Bu kısma küçük bir yazı yazıp, sizin ilginizi çekip tüm yazıyı okumanızı sağlarız. Yani birkaç satır sizin koca bir paragrafı okumanıza neden olur. Okuduklarınız sizi Gorogoa‘yı araştırmaya, oynamaya, düşünmeye iter. Bu oyun ise bir şeyi fark etmenize sebep olur: Küçük resimler koca bir resmi oluşturur. Aynı bu paragraftan çıktığınız yolculuk gibi. Artık bu küçük paragrafı okumadan önceki sen ile sen aynı değilsindir. Gorogoa da tam olarak budur.
Daha Önce Hiç Görmediğiniz Bir Bulmaca Türü
Gorogoa’yı ilk defa görenler, sadece küçük resimlerin yerini değiştirerek tamamlama türünde bir bulmaca oyunu olduğu sanıyor. Bu da oldukça basit gözüküyor. Oysa Gorogoa’daki resimler senin yerleştirmene göre hareketleniyor ve adamın resimler arasında geziyor. Yerleştirmeleri sadece bu buna uyar diye değil, etrafa saçılmış ipuçlarına göre yapıyorsun. Aslında Gorogoa, içerisinde hiç ses ve yazı olmadan sana bir hikayeyi anlatan bir bulmaca oyunu. Yani fiziksel bir bulmaca çözerken zihinsel de bir bulmaca çözüyorsun. Kısacası, bulmaca içinde bulmaca.
Tamamlanması Yaklaşık 6 Yıl Süren El Çizimi Görseller
El emeği göz nuru dememizin sebebi belli oldu demek. Oyundaki tüm görselleri ressam Jason Roberts yaklaşık 6 yıl süren bir süreçte çizdi. Gorogoa, muhteşem bir hayal gücünün ve emeğin eseri.
Oyunda çizimlerden o kadar etkilendim ki hemen sonrasında Jason Roberts kim diye merak edip araştırdım. Çok güzel koyun, at, köpek, kuş… çizimleriyle karşılaşıp Jason Roberts’in vahşi yaşam sanat sahnesinde önde gelen bir sanatçı olduğunu öğrendim ve onu daha da sevdim.
Jason Roberts ressam olma hayaliyle çalışan, hayal gücü yüksek bir genç. Bir yaratık hayal ediyor ve ona belli bir anlamı olmayan Gorogoa adını koyuyor. Büyüdüğüne yoğun işlerin arasındayken kendine kalan biraz boş zamanında da bir kart oyunu geliştirmeye başlıyor. Zamanla kart oyununun içinden çıkamayıp bir grafik roman yazmaya başlıyor. Sonra da bağımsız hikayeli video oyunlarının ne kadar tuttuğunu düşünüp bu konuda hiçbir fikri olmasa da “Ben sanatımı, hayal gücümü neden bu alana taşımayayım ki?” diyor ve yola koyuluyor. Jason Roberts, oyunu için boş zamanları yetmediğinden işi bırakıyor. Bir zaman sonra parası da bitiyor. Zorluklar içinde finansal desteklerle bitiriyor oyunu.
Gorogoa’nın demosu 2012 yılında bağımsız bir oyun festivali olan IndieCade’de yayınlanıyor. Aralık ayında Annapurna Pictures, Annapurna Interactive olarak oyun dünyasına gireceğini “kişisel, duygusal ve özgün” oyunlar üreteceğini söylüyor. İlk yayınlayacakları oyunlardan birinin de bu kriterlere uyan Gorogoa olduğunu duyuruyor. Böylece 14 Aralık 2017 tarihinde Gorogoa bizlerle oluyor. Aslında oldukça ilham verici bir hikaye. Bunu yapamadım diye başlanılan işi tamamen bırakmak yerine, bunu yapabilir miyim diye üzerine gidip denemekten korkmamayı çok güzel örnekliyor
Muhteşem Müzikler
Jason Roberts, oyunun ilk demosundan biraz sonra müzik ve ses konusunda What Remains of Edith Finch, The Stanley Parable gibi video oyunlarının ses tasarımcısı olan Eduardo Ortiz Frau’yu işe aldı. Oyunun demosunu oynayan Frau, “Oynamak için oturdum ve hemen her şeye aşık oldum” dedi. Bir süre beraber çalışsalar da Jason Roberts abimiz bizi şaşırtmadı ve ben daha farklı bir şeyler istiyorum diyerek Eduardo Ortiz Frau ile bu konuda çalışmayı bıraktı. Sonra The Unfinished Swan video oyununun bestecisi Joel Corelitz’i işe aldı. Linke tıklayarak sayfasını ziyaret etmenizi öneririm, beste yaptığı oyunlar o kadar ilginç ve güzel ki ben de istek listeme ekledim.
Corelitz de demoya hayran kaldı ve Gorogoa için aynı bu oyun gibi bir müzik yapmaya karar verdi. Yapboz, bulmaca gibi bir müzik. Farklı sesler birbiriyle harmanlanıp uyum içinde bir bütün olup sonra yine bir müziğin parçası olmalıydı. Corelitz bu konuda bir web sitesi buldu bu sitede farklı videolardaki sesleri istediğin şekilde açsan da birbiriyle yeni melodiler oluşturup büyük müziğin bir parçası oluyordu. Şu siteyi hemen Jason Roberts’e gönderdi. Corelitz ve Roberts birlikte çalışarak Gorogoa’ya uygun, ahenkli müzikleri yaptılar.
Buraya harika soundtrack bırakıyorum. Oyunun içinde çok daha anlamlı gelse de bir şeyler yaparken arkada çalması da o denli hoş oluyor. Yine de bazı kısımlar içimde biraz ürperti yaratmıyor değil, oyunda Gorogoa’nın geçtiği sahnelerdeki melodi özellikle.
Hikaye
Sıra Dışı Bir Hikaye Anlatımı
Gorogoa’nın yazısız ve sessiz bir hikaye anlattığını söylemiştik. Sessiz bir film ve yazısız çizgi roman gibi önüne serilen bir hikaye de değil. Yavaş yavaş aralanan bir perde gibi her resimdeki detayları keşfederek, resimleri birleştirerek ve arada canlanan görüntüleri izleyerek çözülen bir hikaye. Bu sıra dışı hikaye anlatım metodu oldukça başarılı olmuştur çünkü: direkt hikayeyi vermeden yavaş yavaş buldurmaya çalışmak, oyuncuyu sürekli bir gizemle içine çekip daha da fazla oynamaya teşvik etmektedir. Zaten oynama süresi ortalama 2 saat olan bu oyunu bir oturuşta bitireceğinizden/bitirdiğinizden eminim. Sonra zaten devamı nerede ama diye üzülüp tekrar oynamaya başlıyorsunuz.
Temel Hikaye ve İncelemesi
Öncelikle bu kısımda kendi anlayış ve yorumlama gücüm devreye giriyor çünkü Gorogoa’da hikaye budur diye bir kesinlik yok. Tamamen soyut bir hikaye. Onu bulacak, okuyacak sizsiniz ve soyut kavramlar kişiye göre değişir. Bunu Rorschach testine benzetebiliriz. Resimden çıkaracaklarınız size göredir ve biraz da sizi gösterir.
Bakan herkes farklı bir şey görecektir. Bu resim, fotoğraf ve sinemayla ilgili en önemli detay.
David Lynch
Gorogoa, oyunun maskotu olan ve evrenin düzenini değiştirebilen bir güce sahip ejderhamsı bir yaratıktır. Gorogoa’nın bi yerden geçtiğini görüyorsak orası değişiyor örneğin hava aydınlıksa kararıyor. Oyunun başında, çocuğumuz Gorogoa’yı görüyor ve tahminen içinden “Bu nedir lo neye yarir ki?” diyor. Elindeki kitaptan onu bir şeylere benzetmeye çalışıyor. Sonra bir resimde Gorogoa’da olan beş rengin aslında onu oluşturan beş element olduğunu anlıyor (aynı silmariller gibi düşünebilirsiniz) ve onları tek tek bulmaya başlıyor. Resimde bu beş elementi tutanın da bir çocukla yaşlı adam olduğuna lütfen dikkat edin!
Çocuk bu kasede gördüğümüz kırmızı elementi aramaya başlıyor. En son bir ağaçtan kırmızı elma olarak onu buluyor. Daha sonra oyun boyunca bu beş renkte meyveleri buluyor.
Neden Meyve Topluyoruz ve Neden İlk Meyve Kırmızı Elma?
Gorogoa’nın tanrıyı, zamanı, kötülüğü, iyiliği veya yaşamın ta kendisini ifade etmesi ihtimallerine karşı meyve de bir metafor olmalıdır. Meyveler oyunda çocuğun her bir çağına denk gelmektedir. Çocukluk, gençlik, orta yaş, yaşlılık olmak üzere. İlk meyvenin kırmızı elma olması yasak elmayı simgeliyor olabilir. Onu alınca insanlık başlıyor. Oyunun başlangıcı, yaşamın başlangıcı. Böylece diğer meyveler de bu oyunda nasıl çocuğun çağlarını gösteriyorsa o şekilde insanlığın çağlarını tutmaktadır.
Gorogoa İnsanın Bitmek Bilmeyen Arayışını Anlatır
Çocuk oyunun başında kitaba bakarak bu tuhaf ejderhamsı yaratığı anlamlandırmaya çalışır. Daha sonra yaşamı boyunca onun parçalarını arar, toplar onu görüp anlamlandırmaya çalışmaya devam eder. Ejderha yani Gorogoa yaşamın kendisini temsil etmektedir. Bu sebeple Gorogoa insanın hayatı anlamlandırma çabasının ömür boyu sürmesini somutlaştırarak bizlere sunar.
Oyundaki Tüm İnsanlar Aynı Kişi
Oyundaki çocuk, yıldızları izleyen adam, pencere kenarında düşünen genç, kitabını inceleyen yaşlı adam ve tren istasyonundaki yaşlı adam aynı kişidir. Bunu düşünce balonlarından ve araştırdıkları şeylerden anlayabiliriz. Her zaman diliminde de hala Gorogoa’yı araştırdığını görebiliriz. Çocukken aldığı notları yaşlıyken de inceler birleştirir ya da yıldızları izler notlar alır. Büyüdükçe hep geçmişi düşünürken çocuk da o çağları yaşamakta ve en başta o kaseyi iki kişi yaşlılığıyla beraber tutacağını kitapta görmüş öğrenmiştir. Karakterin hem savaşta ve felaketteki hallerini hem de iyileşmiş ve güzel dünyadaki hallerini görmekteyiz.
Gorogoa metaforu
Oyunda siyah beyaz resimlerde hapsolduğumuz, felaketli zamanlar var. Savaşın, yangının olduğu ve sakat kaldığımız durumlar. Muhtemelen bunların sorumlusu, durumları buna çeviren ejderha yani Gorogoa kötülüğü simgeliyor. Aynı zamanda bunları düzelten ve yeniden inşa edilmesini sağlayan her şeyi değiştiren de o. Bu yönüyle iyiliği de simgeliyor. Biz de bu yüzden çocukluk ve yaşlılık halimizle el ele vererek (meyve kasesini onla tutan fotolar var) tekrar elementleri bir araya getirerek belki onu yenmeye belki de onun her şeyi düzeltmesi için onu oluşturmaya çalışıyoruz. Tüm o siyah beyaz resimlerden renklilere geçmeye başlıyoruz. Çok klasik cümleler olsa da Gorogoa yaşamın ta kendisini anlattığından bu örnekler de hayatın kimi zaman siyah beyaz kimi zaman renkli olduğunu ve insanın bazen ona sımsıkı tutunduğu bazen ondan kaçıp, korktuğunu kısacası içinde iyiliği de kötülüğü de barındırdığını anlatır.
Çocuk tüm elementlerin hepsini topladığında kaseyi yukarı tutup aynı kitapta gördüğü gibi karşısında yaşlılığı da varmış gibi yaptı fakat yoktu. Gerçek hayatta farklı çağlarımız bir arada olamaz ve bir çocuk bunlar arasında gezemez ama Gorogoa zamanı, evreni değiştererek bize bunları gösterebilen bir yaratık. Kısacası, Gorogoa hayatın ta kendisidir. Bir çocuktuk, genç olduk iyi de kötü de günler gördük ve sonuç olarak yaşlanıp öldük. Burada meyveler insan çağlarını gösteren, ejderha zamanı gösteren, kasenin dolması da tüm çağların yani bu dünyadan toplanacakların sona erdiği ölümü ifade eden bir metafordur.
Gorogoa Adı Nereden Geliyor?
Oyunun yaratıcısı Jason Roberts’in gençken bir yaratık hayal edip ona belli bir anlamı olmayan Gorogoa adını koyduğunu söylemiştik. Yıllarca bu isim aklından çıkmıyor. Bu oyunu yaratmaya karar verdiğinde adının belli bir dilden olmaması, eşit ve herkes için olmasını istiyor. Böylece oyununda bu kriterlere uyan aklındaki Gorogoa’yı kullanıyor.
2012 Demosu
Oyunun içinde 2012 yılında IndieCade’de çıkan demosu da meyveler gibi bir bölüm halinde sonda mevcut. Oyun bitiminde onu da kesinlikle oynamanızı ve değişimi görmenizi isterim. Jason Roberts’in yerinde saymayan bir adam olduğunu zaten anlamıştık. Oyunu da ilk halinden fazlaca değiştirdiğini bazı yerleri baştan çizdiğini görüyoruz. Eski mekan çizimlerini de ben çok sevdim keşke o tavşanlı soytarı arabası kısmı kalsaymış (sadece görsel olarak kalmış ama küçük bir parçada) ama oyunun eski hali çok daha zormuş. Açıkcası benim demoda uzun süre göremediğim yerler oldu daha sonra duvara kapı olduğunu göstermek için sembol vs. çizip daha çok ipuçları eklemişler. Bence oyunun şuanki halinin zorluğu tam tadında, ne çok kolay ne çok zor.
Gorogoa Rekorları
Oyunun Steam’de on bir tane başarımı var. Bunlardan beşi de gizli başarım. Ben oyundan sonra kalan dört gizli başarımıma baktığımda birinin oldukça zor olduğunu gördüm. O da şuydu: Oyunu 30 dakikadan kısa sürede bitirmek. Çünkü ben iki saat civarında bitirmiştim :/ Üstüne bir kez daha oynadım yine geçemedim. Merak edip dünya rekoruna baktım 14 dakika 49 saniyeymiş. Diğer sıralamalara da buradan bakabilirsiniz.
Teşekkürler
Bu benim ilk incelememdi, umarım beğenmişsinizdir ve yararlı olmuştur. Her şeyi tükettiğimiz bu çağda bir şeyler düşünmek, böyle yazılar üretmek bana çok değerli geliyor. Bu içerik üretiliyorsa da siz, ilgili okuyucular, sayesinde üretiliyor. İyi ki varsınız, teşekkürler. Oyun gerçekten çoooooook güzel ve kesinlikle herkese özellikle de bulmaca severlere öneririm.
Yorum yap