Saigo ni Hitotsu dake Onegai bok Yoroshii deshou ka – Yumruğuma Anlat!

Saigo ni Hitotsu dake Onegai bok Yoroshii deshou ka – Yumruğuma Anlat!

arwein tarafından ·
Aralık 9, 2025

Saigo ni Hitotsu dake Onegai Shitemo Yoroshii Deshou ka” (İng. May I Ask for One Final Thing?) adlı seri, soylu prenses Scarlet’ın hain nişanlısıyla yaşadığı travmatik bir olay sonrası başlıyor. Kader ağlarını örerken nişan anındaki rezilliğe rağmen Scarlet’in ilk tepkisi ağlamak ya da kaçmak değil; eldivenlerini takıp etrafındakilere yumruklarını indirmek oluyor. Gerçekten de, LIDEN Films Kyoto stüdyosunun hazırladığı bu anime Ekim 2025’te yayınlanmaya başladı ve hemen dikkat çeken aksiyon-doğaüstü tarzıyla öne çıkıyor. Kısacası, ilk anda masalsı bir ortamda geçen sıradan bir düğün sahnesi sanırken, izleyici “Son bir şey rica etsem…” diyerek avucunu matkap gibi çeviren bir kadınla karşılaşıyor.

Karakter ve Temel Çatışma

Seri boyunca ana tema, Scarlet’ın “kötü kadın mı?” yoksa adalet dağıtıcı mı olduğu sorusu etrafında şekilleniyor. Scarlet El Vandimion, soylu bir hanedanın kızı olarak soğuk ve ifade vermeyen bir görüntü çizerken gerçekte “uber-zalim, aşırı şiddet düşkünü, kana susamış” bir kişidir. Nişan iptal edildikten sonra nişanlısını ve işbirlikçilerini neredeyse öldüresiye döveceği sahne, bu gerçeği ilk saniyede ele veriyor. Prens Kyle’ın on yıl boyunca yaptığı fiziksel ve psikolojik istismar, Scarlet’ın içindeki öfkeyi okşuyor ve tecavüz edenlere karşı şiddetli bir intikam dalgası başlatıyor. Olaylar sarpa sardıkça Scarlet, sıradan kaba bir şiddet uygulayıcısı olmaktan çıkarak bozuk düzeni yıkmaya ant içen bir kahramana dönüşüyor. Diğer yandan, karakter dinamiğinde de sıra dışı bir durum var: Julius gibi tipik “sevecen prens” figürü, geleneksel şemayı bozuyor; Scarlet’ın gerçek yüzünü görmek ve ona eşlik etmekten zevk alıyor.

Dövüş Sahneleri ve Animasyon

Bu serinin en belirgin özelliği şüphesiz aşırı derece eğlenceli dövüş sekanslarıdır. Scarlet’ın sorunu yumruk atarak çözmesi adeta bir tür “ilk araç”tır; CouchSoup incelemesi, Scarlet ilk beş dakikada salondaki herkese hak ettiği dayakları dağıtırken izleyicinin mest olduğunu vurguluyor: “Scarlet… ‘orada kal, şimdi size biraz terapatricakeyim’ havasıyla eldivenlerini giydi ve bulunduğu odadakilerin hepsine bok gibi yumruk atmaya karar verdi ” Yani bu anime, sıradan bir şiddet sahnesinin ötesinde, mizahı ve abartıyı da damağa keyif veren bir şekilde kullanıyor. Bir olayda prensesin “Son bir şey rica etsem?” demesi anında avucunu döndürerek balo zeminini kana buladığı betimleme buna örnek; bu sahne hem iğreti bir kahkahaya hem de kısa süreli bir şaşkınlığa yol açıyor.

Animasyon açısından ise karışık bir tablo var. Liden Films Kyoto’nun çizimleri genel olarak etkileyici – art style güzel ve karakter animasyonları canlı – ancak bazı dövüş sahnelerinde görüntü kalitesi dalgalanıyor. İncelemelere göre, ilk bölümdeki şiddet dövüşü son derece akıcı ve tatmin ediciyken; 4. bölümdeki büyük kapışma yalnızca “ortalama” kalıyor. Yani enerjiyi belli oranda korusa da, her yumruk olduğu kadar onu gösterim biçimi de önemli: serinin genel ambiyansı ve ifade tarzı daha çok atmosfer ile karakter tepkilerine odaklanıyor. Örneğin bir İngilizce inceleme, bu yapımın “gösterişten çok duygu ve mizahı ön planda tuttuğunu” ve şiddet sahnelerinde bile mizahi/doğal bir üslup benimsediğini belirtiyor. Sahne animasyonları mükemmel olmasa da, bir yandan mizah ve şaşırtan bar barışma sahneleriyle dolu oluşu seyir zevkini artırıyor.

Temalar ve Mizah

Seri sadece aksiyonla sınırlı değil; politik entrikalar ve adaletsizlik eleştirisi de akıllıca işleniyor. Korunan prenses görüntüsünün ardında aslında yozlaşmış soylulara karşı dövüşen bir ayaklanmacı yattığını görüyoruz. İncelemeler, hikâyenin “gücün kullanımı, empati ve adaletsizliğe başkaldırı” gibi derin temaları dengeli bir şekilde ele aldığını vurguluyor. Örneğin Scarlet’ın köle tacirlerini de hedef alması, yalnızca dövüş filmlerinde görmeye alıştığımız ani şiddet dozu değil, aynı zamanda bir tür toplumsal adalet mücadelesi olarak öne çıkıyor. Bunu yaparken, her potansiyel sevgiliyi “erkek muhteşemdir” klişesine hapseden sıradan bir romantizm beklenmedik biçimde bozuluyor. Aslında, Scarlet kız olarak unutulduğu an, “ona aşık olmayan erkek” sırası bu kez kaosa giriyor: Erkek başrol Julius bile, ona yan gözle bakmaktan ziyade karikatürize bir bad guy ile dalgasını geçiyor. Bu da durumu tamamen komik bir hale getiriyor. Sonuçta bu anime, klasik “güç fantezisi” öğelerini barındırırken bir yandan da bolca güldürü öğesi ekleyerek klişelerle oynuyor.

Değerlendirme

“May I Ask for One Final Thing?” (Saigo ni Hitotsu dake Onegai…) beklenmedik derecede eğlenceli bir aksiyon-anime’si. Scarlet’ın mesafe koyduğu ilk sosyal imajın bir anda alt üst olması, izleyiciyi hem şaşırtıyor hem de kahkahaya boğuyor. Kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla seri, Scarlet’ın zarif görünen ama kapalı kutu kişiliğini uzun uzadıya anlatarak değil, kahramanımızın agresif tatmin arayışıyla doğrudan konuşturuyor. Bu açıdan, eğer siz de kendinizi kendi hayatında adalet dağıtmakta tereddüt etmeyen genç bir kadının yerine koymayı seviyorsanız ya da sadece sıradışı bir komedi arıyorsanız bu seriyi keyifle takip edebilirsiniz. Sonuçta ben şahsen, bu anime boyunca Scarlet’la özdeşleşip “kötülerin suratına” küt küt vurmanın tadını çıkardım – her yumrukta biraz daha rahatladım. Her ne kadar animasyon bazen ivmesini koruyamasa da, hikâyenin amacı izleyiciyi eğlendirmekse bunda kesinlikle başarıl

arwein

arwein

okur, yazar, izler

Yorum (0)