“Luther”, Neil Cross tarafından yazılan, DCI John Luther rolünde Idris Elba ve Alice Morgan rolünde Ruth Wilson’ın oynadığı bir İngiliz psikolojik suç gerilim dizisi. 4 Mayıs 2010’da ilk bölümüyle izleyiciyle buluşan dizi 5 sezondan oluşmakta ve toplam 20 bölüm.
Luther, ismini başroldeki karakterinden alıyor, John Luther. Karakterimiz biraz deli dolu. Biraz sayko. Biraz cesur, biraz da elleri cepte. Polis teşkilatının da göz bebeği tabii ki. Idris Elba adındaki siyahi oyuncu canlandırıyor kendisini. Aktör, epey yapımda rol alsa da direkt başrol olarak oynadığı pek film yok, varsa da benim alanımın dışında hepsi. Eğer The Wire izleyenler varsa Russell ‘Stringer’ Bell dedik mi tanırlar sanırım. Zaten bu kadar meşhur olup “American Ganster, Rock’n’Rolla, The Unborn, Obsessed” gibi filmlerde kalburüstü isimlerle yer almasının sebebi de yine The Wire’daki o karakter anladığım kadarıyla. Sonrasında DC’nin Suicide Squad’ında Bloodsport, ve Marvel’da Thor serisinde Heimdall olarak da roller kapmıştı. Londra doğumlu aktörün oyunculuğu gerçekten çok iyi. Luther’in yapımcılığında da ufak bir rol üstlenen Elba, o dönem bir yandan da DJ’lik yaparak hiç boş durmamış.
Başrolde John Luther var ama diziyi sizlerle paylaşmamı sağlayan kadın oyuncu, dizinin bambaşka bir hâl almasını sağlayan Ruth Wilson tam anlamıyla bomba. 2006 yapımı 4 bölümlük mini dizi Jane Eyre‘deki başrolüyle hem BAFTA hem de Altın Küre‘de En İyi Kadın Oyuncu adayı olarak gösterilen ve dizide oynadığı dönemde 28 yaşında olan güze yine bir İngiliz dizisi olan, çok kısa sadece 5 bölümden oluşan The Prisoner‘da da rol almış. 2. bölümünü izleyeli o kadar zaman geçti ki, unutmuşum hatunu. Alice Morgan karakterini canlandıran dudaklarıyla mest eden ablamız için bile baştan sona bir defa daha izleyebilirim Luther’i.
Aslında bu iki oyuncunun dışında tabii ki epey karakter var ama ilk bölümden anladığım kadarıyla dizi bu karakterler arasındaki hikayeyi baz alacak ve özellikle Dedektif abimizin hayatındaki iniş çıkışları da hesaba katarak bize güzel bir şölen sunacak.
Luther Dizisinin Konusu
Luther abinin kovalama sahnesiyle açılıyor dizi. Orada gelişen olaylar falan derken biraz ileri atıyor tarih ve polis teşkilatına geri dönüş yapıyor Luther. Sevilen de bir isim. Karşılamalar falan derken bir ihbar geliyor ve olay mahalli epey sakat. Cesetler, kanlar falan derken Alice giriyor sahneye. Annesi ve babası öldürülmüş bir kız. Özgeçmişi normal insanlardan, senden benden biraz farklı. Tabii alıyorlar bunu birkaç soru sormak için. Ardından olaylar bir anda müthiş bir noktaya doğru ilerliyor ve dizinin bu satırlara taşınmasına kadar yol açıyor.
Dizimiz bir seri katil dizisi öncelikle. Her ne kadar bilgileri en aza indirgemek istesem de, diziyi izlemenizi sağlamak için bunu söylemem gerek. İzlemenizi sağlamak için derken, siz izleyince benim bir kazancım olmayacak, aksine bence güzel bir dizi edinmiş olacaksınız. Çünkü dizi özellikle konusu itibariyle aşırı çekici. Üstüne bir de karakterlerin iyi yansıtılması olunca tadından yenmiyor.
Dizi bir saat ama o bir saate öyle bir kurgu ve oyunculuk sıkıştırmışlar ki, ilk bölüm noktalandığında ikinci bölümü izlemek için can atıyorsunuz adeta. Sıradan bir polisiye dizisi olarak başlayan ama bir anda seri katil moda bağlayan Luther’in özellikle katili bambaşka. Dexter’a olan sevginin buna geçmesi zordur ama kendinizi zorlamanız da olasılıklar arasında.
Sıradan polisiye dizilerini unutun. Her bölüm farklı hikaye verip, arkada bir ana konu barındırsa da onu bir sezondaki 3-4 bölüme anca yayabilen dizileri geçin. Her şeyi çözen ana karakterli dizileri de geçin. Sağı solu hiç belli olmayan bir polis, öldürme yanımda yat diye yalvaracağınız bir kadın. 2010’un gözü kapalı seçilesi ve ilk fırsatta izlenesi dizilerinden. Mutlaka şans verin. Tabii türü seviyorsanız…
Ayrıca bu 5 sezonun ardından Netflix, Luther için bir film yapımına başlamıştı. Yapımın 2023’de geleceği söyleniyor.
Yorum yap