“ 39’da ateş vardı. Ben bile bunu hissediyordum. Gözü kara bir Brooklyn çocuğundan başka bir şey değildim. Daha ağzım süt kokuyordu. Ama o zamanlar biz, gözü kara bir ülkeydik. Büyük buhranı atlatmıştık ve Avrupa’da esen rüzgarlar bizi korkutmuyordu..” diye düşünüyordu genç foto-muhabir Phil Sheldon. Avrupa’daki özgürlük savaşına dahil olup savaş fotoğrafçısı olarak ünlenmekten başka bir amacı yoktu. Tüm macera oradaydı.. Okyanus ötesi sıkıcı ABD topraklarında değil. Genç gazeteci Jonah Jameson’a dönerek “ Bekleyin ve görün! Avrupa her şeyin kalbi! Kariyerlerin yapıldığı yer!” dedi heyecanla ve beklenildiği gibi de J.J’ce bir yanıt geldi: “ Evet.. ve araba yüküyle insanın öldüğü yer.”
Ödüllü yazar Kurt Busiek‘in ( Superman: secret identity, Jla/Avengers, Astro city, Thunderbolts ) yazdığı ve Çizgiroman dünyasının homo-superior’u Alex Ross‘un çizdiği Marvels, New York’lu orta sınıftan standart bir Amerikalı’nın, Foto muhabir Phil Sheldon‘un hikayesi ve biz tüm hikayeyi onun Fotoğraf makinesinin vizöründen seyrediyoruz.
Hikaye dediğime bakmayın. Bu bir Marvel ana evren tarihçesi. İlk süper kahramanların görünmeye başladığı 2. Dünya savaşı, yani Altın çağ’dan başlayarak 70’lerin ortasına, bronz çağına kadar bir zaman yolculuğu. Bu da haliyle Arkabahçe‘nin yayımladığı bu cildi diğer benzerlerinden(!) çok farklı bir konuma yerleştiriyor. Olmazsa olmaz bir koleksiyon değeri katıyor.
ABD halkı başlangıçta, İlk Human Torch ( üstelik bu android ) ile dünyanın ilk uçan süperkahramanı ( evet, ilki supo değil ) Atlantis prensi Namor’un kapışmasına şahit oluyorlar. Biri korkulan ucube diğeri ise bir düşman. Hem gözlerine inanamadıkları bir mucizeye şahit oluyorlar hem de en büyük korkularıyla yüzleşiyorlar. Doğada insan olmanın, üstün olmak ile aynı anlama gelmediğinin anlaşılması çok fazla sürmüyor. ‘Mucizeler Çağı’ artık başlıyor.
Captain America ilk süper kahraman olmasa da; insanların içinden çıkan ve toplumun bayrağını üzerinde taşıyarak sonsuz bir güven aşılayan ilk kahraman. Sanki arkasına geçen herkesi kalkanı ile koruyabilecek izlenimi veriyor. Aynı zamanda bir köprü görevi de görüyor. Captain america ile birlikte görünen tüm süper kahramanlara toplum da güveniyor. Dünya savaşında düşman ile ucube cap ile takım. 60’larda ise bunun adı Avengers demek.
Daily Globe’un sahibi Mr. Bushkin, ünlü heykeltraş Alicia Masters‘ın “Super Heroes” sergisindeki çalışmasından dolayı, kahramanımız Phil Sheldon’u tebrik ediyor. Ona dünyanın en ünlü ailesi ve magazinin 1 numaralı konusu olan Fantastic Four’dan Mr. Fantastic ve Invisible woman’ın Nikah töreni için davetiye ayarlıyor. Düğün sansasyonel bir vaka. Akşamında ise Phil arkadaşları ile bir mekanda kutlamaya devam ederken, televizyon kanalları gündemi sarsan başka bir konuyu işliyorlardı; Mutantlar!
Busiek, hikayeyi örerken sanki gerçek birinin gözünden ( evet, gözlerinden değil malesef ) olaylara bakıyormuşuzu bize yaşatabiliyor. Ross ise sahneleri o kadar iyi kotarmış ki, bir çok önemli sahneyi Phil’in bakış açısından çizmiş. Çoğu karede dışarıdan izleniyormuş izlenimi var.
Kurgulama çok iyi, örneğin Phil Sheldon bir yandan Yüzbaşı Stacy’yi öldürmek ile suçlanan Spider-Man ‘in masumiyetini kanıtlamaya çalışıyor, diğer yandan ise Peter Parker’a Daily Bugle’a Spider-Man’i suçlasın diye fotoğraf satması yüzünden sinir oluyor. Özellikle Gwen Stacy olayı kahramanımız açısından çok dramatik verilmiş.
Ama nihai olarak, sadece bir tarihçe diye çizgiromana sahip çıkılmaz. Hikayesi de başlıca eserler arasına girmesine yol açıyor. Özellikle Marvel’ın DC’ye oranla bizim dünyamıza daha fazla benzemesi hikayeyi çok daha fazla dramatik hale sokuyor. Süper karakterler ile bilim kurgu harici, zaman-mekan açısından diğer herşeyin gerçek dünyaya olan benzerliği, aynı zamanda o tarihin gündemine de göndermeler yapılmasını sağlıyor ve bu da okura daha çarpıcı bir etki sağlıyor. Soğuk savaş, Paranoya ve diğer sosyal olgular arka planda iyi işlenerek, süper kahramanlar ile bağlantısı kuruluyor. Phil Sheldon ve diğer herkes eser boyunca şunu sorguluyor: Süper insanlar mucize mi yoksa felaket mi?
Arkabahçe’den çıkan Marvels ( mucizeler ) cildi, aslen ABD’de 1994 yılında basılan ve 5 sayıdan oluşan bir eser. Normal kapak ile 250 sayfa civarı cildin, en az bir fasikül kadar bölümü alex ross hazırlığına ayrılmış. Çizerler ve yazarlar için çok iyi bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Ayrıca her sayfada bize gösterilen tarihi anların, hangi fasiküllerden alındığına dair de bir kaynakça verilmiş. Bu kaynakça o kadar ayrıntılı ki; tüm önemli olayları istediğiniz zaman bulup orjininden okuyabilirsiniz… “sayfa 18, alevlerin pym’in evini yok etmesi: Marvel Feature # 6” gibi…
25 TL civarına çok rahat bulabileceğiniz cilt için, sadece 200 adet basılan ve iki katı fiyatı olan HC basımının da olduğunu hatırlatalım 🙂
Sonuç olarak mutlaka koleksiyonda bulunması gereken bir eser. Marvel’cı kişi Kralı gelse bu ciltten vazgeçmez 🙂