80’li yıllarda doğmuş olanların çocukluklarında izledikleri çizgi diziler arasında önemli bir yer tutan She-Ra serisi bu yıl Netflix’de yeniden uyarlama olarak karşımıza çıktı. “She-Ra ve Güç Prensesleri” Hazır bu serinin ilk sezonunu izleyip bitirmişken bir inceleme yazayım dedim.
She-Ra ve Güç Prensesleri: Karşımızda Yeni Adora
Fragman ve posterleri yayınlandığında eski seriye aşina olanların veyahut sevenlerin “yahu böyle She-Ra mı olur? çizimleri çok kötü” dediğini gördüm. Herkes gibi ben de aynı şekilde düşünmüştüm. Ama devirin değiştiğini artık 80’li yıllardaki çizimlerin veya DC serisindeki çizimlerin bu hikayeyi güzel yansıtamayacağını seriyi izlemeye başladıktan sonra anlıyoruz. Çünkü karşımızda daha akıcı ve şirin bir yapım var. Arkasında Dreamworks gibi bir firmanın olduğu, ayrıca GLAAD Medya En İyi Çizgi Roman Ödülü ve Gençlik Edebiyatı Dalında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü gibi ödüllere sahip yeni yeteneklerden Noelle Stevenson’ın emek ve tarzını verdiği bir yapım olduğunu da tekrar hatırlayalım.
Karakterlerin hemen hepsi eski seriden bilinen karakterler. Ana karakterimizin adı yine Adora, ancak He-Man’in kız kardeşi olmasına dair herhangi bir ipucu verilmemiş. Bu yüzden bu reboot içinde He-Man’e dair bir şey olmayacağına kesin gözüyle bakıyorum. Bunun bir yeniden çevrim(reboot) olmasından dolayı normal karşılamak gerek.
Yapımda en dikkat çeken şeylerden biri de eski serilerdeki prenseslerin görüntüsünü tamamen farklı şekilde sunulmuş olması. Ancak göze batan ilk karakter, prenses olan Glimmer isimli tombik arkadaş oluyor. (bir de yancısı Bow) Bu arkadaşımız teleportasyon ve ellerinden güçlü ışıklar çıkarabiliyor. Adeta X-Men’deki Nightcrawler ile Jubilee’nin bileşimi gibi. Zaten her prensesin farklı güçleri var. Serinin ilerisinde diğer prensesler de ortaya çıkıyor. Açıkcası tüm yükü She-Ra’ya bindirmemiş olmaları ve farklı karakterle de seriyi neşelendirmeleri güzel olmuş.
Hikayenin başlangıcı:
Klasik serideki gibi Adora yine Horde denen kötücül ve yok edici bir topluluğun içindeki birlik kaptanlarından. Klasik seri ile karşılaştırdığımızda buradaki değişiklik genelde karakterlerin çizimlerindeki değişiklikler denebilir. Kötü karakterler olan Shadow Weaver ve Lord Hordak’ın çizimleri gözüme gayet hoş geldi. Özellikle seslendirmelerini de başarılı buldum. ‘Catra‘ karakteri ise eski seride vamp bir hanım iken burada yavru bir Khajitt görünümünde. Ayrıca Adora’nın Horde bünyesinde olduğu dönemde kendisinin en yakın dostu.
Bundan sonrası seri hakkında daha detaylı bilgiler içeriyor. O nedenle izlemediyseniz okumak istemeyebilirsiniz.
Adora, zaten hakkı olan kılıca serinin başlarında ulaşabiliyor ve kaderindeki She-ra karakterine bürünüyor. Yıllarca kendisine prenseslerin zalim ve zorba olduğu düşündürtülen ve Horde’nin elinde yetişen Adora aslında disiplinli bir asker. Kendisine öğretilen şeyler doğrultusunda görevini yapıyor. Ve aslına bakılırsa asla kötü bir insan olmamış. Bu da She-Ra için seçilmesindeki ana sebep olarak görülebilir. She-Ra, güce denge getirmesi için belirli dönemlerde tekrar ve tekrar başka bedenlere gücünü aktaran antik bir gücün simgesi. Onu diğer prenseslerden ayıran şey de bu denebilir. Güce denge getirme meselesi akla direkt Star Wars’daki Darth Vader referansını getirse de burada olay iyi karakterin kötü olması değil, bunun tam tersi.
Hikayenin buraya kadar olan kısmı bir yeniden çevrim için yeterli oranda denebilir. Klasik serideki olayların gidişatını tamamen değiştirmeden, araya bol “en iyi arkadaş” teması yerleştirerek, her yaştan izleyicinin eğlenerek izleyebileceği bir yapım ortaya çıkarmışlar.
Seride Adora/She-Ra’yı seslendiren Aimee Carrero‘nun iyi iş çıkardığını söyleyebilirim. Karakter ve ses uyumu mükemmel. Her prensesin birbirinden çok ayrı karaktere sahip olması da oldukça hoşuma gitti. Uyumlu Perfuma, sıkılgan Mermista, meraklı Entrapta, ciddi Frosta gibi farklı karakterlere sahip olmaları ve buna rağmen ortak paydada buluşarak birbirlerini desteklemeleri de güzel bir mesaj veriyor. Ayrıca Bow ve Sea Hawk karakterleri de yeni seri düzeyine uygun şekilde güncellenmiş.
Sözün özü, She-Ra ve Güç Prensesleri dizisini ön yargılı şekilde izlemeye başladığımı ama hemen ilk bölümlerde beni içine çeken bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Hem 80’lerin çocuklarının hem de bu zamanın gençleri ve çocuklarının bu hoş seriyi beğenerek izleyeceğini düşünüyorum.
diziye de yeni başlamıştım, ben 36 yaşındayım, eski he-man ve she-ra’ları bildiğimden biraz yabancılık çektim, karakter, çizimler vs. farklıydı ama bir süre sonra alıştı gözlerim.
Eski filmleri ilk başlarda insan arıyor çabuk adapte olamıyorsun eski müzikleri dahi arıyor bu farklı bir şey olmuş şimdi soru şu 80 lerde izleyenler 40 yaşında hala izliyor şimdi izleyenler acaba 40 yaşına gelince izlermi