Star Wars evreninde o meşhur tartışma, kantina köşelerinden Jedi Tapınağı’nın koridorlarına kadar her yerde yankılanır: Gelmiş geçmiş en büyük Jedi kim? Genelde cevaplar Yoda’nın bilgeliği, Mace Windu’nun kudreti veya Luke Skywalker’ın umudu etrafında döner. Ancak aradan geçen 26 yılın ardından Star Wars, bu sorunun cevabını oldukça zarif bir şekilde, bizzat Obi-Wan Kenobi’nin ağzından veriyor. Marvel çizgi romanlarında karşımıza çıkan o tek cümle, aslında hepimizin içten içe bildiği bir gerçeği “resmi”yete döküyor.
Marvel’ın kanon olarak kabul edilen Jedi Knights serisinin final sayısında, Marc Guggenheim ve Madibek Musabekov ikilisi, bizlere Jedi Düzeni’nin gerçek “GOAT”ını (Tüm Zamanların En İyisi) işaret ediyor: Qui-Gon Jinn. Hikayenin finalinde yapılan bu vurgu, sadece bir övgü değil, aynı zamanda Jedi felsefesinin özüne dair muazzam bir tespit niteliğinde.
Resmiyet Kazandı: Star Wars’un En Büyük Jedi Şövalyesi Qui-Gon Jinn
The Phantom Menace öncesinde geçen Jedi Knights serisinin finalinde, Obi-Wan Kenobi ustasına dönüyor ve onun “tüm Jedi Düzeni için bir ilham kaynağı” olduğunu söylüyor. Bu, usta ile çırak arasında geçen sessiz ve sakin bir an gibi görünse de, Star Wars mitolojisi açısından yarattığı etki devasa. Çünkü bu sözler, Qui-Gon’un sadece iyi bir savaşçı değil, ideal bir Jedi olduğunu tescilliyor.
Sayı boyunca Qui-Gon Jinn’i, henüz bir Padawan olduğu dönemden kalma eski bir hatasıyla ve Corlis Rath adındaki intikam peşindeki bir düşmanla yüzleşirken izliyoruz. Kendi ustasından aldığı kusurlu bilgelik yüzünden geçmişte Rath ile acı bir rekabete giren ve karakterine hiç uymayan bir saldırganlık sergileyen Jinn, günümüzde bu hatayı telafi etme şansı buluyor.
İşin en etkileyici kısmı ise Jinn’in bu çatışmayı çözme yöntemi. Işın kılıcını ateşlemek en kolay yolken, o bunu yapmıyor. Çatışmayı empati, sabır ve Yaşayan Güç’e (The Living Force) olan sarsılmaz güveniyle çözüyor. İşte tam da bu noktada, akıllara sıkça gelen “Gerçek bir Jedi nasıl olmalı?” sorusunun canlı kanlı cevabına dönüşüyor.
Kendi ustası Kont Dooku’nun karanlık tarafa kayışı ve düzenle yaşadığı hayal kırıklıklarına rağmen, Qui-Gon yıllar sonra bile alçakgönüllülüğü ve itidali seçiyor. Dooku’nun aksine, hatalı öğretilerden doğru dersleri çıkarmayı başarıyor. Bu duruşu, kendi öğrencisi Obi-Wan’a da ilham veriyor ve finaldeki o haklı övgüyü almasını sağlıyor.
Biz Zaten Biliyorduk: Qui-Gon Neden En İyisi?
Aslına bakarsanız bu yeni sayı, Qui-Gon’un “Jedi’ların Jedi’ı” olduğunu kanıtlayan uzun anlar listesine eklenen son halka. Peki, Qui-Gon Jinn neden Konsey ile anlaşamıyordu? Çünkü o, Jedi Konseyi’nin politik kararları yerine, her zaman Yaşayan Güç’ün iradesine ve kendi içgüdülerine güvenmeyi seçti. Bu durum onu diğer şövalyelerin gözünde bir “muhalif” veya “asi” yapsa da, aslında izlediği yol Jedi felsefesinin en saf haliydi.
Star Wars hayranları arasında sıkça konuşulan “Anakin Skywalker’ı kim eğitmeliydi?” sorusunun cevabı da burada gizli. Qui-Gon’un şefkatli ve “an”a odaklanan yaklaşımı, Obi-Wan’ı muazzam bir ustaya dönüştürdü. Eğer Qui-Gon hayatta kalsaydı ve Seçilmiş Kişi’yi o eğitseydi, Anakin’in karanlık tarafa düşüşünü engelleyebileceği neredeyse kesin bir ihtimal olarak görülüyor.
Biz Fanzade ekibi olarak ve pek çok Star Wars tutkunu gibi, Qui-Gon Jinn’i zaten uzun süredir Jedi Düzeni’nin zirvesinde görüyorduk. Ancak evrenin içinden, bizzat Obi-Wan gibi bir efsaneden bu onayı duymak, hikayeye ayrı bir tat katıyor. Star Wars: Jedi Knights #10, bu tespitiyle arşivlerdeki yerini sağlamlaştırmış durumda.
Yorum (0)