Bu hafta sizleri bence sinemanın muhteşem yıllarından biri olan 1999 yılına götürüyorum. The Mummy bende çok özeldir çünkü okuldan kaçıp okul harçlığımla gittiğim ilk film Mumya’dır. Arkeolog olma isteğimi tavan yaptıran film…
1932 yılında aynı isimli korku filmi klasiğinin yeniden çevrimidir. Film korku filminden uyarlanmış olmasına rağmen macera ve fantastik öğeleri barındırmakta. 1999 yapımı filmin yönetmeni Stephen Sommers, oyuncu kadrosunda ise Brendan Fraser, Rachel Weisz, John Hannah, Arnold Vosloo yer almakta.
Ölüm Sadece Bir Başlangıç – The Mummy
Arkeolog bir anne babaya sahip olan Evelyn (Rachel Weisz) Kahire’de bir kütüphanecidir. Eğlence ve kumar düşkünü hayta abisi Jonathan (John Hannah) Evelyn’in başına hep bela olmakta.
Bir gün Jonathan elinde antika bir kutuyla gelir. Bunu kurcalayan Evelyn kutunun içine saklanmış bir harita bulur. Bu, hanedanlığın en zengin firavununun hazinesinin gömülü olduğu Hamunaptra’nın haritasıdır. Kahire müze müdürüne gidip bulduğu şeyi gösteren Evelyn’in heyecanı kursağında kalır çünkü sakar müze müdürü yanlışlıkla haritayı yakmıştır.
Jonathan’ı sıkıştıran Evelyn gerçeği öğrenir ve Jonathan’ın kutuyu çaldığı adamı (Brendan Fraser) bulmaya koyulurlar. Adamı bulduklarındaysa idam edilmek üzeredir. Haritadaki yeri görmüş olan bu adamı kurtarmak için elinden geleni yapan Evelyn, son çare olarak gerçeği söyler ve hazineden pay teklif eder. Böylece kayıp şehri bulma yolculuğu başlar ama bu yolculukta yalnız olmadıklarını anlarlar.
Rakipleri olduğu kadar onları yok etmek isteyenler de vardır. Başlarına gelen onca şeyden sonra nihayet Hamunaptra’ya varırlar ve her iki grup da kendi kazı sahalarına çekilir. Fakat kaderin cilvesi ki aynı yerde buluşurlar ve birbirini tamamlayan parçaları bulurlar. Meraklı ve işgüzar Evelyn, Ölüler Kitabını diğer gruptan çalar ve açıp okuduğunda dünyaya nasıl bir felaket saldığının farkında bile değildir.
MERAKLI GERÇEK
The Mummy bize görsel bir şölen sunsa da ciddi problemler yaşanmış çekimler sırasında. Mesela Brendan Fraser‘ın asıldığı sahnede bir kaza meydana gelmiş ve gerçekten asılmış. Beynine 20 saniye oksijen gitmemiş ve bilinci kapanmış.
Brendan Fraser demişken, filmde O’Connell’ı oynaması gereken kişi aslında Leonardo Di Caprio‘ymuş. Fakat kendisi “The Beach” filmi için anlaşma imzaladığından aşkım Brendan’ı seçmişler. Her ne kadar az daha ölecek olsa da bu rol için biçilmiş kaftandı bence de. Bu arada benzer durum yönetmende de yaşanmış. Birçok yönetmenle anlaşılmış ama filmin karanlık ya da korku filmi olmasını istemeyen yapımcılar nihayet Stephen Sommers‘a gelmiş. Sommers yazarlığıyla da çok katkı sağladığı bu film sayesinde kariyerinde büyük bir basamak çıkmış oldu.
Ayrıca filmin Hamunaptra sahnelerinin bazıları sönmüş bir volkanın içinde çekilmiş. Evelyn’in Ölüler Kitabını açıp okuduğu sahne buna örnek verilebilir. Seri olarak ele almaktansa tek başına ele almamın nedeni seride en çok bu filmi sevmem. Matrix, Back to the Future, John Wick gibi filmlerde de en çok ilk filmleri sevmiştim. Ama yine de diğer filmler hakkında da bir şeyler demek isterim.
Öncelikle 3. filmde neden Rachel Weisz yok. Bunun nedeni senaryoyu beğenmemiş olması ve başka filmler için imza atmış olması. Buna rağmen 3. film yine de başarılı olmuş ve yapımcılar 4. film için isim bulup, kötü adamı bile bulmuşlardı. Ne var ki stüdyo seriyi devam ettirmek yerine yeni ve karanlık bir seriye başlamak istedi fakat Tom Cruise‘lu yeni seri hayranlarda hayal kırıklığı yarattı ben dahil. 2. filme değinmezsem olmaz ama orda sadece tek konu var. Akrep Kral. Dwayne “The Rock” Johnson. Amerikan Güreşi‘nde isim yapmış olan bu adam bu filmle adını duyurarak şu an Hollywood’un en bilinen aksiyon aktörlerinden biri haline geldi. Tabi bu da kolay olmadı. Şiddetli güneş çarpmasından ve zehirlenmeden dolayı hastanede uzun bir süre kaldı. Hayatında yaşadığı en acı verici deneyim olduğunu bir röportajında kendisi söylemiş.
Muhteşem mekanlar, şahane oyunculuklar ve harika kurgusuyla bu film benim için hepsinin en iyisi. Umarım sizler de benim kadar keyif alırsınız. Aksiyonun hiç durmadığı bu maceranın içine çekiliyormuş gibi hissedeceğiniz bu filme başlamak için daha ne bekliyorsunuz. Şimdiden iyi seyirler…
Yorum yap