Assassin’s Creed serisinde bir suikastçı var ki donuk karakterinden dolayı pek bahsedilmese de suikastçı kardeşliği için hayatını defalarca ortaya koymuş, yıllarca hain olarak anılmış, geçmişini hep yük olarak taşımış ama yolundan asla dönmemiş efsane bir suikastçı var. Evet, Altair Ibn-La Ahad‘dan bahsediyorum.
Bu yazıda sizlere Assassin’s Creed tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan Altair Ibn-La Ahad‘ın hayat hikayesinden bahsedeceğim.
1-) Kısım: Genç Suikastçı Altair Ibn-La Ahad
Altair Ibn-La Ahad 1165 yılında Masyaf’da doğmuştur. Hristiyan bir anneye ve Müslüman bir babaya sahip olan Altair’ın hayatı daha çocukken acılarla başlamıştır. Altair’ın annesi Maud Ibn-La Ahad, Altair’ın doğumu sırasında ölmüş, babası Umar Ibn-La Ahad ise Altair 9 yaşındayken Masyaf’ın barış antlaşması için idam edilmiştir. Babasının idamından sonra kendisini baş suikastçı Al Mualim‘in yanında bulan Altair, suikastçı birliğine katılmış ve babasından kalan sevgi boşluğunu Al Mualim ile doldurmuştur. Çocukluk arkadaşı Abbas ile beraber suikastçı eğitimi alan Altair mükemmel başarılar gösterip 24 yaşında “Master” unvanını alarak o zaman ki en genç Master Assassin olmuştur.
2-) Kısım: Dibe Vuruş
Yirmili yaşlarda suikastçılar arasında bu kadar büyük bir rütbeye sahip olan Altair, hala delikanlı olmasından dolayı da kaynaklanabileceği üzere kibirlenmiş, kendini üstün olarak görmeye başlamıştır. Her geçen gün biraz daha kibirlenen Altair, 1911 yılına geldiğimizde yanına suikastçı dostu Malik ve onun kardeşi Kadar’ı alarak bir göreve çıkar. Görevleri girdikleri tapınakta olduğu tahmin edilen ve “cennet elması” denilen gizemli bir parçayı bulmaktır. Görev yerine varan Altair ve ekibi suikastçıların en büyük düşmanı olan tapınakçıların çoktan tapınağa geldiklerini ve cennet elmasını aldıklarını fark ederler.
Tapınakta yoluna devam eden Altair ve ekibinin önüne tapınakta dua okuyan bir adam çıkar. Suikastçılığın ilk kuralı olan “Kılıcınızı masum bedenlerden uzak tutun” kuralını hiçe sayan Altair, masum adamın onun yoluna çıktığını düşünerek canını alır ve suikastçılığın ilk büyük yeminini böylece çiğnemiş olur. Ekibi ile birlikte yola devam eden Altair Ibn-La Ahad, Tapınakçıların başı olan Robert De Sable’yi görür ve bir taşla iki kuş vuracağını düşünür. Altair hemen yanı başında bulunan Malik ve Kadar’ın uyarılarını dikkate almaz ve suikastçıların ikinci yemini olan “hedefinizi gizlice öldürün” kuralını da çiğneyerek Robert De Sable’nin karşısına çıkar. Robert De Sable ve arkasındaki tapınakçıları hafife alan Altair, Robert De Sable’nin ne kadar güçlü oluğunu bizzat onun tarafından alt edilince görür. Altair’ın zor durumda kaldığını gören Malik ve Kadar kargaşanın arasına dalar ama Malik yaralanır ve Kadar oracıkta öldürülür. Suikastçı kardeşlerini arkasında bırakan Altair suikastçıların son ve en büyük yemini olan “Asla kardeşliğinizi tehlikeye atmayın” kuralını da çiğneyerek Masyaf’a, Suikastçıların kalesine geri döner.
Hatalara doymayan Altair, Masyaf’a kaçarken Robert De Sable ve adamlarının onu izlediğini fark etmez ve böylece Masyaf kalesini elini koymuş gibi bulan tapınakçılar Masyaf Kalesini kuşatır. Kalenin kuşatıldığını gören Al Mualim çılgına döner ve Altair’a onunla sonra hesaplaşacağını söyleyip kalenin savunulması için Robert De Sable ile çarpışır.
Bu sırada tapınakçı ordusunun arkasından dolaşan Altair, tapınakçıların üstüne bir kuleden büyük odunları devirir ve böylece tapınakçıları Masyaf kalesinden savuşturulur.
Savaş yatıştıktan sonra sinirleri hala tepesinde olan Al Mualim Altair’ı yanına çağırır. Malik’in cennet elmasını getirip görevini başarıyla tamamladığını belirten Al Mualim. Suikastçıların 3 büyük yeminini bozduğu ve Masyaf kalesini tehlikeye attığı için Altair’ın tüm rütbelerini elinden alır ve onu çaylaklığa kadar düşürür. Al Mualim, Altair’ın tekrar Master Assassin rütbesine yükselmek istiyorsa kendisinin verdiği 9 suikastı gerçekleştirmesi gerektiğini söyler.
3-) Kısım: Yükseliş
Al Mualim’den aldığı emir sonrasında suikast görevlerine başlayan Altair Ibn-La Ahad, hedeflerine tek tek suikast düzenlemeye başlar fakat ardı ardına düzenlediği suikastlar Altair’ın kafasını bulandırır. Öldürdüğü tüm hedefler ona büyük bir komplonun içinde olduğunu, onun bildiğinden çok daha fazla şeylerin döndüğünü ve kendisinin sadece bir piyon olduğunu söylemektedir. Kafası karışan ama görevinden dönmeyen Altair suikastlarına devam eder.
Altair kendisine verilen dokuz hedeften sekizini ortadan kaldırır ve sıra son hedef olan Robert De Sable’ye gelir. İntikam dolu Altair Robert De Sable’ye suikast düzenleyeceği sırada Maria Thorpe denen bir kadının Robert’in kıllığına girdiğini öğrenir. Maria Thorpe’ye acıyan Altair kadını öldürmekten vazgeçer ve gerçek Robert De Sable’yi öldürmek için yola çıkar. Robert De Sable’yi bulan Altair onunla bir düelloya hazırdır.
Düelloyu Altair kazanır. Robert De Sable ölmeden önce kafası karışık olan Altair’a en büyük tapınakçının aslında Al Mualim olduğunu söyler. Robert De Sable’nin sözlerine inanmak istemeyen Altair Masyaf’a geri döner
4-) Kısım: Altair Ve Al Mualim
Masyaf’a dönen Altair suikastçıların kontrol altında olduğunu fark eder. Ne olduğunu anlamadan beyinleri yıkanmış suikastçılarla çarpışan Altair kalenin kalbine doğru ilerlerken Malik, Rauf ve bazı suikastçılarla karşılaşır ve onların şuurlarının yerinde olduğunu görür. Al Mualim ile karşılaşan Altair, Al Mualim’in cennetin elmasını kullanarak herkesin kafasına girip onları kendi kontrolü altına aldığını görür. Cennetin elmasını geri almak ve suikastçı kardeşliğin kurtarmak için Al Mualim ile mücadeleye giren Altair Ibn-La Ahad, Al Mualim’i alt etmeyi başarır, kardeşliği ve elmayı kurtarır.
5-) Kısım: İhanet
Al Mualim’in ölümünden sonra Altair, eskiden Robert De Sable’nin kılığına girmiş olan Maria Thorpe ile karşılaşır. İkilinin tanışıklığı zamanla aşka dönüşür ve ikili evlenirler. Altair ve Maria’nın bu evlilikten Darim ve Sef adında 2 oğlu olur.
Yıllar geçerken Al Mualim’in ölümü Altair’ın peşini bırakmaz. Suikastçı birliğinden bir grup azınlık Altair’a hak verse de bir grup azınlık Altair’ın eski bir dostu olan Abbas denen adamın da etkisinde kalarak Altair’ı hain ilan etmektedir.
Günlerden bir gün bir görev için Masyaf’dan ayrılan Altair Abbas’ın eline köz verir. Altair’ın yokluğundan yararlanan Abbas Altair’ın oğlu Sef’i idam eder. Abbas ona verilen bu emirlerin Altair tarafından verildiğin söyler ve suikastçı kardeşliğinin başına geçer.
Altair bu olayları duyunca deliye döner ve cennet elmasının da yardımıyla tam Abbas’ı öldürecekken Maria Altair’a engel olmaya çalışır fakat yaşanan arbede arasında bıçaklanarak ölür. Maria Masyaf’da can verirken Altair ve oğlu Darim Masyaf’dan kaçar.
6-) Kısım: İntikam
1247 yılına kadar Masyaf’dan uzak yaşayan Altair kendini geliştirir, “Hidden Gun” denen ateşli bir silah icat eder ve cennet elmasının gizemini araştırır. 1247 yılında Masyaf’ın ve suikastçı birliğinin Abbas’ın kötü yönetimiyle iyice zıvanadan çıktığın öğrenen Altair, Masyaf’a geri döner. Suikastçı kardeşliğinde bulunan suikastçılardan bir kısmı Altair’a inanır ve onunla birlik olur. Altair’a inanmayanlar ise ona karşı durur ve onun bir hain olduğunu söyler. Neredeyse 90 yaşına gelmiş olan Altair kendisine inanmayan suikastçıları öldürmek yerine silahlarını alarak onları etkisiz hale getirir ve Masyaf kalesinin kalbine doğru gider. Kalede Abbas ile karşılaşan Altair onu Hidden Gun ile öldürür ve Masyaf’ı Abbas’ın zulmünden kurtarır.
7-) Kısım: Her Şeyin Sonu
Olaylardan 2 yıl sonra Altair Masyaf kalesinin içine gizli bir kütüphane inşa ettirir. Hayatını savaş içinde geçirmiş, gurbette yaşamış, geçmişi tarafından acılara maruz kalmış Altair yaptırdığı gizli kütüphanenin önünde oğlu Darim ile vedalaşır. Kütüphaneye girmeden önce oğluna cennet elmasını soran birisi olursa babasının onu Kıbrıs’a, Japonya’ya veya denizin dibine attığını söylemesini tembihler. Cennet parçasının çok tehlikeli olduğunu bilen Altair yaptırdığı gizli kütüphaneyi kilitler, cennet elmasını saklar ve 92 yaşında gizli kütüphanede ölür.
Yıllar geçtikten sonra başka bir suikastçı olan Ezio Auditore Da Firenze gizli kütüphaneyi açmayı başarır ve Altair Ibn-La Ahad’ın kemik kalıntıları ile karşılaşır. Kütüphanede cennet elmasını bulan Ezio, Altair’ın vasiyetine uyarak ve Altair gibi cennet elmasının insanlık için çok tehlikeli olduğunu düşünerek parçayı olduğu yerde bırakır ve kütüphaneden ayrılır.
Evet genç suikastçımızın doğumundan ölümüne kadar devam eden hikaye kısacası böyleydi. Siz Altair Ibn-La Ahad‘ın hikayesini bu kadar biliyor muydunuz? Sizce Altair Assassin’s Creed evreni için ne kadar önemli bir karakter? Yorumlarda düşüncenizi belirtmeyi unutmayın…
Yorum yap