Vince Gilligan denilince aklımıza hemen Breaking Bad’in o kusursuz suç dünyası geliyor, değil mi? Ancak usta yaratıcının yeni gözbebeği “Pluribus”, bizi suç imparatorluklarından alıp çok daha tekinsiz bir bilim kurgu evrenine bırakıyor. Diziyi takip edenler bilir; “Others” (Diğerleri) olarak adlandırılan kovan zihni topluluğu, bugüne kadar ekranda gördüğümüz en nazik, en yardımsever ve birbirine en bağlı kıyamet sonrası grup olarak resmedildi. Hatta Joining’e (Katılım) bağışıklığı olan o bir avuç insan için yarattıkları pozitif ortamı görünce, “Acaba biz de mi katılsak?” diye düşünenler olmuştur.
Fakat 8. bölüm “Charm Offensive” ile birlikte o pembe gözlükleri çıkarma vaktimiz geldi. Görünen o ki, bu kolektif bilinç yapısı, sandığımız kadar masum bir “küresel huzur” projesi değil. Diğer canlılara (bitkiler ve hayvanlar dahil) zarar verememeleri, onları protein kaynağı olarak kendi ölülerini dönüştürmeye mecbur bırakıyor. Bu da yetmezmiş gibi, küresel açlık kapıda. Ancak asıl bomba bu değil; dizinin son bölümü, bu kovan zihni virüsünün, The Last of Us evrenindeki o meşhur Cordyceps enfeksiyonuyla tüyler ürpertici benzerlikler taşıdığını yüzümüze çarpıyor.
Pluribus Evreninde İşler Neden Sarpa Sarıyor?
Bölümde Zosia’nın Carol Sturka’ya verdiği bilgiler, dizinin gidişatını tamamen değiştirecek türden. Kovan zihninin tek bir misyonu var: Tıpkı Kepler-22b gezegeninin Dünya’ya yaptığı gibi, bu RNA virüsü “hediyesini” başka gezegenlere yaymak. Bunun için devasa bir anten inşa edip dünyanın kalan tüm enerjisini oraya yönlendirmeyi planlıyorlar.
Zaten kendi gıda kaynaklarını üretemeyen ve açlıkla boğuşan bir topluluktan bahsediyoruz. Şimdi buna bir de dünyanın kalan son enerji kaynaklarının uzaya sinyal göndermek için tüketilmesi ekleniyor. Yani insanlık, sadece virüsün uzay boşluğunda daha fazla yayılması uğruna hem enerjisinden hem de gıdasından oluyor. Bu noktada Pauli Poisuo’nun da belirttiği gibi, kovan zihni insanların beynini ele geçirip, bedeli ne olursa olsun durumu yaymaya zorlayan bir mekanizmaya dönüşüyor. Tanıdık geldi mi? Evet, Joel ve Ellie’nin kaçtığı o kabustan farksız.
The Last of Us ve Pluribus Arasındaki Korkutucu Bağ
HBO’nun fenomen dizisi The Last of Us’taki Cordyceps mantar enfeksiyonunu hatırlayalım. Gerçek hayattaki versiyonu neyse ki insanları mantar canavarlarına dönüştürmüyor ama dizideki versiyonu tam bir felaket senaryosu. Enfeksiyon, konağın beynini ele geçiriyor, onu bir araca dönüştürüyor ve o korkunç ağız uzantılarıyla enfeksiyonu başkalarına bulaştırma dürtüsü yaratıyor. Konağın rızası var mı? Asla. Konak bundan zarar görüyor mu? Kesinlikle evet.
Pluribus’taki durum, görsel olarak bu kadar “vıcık vıcık” olmasa da mantık birebir aynı işliyor. Etkilenenlerin fiziksel özelliklerinin kovanın ihtiyaçlarına göre değişmesi ve etkilenmeyenlere bu durumu bulaştırma konusundaki o yanıp tutuşan arzu, Pluribus virüsünün de teyit edilmiş özellikleri arasında. Dizi ilerledikçe görüyoruz ki, “Others” grubu aslında büyük bir fiziksel rahatsızlık içinde. Gıda üretimleri felç olmuş durumda ve sadece virüsü yaymak için sonsuz bir döngüde çalışıyorlar.
Bu açıdan bakıldığında, Pluribus’taki kovan zihni, kurgu dünyasının en korkunç zombi kıyametlerinden biriyle tuhaf ve endişe verici bir paralellik kuruyor. Üstelik “Others” üyelerinin kendi durumları hakkında ne kadar az şey bildiklerini düşünürsek, durum daha da trajik bir hal alıyor.
Sıkça Sorulan Sorular: Pluribus ve Kovan Zihni Hakkında Merak Edilenler
Dizinin bu şok edici bölümünden sonra akıllara pek çok soru takıldı. İşte izleyicilerin en çok merak ettiği detaylar ve cevapları:
Pluribus dizisindeki virüs zombi virüsü mü?
Tam anlamıyla klasik bir zombi virüsü diyemeyiz. The Last of Us’taki gibi vahşi bir saldırganlık içermese de, konağın beynini ele geçirip onu virüsün yayılması için bir araca dönüştürmesi açısından parazitik bir yapıya sahip. “Others” bilinçli gibi görünse de, aslında virüsün “yayılma” emrine hizmet eden köleler konumundalar.
Pluribus Others (Diğerleri) neden kendi ölülerini yiyor?
Kovan zihnine dahil olanlar, virüsün doğası gereği diğer canlı organizmalara (bitkiler ve hayvanlar) zarar veremiyorlar. Bu pasifist yapı kulağa hoş gelse de, besin zincirini kırıyor. Protein ihtiyaçlarını karşılamak için ellerindeki tek kaynak, kendi ölülerini geri dönüştürmek oluyor.
Pluribus 2. sezon olacak mı?
Şu an için resmi bir 2. sezon onayı gelmiş değil ancak dizinin yarattığı gizem ve Vince Gilligan imzası taşıması, hikayenin devam etme olasılığını güçlendiriyor. Apple TV+’ın amiral gemisi bilim kurgularından biri olma yolunda ilerliyor.
Yorum (0)