Hayat hikayelerine dayanan yapımlara ayrı bir ilgi duyduğumu hiç gizlemem fakat Pablo Escobar dediniz mi şöyle bir tüyler ürperir kesinlikle. Az-buz değil, Kolombiya’nın bir dönemine feci şekilde damgasını vurmuş bir adamdan bahsediyoruz. Bunu televizyona aktarmak ise başlı başına bir cesaret işiyken, bu kadar etkileyici bir şekilde aktarmak büyük bir alkışı hakediyor.
Narcos, bize bunu sunan bir yapım.
Hastası olduğum ve defalarca izlesem kesinlikle sıkılmayacağım Tropa de Elite (Elite Squad) filmlerinden tanıdığımız Wagner Moura‘nın başrolünü üstlendiği Narcos, son dönemde yükselişe geçen online televizyon kanalı Netflix‘in son bombası. Uyuşturucu dediğimizde ilk aklımıza gelen isim/ülke/obje eğer Kolombiya ise bunun en büyük sebebi tartışmasız Pablo Escobar’dır benim gözümde. 90’lı senelerde 30 milyar dolar gibi inanılmaz bir servete sahip olan ve en varlıklı suçlulardan sayılan bu adamın hikayesini bugüne kadar farklı farklı yapımlarda izlemişizdir mutlaka fakat Netflix düğmeye basıp ilk sezonu 12 bölümlük bir televizyon dizisi haline getirmeyi akıl etmiş ve ortaya da tadından yenmeyecek, sindire sindire izlenecek şahane bir iş çıkmış.
Narcos, olayları nasıl ele alıyor?
Elbette bire-bir gerçek hayat hikayesi budur, anlattıklarımız gerçeklerin ta kendisidir demiyor Narcos. Sonuçta bu materyali izleyecek insanın etkilenmesi, daha doğrusu bu işi satabilmesi gerekiyor. Chris Brancato, Carlo Bernard ve Doug Miro‘nun yazdığı seriyi yine tanıdık bir isim yönetiyor. Tropa de Elite serisinin de arkasındaki isim olan Brezilyalı yönetmen José Padilha var bu güzeller güzeli işin arkasında.
Bir yandan Escobar’ın hayatına ışık tutarken bir yandan da ülkedeki sistemi sert bir dille eşetiren dizimizin her detayı ayrı bir güzel, her detayı ayrı bir tavsiyelik. İlk aklıma gelen ise gerçek görüntüleri kullanmadaki temizliği. Kurguyu o kadar güzel yedirmişler ki seyirciye, çok çok sert görüntüler bile bir zaman sonra keyif vermeye başlıyor. Escobar’ın damgasını vurduğu dönemde yaşanan olayların gerçek görüntüleri fırlarken bazen, bir yandan da ülkedeki a’dan z’ye bütün sistemlerin nasıl çöktüğünü acı bir dille anlatıyor. Bizim de ülkemiz bazı açılardan yerle bir olmuşken Kolombiya’da yaşananları görünce zaman zaman şükretmekten kendini alamıyor insan.
Narcos gerçek görüntüleri kullanıyor fakat seyirciyi etkilemek için gerçek görüntüleri kullanayım, gerisine de karışmayayım demiyor, ki izlemeden evvel ilk aklıma gelen buydu. Yaşananları koy, karşındakine aptal muamelesi yap. Hayır. Çok iyi oyunculuklar ve kaliteli bir kurguyla, şu adamla ilgili ses gitirecek bir iş yapayım derdinde José Padilha. Bunu yaparken yer yer Elite Squad’daki sert diline başvuruyor, yer yer de çok ince bir mizah sunuyor izleyene. Müziklere, kostümlere ve çarpıcı sekanslara değinmiyorum bile zira bunların hepsini toparlayıp son yılların kesinlikle en önemli televizyon dizilerinden birine şahitlik yaptığımızı söyleyebilirim.
José Padilha ve Wagner Moura ortaklığı. Pablo Escobar’ın yaşadığı ve yaşattıkları. Sevindirdiği ve yok ettikleri. İyiler ve kötüler arasındaki derin mi derin uçurum. Genç yaşta milyonlarca dolara çok kolay bir şekilde sahip olan bir adamın arzuları ve hırslarının ilk bölümü ile ilk sezon sona eriyor. Toplamda 3 sezondan oluşan yapımın 3. sezonu 1 Eylül 2017’de yayımlandı.
Büyüsel gerçekçiliğin neden Kolombiya’da vuk-u bulan bir olgu olduğunu merak ederseniz ilk fırsatta izlenecekler listenize Narcos ismini de yazın. Fakat unutmayın, anlattıklarını da hesaba katarak sertlik oranını her açıdan en üst seviyeye çıkarmış bir yapım var karşınızda.
Yorum yap