Soruya kısaca cevap verecek olursam hayır diyorum. Şimdi ise neden hayır olduğunu anlatayım. Belirtmek isterim ki ben bu filmi 3D IMAX bir salonda izledim yani hem beklentilerim hem de filmden aldığım zevk 3D IMAX etkenine göre şekillendi. Yanlış anlaşılma olmasın ben bu filmi gayet beğendim ve aksiyonu da olması gerektiği seviyedeydi, sadece benim için senenin en iyi aksiyon filmi bu sene çokça hakkının yendiğini düşündüğüm Tron: Ares. Aynı şekilde Tron’un yeni filmini de 3D IMAX formatında izledim ve ondan aldığım zevk Predator: Badlands’e göre kat kat daha iyiydi. Bu hakkı yenmiş filmi hala bir yerlerde 3D IMAX izleyebiliyorsanız bence kimsenin yorumlarına aldırış etmeden izleyin çünkü aksi takdirde dijital platformlarda izlediğinizde 3D IMAX formatında izlemediğinize pişman olacaksınız. Konu Predator: Badlands ekseninden çok kaymadan incelememize başlayalım.

Film ana karakterimiz Dek‘in, abisi Kwei ile olan dövüşüyle açılışını yapıyor. Bu açılıştan sonra Dek yenik düşüyor ve babaları yetersiz olana acımanın zayıflık belirtisi olduğunu düşündüğünden Kwei’ye Dek’i öldürmesini emrediyor. Kwei bu süreçte fedakarlık yapıp kardeşini kurtarıyor ve babasına yenik düşüp ölüyor. Babasından kurtulan Dek, abisinin onu kurtarırken içine koyduğu uzay gemisiyle gezegenden uzaklaşıyor ve Kalisk adlı yaratığı avlamak üzere Genna gezegenine iniş yapıyor. Ben burada ne kadar hızlı anlattıysam filmde de aynen böyle oluyor. Kwei ile Dek arasındaki ilişkiye dair bir bilgiye sahip değiliz, keza bu iki kardeşin babalarıyla olan ilişkilerine dair bir bilgi de yok. Onları geçtim bu bahsi geçen Kalisk isimli yaratığa dair de bir bilgi yok. Film böyle başlayınca hikayeye dair tüm beklentilerimi sıfıra indirdim. Siz sıfıra indirmeseniz de bir hayli düşürün derim, zaten Predator: Badlands izleyen biri olağanüstü bir hikaye anlatılmasını bekleyerek filmin başına geçer mi bilmem ama ben uyarımı yapayım.

Dek, Genna gezegenine geldikten sonra rastgele bir biçimde Thia (Elle Fanning) ile karşılaşır ve Thia’nın dil dökmesi ve yardımcı olması sonucunda onu yanına alır. Burada hikayenin başlangıcına göre daha inandırıcı bir süreç yaşanıyor çünkü Dek’in türü olan Yautjalar tek başına avlanmaları gerektiğini düşünüyorlar ama Thia ona hem çok yardımcı olunca hem de kendisinin sentetik bir varlık ve “alet” olduğunu Dek’e inandırınca Dek de ikna oluyor. Thia ve Dek’in iletişimi film boyunca dinamik bir şekilde ilerliyor ama filmin bir noktasına kadar Thia o kadar fazla konuştu ki salonda oflamaya başladım. Sonrasında kendi içindeki ahlaki ikilemlerle vs. bana kendini sevilebilir bir karakter olduğuna inandırdı.

Şimdi sizi filmin en iyi karakteri olan Bud ile tanıştıracağım. Bud’ı bu evrenin Stitch’i olarak düşünebilirsiniz. Dek ile bir savaş vesilesiyle tanışıyorlar ve Bud zor da olsa kendini Dek’e kabul ettiriyor. Açıkçası ben bu filmi bu kadar beğendiysem Bud’ın bunda etkisi bir hayli fazla. Filmin temposu ne zaman düşse veya insanın içinde bir baygınlık hissi oluşsa ortaya çıkan bu karakter, hareketleriyle salondaki tüm seyircileri gülümsetti. Bu kadar ciddi bir tondaki filme böyle şapşal ama çok da tatlı bir karakterin eklenmesi bence çok güzel bir karar olmuş. Kim böyle bir karakteri tasarladıysa filme ve biz izleyicilere çok büyük bir iyilik etmiş.

Elle Fanning bu filmde iki ayrı karakteri canlandırıyor ve ben bu tercihin sebebini anlayamadım. Gerek var mıydı bilemiyorum. Bir de hani bu iki karakter de kişilik özellikleriyle filmin yönünü değiştiren karakterler değiller. Haksızlık olmasın, Thia karakteri yine yaptıklarıyla ve zaman içinde değişen kararlarıyla kendi içinde bir gelişim gösterirken Tessa karakteri sıradan bir ana kötü karakter olmuş. Ben Elle Fanning’in filmde olduğunu görünce filme bir daha dönüp bakmıştım ama bu filmin kalitesinin kesinlikle Elle Fanning ile bir alakası olmadığını söyleyebilirim. Film tamamen Dek’in ekseninde şekilleniyor ve o da bazen bir şeylere ya çok erken ikna oluyor ya da çok geç ikna oluyor ve beni çileden çıkartıyor.

Filmle alakalı en büyük artı kesinlikle aksiyon sahneleri. Dek klanının da karar kıldığı gibi pek de bilek gücüne sahip biri değil. Karakterimiz bu eksikliğini klanının aksine karşı tarafa doğrudan saldırmak yerine çokça çevresel etmenleri kullanarak veya yan araçlardan fayda sağlayarak kapatıyor. Klanı her zaman gücü savunsa da burada da görüyoruz ki bir canlı ancak çevresine adapte olursa varlığını sürdürebiliyor. Felsefi yanı bir kenara bırakırsak gerçekten baya iyi aksiyon sahneleriyle karşı karşıyayız. Aksiyon sahnelerini kelimelerle nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama deneyeceğim. Dek’in silah çeşitliliği çok fazla ve bu da bize oldukça çeşitli savaş anları sağlıyor. Benim aklımda kalan en iyi savaş anıysa Thia karakterinin üst bedeniyle alt bedeni ayrıyken, üst bedeninin birileriyle dövüşmesi ve alt bedeninin de başka birileriyle dövüşmesiydi. Bunlar yaşanırken kimi zaman ayrı beden parçaları koordine bir şekilde hareket ederek aynı düşmanı da alt ediyor. Bu şekilde akılcı savaşların yanında Kalisk karakterini içeren epik sahnelere de şahitlik ediyoruz.

Filmle alakalı en büyük eksiklerden biri Bud karakterinin duygusallaşması gereken bir sahnede hiçbir şey olmamış gibi devam edilmesiydi ve bu durum hikayede işlenen bazı dinamiklerin inandırıcılığını sekteye uğrattı. Bir diğer rahatsız olduğum konuysa filmin sonuydu. O kadar macera yaşanmışken filmin sonundaki savaş sahnesi bu kadar kısa ve özensiz mi olmalıydı? Sevindirici durumsa hikayenin kaldığı yerden devam edecek olmasının kesin olması, zaten film de bir merak unsuruyla sonlanıyor.

Predator: Badlands, eğer sinemaya gidip 2 saat boyunca epik aksiyon sahneleri izlemek istiyorsanız tam size göre bir film ama bu filmden yoğun hikaye anlatımı veya felsefi bir bakış açısı bekliyorsanız işte o zaman dijital platformlara gelmesini bekleyebilirsiniz. İzlemesini tavsiye ettiğim kişiler için 3D açısından yeterli bulmamamdan dolayı o formatta izlemenizi önermesem de kesinlikle ya IMAX ya da büyük bir ekranda izleyin derim. Film 7 Kasım itibariyle vizyonda, eğer sinemada izleme niyetiniz varsa elinizi çabuk tutmanızı öneririm çünkü ülkemizde sinemaya pek gidilmediğinden filmler çok kısa sürede vizyondan kalkabiliyor. Herkese şimdiden iyi seyirler!


Teşekkürler çok beğendim.