Anime çizimleri, tarzları itibariyle batı dünyası animasyonlarından tamamen ayrılıyor. Bunun sebebi de Japonya ile ilgili pek çok şeyde olduğu gibi animasyon sektörünün de bu ülkede dünyanın geri kalanından etkilenmeden gelişmiş olması ve kendi tarzını oturtmuş olması. Yine animeler de kendi içlerinde çizim ve sanat tarzlarıyla birbirlerinden ayrılıyorlar.
Anime çizimleri tarzları genel olarak, animenin türü (shounen, shoujo, romantik, aksiyon vs.) ve verilmek istenen duygulara göre değişim gösteriyor. Sonuçta aynı stüdyo, yapımcı ve yönetmen, yani takımdan bambaşka animeler çıkabiliyor. Yine de belli başlı stüdyoların kendine has bir tarzları olduğu da bir gerçek.
Kendine has görselleri olan ve ilk bakışta tanınan stüdyoların başında Kyoto Animation geliyor. Clannad, K-On! ve Melancholy of Haruhi Suzumiya gibi yapıtlar bu stüdyonun ürünlerinden. Yine çok sevdiğim Shaft!‘da yaptığı animelerde, gerçeklikten uzak, adeta LSD kafası tadında arka planlarıyla kendini diğer stüdyolardan ayırıyor. Yine çizimle çok alakalı olmasa da, çok özgün olduğu için bahsetmeden geçmeyelim, iç içe geçmiş onlarca karakterin hikayelerini karman çorman anlatıp beyin yakan, sonra da hepsini birleştirerek yok artık dedirten imza niteliğindeki tarz da Durarara!!! ve Baccano!‘nun stüdyosu Brain’s Base‘e ait. Bahsettiğim bu gibi örnekler belli bir süredir anime izleyen benim gibi insanların “stüdyo fan”lığı yapmasına neden oluyor bazen; Shaft!‘tan ne çıksa izlerim gibi.
Her ne kadar stüdyolar anime çizimleri ve tarzlarını etkileyen unsurlardan biri olsa da, kesinlikle tek ve asıl sebebi değil. Yine yeni çıkan animelerden Scum’s Wish (Kuzu no Honkai) (izlemenizi tavsiye ederim, hatta yakında hakkında bir ön inceleme yazabiliriz), çizimleriyle bana Grimgar of Fantasy and Ash‘i (Hai to Gensou no Grimgar) anımsattı. Haliyle aynı stüdyodan olabileceğini düşünerek hangisiymiş acaba diye bakayım dedim; alakaları yokmuş. Grimgar of Fantasy and Ash “A-1 Pictures” tarafından yapılmışken, Scum’s Wish “Lerche”nin ürünüymüş.
Lerche Assasinations Clasroom (Ansatsu Kyoushitsu) ve Danganronpa gibi geniş ve alakasız çizim tarzı yelpazesine sahip. A1 Pictures ise animelerde dudak çizildiğine ilk kez şahit olduğum You Lie in April‘a (Shigatsu wa Kimi no Uso) ev sahipliği yapıyor. Benzer bir hatayı Medaka Box ve Tengen Toppa Gurren Lagann (Gainax) ve Kill la Kill ve Kiznaiver (Trigger) animelerinin çizim tarzlarını benzettiğimde yapmıştım.
Yazıyı yazarken baktığımda Trigger‘ın kurucularının Gainax‘tan ayrılma olduğunu öğrendim. Farklı bir örnek de My Teen Romantic Comedy SNAFU (Yahari Ore no Seishun Love Comedy wa Machigatteiru)‘nun ilk sezonu da Brain’s Base tarafından yapılmıştı. Fakat radikal bir kararla 2. sezon feel.‘a yaptırıldı. İsteselerdi ilk sezondaki tasarımları ve çizim tarzını koruyabileceklerini sanıyorum. Yine de anime ekip değişimiyle tamamen farklı bir yüze kavuşmuştu. (Ben ilk sezondaki tarzı daha özgün ve güzel buluyordum)
Bu kadar örnek yüklemesini, şimdiye aralarından tanıdık gelecek bir iki anime olması ümidiyle yaptım. Şimdi esas konumuza dönelim. Anime projeleri başlarken, projenin yapımcısı ve yönetmeni çalışılabilecek insanlar arasından tercih yaparlar. Amaç öncelikle ortaya güzel görünen bir anime çıkmasıdır. Ne de olsa hepimiz animeleri güzel tatlı kızlar görmek için izliyoruz.(!) Bununla birlikte güzel tatlı kız çizebilen kişiler Japonya’da gani olduğu için, diğer kriterler, daha önce birlikte çalışılmış, takvimlere uyabilen, geçimli ve eldeki ürünle uyumlu olması oluyor. Stüdyolardaki belli başlı oturmuş tarz da aslında bundan ileri geliyor; daha önce çalışılmış ve memnun kalınmış kişiler stüdyo bünyesinde daha fazla işte görev alarak yerlerinde “kemikleşiyorlar”. Hepimizin hayatında da örneği olduğu gibi, yanımızda çalışmasa da bir konudaki işimizi hep aynı arkadaşımızı arayıp yaptırabiliyoruz.
Ekip bu şekilde seçilip bir araya gelse de, bir animede çizim tarzının nasıl olacağına karar veren ve en çok etkileyenler, karakter tasarımcıları ve sanat yönetmenleri oluyor. Her ne kadar anime, manga, görsel veya hafif roman gibi hali hazırda çizili bir kaynaktan alınsa da deyim yerindeyse karaktere hayat verenler bu kişiler oluyor. İlişkili departmanlardaki renk tasarımcısı ve fotoğraf yönetmeni gibi kişilerle birleşince verilmek istenen his ve duygu görsel kanalla seyirciye yansıtılmış oluyor.
Her ne kadar tek bir stüdyodan birbirinden çok farklı işler çıksa da, kafamızda tarzları stüdyo stüdyo ayırmamıza neden olan nedenlerden biri de köklü stüdyoların benimsemiş oldukları çalışma şekilleri, prensipleri, kullandıkları ekipman ve yazılımlar gibi daha teknik etkenler de var.
Yazının temelindeki kavramlar gerçekten derin gözüküyor ve gayet güzel anlatmışsınız, teşekkürler.