Batman, John Ridley’den gelen yeni “Future State: The Next Batman” çizgi roman serisinde siyahi olabilir, ancak ilk siyahi Batman olmaktan oldukça uzak. Yıllar önce Stan Lee ilk Afrikan-Amerikan Batman’i yaratmıştı.
Oscar ödüllü senarist John Ridley, yeni mini serisindeki Batman’in DC Comics evrenine daha fazla çeşitlilik kazandıracak yabancıların tabiriyle “person of color” yani beyaz olmayan birisi olacağını ima etmişti zaten. Ridley’in projesi gerçeğe dönüşmeden çok önce ise, Marvel Comics’in efsanevi yaratıcısı Stan Lee DC Comics için ilk Afrikalı-Amerikalı Batman’i yarattı!
Marvel Comics’in kurucusunun bir zamanlar DC Comics için yazmış olması imkansız gibi görünse de, Stan Lee, DC ona kendi mini dizisini yazma şansını sunduğunda, büyük DC kahramanlarını yeniden yorumlama şansını elbette geri tepmedi. Superman, Wonder Woman ve Flash gibi klasik karakterlere kendi ezgilerini ekleyen Lee, Batman’i yeniden hayal etme zamanı geldiğinde, yepyeni bir yola girdi…
Siyahi Batman’in Stan Lee Gözünden Yorumu
Just Imagine Stan Lee’s Batman, Stan Lee ve sanatçı Joe Kubert’i başka hiçbir şeye benzemeyen bir Batman yaratmak üzere bir araya getirdi. Lee’nin versiyonu Bruce Wayne adında beyaz, milyarder bir playboy değil, Wayne Wilson adında bir Afrikalı-Amerikalıydı. Öldürülen bir polis memurunun oğlu olan Wayne, yoksulluk içinde büyümüş, mahallesindeki şiddet ve yolsuzluğa kayıtsız kalmıştır. Buna rağmen, bir gangsterin kız arkadaşının neredeyse vuracağını gördüğünde, kızı yoldan çekerek hayatını kurtarır.
Wayne’e teşekkür etmek yerine, gangster “Handz” çocuğu döver, neredeyse ellerini ezer ve daha sonra Wayne’i bir soygun için suçlar. Wayne intikam yemini ederek zamanını hapishane hücresinde geceleri dışarıda uçan yarasaları izleyerek geçirir ve hatta onlardan biriyle arkadaş olur. Ayrıca çalışmaya başlar ve sıska gövdesini çılgınca kaslandırır. Birkaç ay içinde neredeyse süper insan seviyesinde güçlenir.
Wayne, hücresini paylaştığı kişiyi korumaya çalıştığı zaman bir arkadaşı daha kazanır; Wayne’i zihnini geliştirmeye teşvik eden Doktor Frederick Grant. Wayne bu tavsiyeyi ciddiye alır ve kendini eğitmek için hapishane kütüphanesini kullanmaya başlar. Ne yazık ki, bu kendini geliştirme döneminde, Wayne’in annesi ölür ve Wayne Handz’in onu ailesinden uzak tuttuğunu düşünerek var olan olan öfkesini da da perçinler.
Pelerinli Şövalye iş başında;
Wayne, bir hapishane isyanı sırasında, gardiyanı birkaç hayduttan koruduğunda af kazanır ve nihayet özgürlüğüne kavuşur. Devasa yapısını kullanara kostümlü güreşçi “Batman” olarak para kazanmaya karar verir. İnanılmaz gücü ve dövüş becerileri sayesinde, Batman kısa sürede yıldızların ilgisini çeker ancak kimliğini bir sır olarak saklar. Şöhreti arttıkça, Wayne kendine bir servet kazanır ve Hollywood Tepeleri’nde bir konak dahi satın alır.
Onu hapse gönderen gangsterin peşinden gitmeyi asla boş vermeyen Batman, Doktor Frederick Grant’i işe alır ve yarasa kıyafetine gece görüş lensleri, ses yükseltici sensörler ve dahası da dahil olmak üzere yararlı araçlar üretmesini ister. Ayrıca Wayne’i kurşun geçirmez hale getirmek için kostümüne Kevlar ve pelerinine de planör özelliği eklerler.
Böylece Batman, yıllarca kendisine bir suç imparatorluğu kuran Handz’in peşine düşer. Uzun bir savaşın ardından Batman, Handz’i kulesinin çatısından fırlatır ve düşmesine izin verir. İntikamını alan Batman, suç ile savaşmaya da devam eder.
Alcatraz’ın Yarı Kuş Adamı ve Monte Cristo Kontu’nun bir amalgamı olan Stan Lee’nin Batman’i, Pelerinli Süvariye benzersiz bir yorum getirir. Wayne Wilson’ı hapishanede becerilerini kazanan eski bir dolandırıcı (haksız yere hapse atılmış olsa da) yapma seçimi, bir Afrikalı Amerikalı kahraman için biraz klişeleşmiş bir bakış açısı elbette. Yine de, Stan Lee’nin Batman’ını Bruce Wayne’inkinden olabildiğince farklı kılmakla ilgilendiğini ve Wayne Wilson’ı DC’nin geniş çoklu evreninde Batman’in daha sıra dışı alternatif versiyonlarından biri yaptığını kabul etmek gerek.
Yorum yap