Pluribus: Gerçek Olmasını Dilediğimiz 5 Çarpıcı Teori!

Pluribus: Gerçek Olmasını Dilediğimiz 5 Çarpıcı Teori!

Fanzade tarafından ·
Aralık 21, 2025

Vince Gilligan ismini duyduğumuzda aklımıza gelen o kusursuz kurgu ve detaycılık, Apple TV ekranlarında yayınlanan yeni projesi “Pluribus” ile yine karşımızda. Breaking Bad ve Better Call Saul ile televizyon tarihine adını altın harflerle yazdıran Gilligan, bu sefer bizi bilim kurgunun tekinsiz sularına çekiyor. Ancak bu dizi sadece ekrana bakıp geçeceğiniz bir iş değil; her bölümüyle izleyiciyi dedektifçilik oynamaya zorlayan, Reddit forumlarını yangın yerine çeviren bir bulmaca.

Dizinin konusu malum; insanlığın büyük bir kısmının “kovan zihni” (hive mind) tarafından ele geçirilip tek bir bilince dönüştüğü distopik bir dünya. Ortada ise bu duruma direnen, hepimizin Better Call Saul’dan hayran olduğu Rhea Seehorn’un canlandırdığı Carol Sturka var. Peki ama hikaye nereye gidiyor? İnternet, dizinin finaline dair teorilerle dolup taşıyor. Biz de Fanzade ekibi olarak, /Film yazarı Pauli Poisuo’nun derlediği ve “Keşke gerçek olsa” dediğimiz en sağlam 5 teoriyi masaya yatırdık. Hazırsanız, Pluribus evreninin derinliklerine dalıyoruz.

Kovan Zihninden Geri Dönüş Yok Mu?

En karanlık ama belki de en mantıklı teorilerden biriyle başlayalım. İzleyiciler sıklıkla “Pluribus dizisi konusu ne kadar umutsuz?” diye soruyor, cevap bu teoride gizli olabilir: Ya bu dönüşüm kalıcıysa? Carol ve diğer direnişçilerin, insanları kovan zihninden kurtarma çabaları tamamen beyhude bir çabadan ibaret olabilir.

Dizide Carol’ın deneylerinin kovanı rahatsız ettiğini ve Manousos’un radyo frekanslarıyla bir şeyler denediğini gördük. Bu bize bir umut ışığı yakıyor gibi dursa da, teoriye göre kovan zihninden koparılan bir insan, eski benliğine dönemiyor. Yani bağlantı kopsa bile geriye sadece içi boş, zihni olmayan bir kabuk kalıyor olabilir. Düşünsenize; Carol büyük bir mücadele verip sevdiklerini kurtarıyor ama karşısında konuşamayan, düşünemeyen boş bedenler buluyor. Gilligan’ın dramatik yapısına oldukça uygun, kalp kırıcı bir final olmaz mıydı?

Carol Aslında Bir Uzaylı Olabilir

İşte “Yok artık!” dedirtecek ama altı şaşırtıcı derecede dolu olan o teori. Herkesin zihni ele geçirilirken Carol neden bağışık? Sadece şans mı, yoksa genetik bir piyango mu? Bazı hayranlar bunun cevabını Carol’ın aslında insan olmamasında arıyor. Teoriye göre kovan zihni virüsü insan DNA’sına göre tasarlandı ama Carol bir uzaylı olduğu için bu virüs ona işlemiyor.

Bu fikir havadan gelmiyor. Vince Gilligan bir röportajında, karakterin soyadı olan “Sturka”yı, The Twilight Zone’un meşhur “Third from the Sun” bölümündeki William Sturka karakterinden aldığını açıkladı. O bölümdeki Sturka, kendi gezegenindeki yıkımdan kaçıp Dünya’ya sığınan insansı bir uzaylıydı. Eğer Gilligan bize ince bir mesaj veriyorsa, Carol aslında kendi “oyun alanını” bozan diğer uzaylılara sinirlenen başka bir dünya dışı varlık olabilir. Pluribus oyuncuları arasında Rhea Seehorn’un performansını izlerken bu gözle bakmak her şeyi değiştiriyor.

İnsanlığa Karşı Biyolojik Silah

Bilim kurgu tarihindeki kovan zihinleri genellikle Borg gibi asimilasyon odaklıdır. Ancak Pluribus’taki durum, Kepler-22b gezegeninden gelen bir “hediye” gibi sunulsa da, bu sinyalin aslında bir kitle imha silahı olma ihtimali çok yüksek. Kovan zihni “mutluluk” getirse de, insanlığı açlığa ve ölüme sürüklüyor. Dönüşenler o kadar pasifist ki, hayatta kalmak için ölü bedenleri proteine çevirmek zorunda kalıyorlar.

Bu teoriye göre, sinyali gönderenler Dünya’yı ele geçirmek için acele etmiyor. 635 ışık yılı uzaktan gelen bu sinyal, gelişmiş medeniyetleri kendi kendilerine yok etmeleri için tasarlanmış bir tuzak olabilir. “Pluribus 2. sezon ne zaman?” diye beklerken, aslında dizinin finalinin insanlığın tamamen tükenişiyle biteceği gerçeğiyle yüzleşebiliriz. Sinyal bir davetiye değil, bir idam fermanı olabilir.

Sıkılmamak İçin Bizi Hayatta Tutuyorlar

Her şeyi bilen, ortak bir bilince sahip milyarlarca insan… Kulağa huzurlu gelse de korkunç derecede sıkıcı değil mi? Teoriye göre kovan zihni, Carol ve Manousos gibi “aykırı” tipleri bilerek dönüştürmüyor. Çünkü bu devasa bilincin, kendini oyalayacak bir drama, bir nevi “Truman Show”a ihtiyacı var.

John Cena’nın dizideki o meşhur cameo’sunu hatırlayın (evet, 6. bölümdeki o an). Kovan zihni, sırf eğlence olsun diye bir Amerikan güreşçisini bilimsel açıklama videosunda kullanabiliyor. Bu teori, kovanın Carol’ın yazdıklarına neden bu kadar ilgi duyduğunu da açıklıyor; çünkü öngörülemezlik, her şeyi bilen bir zihin için tek eğlence kaynağı. Bizim hayatta kalma mücadelemiz, onların prime-time eğlencesi olabilir.

Dünya Sadece Bir Beta Test Sahası

Son olarak, virüsün kendisinin de öğrenen ve gelişen bir yapı olduğu teorisine bakalım. Pilot bölümde sinyalin uzun süredir yayında olduğu belirtilmişti. Belki de Dünya, bu virüsün (veya onu gönderenlerin) nihai formuna ulaşmak için kullandığı bir laboratuvar.

Dönüşüm süreci sancılı, ölümler yaşanıyor ve Carol gibi bağışıklık geliştiren “hatalar” var. Teoriye göre kovan zihni, Carol’ı yok etmekten ziyade, neden dönüşmediğini anlayıp virüsü güncellemeye çalışıyor. Yani amaçları sadece Dünya’yı ele geçirmek değil, virüsü kusursuz hale getirip evrenin geri kalanına yaymak. “Pluribus izle” araması yapan herkes, aslında galaktik bir yazılım güncellemesinin beta testini izliyor olabilir.

Vince Gilligan’ın aklından neler geçtiğini kestirmek zor ama bu teorilerin her biri dizinin atmosferine cuk oturuyor. Sizce hangisi daha olası? Yoksa Gilligan bizi yine ters köşe mi yapacak?

Fanzade

Fanzade

Fanzade.com

Yorum (0)