KONAMI’nin 1 Eylül tarihinde piyasaya sürdüğü serinin yedinci oyunu Metal Gear Solid V: Phantom Pain’i anca ele geçirebildik. Dolayısıyla incelemede de bir gecikme meydana geldi. Öncelikle bu gecikme için özür dileriz. 28 yıl önce KONAMI – Hideo Kojima ortaklığından meydana gelen taktiksel casusluk oyunu Metal Gear (Metaru Gia Sorrido), yıllar boyunca boyuttan boyuta atladı ve son birkaç oyundur taktiksel TPS kategorisinde yerini aldı. Snake’i, Snake’in klonlarını ve birçok kötü ve iyi karakteri tanıdığımız serinin son oyununda Punished ‘Venom’ Snake’i yaşatıyoruz.
Metal Gear Solid: Ground Zeroes’taki olaylardan dokuz yıl sonrasında başlayan oyunda gözlerimizi hastanede açıyoruz. Hemşiremiz, doktorumuz bizi sık sık kontrol ederken, vücudumuzun belirli bölgelerinde oluşan sıkıntılardan haberdar oluyoruz. Bir panik bir hışım derken, filmin koptuğu sahneye geçiyoruz ve Quiet ile tanışma fırsatı buluyoruz. Quiet, güzelliğiyle ve mükemmel öldürme yeteneğiyle Venom Snake’i etkilemeyi başaran nadir insanlardan biri oluyor. Spoiler vermek istemezdik, ancak oyunun geneli Quiet üzerinden dönüyor ve onu tanımanız lazım. Neyse, Quiet’tan kurtulduk derken karşımıza Ghost Rider (!) çıkıyor ve o, her seferinde birilerini öldürüyor. Cani adam! Şaka bir tarafa bu düşmanımız her gittiği yere kaosu da beraberinde götürüyor. Hastaneden kaçarken eski dostumuz Ocelot’un yardımıyla bütün düşmanlarımızdan kaçıp rahata kavuşuyoruz. Sonrasında da dinlenmeye çekiliyoruz. Tabi ki şaka, hemen Sovyetler Birliği’nin elinden Miller’ı kurtarmaya, Afganistan’a doğru yola koyuluyoruz.
Phantom Pain’in en sevdiğim yönü, açık dünya özelliğinin yanı sıra, her şeyin geliştirilebilir ve yeni durumlara imkan açabilir halde olması. Kendi üssümüz olan Motherbase’i geliştirebiliyor, özel ordumuza yeni askerler katabiliyoruz. Her dil için bir çevirmen asker olayı da etkileyici olaylardan biri. Tabi oyun birçok öğe barındıran açık dünya kategorisine girince, zilyon tane yenilik geliyor Phantom Pain’e. Bunlardan en önemlisi olan Fulton Recovery System, savaş alanındaki değerli konteynırları, önemli askerleri, vahşi hayvanları ve en önemlisi görevlerimizde kullanabileceğimiz araçları Motherbase’e yollamamızı sağlıyor. Bunun dışında artık iDroid’den seçtiğimiz görevlerimize giderken yanımıza bir araç ve bir silah arkadaşı (Buddy) alabiliyoruz. Araç olarak seçeneğimiz çok iken konu silah arkadaşına gelince tek tercihim D-Dog oldu. Hem düşmanları ve kaynakları uzaktan algılayabilmesi, hem de kolay kontrolüyle D-Dog mükemmel bir silah arkadaşı oluyor.
Gelin biraz da Ghost Rider (O tipe Ghost Rider demek çok hoşuma gitse de tabi ki kendisinin adı Ghost Rider değil.) dışındaki düşmanlarımızdan bahsedelim. Zaten dikkat edilmesi gereken bir düşmanımız daha var, o da Skull Face’in ta kendisi. Ancak önemli olan Skull Face ile olan savaşımızda karşımıza çıkan Skulls adlı küçük bir topluluk. Karşısında direnmesi çok zor olan bu küçük topluluğa karşı tek yapabileceğimiz şey kaçmak oluyor genelde.
Skulls demişken, oyunun en büyük gaflarından biri, görevler sırasında karşımıza çıkabilecek olan sürpriz karakterlerden önceden haberdar olmamız. Her görev (evet her görev) başında görevde geçen ve geçecek olan bütün karakterlerin adını küçük bir jenerikle görevin başına koyarak bütün heyecanı ortadan kaldırıyor. Ancak bunun dışında oyunun sadece düşman odaklı olmayıp birçok konuda çeşitlilik sunması da artıların arasına giriyor. Örneğin arkadaşlarımızn üslerini basabiliyor ve onların kaynaklarını çalabiliyoruz. Metal Gear Online ile birlikte çoklu oyuncu arenasına ayak bastığımız MGS V: Phantom Pain, mükemmel grafikleriyle ve etkileyici oynanışıyla kendini yılın en iyi oyunları arasına yerleştirmeyi başarıyor.
Hideo Kojima’nın Konami ile birlikte hazırladığı son proje olan Metal Gear Solid V: Phantom Pain, oyunda Kojima’nında bulunmasıyla birlikte Hideo Kojima’nın başyapıtı olarak tarihin tozlu raflarındaki yerini alıyor. Kojima’nın Sony ile anlaştığını hatırlatır, yeni projelerini de yakından takip edeceğimizi belirtiriz.
Yorum yap