Ekibin çekirdeğinin çizgi romanlardakine göre çok değişmeyeceğini belirten Suicide Squad yönetmeni David Ayer, yaklaşmakta olan film Gotham City Sirens‘den Harley Quinn, Catwoman ve Poison Ivy’yi içeren bir görüntüyü Twitter’ında paylaşarak DC hayranlarını heyecanlandırdı. Bu film, özellikle Margot Robbie‘nin canlandırdığı Harley Quinn’in başarısının ardından, DC Genişletilmiş Evreni’nde (DCEU) kadın karakterlere odaklanan önemli bir adım olarak görülüyor.
Gotham City Sirens, DC Comics evreninin en ikonik kadın anti-kahramanlarından üçünü, yani Harley Quinn, Catwoman ve Poison Ivy’yi bir araya getiren heyecan verici bir projedir. Suicide Squad’ın gişe başarısının ardından, Warner Bros. ve DC Films, bu tehlikeli ama bir o kadar da çekici üçlüyü beyaz perdeye taşıyarak evrenlerini daha da genişletmeyi hedefliyor. Peki bu film, DC hayranlarına neler sunacak ve bu üçlü neden bu kadar özel?
[Twitter Embed Kaldırıldı]
Gotham City Sirens: DC Evreninin Yeni Kadın Gücü
David Ayer’ın yönetmenliğini üstleneceği Gotham City Sirens filmi, Suicide Squad’ın başarısının ardından en çok beklenen DC projelerinden biri haline geldi. Ayer, filmde ekibin çekirdeğinin çizgi romanlardakine göre çok değişmeyeceğini belirtirken, hayranların favorisi Harley Quinn’in hikayesinin derinlemesine işleneceğine dair ipuçları verdi.
Çizgi Roman Kökenleri ve Konsepti
Gotham City Sirens, ilk olarak 2009 yılında yayımlanan ve Paul Dini tarafından yazılan bir çizgi roman serisinin adıdır. Bu seride, Gotham’ın üç büyük kadın karakteri – Harley Quinn, Catwoman ve Poison Ivy – bir araya gelerek hem birbirlerini koruyor hem de kendi ajandalarını takip ediyorlardı. Geleneksel kahraman-kötü adam ikiliğinin dışında, bu üçlünün dinamikleri karmaşık dostlukları, rekabetleri ve bazen de romantik bağları içeriyordu. Özellikle Harley Quinn ile Poison Ivy arasındaki yakın ilişki, serinin önemli bir parçasıydı ve bu durumun filmde nasıl ele alınacağı merak konusu. Önceki söylentiler filmin Birds of Prey olarak adlandırılabileceğini öne sürse de, Sirens formatı Ayer’e Suicide Squad‘daki Harley’sini geliştirmek için daha fazla imkan sunuyor gibi görünüyor. Bu, karakterin evrimini ve Joker’den bağımsız kimliğini daha net bir şekilde gözler önüne serebilir.
David Ayer’ın Vizyonu ve Suicide Squad Bağlantısı
David Ayer, Suicide Squad ile gişede büyük bir başarı yakalamış ve özellikle Margot Robbie‘nin Harley Quinn performansıyla takdir toplamıştı. Robbie, bu rolüyle IMDb’in yılın en büyük yıldızı seçilmiş ve Eleştirmenlerin Seçimi Ödülü’nü kazanmıştı. Ayer’in Gotham City Sirens projesinin başına geçmesi, Harley Quinn karakterine olan hakimiyetini ve vizyonunu bu kez tamamen kadın odaklı bir hikayede kullanma fırsatı sunuyor. Yönetmenin karanlık ve sert atmosfer yaratma yeteneği, Gotham’ın yeraltı dünyasının tehlikeli kadınlarını konu alan bu film için biçilmiş kaftan olabilir. Ayer’in twitter paylaşımı, filmin Suicide Squad’ın ruhunu taşıyacağını ve bu üçlünün dinamiklerini derinlemesine inceleyeceğini gösteriyor. Bu, sadece bir ekip filmi olmanın ötesinde, her bir karakterin kişisel yolculuklarına da odaklanılacağının sinyallerini veriyor.
Üç İkonik Karakter: Harley Quinn, Catwoman ve Poison Ivy
Gotham City Sirens’ın merkezinde, her biri kendi başına ikonikleşmiş üç güçlü kadın karakter yer alıyor. Bu üçlünün bir araya gelmesi, hem aksiyon hem de karakter derinliği açısından zengin bir hikaye vaat ediyor.
Harley Quinn: Joker’in Gölgesinden Kendi Yoluyla
Dr. Harleen Quinzel olarak başladığı psikiyatristlik kariyerinden, Joker’in deliliğine kapılıp Harley Quinn’e dönüşen bu karakter, modern pop kültürünün en tanınan yüzlerinden biri haline geldi. Margot Robbie’nin Suicide Squad’daki enerjik ve kaotik performansı, Harley’yi dünya çapında bir fenomen yaptı. Harley’nin hikayesi, genellikle Joker ile olan toksik ilişkisi etrafında dönerken, son yıllarda kendi kimliğini bulma ve bağımsız bir anti-kahraman olma yolunda ilerlediği görülüyor. Gotham City Sirens, onun bu gelişimini daha da pekiştirerek, Joker’in gölgesinden çıkarak kendi ayakları üzerinde duran bir karakter olarak potansiyelini tam anlamıyla ortaya koyabilir. Poison Ivy ile olan karmaşık ama destekleyici ilişkisi de bu süreçte önemli bir yer tutmaktadır.
Catwoman (Selina Kyle): Gotham’ın Kedi Kadını
Selina Kyle, nam-ı diğer Catwoman, Gotham’ın en usta hırsızlarından ve Batman’in hem düşmanı hem de aşk ilgisidir. Ahlaki pusulası sürekli değişen, gri alanda hareket eden bir karakter olan Catwoman, kendi çıkarına düşkün olsa da, bazen doğru olanı yapmak için risk almaktan çekinmez. Onun bu anti-kahraman duruşu, Sirens ekibine benzersiz bir boyut katıyor. Önceki Batman filmlerinde Michelle Pfeiffer (Batman Returns) ve Anne Hathaway (The Dark Knight Rises) gibi usta oyuncular tarafından canlandırılan Catwoman, karakterin çok yönlülüğünü ve cazibesini kanıtlamıştır. Ayrıca, Halle Berry’nin oynadığı bir solo Catwoman filmi de vardı. Selina’nın sokak zekası, akrobatik yetenekleri ve kurnazlığı, üçlünün operasyonlarında kilit rol oynayacaktır.
Poison Ivy (Pamela Isley): Doğanın Zehirli Güzelliği
Dr. Pamela Isley, bitkilerle olan takıntısı sonucunda süper güçler kazanan ve doğayı insanlığın yıkımından korumayı kendine misyon edinen, radikal bir ekolojik teröristtir. Zehirli dokunuşu, bitkileri kontrol etme yeteneği ve feromonlarla insanları manipüle etme gücüyle Ivy, Gotham’ın en tehlikeli sakinlerinden biridir. Onun motivasyonları çoğu zaman anlaşılabilir olsa da, yöntemleri genellikle aşırıdır. Batman & Robin filminde Uma Thurman tarafından canlandırılan Poison Ivy, Harley Quinn ile olan yakın ve karmaşık ilişkisiyle de bilinir. Bu ilişki, çizgi romanlarda genellikle romantik bir boyut taşır ve filmin bu dinamiği nasıl ele alacağı, hayranlar için büyük bir merak konusudur. Ivy’nin ekibe katılması, hem güç dengesini değiştirecek hem de hikayeye çevresel bir boyut katacaktır.
Senaryo ve Yapım Süreci: Geneva Robertson-Dworet’in Kaleminden
Filmin senaryo yazarı, Tomb Raider‘ın yeniden yapımı ve Sherlock Holmes 3 gibi projeler için senaryo yazan Geneva Robertson-Dworet. Onun kaleminden çıkacak hikaye, bu üç ikonik karakterin karmaşık geçmişlerini, motivasyonlarını ve bir araya geliş nedenlerini derinlemesine inceleme potansiyeline sahip. Warner Bros, Suicide Squad ile yakaladığı büyük gişe başarısından sonra yeni yapımlarla da adından söz ettirmek istiyor. Bu bağlamda, kadın liderliğindeki bu anti-kahraman ekibi, stüdyonun DC evrenini çeşitlendirme ve farklı kitlelere ulaşma stratejisinin önemli bir parçası. Ayrıca Will Smith’in oynayacağı solo Deadshot filmi de son zamanlarda gündeme gelmiş durumda, bu da DC’nin yan karakterlere odaklanma eğilimini gösteriyor.
Gotham City Sirens’ten Beklentiler ve Potansiyel Temalar
Bu film, sadece DC evreninin bir parçası olmakla kalmayıp, sinema dünyasında kadın odaklı hikayelerin yükselişine de katkıda bulunacak önemli bir yapımdır.
Kadın Gücü ve Anti-Kahramanlık
Gotham City Sirens, Hollywood’da kadın gücünü ve liderliğini vurgulayan filmlerin artan popülaritesinin bir yansıması. Bu üç karakter, geleneksel kahraman kalıplarının dışına çıkarak, kendi kurallarıyla oynayan ve bazen ahlaki sınırları zorlayan figürler olarak öne çıkıyor. Bu durum, filmin daha cesur ve R-rated bir çizgi roman uyarlaması olup olmayacağı tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Kadınlar arası dayanışma, ihanet, güç dinamikleri ve kişisel özgürlük temaları, filmin ana eksenini oluşturabilir. Bu, izleyicilere sadece aksiyon değil, aynı zamanda derin karakter analizleri ve toplumsal mesajlar sunma potansiyeli taşıyor.
Gotham’ın Karanlık Yüzü
Gotham City, suçun ve deliliğin kol gezdiği, karanlık ve gotik bir şehirdir. Sirens, bu şehrin yeraltı dünyasını, geleneksel kahramanların bakış açısından değil, bizzat suç dünyasının içinden keşfetme fırsatı sunuyor. Film, Gotham’ın sokaklarında hayatta kalmaya çalışan, kendi adaletini sağlamaya çalışan bu kadınların gözünden şehri yeniden tanımlayabilir.
DC Genişletilmiş Evreni ve Gotham City Sirens’ın Yeri
Gotham City Sirens, DC Genişletilmiş Evreni’nde önemli bir yer tutacak. Suicide Squad’dan sonra gelen bu film, evrenin kadın karakterlerini daha da ön plana çıkaracak ve gelecekteki olası takım filmleri veya solo projeler için zemin hazırlayabilir. DC’nin bu genişleyen sinematik evrenler stratejisi, farklı karakterlere ve hikayelere odaklanarak hayran kitlesini genişletmeyi amaçlıyor. Bu film, Justice League gibi büyük çaplı projelerin yanı sıra, daha niş ama karakter odaklı hikayelerin de başarılı olabileceğini gösterecek bir test niteliği taşıyabilir.

Bakalım Warner Bros, İntihar Timi filminden sonra aynı başarıyı Gotham City Sirens gibi filmlerle yakalayabilecek mi?
#Sirens4ever pic.twitter.com/sutAD9O4G7
— David Ayer (@DavidAyerMovies) December 14, 2016


Yorum (0)