Bu hafta, size favori dizilerimden biri olan Scorpion ile ilgili detaylı bir inceleme yazmak istiyorum. Eleştirmenler tarafından çok yüksek puanlanmayan bu dizi, aslında bu tarz puanlamaların ve eleştirilerin her zaman doğru olduğu anlamına gelmediğinin taze bir örneği.
Duygusal sahnelerinde gerçekten dokunaklı olmayı başaran, komedinin çizgilerini zorladığında ise size birkaç keyifli tebessüm sunan, Scorpion’un konusunu, Walter O’Brien adlı bilgisayar dahisinin hayatından aldığını (ve dizinin konusunu) fantastik polisiyeleri ele almış olduğum önceki yazılarımdan birisinde detaylıca anlatmıştım. Yine de bir cümle ile özetlemek gerekirse, “The Big Bang Theory adlı dizinin başkarakterlerini andıran bir grup arızalı dahinin, başta ABD olmak üzere, dünyanın birçok farklı bölgesini her hafta büyüklü, küçüklü krizlerden kurtarıyor oluşu” şeklinde anlatılabilir. Ekibin, sezon arasına girmeden önce yayınlanan son iki bölümde bir hastaneyi ve içindeki hastaları tehlikeli bir mantarın yayılmasından, önceki hafta da Birleşmiş Milletleri uluslararası bir krizin eşiğinden döndürdüklerini ve şimdiye kadar yayınlanan 1,5 sezon boyunca ABD toprakları dışında Bosna Hersek, Meksika, Yemen, Beyaz Rusya, Küba ve Kazakistan gibi ülkelerde operasyonlara çıktıklarını söyleyebilirim. İlk sezonun finali olan “Postcards from the Edge” ya da birinci sezonun onikinci bölümü olan “Dominoes” bölümlerinin, kişisel favorilerim arasında olduğunu ve diziye başlayıp başlamama kararınızı bu iki bölüme bakarak verebileceğinizi belirterek, oyuncu kadrosunu değerlendirmeye geçmek istiyorum.
Geçen haftaki yazımın konusu olan Da Vinci’s Demons dizisine kıyasla, Scorpion’un kadrosunun daha genç ve daha az aşina olduğumuz yüzlerden oluştuğunu görebiliyoruz. Scorpion ekibinin liderliğini, 2011-2012 yılları arasında Game of Thrones dizisinde 7 bölüm boyunca Rakharo karakterini canlandırmış olan, Interstellar ve World War Z gibi filmlerde de rol alan Elyes Gabel üstlenmekte. Gabel, NASA’nın sitesini henüz 16 yaşındayken çökertmiş olan, 197 IQ’lu yazılım uzmanı ve dahi Walter O’Brien’ı canlandırmakta. IQ yönünden zengin olsa da EQ yönünden ciddi bir kıtlık çekmekte olan Scorpion ekibinin, dış dünyayla bağlantısını kuran bir garson ve ekibi defalarca diplomatik krizlerden kurtarmış olan bir danışman olan ve Walter ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşayan Paige Dineen karakterine ise Shark Night 3D filminde rol alan, American Idol ses yarışmasının beşinci sezonunun ikincisi Katharine McPhee hayat vermekte.
DÜNYAYI KURTARAN DAHİLER
Scorpion ekibinin diğer üyelerinin başını, X-Files ve Sons of Anarchy gibi dizilerin usta oyuncusu Robert Patrick çekmekte. Yaşlı kurt ve gerçek bir aksiyon adamı olarak, ekibin devlet teşkilatları ile olan bağlantısını yürütmekte olan Ajan Cabe Gallo, aynı zamanda ekip için gerçek bir baba figürü. Ekibin en eğlenceli üyesi ise, hiç şüphesiz ki insan davranışları uzmanı olan ve kumar alışkanlığı sebebiyle başı sıklıkla derde giren, ancak hem insan davranışları alanındaki insanüstü yetenekleri hem de doktor eğitimi sayesinde aynı zamanda ekibin vazgeçilmek üyelerinden olan MD Tobias Curtis. Karakteri canlandıran aktör Eddie Kaye Thomas’ın en bilinen işi ise American Pie film serilerindeki Paul Finch karakteri. Ekibin en duygusuz üyesi olmasına rağmen icatları ile McGyver’ı andıran mekanik deha Happy Quinn’i canlandıran Jadyn Wong ile ekibin en şirin üyesi, çizgi roman hastası, obsesif-kompulsif bozukluktan muzdarip ancak gerçek bir matematik dehası olan Sylvester Dodd’u ekranlara taşıyan aktör Ari Stidham ise tecrübe olarak, diğer isimlerin biraz da olsa gerisinde kalmaktalar. Ekibin en eksantrik üyesi ise, diğerleri kadar yetenekli olmasa ve henüz tam olarak neden ekibe dahil olduğunu anlayamamış olsak da, en kritik anlarda en enteresan şekilde hayat kurtarmakta olan Ray Spiewack. Karakteri ise, Alias dizisinde 105 bölüm boyunca Marshall Flinkman karakterini canlandıran ve iki kez de Teen Choice Award’da “Best Sidekick(En İyi Yardımcı)” ödülüne aday olan (2003 ve 2005) Kevin Weisman canlandırmakta.
Cosplay açısından değerlendirdiğimizde, mor bir gömlek ve kravat ile Walter O’Brien olmanın kolay olduğunu, yine aynı mont ve şapkasını temin etmeniz halinde Tobias Curtis’in de rahat çıkartılabileceğini, geri kalan karakterlerin ise kayda değer belli bir tarzları olmadığını söyleyebilirim. Yazıya son verirken, iki hafta önceki Person of Interest yazımda olduğu gibi, birkaç alıntı ile bu haftalık nokta koymak istiyorum, önümüzdeki hafta görüşmek üzere:
Cabe: Nasıl olur da saatte 145 km ile giden bir trenin üzerine atlamayı düşünebilirsin?
Walter: Büyük bir dikkatle…
***
Tobias: (kanalizasyona inerken) Doktora derecem var, ama böcek ve fare dolu bir çukura ben giriyorum.
***
Tobias: Üzerine baskı yapmak gibi olmasın ama sadece 5 dakikamız var, zira ölümün eşiğindeyiz.
Cabe: Boşversene, Scorpion’da “imkansız” diye bir şey yok!
Yorum yap