değer Jesse Pinkman’in kendisi. Bölüm içerinde herkes harika bir oyunculuk çıkarmış ama yine beni şaşırtmayıp Aaron bütün ışıkları üstüne almış.
Ayrıca bölüm içerisinde geçen kitap konuşmaları ve neredeyse her yere yerleştirilen minik detaylar atmosferi gerçekçi ve araştırmaya değer bir hale getirmiş.
Mazey Day
Bo adında bir paparazzinin işinden soğuması ama ardından kirasını ödemek için Mazey Day isminde bir aktristin peşine düşmesini izliyoruz.
Bir kurt adam bölümü yapmışlar. 2011’den beri yayınlanan bilimkurgu dizisine mistik unsurlar katıp buna ses etmeden izleyeceğimizi düşünmüşler. Bölüm boyunca bir umutla bekledim, mistik olaylara bakan bir doktordan bahsedildiği anda ise bütün umudumu kaybettim. Haydi gösterin, nerede benim bilimden uzak paranormal olayım dedim, teslim oldum. Tek tesellim ise CGI’da yapılan kurdun çok göze çarpmaması oldu.
Bu bölüm yerine gerçekten sizi düşündüren ve başına kitleyen Black Mirror bölümü arıyorsanız ikinci sezondaki “White Bear” bölümünüze bakmanızı öneririm. Çünkü o bölümün sonu cidden bize bir fikir veriyor ve bunun gibi mistik işlere elini sürmüyor.
Demon 79
1979’da cinsiyetçiliğin ve ırkçılığın tavan yaptığı Amerika’da Needa isminde Hintli bir kadını izliyor ve onun çektiği zorluklara şahit oluyoruz. Needa çalıştığı yerin bodrumundaki çekmecelerin birinde tılsım bulur ve şans eseri kanını bu tılsıma sürer, karşısına Gaap adında bir iblis çıkar ve kendisinin üç gün içerisinde üç insan öldürmesi gerektiğini yoksa Dünya’nın sonun geleceğini söyler. Needa, iblisin söylediği şartları yere getirecek midir yoksa Dünya yok mu olacaktır?
Demon 79 diğer bölümlerle yine aynı sorunu paylaştığından bunlara bir daha değinmenin anlamsız olacağını bildiğimden diğer özelliklere bakacağım.
Bölümün kostüm tasarımları, oyuncuları ve sahne tasarımları oldukça iyiydi. Özellikle başrollerimiz bu bölümü benim gözümde bir tık yukarı çıkarttı. Hatta başka bir dizinin bölümü olarak görseydim sevebilirdim de. Onun dışın da Gaap’ın, Bobby Farrel kılığına girmesi ve dizi boyunca öyle kalması bizi korkunç bir iblis görüntüsünden kurtardı. O dönemin atmosferine uymayan ve sanki stickermış gibi duran bir görüntüyle baş başa kalacağımız düşüncesi beni çileden çıkartırdı kesinlikle.
Sonuç
Dört yılın ardından bu kadar kötü şekilde karşımıza çıkan Black Mirror, bundan sonraki sezonlar da kendine gelmesini az olsa bile kaliteli bölümler yayınlaması çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
Onca yıllık hatırı olduğundan bunu görmezden gelebilir, sessiz kalabiliriz ama buna benzer bir sezonla bir daha kaşımıza çıkarsa maalesef bu onlar için son sezon olabilir.
Gayet güze bir yorum olmuş elinize sağlık.. 6. sezonun 3. bölümü yani en iyi bölüme kadar izledikten sonra bu yorumu yapıyorum. Umarım gelecek sezon daha iyi işler çıkartabilirler.