Uncanny Avengers serisi, Marvel Evreni’nin en büyük iki kahraman grubu olan Avengers ve X-Men’i bir araya getiren, benzersiz bir ‘Birlik Timi’ konseptiyle öne çıkıyor. Bu ekip, Avengers Vs. X-Men olaylarının ardından ortaya çıkan gerilimi dindirmek ve mutantlarla insanlar arasındaki uçurumu kapatmak amacıyla kuruldu. Rick Remender’ın kaleminden çıkan Uncanny Avengers Cilt 2: Apocalypse İkizleri, bu karmaşık birleşimin ikinci büyük hikayesi olup, kahramanları zamanın ve evrenin sınırlarını zorlayan destansı bir çatışmanın içine sürüklüyor. Binlerce yıl öncesine uzanan bir kehanet ve kozmik varlıkların kaderini etkileyen olaylarla dolu bu cilt, hem eski hem de yeni okuyucular için soluksuz bir macera sunuyor.
Apocalypse İkizleri cildinin içeriğine girmeden önce, seriye adını veren ” Uncanny Avengers nedir” kısaca ona göz atalım.
Uncanny Avengers Nedir? Birlik Timi’nin Doğuşu ve Amacı
Uncanny (Acayip/Esrarengiz) başlığı X-Men ile özdeşleşmiştir. Zaten bu başlığın konulmasının nedeni de bir kısım Avenger’a eklemlenen yine bir kısım X-Men’dir. Orijinal Avengers’ın kadim lideri Captain America, yine Avengers’ın kadim üyelerinden Thor, Wasp, Scarlet Witch ve Wonder Man ile ikinci nesil X-Men’lerin ağır toplarından Wolverine, Rogue, Sunfire ve Havok‘u ikna ederek tek bir çatı altında birleştirmiştir. Avengers Vs X-Men (gerekli şeyler tarafında iki cilt halinde yayımlandı) olayından sonra Captain America, mutantlar ile ilgili öz eleştiri verir. Bu konu ile ilgili daha önce sorumluluk almadığını fark eder (Yüzbaşı Steve Rogers için, her şeye karşı sorumluluk alma konusunda ormanda 10 kaplan gücünde olduğu söylenir. Dünyanın yükünü taşıyor omuzlarında adam yahu ). Avengers’ın insanlar nezdindeki itibarını mutantlar lehine kullanmak için böyle bir oluşum kurulmasını önerir. Liderliğini de yine bir mutant olan Havok (Alex Summers)’un üstlenmesini ister.
Bu “Birlik Timi”nin temel amacı, mutantlar ve insanlar arasındaki düşmanlığı ortadan kaldırmak ve iki grubun birlikte çalışabileceğini göstermekti. Captain America, mutantların yaşadığı ayrımcılığa karşı sorumluluk hissetmiş ve bu yeni ekibi bir köprü görevi görmesi için kurmuştur. İlk ciltte (ilk 5 fasikül) ekip, çok büyük bela Red Skull ile karşılaşır. Detay vermeden konuşursak ve İşin içine rahmetli Charles Xavier, garip yeni yan karakterler, Mutant düşmanlığı, halk ayaklanması, Thor gibi çok güçlü bir karakterin manipüle edilmesi, önemli bir karakterin hakkın rahmetine kavuşması vs. girdiğini sadece söylersek bile ağzınızın suyunun akmasına yol açabiliriz. Red Skull’ın Profesör X’in beynini ele geçirmesi ve mutant nefreti tohumları ekmesi, serinin ilk büyük tehdidini oluşturmuş ve ekibin varoluş amacını daha da pekiştirmiştir. Bu başlangıç hikayesi, Uncanny Avengers’ın sadece bir süper kahraman ekibi olmaktan öte, toplumsal bir misyonu da üstlendiğini açıkça ortaya koyar.
Bu kadar seri tanıtımı yeter. Esas meseleye geçelim.

UNCANNY AVENGERS CİLT 2: Apocalypse İkizleri
Bin yıl önce daha toy iken, Babaların babasının keçili arabasını çalıp midgard gecelerine akan Thor’un Apocalypse ile tutuştuğu bar kavgasının sonuçlarını günümüzde nasıl hissederiz?
Mjolnir çekici yerine Jarnbjorn baltası sallayan ve yenilen Thor’u kandırıp yasak büyüyü kullandıran kim?
Apocalypse’i bin yıl önce gazlayıp yıldırım tanrısı ile Logan‘ın atalarına dadandıran kim?
Avengers’ın en büyük tarih ötesi düşmanlarından biri kimin yanında? Homo-sapiens mi, Homo-superrior mu?
Captain America neden kilit adam?
Mahşer(Apocalypse)’in yeni atlıları kimler? Kimler ölümden geri dönüyor?
Bir Celestial (ilahi/Göksel varlık) öldürmenin sonuçları ne olabilir?
Bir “No more mutants” sözüyle tüm dengeleri alt üst eden Scarlet Witch’in kefareti nedir?
Wasp neden Havok’a sırnaşıyor. Yoksa bir mutant sevici mi? ( Pardon ya. Abarttım sanırım. Bana ne değil mi? )
Tüm bu soruların yanıtları Spoiler olacağından elbette vermeyeceğim. Sadece Remender‘in ne kadar manyak bir yazar olduğunu ve ne kadar bol malzemos bir hikaye yazdığını anlamanız için ekledim. Tabii bir de ağır merak uyandırsın diye (pis pis sırıtıyorum şu an)..
Apocalypse İkizleri Cildi: Hikayenin Kalbi ve Kozmik Tehditler
Uncanny Avengers Cilt 2’nin odak noktası, adından da anlaşılacağı üzere Apocalypse İkizleri, yani Uriel ve Eimin’dir. Bu ikizler, daha önce Uncanny X-Force serisinde gördüğümüz Archangel’ın çocuklarıdır ve gelecekte Kang the Conqueror tarafından yetiştirilmişlerdir. Amaçları, dünyayı yok ederek mutantlar için yeni bir cennet olan “Haven”ı yaratmaktır. Bu destansı plan, binlerce yıl öncesine dayanan bir kehanetle ve Thor’un Apocalypse ile olan kadim mücadelesiyle bağlantılıdır. İkizler, geçmiş ve geleceği manipüle ederek, hatta bir Celestial’ı (Exitar the Executioner) bile öldürerek, Marvel Evreni’nin dengelerini alt üst eden olaylara imza atarlar. Bir Celestial’ı öldürmenin sonuçları, evrenin dokusunu kökünden sarsacak kadar büyüktür ve bu durum, hikayenin kozmik ölçeğini gözler önüne serer. Hikayenin bu denli geniş bir evreni kapsayan yapısı, tıpkı Galaksinin Koruyucuları Cilt 1: Kozmik Yenilmezler gibi, okuyucuyu sürekli şaşırtan ve merak uyandıran anlarla doludur.
Apocalypse İkizleri, planlarını gerçekleştirmek için “Mahşer’in Dört Atlısı”nı yeniden diriltir ve kendi amaçları doğrultusunda kullanır. Bu atlılar arasında Banshee, Daken, Sentry ve Grim Reaper gibi tanıdık ancak çarpık bir şekilde geri dönen karakterler bulunur. Bu durum, kahramanlarımızın sadece ikizlerle değil, aynı zamanda geçmişlerinin gölgeleriyle de yüzleşmesini gerektirir. Hikaye, zaman yolculuğu, kader ve özgür irade temalarını derinlemesine işlerken, karakterlerin ahlaki seçimlerini ve fedakarlıklarını sorgulatır. Remender, bu karmaşık örgüde, “Kim haklı?” sorusunu sürekli gündemde tutar. Bu denli güçlü ve evrensel tehditler karşısında kahramanların ne kadar ileri gidebileceğini görmek, World Breaker Hulk gibi bir gücün bile Thanos’u alt edip edemeyeceği tartışmalarını akıllara getirir.

Karakter Dinamikleri ve İç Çatışmalar
Apocalypse İkizleri cildi, devasa çatışmanın içindeki karakterlerin karmaşık duygularını ve iç hesaplaşmalarını da gözler önüne seriyor. Kaderlerini değiştirmeye çalışan her bir karakterin çabaları, zaman zaman trajik sonuçlar doğururken, bazen de umut verici gelişmelere yol açıyor. Hikayenin her bir detayı, büyük bir dikkatle işlenmiş ve okuyucuyu derinlemesine düşünmeye sevk ediyor. Bu destansı savaşın sonucu ne olacak, kim kazanacak, kim kaybedecek? Tüm bu soruların cevaplarını merakla beklerken, bir yandan da karakterlerin iç dünyalarına daha da derinlemesine dalıyoruz.
Havok’un Liderlik Yükü
Alex Summers, yani Havok, kardeşinin (Cyclops) yaptıkları karşısında sorumluluk hissediyor ve Prof. X’in mirasının ağırlığında eziliyor. Captain America’nın kendisine verdiği liderlik rolü, onun omuzlarına büyük bir yük bindirirken, mutantlar ve insanlar arasındaki gerilimi dindirme çabaları onu sürekli zorlar. Havok, bu seride kendi kimliğini ve liderlik tarzını bulmaya çalışırken, geçmişin ve geleceğin gölgeleriyle mücadele eder.
Captain America: Stratejik Akıl
Cap her ne kadar liderliği Havok’a vermiş olsa da, hala üst akıl olmayı bırakmıyor. Gölge lider olduğunu hissettiriyor. Onun stratejik zekası ve ahlaki pusulası, ekibin en zor anlarında yol gösterici oluyor. Captain America, bu seride sadece fiziksel değil, aynı zamanda etik ve felsefi bir lider olarak da öne çıkarak, “Birlik Timi”nin temel değerlerini korur.
Scarlet Witch’in Kefareti
Bir “No more mutants” sözüyle tüm dengeleri alt üst eden Scarlet Witch’in kefareti nedir? Wanda Maximoff, geçmişte yaptığı hataların ağırlığını taşıyor ve bu seride kendini affettirme arayışında. Güçleri, hem kurtuluş hem de yıkım potansiyeli taşırken, onun içsel mücadelesi hikayeye duygusal bir derinlik katıyor. Wanda’nın çoklu evrenleri etkileyebilen güçleri ve karmaşık kişiliği, tıpkı Doctor Strange 2 filmindeki gibi, okuyucuyu derinden etkiler.
Diğer Kahramanların Rolleri
- Wonder Man: Dünyayı sarsacak gücüne rağmen (burada spoiler olacak bir sebepten ötürü) pasifizmi benimseyerek Gandhi’cilik oynuyor. Onun bu duruşu, hikayenin ahlaki ikilemlerini daha da derinleştiriyor.
- Rogue, Wolverine, Sunfire ve Thor: Diplomasiyi bir kenara atarak işleri bildikleri en kısa yoldan çözme derdinde. Bu karakterler, aksiyonu ve doğrudan çatışmayı temsil ederken, kendi geçmişleri ve kişisel inançlarıyla da mücadele ediyorlar.
- Wasp: Wasp işte, o kadar kostüm değiştirdiğine göre en büyük derdi nasıl göründüğü olabilir mi? Şaka bir yana, Wasp’ın Havok ile olan etkileşimi ve ekibe kattığı dinamizm, hikayenin insani boyutunu güçlendiriyor.

Çizimler ve Anlatım: Daniel Acuña’nın Sanatı
Acuna‘nın çizimleri Remender’in anlatımına oldukça yakışmış. Acuna doğru renkler ile birlikte ele alınması gereken bir çizer. Sert ve bol mimikli anlatım tercih ediyor. Şahsen ağır konularda bu tarz çizimi ben daha iyi buluyorum. Acuña, karakterlerin içsel çatışmalarını ve hikayenin destansı ölçeğini yansıtan güçlü ve dinamik bir sanat tarzına sahip. Özellikle aksiyon sahnelerindeki detaylar ve karakterlerin yüz ifadelerindeki duygusal derinlik, okuyucuyu hikayenin içine çekiyor. Renk paleti, hikayenin tonuna uygun olarak zaman zaman karanlık ve dramatik, zaman zaman ise çarpıcı ve enerjik bir atmosfer yaratıyor. Bu görsel anlatım, Remender’ın karmaşık senaryosunu mükemmel bir şekilde tamamlayarak, Apocalypse İkizleri’nin görsel şölenini oluşturuyor.
Okuyucu Rehberi: Önemli Ön Bilgiler
Apocalypse ikizlerini Age of Ultron olayından hatırlıyorum. Aynı şekilde o sayıyı bu cilde de iliştirmişler. İyi de etmişler, çünkü olayın akışıyla çok bağdaşık. Ki ben ilk okuduğum zaman çok anlam verememiştim. Şimdi ise vermenin mutluluğunu yaşıyorum. Yeri gelmişken, bu ciltte geçen hikayeyi layıkıyla anlayabilmeniz için Age of Ultron’un konusuna aşina olmanız ( En azından son çeyreğine ) ve Uncanny X-Force okumadıysanız en azından 4.sayısına bakmanızı öneririm. Özellikle Uncanny X-Force’taki Archangel hikayesi, Apocalypse İkizleri’nin kökenleri ve motivasyonları açısından kritik öneme sahiptir. Elbette konu itibariyle öyle bir hikaye var ki elimizde, Avengers ve özellikle X-men tarihine aşina olanlar bile geçmişi bir hatırlamak isteyecektir. Ama yeni arkadaşların gözünün de o kadar korkmasına gerek yok. Sonuçta elimizin altında Google amca var. Olaylar ile ilgili iki cümle yazmanız herşeyi önünüze getirmeye yarıyor. İngilizce bilmiyorsanız da Google çeviri var. Düşünsenize biz internet yokken ne yapıyorduk?

Neden Okumalısınız? Apocalypse İkizleri’nin Bıraktığı İz
Apocalypse ikizleri cildi bizlere, binlerce insanın bir kaç saniyede yok edildiği, aklın henüz ermediği göksel varlıkların katledildiği, binlerce yıl süren ve zamanın ötesinde dev bir hikaye sunuyor. Normalde tüm evreni kapsayabilecek olaylar kurgusunu, tek bir seride okuma şansını elde ediyoruz. Aynı zamanda serinin kendi iç dinamiklerini de takip edebiliyoruz. Bu cilt, sadece büyük bir aksiyon ve kozmik tehdit sunmakla kalmıyor, aynı zamanda karakterlerin derinlemesine içsel yolculuklarını, ahlaki ikilemlerini ve fedakarlıklarını da gözler önüne seriyor. Rick Remender’ın zekice kurguladığı senaryo, Daniel Acuña’nın etkileyici çizimleriyle birleşerek, Marvel Evreni’nin en unutulmaz hikayelerinden birini yaratıyor. Hikaye, “devam edecek” şeklinde bitse de, bu durum okuyucuda bir sonraki cilde yönelik büyük bir merak uyandırıyor ve serinin bütünlüğünü pekiştiriyor.
Sonuç
Sonuç olarak almanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Son zamanlarda en çok beğendiğim Türkçeleşmiş ciltlerden biri olmuş. Uncanny Avengers Cilt 2: Apocalypse İkizleri, Marvel’ın en sevilen kahramanlarını bir araya getiren, zamanın ve evrenin sınırlarını zorlayan, karakter odaklı ve destansı bir çizgi roman deneyimi sunuyor. Eğer karmaşık senaryoları, derinlemesine karakter analizlerini ve kozmik ölçekli çatışmaları seviyorsanız, bu cilt tam size göre. Yalnız baştan uyarayım.. Cilt “devam edecek” şeklinde bitiyor. Yani hikaye bu cilt içinde başlayıp bitmedi. Ben söyleyeyim de, sonra kulaklarım çınlamasın.



Yorum (0)