Sporu konu edinen animeler, izleyicinin baş tacıdır; çünkü izleyici Naruto (Naruto) gibi jutsu yapamaz, Luffy (One Piece) gibi kollarını uzatamaz, Saitama (One Punch Man) gibi tek yumrukta dünyayı yok edemez ama Ippo (Hajime no Ippo) gibi boksa başlayabilir, Sakuragi (Slam Dunk) gibi basketbola başlayabilir, Shouyou Hinata (Haikyuu!!) gibi voleybola başlayabilir. Onların çektiği zorlukları çekip, verdikleri mücadeleyi içselleştirebilir. Spor animesi izlerken heyecana kapılıp “ganbare!” deyip kendi hayatında da animeyi motivasyon aracı olarak kullanabilir. Megalo Box animesi de spor konulu animeler içinde oldukça güzel bir tercih.
Biraz Cyberpunk, biraz nostalji – Megalo Box
Ashita no Joe adlı 1968 yılında yazılan manganın (anime uyarlaması da mevcut) 50. yıl özel projesi olan Megalo Box animesi alternatif bir gelecekte, azıcık ucundan cyberpunk temasına bandırılmış bir evrene sahip. Evrendeki en büyük eğlenceyse boks ama boksörlerin kollarında robotik bir dış iskelet bulunuyor. Megalo Box ismi de buradan geliyor. Ana karakterimiz Joe’da büyük Megalo Box turnuvasına katılmak için şehir merkezine doğru yola koyuluyor.
İncelemeye geçmeden önce 1970 yılında animesi başlayan Ashita no Joe’dan da biraz bahsedeyim. Çizimleri eski çizgi roman sayfaları gibi. Bazen Red Kit sayfalarına, bazen Tommiks’e bakıyor gibi hissediyorsunuz.
Hikaye ilerleyişinde şu an klişe diyeceğimiz, o zaman öncü olan ve hayranlıkla izleyeceğimiz birçok sahne var. Günümüz seyircisinin pek beğeneceğini düşünmüyorum. Zaten Megalo Box animesiyle hikayesi birbirine çok benziyor. Sonuçta Megalo Box, Ashita no Joe’yu saygıyla anmak için yapılmış bir anime. O yüzden eskiye dönüp Ashita no Joe’yu izlemediğiniz için üzülmenize gerek yok.
Oluşturulan evren, insanlığın gelecek kaygısını çok iyi yansıtıyor. Şirketler devlet kadar güçlü bir konuma gelmiş. Askeri teknoloji hala en önemli konulardan biri olarak kalmış. Şehir merkezlerinde zenginler yaşarken, dışarıya (taşraya) doğru fakirleşme artıyor. Bu size bir yerlerden tanıdık geldi mi? Megalo Box animesi şu an yaşadığımız bu çürümenin son safhasını bize gösteriyor. Bu işi de oldukça iyi kotarmışlar.
Çizimlerinin eski tarz oluşu, izlerken Trigun gibi Cowboy Bebop gibi efsane animeleri de yad etmemizi sağlamasının yanı sıra tekrardan bu animeleri izleme istediği de uyandırıyor. Çizimlerin başarılı oluşunda sadece eski tarzda yapılıyor olması değil, adaletin çürüdüğü o alternatif geleceği bize çok iyi sunmaları da büyük artı. Hatta ana karakterimiz Joe’nun hikaye içindeki ilerleyişinin taşraya ve şehir merkezine farklı yansımalarını görmek, çizimlerin hikayenin doğallığına çok büyük katkıda bulunmasını sağlamış.
Akılda kalıcı müzikleri olmasa da fonda rap müziğin olduğu bir kaç sahne unutulmaz oldu benim için. Spoiler olmaması adına sahnelerden ve müzikten bahsetmeyeceğim.
Eksi yönlerinden bahsetmek gerekirse, sadece tek bir turnuvayı ele alan bir yapım için 13 bölüm fazla olmuş. 10 bölüm olsaymış tadından yenmezmiş anime. Ashita no Joe’yu sonuna kadar izlemiş, okumuş kişiler içinse Megalo Box’un finali pek tatmin etmeyebilir. Daha vurucu bir son arzu edebilirler.
Spor animesi seviyorsanız, eski tarz çizimleri özlediyseniz, alternatif evrenlere ilgi duyuyorsanız izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. İyi seyirler.
Yorum yap