Animeyi izleyen herkesi gözyaşlarına boğan, Kaori’nin ölmeden önce tüm hislerini itiraf ettiği mektubunu sizlerle paylaşacağım. Your Lie in April serisininde Kaori’nin mektubu yazısı uzun ve duygusal bir yazı olacak, mendillerinizi hazırlamayı unutmayın lütfen 🙂
Kaori’nin Mektubu Türkçe:
”Sevgili Arima Kousei Sama, az önce yanında olduğun birine mektup yazmak çok tuhaf bir his. Sen çok kötü birisin! Ahmak, uyuşuk ve budala. Seni ilk gördüğümde beş yaşındaydım. O zamanlar gittiğim piyano kursunun resitalindeydim. Sahneye çıkan garip çocuk yanlışlıkla sandalyeyi devirdiğinde tüm seyircileri güldürdü. Devasa piyanonun önüne oturup ilk tuşa dokunduğunda… ona hayran kaldım. 24 renkli bir palet kadar rengarenk notalar çalarken melodi dans etmeye başladı. Buna rağmen piyano çalmayı bıraktın. Hayatıma bu kadar etki ettikten sonra… Çok acımasızsın. Rezil! Uyuşuk! Ahmak!
Benimle aynı ortaokula gittiğini öğrendiğimde çok sevindim. Seninle nasıl konuşmaya başlayabilirim? Her gün sana sandviç almaya mı gitsem? Ama sonuç olarak seni sadece uzaktan izledim, ne de olsa üçünüz her zaman birlikteydiniz. Sizin yanınızda bana yer yoktu. Çocukken ameliyat oldum ve sonra da düzenli olarak tedavime devam ettim. Birinci sınıfta bayılınca devamlı hastaneye girip çıktım. Zaman geçtikçe hastanede daha çok kalmaya başladım. O zamanlar okula neredeyse hiç gidemedim.
Durumumun iyiye gitmediğini biliyordum. Bir gece… hastanenin bekleme odasında annem ve babamın ağladığını gördüm. Çok zamanımın kalmadığını anladım. O günden sonra… ben… koşmaya başladım. Hiç pişmanlık duymadan cennete gitmek için… istediğim her şeyi yapmaya başladım. Denemekten korktuğum lensleri taktım. Kilo almamak istediğim için yiyemediğim pastaların hepsini yedim. Hatta gözümü korkutan notaların hepsini çalmaya başladım.
Ve sonra… bir yalan söyledim. ”Miyazono Kaori, Watari kun’u seviyor.” söylediğim yalan buydu. Bu yalan karşıma… Arima Kousei kun, seni getirdi. Watari kun’a özür dilediğimi söyle. Gerçi… watari kun zaten yakında beni unutur. Arkadaş olarak çok eğlenceliydi ama ben daha samimi birini tercih ederim. Ayrıca Tsubaki-chan’a da özür dilediğimi söyle. Ben gelip geçici biriyim, yakında gitmiş olacağım. Arkamda garip bir kargaşa bırakmak istemediğim için Tsubaki-chan’a soramadım. Hem ”Arima Kousei-kun ile beni tanıştırır mısın?” diye direkt sorsaydım bile… Tsubaki-chan’ın buna sıcak bakacağını düşünmüyordum. Çünkü Tsubaki-chan seni çok seviyordu. Hepimiz bunu biliyorduk. Bilmeyen yalnızca sen ve… Tsubaki-chan’dı.
Söylediğim yalan ile tanıdığım sen, hayal ettiğimden tamamen farklı biriydin. Düşündüğümden çok daha karamsar ve uysaldın. İnatçı, merhametsiz ve röntgenciydin. Sesin düşündüğümden daha kalındı ve düşündüğümden daha erkeksiydin. Ve düşündüğüm kadar iyi kalpli birisiydin. Cesaret köprüsünden atladığımızda nehir çok soğuktu ve çok iyi gelmişti. Müzik odasının penceresinden bize bakan dolunay, leziz bir çöreğe benziyordu. Tren ile yarıştığımızda gerçekten kazanabileceğimizi düşünmüştüm. Küçük Yıldız’ı söylemek eğlenceliydi, değil mi? Gece vakti okul bir başka oluyor, değil mi? Kar, kiraz çiçeği yapraklarına benziyor değil mi? Müzisyen olmama rağmen sahne dışındaki her şeyle bu kadar ilgilenmem… çok garip değil mi?
Böyle unutulmaz sahnelerin, bu kadar önemsiz olması çok garip değil mi?
Peki ya sence?
Birinin kalbinde yer edindim mi?
Senin kalbinde yer edindim mi?
Birazcık da olsa beni hatırlayacak mısın?
Beni unutma, olur mu?
Söz ver, tamam mı?
Sen olduğun için gerçekten çok mutluyum.
Sana ulaşacak mı? Umarım ulaşır.
(Ağlamaya başlar)
Arima Kousei kun…
SENİ SEVİYORUM. SENİ SEVİYORUM. SENİ SEVİYORUM.
Tatlıların hepsini yemediğim için özür dilerim. Sana çok vurduğum için özür dilerim. Çocukça davrandığım için özür dilerim.
Defalarca özür dilerim.
TEŞEKKÜRLER!
”Zarfın içine benim için çok değerli olan bir fotoğraf koydum, istemiyorsan yırtıp atabilirsin.”
Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizin Your Lie in April (Shigatsu wa Kimi no Uso) serisi hakkında düşünceleriniz neler? Bu yazıyı yazarken mektubun Türkçe çevirisi için aprilisfansub.com sitesinden yararlandım, paylaşım izni verdikleri için teşekkür ederim. Attack on Titan felsefesi yazıma gitmek için buraya tıklayabilirsiniz. Başka yazılarda görüşmek üzere! Hoşça kalın!
Yorum yap