Avengers ne kadar popüler olursa olsun, biz çizgi roman tutkunları için X-Men’in yeri her zaman bambaşkadır. Özellikle Marvel’ın animasyon tarihine baktığımızda, mutantların tartışmasız bir üstünlüğü olduğunu görüyoruz. 90’lı yılları hatırlayın; o efsanevi X-Men: The Animated Series ve çizgi romanlardaki devasa yeniden başlatmalarla (relaunch) altın çağını yaşayan bir ekipten bahsediyoruz. Fox’un zamanında Marvel’dan film haklarını satın almasının ve bugün bile sinemayı şekillendiren o devasa film serisini başlatmasının asıl sebebi de bu animasyon başarısıydı. Hatta Marvel, Avengers: Doomsday için eski X-Men yıldızlarının döneceğini çoktan doğruladı.
Ancak sinema ne kadar gelişirse gelişsin, mutant dostlarımız için en iyi medyanın her zaman “animasyon” olduğunu düşünüyoruz. Neden mi? Çünkü X-Men hikayeleri, uzun soluklu, bölümler arası bağlantıların güçlü olduğu, biraz da “pembe dizi” tadındaki dramalara çok müsait. Üstelik animasyonun sınırsız potansiyeli, o çılgın süper güçleri ve görsel efektleri inanılmaz bir ölçekte yansıtmamıza olanak tanıyor. Bugüne kadar karşımıza çıkan, her biri farklı bir yaklaşıma sahip X-Men animasyonlarını masaya yatırdık ve iyiden mükemmele doğru sıraladık.
6) Pryde of the X-Men (1989)
Listenin en ilginç üyesiyle başlıyoruz. Aslında 1989’da yayınlanan Pryde of the X-Men, tam bir televizyon serisi değil, ne yazık ki devamı gelmeyen bir pilot bölümdü. Marvel’ın o dönemki finansal sıkıntıları yüzünden rafa kalkan bu proje, bizzat Stan Lee’nin anlatımıyla açılıyordu. Ekip yapısı alıştığımızdan biraz farklıydı; Kitty Pryde hikayenin merkezindeydi (fakat ne yazık ki sürekli kurtarılmayı bekleyen bir karakter olarak resmedilmişti) ve sıkı durun: Wolverine Avustralyalıydı!

Kasting direktörü Rick Holberg’e göre bu garip aksan tercihinin sebebi, o dönem Mad Max ve “Crocodile” Dundee gibi yapımlarla yükselen Avustralya popüler kültürüydü. İşin komik yanı, bu animasyonun mirası televizyonda değil, atari salonlarında yaşadı. 90’ların başında jetonlarımızı sömüren o efsanevi Uncanny X-Men arcade oyunu, kadro olarak (Dazzler yerine Iceman değişikliği hariç) neredeyse tamamen bu pilot bölümü baz alıyordu. Çizgi filmi devam etmese de oyunuyla çocukluğumuzda iz bırakmayı başardı.
5) Marvel Anime: X-Men (2010)
2010 yılında, Death Note ve One Punch Man gibi efsanelerden tanıdığımız Japon stüdyosu Madhouse, Marvel ile iş birliğine giderek bir anime serisi başlattı. Wolverine için ayrı, X-Men için ayrı hazırlanan bu 12 bölümlük seriler, Amerikan tarzından çok farklıydı. Bağımsız maceralar yerine tek ve devamlı bir hikaye örgüsü işleniyordu. Animasyon kalitesi mi? Kesinlikle zirve noktada.

Ancak görsellik her şey değil. Seri, yetişkinlere yönelik temaları işlemeye çalışırken bazen dozajı tutturamadığı için karışık eleştiriler aldı. Karakter tasvirleri genel olarak iyi olsa da Storm gibi güçlü bir figürün çizgi romanlardaki halinden çok daha zayıf yansıtılması hayal kırıklığıydı. Yine de Cyclops ve Wolverine arasındaki o bitmek bilmeyen rekabetin bu seride oldukça iyi işlendiğini ve Wolverine’in kendi solo anime serisinden ziyade, bu takım içindeki halinin daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
4) X-Men: Evolution (2000-2003)
2000’lerin başında yayınlanan ve tam dört sezon süren X-Men: Evolution, bu listedeki en cesur işlerden biri. Geleneksel hikayeleri bir kenara bırakıp Profesör X’in okulunu gerçek bir “lise” dramasına dönüştürdüler. Ana X-Men ekibi ergenlik çağındaki gençlerdi; Wolverine ve Storm gibi sadece birkaç yetişkin onlara mentorluk yapıyordu. Bu konsept kağıt üzerinde riskli dursa da, hikaye oldukça özgün yönlere gitmeyi başardı.

Bu serinin pop kültürüne en büyük katkısı, Wolverine’in dişi klonu X-23’ü (Laura Kinney) ilk kez tanıtmış olmasıdır. Karakter o kadar sevildi ki önce çizgi romanlara, sonra da Logan filmiyle beyaz perdeye taşındı. Seri, çizgi romanlara sadık kalmadığı için bazı tutucu hayranlar tarafından eleştirilse de (özellikle Cyclops ve Rogue aşkı gibi beklenmedik eşleşmeler yüzünden), seslendirme kadrosu ve karakter gelişimleriyle bizce kesinlikle izlenmesi gereken, çok keyifli bir yapım.
3) Wolverine and the X-Men (2009)
Geldik listemizin “keşke bitmeseydi” dediğimiz en hüzünlü maddesine. 2009’da yayınlanan Wolverine and the X-Men, sadece tek sezon sürmesine rağmen kalbimizi kıran bir potansiyele sahipti. Görsel tarz olarak Joss Whedon’ın Astonishing X-Men döneminden esinlenen seri, X-Malikanesi’nde yaşanan bir trajediden bir yıl sonra Wolverine’in ekibi tekrar toplamasını konu alıyordu.

Buradaki dinamikler şahaneydi. Alışılagelmişin aksine, takım liderliğini üstlenen bir Wolverine ve ekiple çatışan, daha karanlık, daha sert ve depresif bir Cyclops izledik. Hikaye anlatımı zekiceydi, karakter derinlikleri muazzamdı ve sezon finaline doğru yaşanan sürprizler ağzımızı açık bırakıyordu. Ne yazık ki finansal sorunlar nedeniyle devasa bir “cliffhanger” (merak uyandırıcı son) ile bitti ve ikinci sezonu asla göremedik. Son dönemde Marvel’ın eski serileri canlandırma projeleri (bkz: X-Men ’97) düşünüldüğünde, hayranlar olarak bu serinin de bir gün geri dönmesi için dua ediyoruz.
2) X-Men: The Animated Series (1992-1997)
Bu efsaneyi ikinci sıraya koymak bize de biraz “kutsala saygısızlık” gibi geliyor, farkındayız. Sonuçta 1992 yapımı X-Men: The Animated Series, X-Men’i haritaya yerleştiren, Türkiye’de bir nesli sabahın köründe televizyon başına diken yapımdır. O ikonik giriş müziğini şu an bile zihninizde duyduğunuza eminiz. Bu seri, mutantların sinema çıkışından önce rüştünü ispatlamasını sağladı.

Ancak objektif olmamız gerekirse, serinin prodüksiyon kalitesi her zaman tutarlı değildi. Bütçe kesintileri ve stüdyo değişiklikleri nedeniyle animasyon kalitesinin bazı bölümlerde düştüğünü görebiliyorduk. Yine de hikaye anlatımı o kadar güçlüydü ki bu kusurları görmezden geliyorduk. Nightcrawler’ın tanıtımı, Savage Land maceraları ve beyaz perdede defalarca denenip batırılan Phoenix Saga’nın en iyi uyarlaması hala bu seridedir. Kusurlu olabilir ama o bizim ilk göz ağrımız.
1) X-Men ’97 (2024)
Ve zirve… 2024’te yayınlanan X-Men ’97, nostaljinin modern teknoloji ve olgun bir senaryoyla nasıl harmanlanması gerektiğinin dersini verdi. Klasik serinin doğrudan devamı niteliğindeki bu yapım, Grant Morrison döneminin o karanlık ve ciddi tonlarını alıp 2020’lere uyarladı. Sadece “eskiyi yad etmek” için değil, hikayeyi gerçekten ileriye taşımak için yapıldığı her halinden belliydi.

İlk sezonun 10 bölümü boyunca kalite bir an bile düşmedi. Beklenmedik ölümler, şok edici olay örgüleri ve karakterlerin psikolojik derinlikleri, onu atası olan 92 yapımı serinin (kıl payı da olsa) önüne geçirdi. Sezon finaliyle 2026 yazı için planlanan ikinci sezona mükemmel bir pas attılar. Boynuz kulağı geçer derler ya, X-Men ’97 tam olarak bunu başardı.
X-Men Animasyonları Hakkında Merak Edilenler
Bu listeyi hazırlarken Türkiye’deki izleyicilerin aklına takılabilecek bazı soruları da kısaca yanıtlamak istedik. İşte X-Men dünyasına dalmak isteyenler için kısa notlar:
X-Men izleme sırası nasıl olmalı?
Animasyon serileri genelde birbirinden bağımsızdır (Anthology mantığı). Ancak en iyi deneyim için önce X-Men: The Animated Series (1992) izlenmeli, ardından doğrudan devamı olan X-Men ’97‘ye geçilmelidir. X-Men: Evolution ise daha genç bir bakış açısı arayanlar için alternatif bir başlangıç noktasıdır.
X-Men ’97 2. sezon ne zaman gelecek?
Marvel Studios, X-Men ’97’nin başarısından sonra ikinci sezon çalışmalarına hız verdi. Şu anki planlamalara göre yeni sezonun 2026 yazında yayınlanması bekleniyor.
Wolverine and the X-Men neden bitti?
Dizi aslında reytinglerde oldukça başarılıydı. Ancak dizinin yapımcı ortakları arasındaki finansal anlaşmazlıklar ve Disney’in Marvel’ı satın alma sürecindeki lisans karmaşaları nedeniyle, senaryosu hazır olan ikinci sezon ne yazık ki iptal edildi.
Siz bu sıralama hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin favori X-Men çizgi filminiz hangisi? Yorumlarda buluşalım!


Yorum (0)