Stellaris ! O bir kuş, hayır o bir uzay gemisi, hayır o bir Leviathen! – Oyun İncelemesi

Sevgili dostlar, geçen gün kahvemi elime almıştım. Balkonumda otururken uzayın derinliklerine bakıp uzayın eşsiz güzelliğinde yıldızların göz kırpmalarına bakmaktaydım. Hepimiz hayatımızın bir döneminde yaşamışızdır bu durumu. Gökyüzüne bakıp acaba nasıl bir yer olsa gerek uzay diye düşünürken… Ana! Ne oluyor yahu? O havaya uçan Mars mıydı!? Bu yazımızdaki konumuz Stellaris…

Stellaris! Bir Galaktik İmparatorluk Macerası!

Stellaris’in, Paradox Development Studio tarafından yapımcılığı üstlenildi. Ve aynı çatı altında bulunduğu Paradox Interactive tarafından yayımcılığı gerçekleştirildi. Ve yüksek bir strateji oyunu olarak karşımıza çıktı. Yüksek strateji oyunlarının şu andaki en iyi temsilcilerinden biri olarak Paradox’u gösterebiliriz. Bizlere Crusader Kings, Europa Universalis serileri ile orta çağı, Victoria serisi ile kolonileşme çağını verdi. Hearts of Iron Serisi ile ikinci dünya savaşını yaşatmış, sonunda Stellaris ile uzay çağını sundu. Bir imparatorluk yönetmenin nasıl olacağına dair kapıları bizlere aralamıştır.

Galeksi dediğin düz ve yuvarlak olur

Işıktan hızlı gidebilme teknolojisini bulunmuş.

Böylece uzayda yolculuk edebilmeye yeni başlamış bir uygarlığın kontrolünü elimize almaktayız. Tek bir gezegende başlayan bu yolculuğumuz uzayın sonsuzluğunda ilerliyoruz. (o kadar da sonsuz değil sonuçta harita büyüklüğünü kendimiz seçiyoruz)

Hayatta kalmak ilk amacımız. Diğer uygarlıklardan üstün olmak ise ikincil amaç diyebiliriz.

Uzayda Hayat Var mı?

Yolculuğumuza başlamadan önce sunu belirtmek gerekiyor; Stellaris şimdiye kadar karşımıza çıkan Paradox oyunları içerisinde en oyuncu dostu olanı. Özellikle oynanış biçimi ve mekanikleri itibarıyle. Ancak bu sizleri yanıltmasın, zira içerisinde fazlasıyla çeşitlilik ve buna bağlı olarak tekrar oynanabilirlik barındırıyor.

Öncelikle kendimize ait bir imparatorluk yaratmamız gerekiyor. Kendi imparatorluğumuzu yaratırken hemen hemen her şeyine biz karar veriyoruz. Türümüzü, görünüşümüzü, uzay gemilerimizin şekillerini belirleyebiliyoruz.

Ayrıca başlangıç yıldızımızın ve gezegenimizin adı, tarihçesini, yönetim şeklimizi, ülkemize ait etik değerlerine kadar birçok farklı seçeneğimiz var. Stellaris seyahatimizin tam başında yapmış olduğumuz bu seçimler sadece birer kozmetik seçenekler değil, zira nasıl canlılar olduğumuzu seçtiğimiz bu kısım oyunun en can alıcı kısımlarından bir tanesi. Burada yapmış olduğunuz seçimler oyun sırasınca ırkımızınız ve dolayısıyla imparatorluğumuzun (sürekli imparatorluk diyorum ama imparatorluk olmak zorunda değilsiniz demokrasi de geçenekler arasında) zaman içerisindeki tüm etkileşimlerini belirleyecek olan yegâne değerler.

Uçan kuştan mineral yiyen canlılara kadar her canlıdan var beyim size ne gerek?

Dilerseniz mantar ırkından gelen doğa ile iç içe yaşamayı tercih eden eşitlikçi ve manevi inançlara sahip olan bir ırk seçebilirsiniz.

Beğenmediniz mi? O zaman organik yaşan formlarını yok etmeye ant içmiş bir robot ırkı olabilirsiniz. O da sarmadı mı? Irklardan nefret eden, materyalist, kana susamış, soykırımcı sürüngen ırkına ait bir medeniyet yaratmak da mümkün.

Büyük bir şirket olarak da medeniyetinizi ilerletmek (acaba Elon Musk bizi okuyor mudur?) veya kolektif fikre (Hive Mind) bir medeniyet olmak tamamen sizin elinizde.

Kaptan, Uzay Balinalarının Saldırısına Uğradık! Emirlerinizi Bekliyoruz!

Oyuna başlarken bir adet araştırma gemisi, bir adet inşaat gemisi ve küçük bir filo ile tek bir gezegende başlıyoruz. Bu noktada nihai amacımız ise yakınımızdan başlayarak diğer yıldız sistemlerine geçerek her birini analiz etmek ve uzay istasyonları kurmak suretiyle etki alanımızı genişletmek. Zira uzayda yalnız değiliz, kaybedilen her bir gün içerisinde bir başka bizim gibi uzay teknolojine sahip etki alanını genişletme çabası içerisinde olan uygarlığa rastlamamız mümkün. Bu süreç içerisinde mümkün mertebe genişleyerek kaynaklara erişim sağlamak önemli.

Oyunda kullanılan birkaç kaynak var; enerji, mineral, tüketim maddeleri, yiyecek ve alaşım malzemeleri bunlardan başlıca olanları. Enerjiyi ve minerali analiz ettiğimiz ve etki alanımızı genişlettiğimiz yıldız sistemlerinden madencilik istasyonları yardımı ile toplayarak gezegenlerimizde yapmış olduğumuz binalar yardımıyla diğer hammaddelere çeviriyoruz. Medeniyetimiz içerisinde yaşan halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere sivil fabrika kurabiliriz. Sonrasında mineral maddesini tüketim maddesi haline getirebiliriz. ve uzay gemisi yapım sürecine girmiş oluruz.

Gemiye proton füzesi mi taksam yoksa lazer mi bilemedim, sen ne dersen usta?

Dün bunların yanı sıra; araştırma gemilerimiz analizleri sırasında irili ufaklı anomalilere rastlayabiliyorlar. Rastlanılan her bir anomali kendine has. Hepsinin de kendine has hikayeleri var. Bazıları birden fazla adımlı görevlere dönüşüp tamamlandığında uygarlığımıza kalıcı sürpriz özellikler kazandırırken, diğerleri daha küçük ölçekli hikâyesi olan sürpriz özellikler olarak karşımıza çıkıyor.

Uzayın sonsuzluğunda karşılaştığımız tek şey diğer uygarlıklar, meteorlar veya anomaliler değil elbette. Zaman zaman kadim varlıklara rastlayabiliyoruz, eski uygarlıklardan kalma yarı otonom maden kazı drone’ları, ether drake’ler, leviathen’ler gibi varlıklarla karşılaşmak da mümkün. Bu varlıklar belli bir yıldız sisteminde yaşayan varlıklar olup, alt etmesi bir hayli güç ancak alt edildiği zaman uygarlığınıza güçlü özellikler katabilmekte.

İlim, Bilim ve İrfan Sahibi Olmak Gerek!

Yıldız sistemleri içerisinde kolonileştirebileceğimiz gezegenlere rastlamak da mümkün.

Ana gezegenimize yakın özelliklere sahip gezegenlere yerleşip koloni oluşturabiliriz. Gezegenleri yaşanabilir hale getirmek de mümkün. Bunu da daha önceden yaptığımız araştırmalarla gerçekleştiriyoruz.

Son aldığım bilgilere göre, fizik bitmiş

Stellaris içerisinde 3 adet ana bilim dalı bulunuyor.

Fizik, toplum ve mühendislik. Bilim alanındaki atılımlarımız sayesinde, gezegen değişimlerinden, uzay gemilerimize takabileceğimiz silahlarımıza ve gen modifikasyonuna uzanan değişiklikler yapılabilmesine olanak sağlıyor.

Stellaris’de savaşlar genel itibarıyle uzay gemileri ve buna binaen filolar üzerinden dönüyor, ancak oyun kendi gemimizi tasarlamamıza olanak sağlıyor. Zira temel bağlamda korvet, destroyer, kruvazör, savaş gemisi (bildiğin battle ship) ve titan (bildiğin dev) gemileri mevcut.

Oyuncu, gemisini istediği gibi tasarlayabiliyor. Her bir geminin en az 3 adet modülü bulunuyor, bu modüllerin her biri farklı boyutlarda. Temel özellikleri de değişiklik gösteriyor. Bu bağlamda araştırmalar ile açtığımız silahlarımızı ihtiyaçlarımıza uygun olarak gemilerimizi düzenlemek için kullanabiliyoruz. Aynı tasarımı geliştirmeniz veya toptan değiştirmeniz durumunda eski gemilerimizi tekrar modelleyerek savaş alanına sürebiliyoruz.

Savaş Masada Başlar Uzayda Son Bulur

Oyun sadece etrafı keşfet, sınırlarını genişlet, teknoloji geliştir ve diğer medeniyetleri yok et şeklinde ilerlemiyor. Oyun içerisinde medeniyetinizin etik ve sosyal yapısına bağlı olarak diğer uygarlıklarla ile ilişkiler gerçekleştirebiliyorsunuz. Diğer uygarlıklarla ile göçmenlik, ticaret, bilim veya askeri birlik antlaşmaları imzalayabiliriz. Veya federasyonlar kurarak düşmanlarınıza karşı birlikte karşılık verebiliyorsunuz.

Galaktik imparator olmak demek tebanı korumak demek!

Tüm bunların yanı sıra galaksi topluluğun katılarak tüm medeniyetleri ilgilendiren kurallar ve kararlar alınmasını oylama süreciyle gerçekleştirebiliyoruz. Galaksi topluluğu dünyamızdaki Birleşmiş Milletlerin bir benzeri şeklinde ilerliyor diyebiliriz. Konsey üyelerinin veto güçleri var. Ek olarak acil durum toplantıları yapmak gibi farklı seçeneklerimiz de var.

Şayet yeterince güçlüyseniz kendinizi topluluk başkanı seçtirip sonra da seçimleri kaldırarak tüm galaksiyi altınızda birleştirecek bir imparatorluğa çevirmeniz de mümkün. (Palpatine: Execute order 66)

Uzayda bir Güç Dalgalanması Seziyorum

Stellaris içerisindeki her bir oyun üç kısımdan oluşuyor; erken, orta ve son kısım. Erken kısımda uygarlığımızı geliştirmeye, genişletmeye ve ekonomik askeri altyapıyı hazırlamaya, orta kısımda güçlenerek egemenlik alanımızı gerek diplomatik gerekse savaşarak artırmaya son kısımda ise oyun sonuna hazırlanmaya başlıyoruz. Her bir oturumda; bir adet orta ve son kriz durumu yaşanıyor. Oyunu ilk kurarken ayarlar kısmında krizin ne olacağını seçebileceğiniz gibi rastgele gelmesini seçebilirsiniz. Bu oyun sonu krizi tüm galaksiyi etkileyen bir hadise şeklinde haritanın herhangi bir yerinden karşımıza çıkabiliyor. Bazen bu zaman ve mekânda yapmış olduğunuz atmalar sebebiyle farklı boyuttan bir varlık/uygarlığı kendi galaksimize çekmemiz bazen ise amaçları tüm canlılığı yok etmek isteyen bir gücün serbest kalması şeklinde gerçekleşebiliyor.

Halk geniş olunca çok başlılık oluyor, herkes bir şeyler istiyor. Ne yapsan yaranamıyorsun arkadaş.

Oyunun ve aslında her bir oturumun temel bir amacı var.

Amaç; tüm galaksiyi zorlayacak olan bu krize hazırlanmak. Bu sürece nasıl hazırlanacağımızın hesabını yapmak üzerine gerçekleşiyor demek çok da yanlış olmaz. Kriz bertaraf edilince oyun/oturum tamamlanıyor.

Çeşitli göstergelere bakılarak en çok puanı olan uygarlık oyunu kazanmış oluyor.

Şayet temel oyundan sıkılırsanız veya farklı bir temada macera yaşamak isterseniz, oyunun MOD’ding grubu oldukça aktif ve birçok MOD bulunabilmekte, bunun içine Star Wars da dahil. İçerisinde bulundurduğu çeşitlilik, MOD seçenekleri ve hikayeleriyle Stellaris, genel anlamda çok yüksek bir tekrar oynanabilirlik sunuyor. Sizi günlerce ekran karşısına kilitleyebilecek kapasitede geniş bir oyun.

Kaptan Güç Kaybediyoruz

Stellaris ile ilgili olarak hep güzel şeylerden bahsettik, şimdi biraz da oyunun eksik kalan yönlerinden bahsetmek gerekiyor kanaatindeyim. Öncelikle belirtmek oyunun erken kısmı oldukça keyifli ve bir hayli eğlenceli. Zira tek karelik bir alandan başlayıp diğer sistemlere atlayarak, tek tek her birini keşfedip kısıtlı kaynaklarınızı hangi sisteme öncelik vererek ilerlemek istediğinize dair karar vermeniz gerekiyor. Bunun yanı sıra gezegeninizdeki sınırlı insan kaynağını doğru kullanarak birim alandan maksimum verimlilik sağlamaya çalışarak uygarlığınızın ilkelerine bağlı kalarak ilerlemek bir hayli keyifli. Bunun yanı sıra sistemlerde karşınıza çıkan her bir anomalinin incelenmesi sonucunda yeni hikayeler keşfedilebiliyor.

Her bir sistemde başka bir heyecan yaşayabiliyoruz. Acaba “bu gezegene kurulabilir miyim?” heyecanını oyun çok güzel yansıtıyor. Ancak oyunun orta kısımlarına geldiğinizde uygarlığınızın sınırlarını çizmiş, keşfedebileceğiniz her bir anomaliyi keşfetmiş oluyorsunuz ki oyun bu noktadan sonra sıradanlaşmaya başlıyor. Bir başka gezegen, bir başka teknoloji ve acaba hangi uygarlığa doğru genişlesem üçgeninde geçen çoğunlukla gün geçirdiğiniz bir hal alıyor ki bu noktada insan biraz sıkılmaya başlıyor. O erken kısmın heyecanı çabuk sönüyor.

Değinilmesi gereken bir başka mesele ise oyunun yapay zekâsı. Oyun genel anlamda oldukça kolay, ben oyunu en zor zorluk seviyesi olan “Grand Admiral” zorluk seviyesinde oynadım. Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki gerçekten birkaç sefer hariç hiç ama hiç zorlanmadım. (Ben sıradan bir oyuncuyum, herhangi bir oyunu genel itibarıyle “normal” zorlukta oynayıp geçmeyi severim, ama Stellaris en zorda bile çok kolay geliyor) Zira oyunun yapay zekâsı erken evreden bir türlü fazla atılım yapamıyor. Benim filoma ait güç seviyesi 100k iken karşıma çıkan filoların en fazla 20k gücünde olması oyundan almış olduğun keyfi bir hayli baltaladı. Tüm serüven boyunca büyük olaylara şahit olacağımı düşünerek hazırlandım. Karşıma çıkan her savaşta hiç zorlanmadan sistemden sisteme atlamak eğlenceliydi. Bu haz insanı mutlu etse de büyük bir zorluk ile karşılaşmamak hayal kırıklığı sağlıyor.

Uzayda bile olsan hukuk üstündür. Hammurabi bu galaksiyede uğramış demekki

Yapma Bunu Yapay Zeka

Yapay zekâ ile ilgili bir diğer sorun ise; oyun gezegenlerin kontrolünü yapay zekaya vermenize izin veriyor.

Zira oyunun sonlarına geldiğinizde ayarlarda minimum seviyede yaşanabilir gezegen olmasını ayarlamış olmanıza rağmen himayeniz altında 20-30 gezegeniniz oluyor. Oyunun en başında sınırlı sayıda gezegeniniz varken uğraşmak keyifli olsa da artık saatlerce oynadıktan ve her şeyi yapıp düşmanlarınızı yendiğiniz veya oyun sonu krizini beklediğiniz anlarda bu gezegenlerle uğraşmak külfet haline geliyor. Bu sebeple ki gezegenleri yapay zekanın kontrolüne verebilme seçeneği oyunda mevcut ancak vermek ister misiniz orası meçhul.

Zira yapay ismindeki gibi zeki değil, bir örnek ile açıklamak gerekirse; oyunda yer alan ender maddelerden birisi egzotik gaz. Bu gazi çeşitli şekillerde kullanmanız mümkün ve bir noktada gaz üretimi -0,3’e düştüğünde yapay zekâ tüm gezegenlerinizden aynı anda egzotik gaz rafinerisi kuruyor. (Evet tüm gezegenlerde) Bunun sonucu olarak bir anda 60+ gaz üretiminiz oluyor ancak bunun kötü yanı gaz rafinerileri mineral tüketiyor dolayısıyla bir anda kendinizi ayda -200 mineral üretimiyle buluyorsunuz. Bunu düzeltmek amacıyla bu sefer de tüm gezegenlerde maden açmaya başlıyor, gaz ve mineral düzeliyor ancak bu sefer de enerji yetersiz kalıyor ve sizi bu kısır döngüye hapsediyor.

Savaşlara gelecek olursak eğer; hep yanı şeyi yapmanız mümkün, düşmanınızın filosuna bakarak daha çok güç kalkanı yoksa zırhı mı olduğuna bakıp filolarınızı ona göre tasarlayıp modifiyeli hale getiriyorsunuz ve düşmanınıza saldırıyorsunuz. Savaş başladığında gemileriniz üzerinde herhangi bir kontrolünüz mevcut değil (ki zaten yüksek strateji oyunlarında beklenildik bir durum). Ancak düşmanınız sizi alt etmek iyi bir manevra yapamıyor. Nasıl başladıysa o şekilde sizinle savaşarak yeniliyor.

Bu noktada siz farklı uygarlıkları deneyerek farklı keyifler alabilirsiniz. Oyunun belli bir noktasından sonra hep aynı şeyi yaparak kazanabilirsiniz. Bu da bir hayli büyük spektruma sahip Stellaris gibi bir oyunu bir noktadan sonra bayağı kılan bir durum halini alıyor.

Kaptan Kapat Motorları Köyümüze Yerleşelim

Stellaris genel itibarıyle çok geniş yelpazeye sahip.

Oyun inanılmaz keyifli. Hikayeleri ile şaşırtıp sizi kendisine bağlayacak bir oyun. Buna rağmen eksiklikleri 2016 senesinde çıkmış olmasına rağmen henüz tam anlamıyla kapatılamamış bir oyun.

Eğer türün meraklısıysanız ve uzay temasını seviyorsanız şans vermeniz dahilinde keyif alacağınızı söylemek doğru olur, eksikliklerin giderilebilmesi içinse her zaman çıkan MOD’lara bakmak faydalı olacaktır. Ek olarak oyunun farklı versiyonlarına bakabilmeniz için bu linki de bırakıyorum https://www.paradoxplaza.com/stellaris/STST01G-MASTER.html

Yazımızı beğendiyseniz ancak uzay macerası yetmediyse başka bir incelememize göz atmak isteyebilirsiniz; https://fanzade.com/gamerhead/oyun-inceleme/aven-colony-oyun-inceleme/

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle; güç kalkanlarınız hep devrede, ışıktan hızlı motorlarınız tam yol ileri kalsın diliyorum.